30 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

FATMA KOŞUBAŞI YAZDI- TRAVMA YORGANI

Ana Sayfa » KADIN » FATMA KOŞUBAŞI YAZDI- TRAVMA YORGANI

Eklenme : 03.01.2022 - 14:25

FATMA KOŞUBAŞI YAZDI- TRAVMA YORGANI

 

 

Biz kadınlar cinayete kurban giden her kadının travmasından kırkyama gibi yorgan yaparak örtüyoruz üstümüzü.

Sanmayın ki ateş düştüğü yeri yakıyor sadece. O ateş yıldırım gibi vuruyor hepimizin kalbine. Bıçaklanan her kadında darbeler bize de saplanıyor, kurşunlar bedenimizi delik deşik ediyor, her vahşette ruhumuz tarifsiz acıyla kıvranıyor, bir umutsuzluk içinde, yapayalnız yol bulmaya, ayağa kalkmaya, yaralarımızı sağaltmaya, yeniden güç bulmaya çabalıyoruz.

Kız çocuklarının diri diri gömülmesi mecaziydi belki de… Görmezden gelindiği, değer verilmediği, sevgi görmediği, erkekler tarafından cariye olarak satıldığı, bir erkeğin dilediği sayıda kendine eş olarak aldığı, şiddet uyguladığı kadınlar. İnsan ruhunun yaşarken ölmesi diri diri gömülmek değil de nedir?

Bazen bir yerlere gidiyorum, kafamı boşaltıp biraz mutlu olayım dediğim anda katledilmiş bir kadının hayali çıkıyor karşıma. O an kapının önünde fıçıdan yapılmış masalarda sohbet edenlerin gülüşlerinden aşağı kan boşanıyor. Öldürüldükten sonra böyle bir fıçının içine tıkılıp üstüne beton dökülen Pınar Gültekin geliyor aklıma. Onun çığlıklarını dinleyerek sigara tüttürüyor katilleri. Bir ürperti, güvensizlik, korku ansızın gelip müziğin ritmini bozuyor.

Sahnede güzel bir kız başını sağa sola sallayarak şarkısını söylüyor. Olduğu yere çakılmış dans etmeye çekinir bir hali var. Yüzünde eğreti duran gülüş. Siyah uzun saçları beline kadar. Mutlu Kaya geliyor aklıma. Ses yarışmasına katıldıktan sonra sevgilisi tarafından başından kurşunlanan güzeller güzeli Mutlu Kaya. Verdiği yaşam mücadelesini kazansa da artık o bir engelli. Bütün bunların üstüne ablası Dilek de kocası tarafından kurşunlanarak öldürülüyor. ”Benim hayatım, gençliğim, hayallerim çalındı, kimseye bir faydam yok keşke ablam değil de ben ölseydim, o herkese iyilik yapar, zor durumda olan kadınlara yardım ederdi.” diyor.

Adını Mutlu koyup mutsuz hayatlar biçtiğimiz kadınlar.

Attığımız her adımda, gördüğümüz her ayrıntıda, şehirde, doğada, ovada, köyde, uçan kuşun kanadında, ağlayan çocuğun yüzünde, kızıla kesen ufukta, duvarda, yüksek binalarda, perdesi kapalı evlerde; başka başka kadınların ölülerine rastlıyoruz. Kiminin ahı kiminin kanı sızıyor duvarlardan…

Özgecan Arslan oluyor adı bazen. Okuduğu şehirde minibüsle eve giderken tecavüz edilerek öldürüldü. Caniler üstüne bir de cesedini yaktılar. Ruhumuza kazınan her cinayette, aynı şekilde öldürülmekten korktuğumuzdan “toplu taşıma araçlarında yalnız kalma korkusu” adında yeni yeni korkularımız oldu. Sabah-akşam tenha sokaklardan geçmemek içim uzattık yolumuzu. Arkamızda duyduğumuz her ayak sesinden ürkerek kaçtık.

Adı değişse de aynı kaderi paylaşan kadınların haber bültenlerine konu olan cinayetleri uykusuz bırakmalıydı oysa hepimizi.

Peki ne yapıldı?

”O da öyle giyinmeseymiş”, ”o saatte orada ne işi varmış” dediler;  suçu katledilen kadına yıkıp soğumuş yüreklerine, kire batmış dünyalarına yandaş aradılar.

Siyasi hesaplarla kadının yerinin evi olduğu, başörtüsüzlerin perdesiz eve benzetildiği, kahkaha atan kadınların edepsiz olduğu söylemleri eşliğinde geldik bugünlere.

Katillere iyi ki yapmışsın der gibi iyi hal indirimleri uygulandı. Kimi korundu, kimi kaçırıldı, kiminde deliller karartıldı.

Türk aile yapısına uymuyor diye kadını koruyan “İstanbul Sözleşmesi” bir gecede rafa kaldırıldı.

Biz cinayete kurban giden her kadının travmasından kırkyama gibi yorgan yaparak örttük üstümüzü.

Kıpırdayamaz olduk bu ağırlıktan…

Şimdi 2022’in ilk günlerinde o kıpırtısızlığı bozmadan, tarihe not düşmek adına sesleniyorum: Elbet bir gün sıyrılıp çıkacağız bu travma yorganlarının altından.

 

Fatma KOŞUBAŞI

Eğitimci, Yazar

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları