27 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

BÜLENT CAN YAZDI- ARANIZDA GÜNAHSIZ OLAN İLK TAŞI ATSIN

Ana Sayfa » GÜNCEL » BÜLENT CAN YAZDI- ARANIZDA GÜNAHSIZ OLAN İLK TAŞI ATSIN

Eklenme : 10.05.2023 - 6:34

BÜLENT CAN YAZDI- ARANIZDA GÜNAHSIZ OLAN İLK TAŞI ATSIN

 

Zamanın suçu yok biliyorum ama öyle bir zamana evirildik ki kimse günaha, helale, harama, hakka, hukuka, meşruluğa, ahlaka, bilgiye, kişiliğe bakmıyor.

Cüzdanının şişkinliği ve koltuğunun büyüklüğü kadar takdir görür, meşruluk kazanır, hak alırsın günümüzde.

İstesen dünyanın tüm kitaplarını yutmuş ol, selamın geçmez mesela, üst segment arabaya binen bir cahilin selamı kadar.

Eskiye güzelleme yapmak değil niyetim ama eskiden zenginlikten ziyade ahlaka, ilme, irfana bakılırdı. Kendi toplumumdan bilirim örneğin; çok değil, bundan otuz kırk yıl önce istersen dünyanın en zengini ol, ahlaksızsan,  gayrimeşru yollarla elde etmişsen bu zenginliği, hele hele hak yemişsen kimse selamını almazdı. Toplumdan aforoz edilirdin resmen. Eşinin gözünde bile değerin olmazdı. Şimdi böyle mi? İnsanları dolandırıp inanılmaz paralarla  sırra kadem basanlar, yıllar sonra hiçbir şey olmamışçasına ortaya çıkıp, eskiden olsa sokulamayacakları birkaç türbeyi restore edince, girdikleri her ortamda baş tacı ediliyorlar.  Yetmez, şehr’ül-emini bile kendileri belirleyebilecek bir konuma geliyorlar. Bu da yetmez, topluma ahlak dersi verir konuma yüklseliyorlar.

Yine eskiden birdenbire zenginleşen birine başta babası olmak üzere, sonra toplumun eşrafı “Nereden buldun bunca parayı?” diye sorardı, şimdi ise “yeter ki bul, nerede ve nasıl bulursan bul”a dönüştü iş. Gayrimeşru işlerden zenginleşenler en güçlü partilerin başına ya da yönetimine geliyorlar artık. Bunların daha önceleri Tanrı katındaki değeri tartışma konusu olan adaklarıyla kurulmuş sofralarına, şehrin tüm ileri gelenleri parti marti fark etmeksizin koşarak gidiyorlar, Sonra da çok büyük bir iş yapmışcasına “Vallahi dün falan beyin adağındaydık. Yemeğe de kaldık tabii, maşallahı vardı tüm erkân oradaydı ve sofrada da yok yoktu.” diyerek çevrelerine caka satıyorlar.

Para, güç, sermaye etrafımızı sarınca ve özde birer araç olması gereken bu aygıtlar hücrelerimize nüfuz etmeye başlayınca dilimiz de değişti tabii. Düşündüğü gibi yaşayamayanlar zamanla yaşadıkları gibi düşünmeye başlarlar çünkü. Bu çarpık ve ahlaktan yoksun ilişkiler nedeniyle yaşadıklarımız bide de normal gelmeye başladı. Düşüncelerimiz ona göre şekillenir oldu. Kaynağın başında bulunan bir kamu görevlisinin fakir kalması şimdilerde “eşeklik” olarak değerlendiriliyor mesela. Bal tutan parmak yalanır ne de olsa. Şehr’ül-eminlere olan bakışımız bile değişir, “çalıyor ama çalışıyor”a evrilir dilimiz. Sonrasında hırsızlık eylemine değil, hırsızın kim olduğuna bakar gözlerimiz ve faile göre şekillenir değerlendirmelerimiz. En büyük hırsızlar baş tacı edilince toplumsal değerler de buna göre farklılaşır elbette. Ahlak, değer, emek, hak, hukuk, ilim, irfan, etik vs. diyenler toplumda dinozor muamelesi görürler. Ne söylerse söylesinler bu dinozorlar, dinletemezler kendilerini. Zira reele uymaz yeni topluma göre, bunların eskide kalmış söylemleri.

Tabii günlük yaşamda kullandığımız argümanlar ve kavramlar da değişti. Bunlar aşınan değerleri,  değere binen değersizlikleri meşrulaştırmak için kullanılıyorlar artık. Ve işin acı tarafı şu ki sonunda en nefret edilen kesim hak, hukuk, adalet diyenler oldu. Zira bu yeni trende ayak uyduramayan namuslu insanlar duruşlarıyla, tavırlarıyla, namussuzlukta ne kadar yol aldıklarını, ne kadar kirlendiklerini gösteriyorlar o itibarlı namussuzlara. İşte bunun için taşlar elde hazır kıta bekleyenler nerede bir namuslu görseler saldırıyorlar.

Demeden edemiyor insan; iyi ki bu zamanda yaşamıyor Hz. İsa. Hani meşhur bir kıssa vardır; Hz. İsa’nın kıssası. Zina yaptığı iddia edilen bir kadını taşlamak için can atan topluluğa “İlk taşı, günahsız olanınız atsın” deyince Hz. İsa, kimse taş atmaz ve böylece kadın affedilir diye yazar İncil. Evet, istedikleri kadar toplumu aldatsınlar bu günahkârlar, kendilerini aldatamazlar. Çünkü ne günahlar işlediklerini en çok kendileri bilirler. Bu yüzden aynalardan ve günahsızlardan nefret ederler.

Zaman da kaide de değişti ama. Eskiden günah işleyenlere atılırdı taşlar, bugün ise günahsızlara atılmakta. Eskiden günahsızlar atarlardı taşları, bugün ise günahkârlar. Günahlar büyüdükçe de atılan taşın büyüklüğü de artıyor yazık ki. Evet, Hazreti İsa bugün yaşasaydı ve o günahsız kadın insanların karşısına çıkarılsaydı onu ne İsa kurtarabilirdi, ne de Tanrı.

Peki, bu böyle devam eder mi?

Kin, nefret daha da kök salar mı?

Toplum ne kadar bozulursa bozulsun ve toprak ne kadar erozyona uğrarsa uğrasın eskiye ve derinliğe dayanır sevginin ve hakikatin kökleri.

Taşla da ezemezsiniz onları.

Onlarca yıl sürse de yalanın saltanatı, birden boy vermek gibi bir huyu vardır sevginin ve hakikatin.

Ve eninde sonunda kazanır sevgi, dinozor olsam da ben bunu bilir, buna inanırım.

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları