Pandemi ile birlikte bir sürü değişim yaşanıyor. Bunlardan biri de şehirlerden sadece yaz aylarında tatil amaçlı kaçanların bu huylarının değişimi. Bodrum yarımadasından bakarsak; artık onlar da “Bodrumlu” olmaya çalışıyorlar. Tabii “şeherli” alışkanlıklar ve “şeherli” bakış açısıyla.
Önce pandemi başlarken bahar aylarında bir akın oldu. Ve vaka sayısında artış başladı, kiralar aşırı yükseldi, süpermarketlerin rafları boşaldı, trafik şaşırtıcı bir hal aldı. Yaz aylarında bu akın iyice arttı ve kaos büyüdü. Sonra yazın gelenlerin çoğu dönmedi. Bodrum nüfusu 200 binden artış göstererek, aşağı yukarı 460 binlere ulaşmış bulunuyor. Belki bu satırlar yazılırken de artmıştır.
Bodrum’da zaten son yıllarda yapılaşmanın her türlü tacizinin yaşandığını; oturduğunuz yerden Google Earth haritasına baktığınızda bile fark edebilirsiniz.
Yeşilin arazi ve inşaat mafyaları tarafından nasıl talan edilmiş olduğunu, iğrenç denebilecek çirkinlikteki beton yığınlarının bir canavarın pas tutmuş dili gibi ağaçları, yeşili ve denizi, salyalar akıtarak ele geçirdiğini görürsünüz.
İlk kim söylemiş bilemiyorum fakat sonra bir tür hicve dönüşmüş bir söz var; tıklım tıkış evleri gösterip “buralar eskiden hep tarlaydı” derler. Biz o halini biliriz Bodrum’un birçok köşesinin.
Eski ve gerçek bir Bodrum severseniz şimdi söyleyeceğiniz yeni bir şey var:
‘Burlar’ eskiden hep “insandı” gari!
Artık paranın satın aldığı, korku pandemisi kaçışlı “ruhsal dönüşüm projesi” her yeri sarmış bulunuyor.
Oysa ne demişler; “Nereye kaçarsan kaç, üç şey seninle gelir: Gölgen, acın ve geçmişin.”
Eskiden, Bodrum’u yaz kış yaşamak için seçenlerin çoğunluğu (ki onların bir kısmı zaten uzun yıllardır buradalar) burayı doğası için, doğal olduğu için, doğada köy hayatı tadında yaşamak için seçiyor diye düşünürdük.
Bu seçimi yapanlar büyük bedeller ödediler.
Fakat şimdi akın edenlerin çoğu ve kışın da kalanlar; her şeyden şikâyetçi.
Şehir hayatını burada yaşamak istiyorlar: Böcek, örümcek olmayacak, akrep, çıyan, kertenkele, yılan, sincap, inek, fare vs olmayacak. Hatta kuşların ötmesinden rahatsız olan bile varmış! Soğuğa, yağmura, fırtına ve rüzgâra küfür edenleri de duyduk. Isınmak için evinde ocak yakan, soba yakan köylü vs olmayacak; tavuk olmayacak, horoz ötmeyecek, sonbaharda dökülen ve toprak için o çok değerli olan ve hatta kuşların yuva yaptıkları yapraklar yani doğal gübre olmayacak! Belediye her an her konuda emirkulu gibi karşılarında hazır ve nazır olacak. Aksi söz konusu olursa; sosyal medyada ağızlarından köpükler çıkarak Bodrum’a saldıracaklar.
Sakin sakin doğa yürüyüşü yapan birine, ya da tarlasına gitmek üzere yürüyen köylüye maske takmadığı için de saldırabilirler.
İneğin taze tezeğinin üzerinden lüks otoları ile geçtiklerinde, lastikleri kirlendi diye çıngar çıkartabilirler.
Kış aylarında alışık olmadıkları Bodrum ayazı nedeniyle evlerinin her odasında elektrikli ısıtıcıları gece gündüz yakıp, bütün yarımadayı saatlerce elektriksiz bırakabilirler.
Altyapı ile ilgili bilgi eksikliği nedeniyle ve şehirli alışkanlıklarıyla, yazın her gün arabalarını ve balkonlarını yıkayarak, bütün bir yarımadayı susuzluğa mahkum edebilirler.
Şeytan ayrıntıda gizlidir.
Büyük bir sosyoekonomik değişim söz konusu.
Görülüyor ki; pandemi öncesi, mevcut durumdan rahatsız bir şekilde “Dünya’nın çivisi çıktı” diyenlerin de çoğu ellerinde çekiç, çivi, takım çantasıyla dolaşıyorlar ama; hayır bir daha eskisi gibi olmayacak hiçbir şey.
İnsan öyle kolay uyanabilen bir canlı değil.
Bu yüzyıllardır görüldü.
Ancak şu da var; balıkları kendinizden farklı sanmayın.
Bir insanı avlamak, bir balığı avlamaktan farklı mı ki?
Bu farkındalık içinde olduğunuz zaman başka bir algı geliştirebilirsiniz.
Çekinik çevresel benzerlik diye bir şey var aslında. Uydurmuş olabilirim. Bu durum çekinik genin olumsuzluklarından daha tehlikeli olabilir. Çekinik gen, en azından biyolojik bir sürekliliğin sonucudur. Ata yadigârıdır diyelim. Öteki ise yaşadığınız bu hayatta sizi çevreleyen sosyal çevre ile ilgili. Kabul görmek için benzeşme güdüsü gibi bir şey. Her kavramı yutabilecek karanlık bir enerji. Evlere şenlik.
Şimdi soru şu; kim kime çekinik çevresel benzerlik gösterecek?
Bu korku maskeleriyle örttüğümüz yüzlerimizin altındaki, bütün öteki kimlik maskelerimiz ne zaman çıkacak?
Yinelemekte yarar var: Varolduğun ortama saygı duy; konu virüsün bitmesi değil, insanın başlaması.
YAYIN İLKELERİ
———————-
YURTSEVERLİK.COM sitesi Türkiye’nin birlik ve beraberliğinden, hiçbir ayrım gözetmeksizin toplumsal barışın korunmasından, insanın en yüce varlık ve emeğin en yüce değer olduğu savından, demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden, sosyal adaletin hakim kılınması düşüncesinden hareketle yayıncılık yapar. Sınırları bu noktalardan geçen ilkeler çerçevesinde sitede yazılarına yer verilen herkesten aynı sorumluluğu eksiksiz göstermelerini bekler. Dolayısıyla YAYIMLANAN YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU TAMAMEN YAZARLARINA AİTTİR.
İLETİŞİM
———————-
f.sayliman@gmail.com