30 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- KORONA’NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Ana Sayfa » GÜNCEL » SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- KORONA’NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Eklenme : 15.03.2020 - 11:31

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- KORONA’NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

 

 

İnanılması güç günlerden geçiyoruz gerçekten.

Adeta distopik romanlarda anlatılan sahneler gibi!

Hadi yerkürenin tamamında demeyelim ama, yedi milyarın üzerine çıktığı tahmin edilen dünya nüfusunun yoğunlaştığı ülkelerin neredeyse bütününde insanlar adeta korona ile yatıp korona ile kalkar hale gelmiş durumda.

Birçok ülkede her düzeydeki okullardan tutun da, insanların toplu halde bir araya geldiği mekanlardaki sanat, spor vb her türlü aktivite uzunca bir süreliğine iptal edilmiş durumda.

Savaş hallerini hatırlatırcasına, başta ABD olmak üzere , diğer ülkelerden uçaklarla geleceklere sınırlarını kapatan ülkelere her gün yenileri ekleniyor.

Sadece halklar değil, yöneticiler de şaşkın! Çünkü böylesi beklenmeyen bir sorun için çoğunun hazırlıklarının olmadığı anlaşılıyor. O yüzden yapabilecekleri şeyler son derece sınırlı. Çare olarak en kolay yola başvuruyorlar. Yani insanların birbiriyle temaslarını minimuma indirecek önlemleri alıyorlar.

Ancak önlemlerin ne kadar sürmesi gerekeceği konusunda yöneticilerin başvurduğu uzmanlar farklı görüşler ortaya koyuyorlar. Kimi yaz aylarına doğru kuzey yarımkürede havaların ısınmaya yüz tutacak olmasından ötürü tehdidin geçmesi için bu ayların beklenmesi gerektiğini söylüyor. Kimi de soruna bilim çerçevesinde bilinenler kadarıyla, virüsün kuluçka süresinin her bulaşmada yeniden gündeme gelebilecek olması nedeniyle, nihai sürenin tahmininin kolay olmadığına işaret ediyorlar. Yani kafalar bir hayli karışık.

Öyle olunca da insanların paniği iyice yükseliyor ve marketlere hücum edip, başta dezenfekte edici ürünler olmak üzere, sanki savaşa girilecekmiş gibi kuru gıda raflarını boşaltıyorlar.

Piyasalarda olanlar ise gerçekten şaşırtıcı. Kapitalizmin kalbi olarak kabul edilen  NewYork Borsası’ında son otuz yılın en düşük seviyeleri görülürken, bizim gibi geri kalmış ülkelerde iş dünyasını bir hayli zorlayacak şekilde, yabancı paraların değerinde keskin yükselişler izleniyor.

Neresinden bakılırsa bakılsın, hemen hemen her ülkede farklı düzeylerde de olsa,  giderek yayılan kaotik bir süreç en azından şimdilik almış başını gidiyor gibi görünüyor.

Belli bir bölgede lokalize olmadığı için sonuçlarını kestirmek de bir hayli güç.

Ancak gerek dünya nüfusunun artışı ve bunun yol açtığı çevre sorunları, gerekse başta deprem olmak üzere doğal afetlerin de sık sık ortaya çıkması, ülkeler arası işbirliği anlayışının düne kadar olduğunun dışında yeni bir küresel yaklaşımın gündeme getirilmesini de zorunlu kılıyor.

Yine de bu süreç  doğası itibariyle,  yerel büyük bir deprem serisinin veya başka bir doğal afetin neden olduğu sonuçlardan bir hayli farklı. Şöyle ki, doğal afetler ne denli yıkıcı olsa da, oluşturdukları etkiler afetin olduğu dar bölge ile sınırlı kalıyor ve diğer ülkeler üzerindeki psikolojik etkisi neredeyse anlık oluyor ve kısa sürede unutuluyor.

Ancak Corona vb’lerinin etkileri ise yavaş ve bir hayli uzun süreye yayıldığı için kendisini kolay kolay unutturmuyor. Bu yüzden ilkinde, diğer ülkelerden ulaşan anlık yardımlar, felakete uğrayan ülkenin yaralarının  sarılıp bir ölçüde de olsa acılarının hafifletilmesine katkı sağlarken, ikincisinde, ülkeler arasında uzun dönemli işbirlikleri kaçınılmaz hale geliyor.

Kanımca işbirliği yapılacak ilk alan, her türlü ticari çıkarların dışında  ortak çalışma zorunluluğu ile harekete geçilmesi gereken bilimsel araştırmalar alanı.  O zaman soru şu: başta bilim ve teknolojide günümüzün lider ülkeleri olmak üzere, diğer ülkeleri de içine alan büyük bir küresel işbirliği ortaya konabilecek mi ? Kanımca gelinen aşamada insanlığı bekleyen en önemli ve yaşamsal sınav bu!

Ayrıca insanlığı sınava zorlayan bu aşamanın başarılı sonuçlanması halinde, diğer birçok küresel tehdide karşı verilecek bütüncül mücadeleye de örnek olacağı açıktır. Mesela her geçen yıl, neden olduğu olumsuzluklarla  kendisini açık bir şekilde dayatan iklim değişikliğinin, giderek küresel bir felaket boyutuna ulaşması beklenen tehditlerinin önlenmesi çalışmalarına!

Bu sözlerimin,  başta birçok  ülkenin siyasetçi ve özellikle asker bürokratları olmak üzere  birçok kişi tarafından “ kardeşim rüya mı görüyorsun; böyle birşey olabilir mi?” denilerek gülümsemeyle karşılanacağının farkındayım. Aslında kişisel olarak onlardan böyle bir yaratıcılık beklemiyorum. Ülke ayırt etmeksizin, günümüzde gelinen aşamada bu tür “ görev”leri yürütenlerin, bu söylediklerimi kendilerine göre ütopik bulup gülüp geçeceklerinden de hiç kuşku duymam. Bırakınız gülsünler! Zaten benim sözlerim de onlara değil!

Bu sözlerimle çağrım, hala mayasında ahlaki bir bileşen olduğundan emin olduğum bilime yaşamını adamış gerçek bilimcilere! Bir de elbette bilimin ve bilimcinin değerini kavrayabilmiş olan halklara!

Elbette bilimin bu mayasından nasibini alamamış, kişisel çıkarları dışında hiçbir vicdani sorumluluk taşımayan “sözde”lere ve şu veya bu nedenle hala kör inançların esiri olanlara değil!

Bakınız bu konuda 20.yy’ın büyük düşünürü Erich Fromm bundan tam altmış yıl önce 1960’ların başında ne demiş:

“ İnanıyorum ki, her birey bütün insanlığın bir parçasıdır ve onu temsil eder. Zeka, sağlık ve yaratıcı yeteneklerimiz yönünden farklı da olsak, aslında hepimiz biriz ve benzeriz.

İşte bu birlik içinde insan, doğanın sırlarını çözecek bir aşamaya gelmiş ve doğal güçlerin kör egemenliğinden kendini kurtarma yoluna yavaş yavaş girmiştir. Ancak ne yazık ki, her büyük insani zaferin öncesinde olduğu gibi insan kendi eseri olan “madde”nin ve kurduğu düzenin kölesi durumuna düşmüştür. İnanıyorum ki, kurulmakta olduğuna tanık olduğumuz yeni dünya ancak ve ancak evrensel insanın ortaya çıkmasıyla gerçekleşecektir. Evrensel insan geleneksel kan ve toprak bağlarından kendisini kurtarmış gerçek insandır.

Gerçek insan, varlığını ve yaşamını bütün insanlarla birleştirir ve insanlığın ortak yararı için çalışır. Her biri dünya yurttaşı olan bu tür insanlar, kendilerini köleleştiren ve kötürümleştiren kör inanç ve sistemlerle mücadele ederek özgür, bağımsız, insancıl bir varoluş biçimi oluşturacaklardır.

Bu varoluş biçiminin mayası insan sevgisi, erdem ve bilgidir.”

Fromm’un bu düşüncelerinin, ABD önderliğindeki vahşi kapitalizmin, Rusya vb küresel gücü ellerinde tutan otokratlar tarafından yönetilen ülkeler yanında, diğer bazı ülkelerdeki benzer yöneticilerin pençesine düşmüş insanların büyük çoğunluğu tarafından ütopik bulunarak, ciddiye alınmayacağının farkındayım.

Ancak işaret ettiğim güçler tarafından yıllardır körüklenen ve son örneğine Suriye’de tanık olunan insanlık dışı sahnelerle dolu savaşların etkilerinden uzak kaldığını düşünen keyfi yerinde insanlara, Corona’nın, özellikle iklim değişikliğinin neden olacağı benzer küresel felaketlerin habercisi olduğunu hatırlatmak isterim.

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları