30 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

E. BÜYÜKELÇİ A. BÜLENT MERİÇ YAZDI- TALİBAN’IN AFGANİSTAN’I

Ana Sayfa » İÇ ve DIŞ SİYASET » E. BÜYÜKELÇİ A. BÜLENT MERİÇ YAZDI- TALİBAN’IN AFGANİSTAN’I

Eklenme : 11.09.2021 - 17:26

E. BÜYÜKELÇİ A. BÜLENT MERİÇ YAZDI- TALİBAN’IN AFGANİSTAN’I

Jeo stratejik bakış ile yaklaşıldığında Afganistan, Avrasya anakarasının tam ortasında, söz konusu anakaranın zengin kaynaklarının sıcak denizlere ve diğer kıtalara kısa yoldan ulaştırılmasında önemli bir kavşak konumundadır. Medeniyetler haritasına baktığımız takdirde ise, tarih boyunca Çin ve Hint uygarlıkları ile İslam ve Hristiyan uygarlıkları arasında bir geçiş noktası olmuştur. Bu nedenle bugün 40 milyon nüfusu ve 19 milyar Dolar GSMH’sı ile fakir devletler grubuna giren Afganistan, küresel güçlerin mücadelesine sürekli sahne oluşturmuştur.

Dağlık coğrafyası; Peştun, Tacik, Hazara, Özbek ve Aymaklar gibi değişik alt-kültürlerden çoklu etnik yapısı ve insanların savaşçı mizacı, Afganistan’ın gizemli kutusunu imparatorluklar için bir tuzak ve mezarlık haline getirmiştir.

Büyük İskender İmparatorluğu’ndan beri tarihin tekrar tekrar gösterdiği bu gerçekle en son Amerika İmparatorluğu karşı karşıya gelmiştir. Pakistan’ın eski Birleşmiş Milletler nezdindeki Daimi Temsilcisi, emekli Büyükelçi Faruk Amil’in de ifade ettiği gibi, saldırgan dış politikaların tetiklediği müdahaleci savaşlar her zaman hüsranla sonuçlanmıştır. Bu tür savaşlar istenmeyen, acımasız sonuçlar vermiştir. ABD’nin Afganistan’daki savaşı da sadece Afganlar için değil, “görevi yerine getirmek “ zorunda olanlar için de derin travmaya yol açmıştır. 2001 yılında, anavatanın güvenliği bağlamında, Afganistan’da bulunan El Kaide terör yuvalarını yok etmek üzere savaşı başlatan ABD, zamanla jeo stratejik üstünlük kaygısıyla Afganistan coğrafyasındaki misyonunu Batı çizgisinde ulus yaratmak gibi gerçekleşmesi imkansız bir hedefe odaklamıştır. Vaşington, Türkiye dahil, müttefiklerini de bu hayalin peşinde sürüklemiştir. Böylece ABD, Afganistan’ın siyasal, sosyal ve ekonomik gerçeklerini yeterince anlayamadan böylesine zor bir göreve soyunarak hata yaptığını çok geç fark etmiştir. Türkiye’nin, kendisini diğer müttefiklerden ayrıştırarak muharip misyonlar üstlenmekten kaçınmış ve daha çok  Afganların güvenliğine, iyi yaşam şartları sağlanmasına, insani durumlarının iyileştirilmesine odaklanmış bulunmasının ne kadar isabetli hareket tarzı olduğu bugün daha iyi anlaşılmaktadır.

2001-2004 yılları arasında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Afganistan Özel Temsilcisi görevini yürütmüş, tanınmış diplomat Lakhdar İbrahimi’nin değişiyle, ABD ve müttefikleri kozmos dışı, vahşi bir coğrafyaya inmiş bir uzay aracı gibi Afganistan’a yerleşmiştir. Dışarıdan gelenler, kendileri ve işbirlikçileri için modern yaşamın her türlü nimetinden yararlanan, aydınlık bir dünya yaratmışlardır. Kendi vatanlarında marja atılmış Afganlılar ise, karanlık dünyalarından uzaktaki ışığa imrenerek bakmışlardır. İşte bu durum, yani yeniden inşa ve kalkınmanın kapsayıcı olmaması Taliban’ın geri dönüşünün yolunu açmıştır.

İdeolojisini beğenelim ya da beğenmeyelim, Taliban’ın artık Afganistan gibi çok önemli bir coğrafyayı kontrolü altına almış bulunduğu bir gerçektir. Çıkış noktası 18. yüzyılda Nakşibendi Şeyhi Veliullah olan, Diyubendi İslamcı Taliban, İslamı kişisel hayat dışında siyasi ve sosyal alanlarda da yol gösterici kılmaya devam edeceğini şimdiye kadarki icraatlarıyla göstermiştir. ABD’nin karşı çıkmasına rağmen İslam Emirliğini ilan etmesi ve geçenlerde açıkladığı geçici hükümette, Birleşmiş Milletler ve ABD’nin teröristler listelerinde isimleri geçen kişilere bakanlıklar vermiş olması da 29 Şubat 2020 tarihli Doha Anlaşması’na uymayacağının işareti olarak alınabilir. Geçici hükümet, gücünü Peştunlardan alan Taliban’ın diğer etnik grupları da kaale alan bir katılımcı demokrasi ve bir ulusal mutabakat hükümeti arayışında olmadığını da göstermiştir. Bu durumun Taliban’ın iktidarı için uzun vadede bir zaafiyet yaratacağı açıktır.

Uluslararası sistemin önde gelen güçlerinin, her şeye rağmen, istikrar uğruna Taliban rejimi ile bir süreliğine birlikte yaşamaya hazırlandıkları müşahade edilmektedir. ABD’nin PYD/YPG ile yaptığı gibi, terörist statüsü değiştirilmemiş Taliban ile işbirliğinin yolu açılmaktadır. Bu durum etik görülmeyebilir. Ne var ki; uluslararası toplumda hukukun ayaklar altına alındığı bir dönemden geçildiği unutulmamalıdır.

Taliban üzerinden Afganistan’ı ve Bölgeyi kontrol etmek isteyen ABD’nin , yeni rejimin aşırılıklarına göz yumarak işbirliğini ileri götürmeye çalıştığı müşahade edilmektedir. Taliban gibi ABD de Doha Anlaşmasına uymayacak ve Taliban’ı terörist listelerinden çıkarmayacaktır. Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham’ın “yeni Taliban’ın geçmişteki icraatlarıyla sınanması normaldir. Ancak artık barışa bir şans verilmelidir “ sözleri bu politikayı yansıtmaktadır. Bu durumun sürdürülebilir olmadığı izahtan varestedir. Rusya için en önemli konu nüfuz alanında gördüğü Orta Asya Cumhuriyetlerinin güvenliğidir. Moskova’nın bu noktada Taliban’dan taahhüt aldığı bilinmektedir. Çin açısından, Uygur özerk bölgesinin güvenliği ve istikrarı ön plandadır. Pekin ayrıca Kuşak yolunun ve Pakistan koridorunun açık tutulmasını hedeflemektedir. Bu hususlarda da ÇHC’nin beklediği güvenceleri almış bulunduğu basına yansımıştır. Taliban’ın ABD karşısında göz kamaştırıcı başarısından tedirgin olan Pakistan, yine de Taliban’ı ılımlaştırma bakımından en uygun aktör konumuna gelerek, ezeli rakibi Hindistan’a karşı bir adım öne çıkmıştır. İran’ın da, geçmişteki tutumunun aksine, kötünün iyisi olarak Taliban ile işbirliğini seçmesi beklenmelidir. Zira, Afganistan’ın iç savaş bataklığına gömülmesi, batısında zaten ABD tarafından kuşatılmış bulunan İran’ın istikrasızlaşmasına yol açacaktır.

Netice itibarıyla uluslararası toplum Afganistan’da Taliban rejimi ile kademeli biçimde ilişki kurma dönemine girmektedir. Zira herkes bu politikanın alternatifinin söz konusu ülkede iç savaş ve bunun yol açacağı insanlık dramı ile mülteci krizi olacağının farkındadır. Türkiye’nin de Taliban’ın ideolojisine karşı hassas olmak koşuluyla, Afganistan’ın yeni rejimiyle kademeli biçimde gelişecek bir işbirliğini başlatmasının zamanı gelmiştir.

 

 

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları