1 Mayıs 2024 - Hoş geldiniz

UMUDUNU ARATAN HERKESİN HİKÂYESİ: KUTULAR

Ana Sayfa » GÜNCEL » UMUDUNU ARATAN HERKESİN HİKÂYESİ: KUTULAR

Eklenme : 04.11.2023 - 11:47

UMUDUNU ARATAN HERKESİN HİKÂYESİ: KUTULAR

 

Dünyanın birçok ülkesinde kapalı gişe oynayan, baskı gören kadınların hikâyesini konu alan; yurt içi ve yurt dışında birçok ödül ve övgüye sahip “Uyandığımda Sesim Yoktu” oyunun yapımcılığını üstlenen “Bu Yapım” yeni sezona ‘Kutular’ oyunu ile tiyatro severlere “Merhaba” dedi. İlişkilere dair bir oyun olan “Kutular”; seyircileri bilinmeyene, herkese anlatmaktan korktuğumuz sırlarımızı ortaya dökmeye doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Prömiyerini House of Performance Bakırköy’de gerçekleştiren “Kutular”; 14 Kasım’da bir kez daha House of Performance’de ve 24 Kasım’da Fişekhane İkinci Sahne’de izleyici karşısına çıkacak.

 

 

Uyandığımda Sesim Yoktu bir başkaldırı ve meydan okuma olarak, kadınların özgürce kendi seslerini bulabildikleri, kendilerini ifade edebildikleri bir toplumun mümkün olacağını göstermek isteyen bir oyundu. Bu topraklarda yaşayan bir kadın olarak bunun ne derece mümkün olduğunu ya da olacağını düşünüyorsunuz?

Tarihsel sürece baktığımızda bile kadının bulunduğu yerde, üretkenlik, barış ve bereket var. Bu toprakların ihtiyacı olan şey bence yeniden doğasında olan Anaerkil yapıyla buluşup huzura ve barışa ermektir. İnanıyorum ki kadınlar yeniden değişimin, huzurun ve barışın temsilcisi olarak söz sahibi olacaklardır.

Uyandığımda Sesim Yoktu gibi tüm dünyada ve ülkemizde ses getiren, ödüller alan bir oyunun ardından Bu Yapım şimdi tamamen bize ait bir hikayeyle geri dönmeyi tercih etti. Üstelik oyunun yazarı da sensin.. Kutular’ın hikayesini senden dinleyelim…

Kutular oyunu İstanbul’da bir evde, olabilecek yüzlerce parti kombinasyonlarından birine ve üç kişinin hayatına odaklanarak bir yolculuğa çıkıyor. Yalnızlık, unutmaya çalışma, umut etme gibi evrensel temalar içerse de bunları toplumsal olarak yaşadığımız güncel durumlarla ele alıyor.

Priştine Tiyatro Festivali’nde En iyi oyuncu ödülü almıştınız. O dönem Oscar ödüllerinde dahi çok tartışılıyordu;  kadın-erkek oyuncu ödülü yerine oyuncu ödülü olsun diye… Senin konuya bakışın nasıl?

2021 yılının Aralık ayında, rol arkadaşım Dilara ile bu ödüle layık görüldük. Bu bizim için çok anlamlıydı. Dediğiniz gibi kadın-erkek ayrımının kalkması yönünde tartışmaların yoğun olduğu bir zamandı. Bu konuda yaşadığım bir anektodu paylaşmak isterim. Geçen sene Edinburgh Fringe Festivaline gittiğimde aralarında tiyatro eleştirmeni arkadaşımın da olduğu bir masada bu tartışılmıştı. Tiyatro eleştirmeni arkadaşım “Bu ayrım kalkarsa erkekler hiç alamaz ki, kadınlar çok iyi oynuyor,” diye itiraz etmişti. Ardından masadaki başka bir arkadaşımız “O zaman yaşa göre ayrılsın, 45 yaş üstü ve altı,” dedi. Onun daha da büyük bir sıkıntı yaratacağı düşünülerek bu öneri de dikkate alınmadı. Bu konudaki görüşüm “Şöyledir nokta,” diyemiyorum. Hala olgunlaşmakta. Kadın ve erkek ayrımı kaldırılarak, Lgbtiq+ bireyleri de gözeten bir yaklaşım olmasını destekliyorum. Oyuncunun kadın, erkek değil de aktor olarak değerlendirilmesi cinsiyetler arası ayrım için güzel bir farkındalık getirebilir. Yine de ödül konusu ile ilgili getiri ve götürüleri ne olabilir hala kendi içimde tartıştığım bir konu.

Pandemiden sonra alışkanlarımız da çok değişti. Hem sağlıksal hem de ekonomik nedenler bizi daha çok evde olmaya itiyor. Kahramanlarımızın da bir ev partisinde tanışmasının tüm bunlarla bir ilgisi olabilir mi?

Bu oyunun ana fikrini oluşturan metni pandemi sırasında yazmaya başlamıştım. O nedenle farkında olmadan eve yöneldim mi bilmiyorum. Amacım farklı insanları bir araya getirecek, aynı zamanda içlerini açmalarına olanak sağlayabilecek bir mekan olmasıydı. Bu bir sergi de olabilirdi, bir hastane de bir kumsalda da olabilirdi… Ama en çok  içlerini açmalarını sağlayacakları sıcak bir ortam yaratmak için bir ev partisini tercih ettim.

Oyunun sürprizlerini bozmadan bize kahramanlarımızın kara deliklerinden söz eder misin biraz?

Oyun kahramanlarımızın hepsi hayatlarının başka bir evresindeler. Ama üçünün de ortak sorusu “neye ihtiyaçları olduğu”. Çünkü derin bir boşlukları var. Ya da kara delikleri. Bunlar geçmişten gelen, şu anlarını ve geleceklerini etkileyen şeyler. Her biri farklı evrelerde olsalar da, üçü de bu kara delikte kaybolanı bularak, belki de oraya atıp kurtulmak istedikleriyle yüzleşerek, karadeliğin yuttuğu umut ışığını arıyorlar.  Olaylar ve konunun gidişatı onları bunu aramaya yöneltiyor.

Kutular tiyatro severlere neler vaad ediyor? Oyunun süresinini 1 saat olması izleyiciyi sıkmadan oyuna focus olmasını ve bir solukta izlemesini sağlamak için mi?

Kutular oyunu kendimizle, hayatımızla ve ilişkilerimizle ilgili bizi düşündürmek istiyor. Bunu da beylik laflar etmeden, oldukça gündelik bir konuşma diliyle ve olay örgüsüyle yapmaya çalışıyor. Basit olanın derinine inmeye çabalıyor. Tiyatro severleri de bu yönde düşündürmeyi amaçlıyor. Bunu partinin sonuna doğru bir saatlik bir kesite odaklanarak yapıyor. Oyunun sonuna konan üç nokta seyirciyi kendi zihninde üç dört saatlik ya da günler sürecek bir temsile götürebilir. Ama oyunu bir saatle sınırlı tutmamızın hem anlattığımız hikayeye hem de dediğiniz gibi bir solukta izlenmesine faydası olacağını düşünüyorum.

Genel olarak ülkemiz seyircisinin tiyatroya ilgisini nasıl buluyorsun? 

Ülkemizde tiyatro seyircisi çok ilgili ve çok destekleyici. Özellikle gençlerin tiyatro katılımı oldukça yüksek. Uyandığımda Sesim Yoktu sürecinde de devam etmemiz, daha da ileri gitmemiz için bizi motive eden kıymetli seyircilerimiz olmuştu. İyi bir tiyatro oyunu yapmak kadar iyi bir tiyatro izleyiciyle buluşmak da çok önemli. İyi oyun ve iyi seyirci karşılıklı bir etkileşimin kaçınılmazı bence.

Kaynak: Birgün- Gizem Ertürk

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları