” Hengamışeb ki künkerei takı asuman
Zeyn olmuş idi şulelenipşem’iahteran”
BAKİ
” Ey pay-bendi damgehikaydinamunenk
Takey havayı meşgaleidehribi- drenk ”
” Merhaba ey camı minayı meyi yakut-renk
Devri gelsin senden öğrensin sipihribi-drenk
NEFİ
Bu dizeleri oluşturan sözcükler Arapça, Farsça ve biraz da Türkçe. Türkler bu dizelerden bir şey anlamaz, Araplar ve Acemler de anlamazlar. Bu dil kimin dili? Türklerin dili olmadığı çok açık. Arapların ve Acemlerin dili de değil. Osmanlıca denen bu yapay dille yazılan ve adına Divan edebiyatı denen edebiyat, aylarca, yıllarca okullarımızda neden okutulur?
” Ben yürürüm yaneyane
Aşk boyadı beni kane”
” Nice köşkler, saraylar viran olur kalır bir gün”
YUNUS EMRE
” Zengin arabasını dağdan aşırır
Züğürt düz ovada yolun şaşırır.”
” Tokat kervanından aldım bakın
İncitmeyin beyler fıkarayı fakiri”
KÖROĞLU
” Yürü, salın güzelim, salındığın yollar öğünsün”
KARACAOĞLAN
Kalktı göç eyledi Avşar illeri
Ağır ağır giden iller bizimdir
Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahın dağlar bizimdir”
DADALOĞLU
” O, saati sordu.
Paşalar : Üç, dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstüne yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.”
NAZIM HİKMET
” Güzelliğin on para etmez
Şu bendeki aşk olmasa”
AŞIK VEYSEL
” Davulla zurnayı düğün mü sandın
Al yeşil bayrağı gelin mi sandın
Askere ( Yemen’e) gideni gelir mi sandın”
ANONİM
Yunus Emre, Karacaoğlan, Köroğlu, Dadaloğlu, Nazım Hikmet, Aşık Veysel …şiirlerini Türkçeyle yani halkın kendi diliyle yazdılar. 1930’lara dek Halk edebiyatımız okullarımızda okutulmuyordu. Çünkü Osmanlı münevveri Türkçe ile şiir yazılmaz, diyordu. Ne yazık ki böyle düşünenler arasında Tevfik Fikret de vardı. Osmanlı Divan şairi Halk edebiyatımızın ozanlarını çarıklı diyerek küçümsüyordu.
1930’ların başlarında Türkçe- Edebiyat kitaplarımızda Halk ozanlarımız hak ettikleri yeri aldı. Yazı ve Dil Devrimlerinin arka arkaya yapılması, Tarama ve Derleme sözlüklerinin hazırlanması, terimlerin Türkçeleştirilmesi, Türkçenin üzerindeki baskıyı kaldırdı ve altı yüzyıl edebiyatta işlenmeyen dil, dirildi. Atatürk, Türk Dil Kurumu’nu kurarak dilimize sahip çıktı.
1930’lara dek Türk tarihi İslam tarihinden başlıyordu. Atatürk dil konusunda yaptıklarının benzerini tarih konusunda da yaptı. Tarih Kurumu’nu kurarak Türk tarihini İslam öncesinden, Orta Asya’dan başlattı. Ders kitapları “TARİH TEZİ” doğrultusunda yeniden yazıldı. Böylece tarihimizin İslam öncesinden başladığını öğrenebildik.
Soru şu: Ne oldu da 1939’da Atatürk’ün yazdırdığı tarih ders kitapları kaldırıldı ve yeni kitaplar yazdırıldı. Atatürk’ten sonra Tarih kitaplarımızda neden İslam ve Osmanlı Tarihi gerektiğinden daha çok yer aldı.
Edebiyat kitaplarında Divan edebiyatı denen metinler neden yeniden başköşeye oturdu. Lise ve dengi okullarda Halk edebiyatı ve çağdaş edebiyat neden gerektiği gibi işlenmedi? Divan edebiyatının, öğrenciye okuma zevki ve sevgisi kazandırmadığı açıkken, öğrencilerimizin en güzel yılları neden bu fosilleşmiş edebiyatın ölçüsünü ( vezni) bulmakla geçti.
Bugün neden bu haldeyiz diye soruluyor ya, yanıtlayalım:
1949 yılının Aralık ayında ABD ile yapılan Ortak Eğitim Anlaşması Kemalizm’e vurulan ağır darbedir. Atatürk 16-17 Temmuz 1921’de, Yunan ordusu Ankara’nın kapılarına dayandığında Maarif Kongresi düzenlemişti. O kongrede yaptığı konuşmada asıl üzerinde durduğu konu, eğitimimizin ulusal olmasıydı. Eğitiminin planlamasını başka bir ülkeye bırakan bir ülkenin eğitiminin ulusal olmayacağı açıktır.
Eğitim sistemini başka bir ülkeye bırakmanın sonuçları, tank fabrikasını Katar’a vermekten daha kötüdür. Çünkü biri birinin sonucudur. Eğitim sistemi laik, karma, parasız, kamusal ve ulusal olsaydı, tank fabrikası yabancıya asla satılamazdı.
Ahmet Taner Kışlalı Kemalizm, geçmişin bekçiliği değil, geleceğin yol göstericisidir, diyordu. Tarih bilimi geçmişi anlatır, ama yol gösterir. Gelecek için plan program yapacak olanlar yakın tarihimizi incelemelidirler.
Çağa uygun laik, karma, kamusal ve ulusal eğitim önceliğimiz olmalıdır…
Cengiz Öksüz
YAYIN İLKELERİ
———————-
YURTSEVERLİK.COM sitesi Türkiye’nin birlik ve beraberliğinden, hiçbir ayrım gözetmeksizin toplumsal barışın korunmasından, insanın en yüce varlık ve emeğin en yüce değer olduğu savından, demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden, sosyal adaletin hakim kılınması düşüncesinden hareketle yayıncılık yapar. Sınırları bu noktalardan geçen ilkeler çerçevesinde sitede yazılarına yer verilen herkesten aynı sorumluluğu eksiksiz göstermelerini bekler. Dolayısıyla YAYIMLANAN YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU TAMAMEN YAZARLARINA AİTTİR.
İLETİŞİM
———————-
f.sayliman@gmail.com