25 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

CENGİZ ÖKSÜZ YAZDI- ATATÜRK’Ü ANMAK VE ANLAMAK

Ana Sayfa » TOPLUM » CENGİZ ÖKSÜZ YAZDI- ATATÜRK’Ü ANMAK VE ANLAMAK

Eklenme : 09.11.2021 - 20:20

CENGİZ ÖKSÜZ YAZDI- ATATÜRK’Ü ANMAK VE ANLAMAK

 

 

10 Kasım 1938 tarihinde yaşama gözlerini yuman Atatürk, bizde ve dünyada hakkında en çok araştırma yapılan liderdir.

1938’den bu yana 83 yıl geçmesine karşın, Atatürk’ün gündemden düşmemesi onun, ilk kez emperyalizme karşı bir kurtuluş savaşı örgütlemesi ve savaş sonunda emperyalizmi dize getirmesinin yanında, gene ilk kez bir İslam ülkesinde laik hukuka dayalı, çağdaş bir devlet kurmasıdır. Atatürk komutanlığı ve devlet adamlığı ile ilgi odağıdır.

Mustafa Kemal Atatürk emperyalizme karşı zafer kazandığında tüm ezilen uluslara da yol göstermiş oldu. Türk Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ezilen Asya, Afrika ülkeleri onun yolunu izleyerek bağımsızlıklarına kavuştu. Bu konuda Nehru’nun sözleri ilginçtir. “ Mustafa Kemal Paşa İngilizleri dize getirmeden önce, biz onları Tanrı sanıyorduk. Onun için bağımsızlık istemek aklımıza gelmiyordu, özerklik peşindeydik. Ne zaman Mustafa Kemal onları yendi; biz de bağımsızlık istemeye başladık.” Mısır, Cezayir, Tunus vd. ulusal kurtuluş savaşları Türkiye’yi izlemişlerdir.

Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti siyasi ve ekonomik olarak bitmişti. Ordusu dağılmış, silahlarına el konmuş ve tüm gelir kaynakları işgalcilerin eline geçmişti. Halk açlıktan ve yoksulluktan kırılıyordu. 10 yıl süren savaş halkta dayanacak güç bırakmamıştı. Mondros’ta teslim alınmış, Sevr’de idam edilmişti.  İşte Atatürk bu koşullarda ortaya atıldı ve ulusun tüm katmanlarını kurtuluşa yönlendirdi ve Kurtuluş Savaşı’nı yönetti. Savaşın sonunda Türkiye’nin tapusu olan Lozan Antlaşması’nı işgalcilere imzalattı.

Ona silah arkadaşları, meclisle uğraşmayalım, ordu kuralım, dediklerinde, önce meclis, sonra ordu, dedi. Bu, onun meşruiyete ( yasallığa) ne denli önem verdiğini gösterir. Amasya’da “Ulusun bağımsızlığını, yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır.” diyerek, halka kurtuluş yolunu gösterdi. Kurtuluşu ulus, kendisi sağlayacaktı. Kendisi de askerlikten istifa ederek, ulusun bir bireyi oldu.

Atatürk’ün yaşamı, adanmışlığın yaşamına en iyi örnektir. Askerlikten istifa ettiğinde ne beş kuruş parası vardı ne de emrinde bir ordu vardı; hiçbir maddi gücü yokken kendini ulusunun kurtuluşuna adamıştı. ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral William Crowe 26 Aralık 1988’de TIME dergisinin “ Kahramanlarınız kimler?” sorusuna şu yanıtı veriyor: “ Kemal Atatürk’ün derin bir hayranıyım; çünkü o kadar az şeyle çok şey başardı. Büyük kaynaklar ile desteklenince generaller için kazanmak doğal bir şeydir; fakat küçük kaynaklarla, Türkiye’nin kontrolünü sultandan çekip aldı ve Yunanları ülkeden kovdu. O, yüzyılın en büyük askeri olarak benim adayımdır.” diyor. ABD Genelkurmay Başkanı söylememiş, biz söyleyelim: Ülkeden kovulanlar Yunan ile sınırlı değildi; İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar da hatta ABD de tası tarağı toplayıp ülkemizden gitmek zorunda kaldılar.

Atatürk önce Meclis’i kurdu; böylece Cumhuriyet ilanından üç yıl önce egemenlik ulusa geçmiş oldu. Büyük Millet Meclisi’nin duvarına, “ Egemenlik kayıtsız, koşulsuz ulusundur.” diye yazıldı. O, kurtuluş için hazırlık yaparken,  bir taraftan da yeni bir devletin temellerini atıyordu. Yeni örgütlenen devlette ulustan büyük güç yoktu.

Padişahın işgalcilerle işbirliğine ve iç isyanlar çıkarmasına karşın, ulusu kurtuluşa ikna etti, ordu kurdu. Savaş için gerekli parayı, yiyeceği, giyeceği imece yöntemiyle halktan topladı; silahı ve cephaneyi de kurduğu örgüt aracılığıyla İstanbul’dan kaçırdı, büyük oranda da Sovyetlerden aldı.

Atatürk Emperyalizme Karşıdır

Kemalizm tanımı Kurtuluş Savaşı yıllarında Batı dünyasında dillendirildi. Batılı, Kemalist sözcüğünü antiemperyalist kavramıyla özdeşleştirdi, Kemalist demek emperyalizme karşı demekti. Bu yargı yersiz değildir.  Atatürk 10 Ocak 1919 tarihinde Ankara’da çıkarmaya başladığı “Hakimiyet-i Milliye” gazetesinde, “ Bizim düşmanımız ne şu, ne budur; bizim asıl düşmanımız kapitalizm ve onun çocuğu emperyalizmdir.” diyor. Çankaya’da Mısır elçisine, “ Bu anda güneşin doğudan doğduğunu nasıl görüyorsam, ileride mazlum ulusların zalimleri yeneceğini öyle görüyorum.” der. Kemalizm, daha sonra Cumhuriyet Devrimlerinin tümü için kullanıldı. Bu devrimlere Kemalist Devrimler dendi. 1930’lu yıllarda Atatürk de bu tanımlamayı kullandı.

Atatürk bağımsızlığı kazandıktan sonra hiçbir ülkeyle bağımlılık anlaşmaları yapmadı. Bundan hep kaçındı.

 

Atatürk Liderdir

Bilindiği gibi Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı’na başladığı arkadaşlarıyla- devrimler başlayınca- yolları ayrılmıştır. Rauf Orbay şöyle yazmış: Başından sonuna kadar mücadelenin içinde bulunmuş bir insan olarak bütün samimiyetimle tarih huzurunda itiraf ederim ki: O olmasaydı, bu vatan ve millet, bu kurtuluşu, böylesine tam ve şan ve şerefle, kolay kolay idrak edemezdi.” Karabekir Paşa devam ediyor: “Rauf, her cephede vuruşmakla başlayıp genel zaferle sona erecek olan bu memleket kurtarma davasında, bize kumanda etmek salahiyet ve kudretini haiz tek kişi Mustafa Kemal Paşa’dır.” ( Rauf Orbay, Siyasi Hatıralarım)

Ali Fuat Cebesoy da “Bilinmeyen Hatıralar”da( Temel Yayınları) şöyle yazmış: “Hangi cepheden, o günlerin durumu tespit edilirse edilsin, en isabetli görüş, karar ve hareket, o zamanlardan itibaren ‘ Milli Şef’ tanınmak suretiyle kendisine itimat edilmiş olan Mustafa Kemal’indir.” Başka bir yazısında da “ Biz, hepimiz olsaydık, Mustafa Kemal Paşa olmasaydı, biz başaramazdık; ama biz olmasaydık Mustafa Kemal Paşa gene başarırdı” demiştir.

 

Atatürk Devrimcidir

Kurtuluş Savaşı’na başlarken Atatürk’ün kafasında ulus egemenliğine dayalı, tam bağımsız, çağdaş, laik ve sosyal hukuk devleti kurma düşüncesi vardı. Bilindiği gibi kurtuluştan sonra devrimlere başlayınca en yakın arkadaşlarıyla arası açıldı. Arkadaşları saltanatın ve hilafetin kaldırılmasına, cumhuriyet ilanına karşı çıktı. Kurtuluştan sonra,önce saltanat kaldırıldı; Osmanoğulları sülalesinin egemenliğine son verildi. Cumhuriyet ilan edildi; ulusun egemenliği perçinlendi. Böylece 23 Nisan 1920’de kurulan yeni devletin adı konmuş oldu. 3 Mart 1924’te “Üç Devrim Yasası” Meclis’ten geçirildi. Eğitimin Birliği sağlandı, Halifelik ve Şeriye  Vekaleti kaldırıldı. Adı söylenmese de laiklik devlet işleyişinde egemen olmaya başladı. Şeri hukuk tamamen terk edildi. Ankara’da ilk açılan okullardan biri Hukuk Okulu’dur( 1925). Medeni Yasa ve diğer yasalar çıkarıldı. Bir İslam ülkesinde kadının erkekle eşit yasal haklara sahip olması bugün için de devrimdir. Dinsel eğitime son verildi, okullarda laik eğitim uygulanmaya başlandı. Milli Eğitim örgütü yeniden düzenlendi. Programlar, ders kitapları bilimin ışığında hazırlandı; okullaşmaya önem verildi. İlköğretim zorunlu, parasız ve karma yapıldı. Nüfus sayımı yapıldı, kadınlar ilk kez sayıldı( 1927). Yazı Devrimi yapıldı. Millet Mektepleri ( Ulus Okulları) ile çok kısa sürede iki milyona yakın yurttaş okuryazar oldu.  Ölçü birimleri, hafta tatili, rakamlar değiştirildi. 1928’de Anayasa’dan “ Türkiye Cumhuriyeti’nin dini İslam’dır.” maddesi çıkarıldı. 1937’de laiklik Anayasa’ya girdi. Tarih ve Dil Kurumları kuruldu. Halkevleri açıldı. 1930-1934 yılları arasında kadınlar – birçok Batı ülkesinden önce- seçme ve seçilme hakkına kavuştu.

Atatürk’ün ekonomi alanında yaptıkları biliniyor. Devletçi ve karma ekonomi uygulamasıyla kibrit çöpüne muhtaç, gazı, tuzu, bezi, şekeri, buğdayı, ilacı, demiri, çeliği, pulluğu, tekstili, camı, çivisi, elektriği, yolu olmayan…. Halkının %90’ı okuma yazma bilmeyen bir ülkeyi her yıl üst üste % 10 kalkınma hızıyla büyütmek ancak devrimci bir anlayışla olanaklıdır.

Atatürk, devrimi ve Türkiye’de yapılanları şöyle anlatıyor: “ Devrim, mevcut kurumları zorla değiştirmek demektir. Türk ulusunu son yüzyıllarda geri bıraktırmış olan kurumları yıkarak, yerlerine ulusun en yüksek, uygar gereklerine göre ilerlemesini temin edecek yeni kurumlar koymuş olmaktır.”

23 Nisan 1920 ile 10 Kasım 1938 tarihleri arasında Türkiye’de yapılanlar devrimdir. Osmanlı’nın çürümüş, çağdışı kalmış kurumları yıkılmış, yerlerine çağdaş kurumlar kurulmuştur. Birçok yabancı düşünürün de söylediği gibi Türkiye Cumhuriyeti Kemalist Devrimlerle Batı’nın yüz elli yılda aldığı yolu 15- 20 yıla sığdırmıştır. Atatürk’e ke kulak verelim:

“ Türk devrimi nedir? Bu devrim sözcüğün ilk anda işaret ettiği ihtilal anlamından başka, ondan daha geniş bir değişikliği ifade etmektedir. Bugünkü devletimizin şekli yüzyıllardan beri gelen eski şekilleri ortadan kaldıran en gelişmiş tarz olmuştur.”

“ Uçurumun kenarında yıkık bir ülke… Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar… Yıllarca süren savaş… Ondan sonra içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni toplum, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler… İşte Türk genel devriminin bir kısa hikayesi.”( S.D. 365)”

“ Devrim yasası mevcut yasaların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafamızdaki cereyanı boğmadıkça, başladığımız devrim ve yenilik bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki devirlerde de böyle olacaktır.” ( İsmail Arar, Atatürk’ün İzmit Basın Toplantısı, 1923)

 

Atatürk Bilimin Yolunu İzlemiştir

Atatürk’ün yeni devleti kurarken izlediği yol, bilimin yoludur. Eğitime – öğretime, öğretmenlere verdiği önem; eğitim ve bilim konusunda söyledikleri ve yaptıkları onun bu konuda ne denli tutarlı olduğunun göstergesidir.

“ Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir; bilim ve fen dışında yol gösterici aramak sapkınlıktır.”

“ Bir ulusun asker ordusu ne denli güçlü olursa olsun, kazandığı zafer ne denli yüce olursa olsun, bir ulus bilim ordusuna sahip değilse, savaş alanlarında kazanılmış zaferlerin sonu olacaktır.”

“ Eğitimdir ki, bir ulusu ya özgür, bağımsız, şanlı, yüce topluluk halinde yaşatır ya da tutsaklık ve yoksulluğa terk eder.”

“ Ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz! En doğru, en gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır.” ( 30 Ağustos 1925)

Öğretmenlerden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür kuşaklar yetiştirmelerini istemiştir.

“ Benim sözlerim bilimle çelişirse bilimin yolunu izleyin.”

 

Atatürk barışçıdır.

“ Yurtta barış, dünyada barış” demiştir ve bu söze bağlı kalmıştır. Onun zamanında, aralarında sorun olan ülkeler Türkiye’nin hakemliğini istemişlerdir. Türkiye çevresindeki tüm komşularıyla saldırmazlık anlaşmaları yapmıştır. Atatürk yaşarken Anadolu adeta bir barış adası olmuştur.

Atatürk demokrasi yanlısıdır. 1030’lu yıllarda Avrupa’da faşizm kol geçerken, o, demokrasinin istediği ekonomiyi ve insanı yaratmak için çabalamaktadır. Hitler ve Mussolini’den nefret ettiği bilinir. Tek adam yönetimine karşıdır. Bir parti yetkilisinin faşist partilerden kopya ettiği tüzüğü görünce, “ Ben ülkeyi tek parti ile yönetmekten utanıyorum. Bunun yaptığına bak!” demiştir. Eğitime, sanata, kültüre, bilime önem vermesi, 1930’da kendi isteği ile başka bir parti kurdurması, demokrasiyi amaçladığındandır. 1938’de dünyada 17 meclis açıktı, o meclislerden biri de Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.

Atatürk, öngörüleri yüksek bir liderdir. Bu konuda çok anı var. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın yenileceğini öngörmüştür. Erzurum Kongresi sırasında emperyalist ülkelerin artık savaşı göze alamayacaklarını söylemiştir. Sakarya Savaşı öncesi Malta’dan gelen Mithat Şükrü Bleda’ya, bir yıl sonra Yunan’ı denize dökeceğim, dediğinde, İttihat ve Terakki’nin eski Genel Sekreteri, İstanbul’dakileri nasıl kovacaksın, değince, onlar kendiliklerinden hem de bayrağımızı selamlayarak gidecekler, demiştir.

Atatürk bize bağımsız bir yurt ve işleyen bir yönetim biçimi bıraktı. 1938’de Türkiye ekonomik sorunlarının çoğunu çözmüştü. Dünyada sözü dinlenir bir ülke olmuştu. Bu arada Osmanlı’dan kalan borç da ödenmeye başlanmıştı. Tam bağımsız, borçsuz bir ülkeydik. Onun önerisi ile Eğitmen Kursları ile Köy Öğretmen Okulları açılmış, Köy Enstitüleri’ne doğru gidiliyordu. Kadın toplumsal yaşamda hak ettiği yeri almıştı. Tüm bunları Atatürk’e borçluyuz. O olmasaydı, özgür ve bağımsız bir yurdumuz olamazdı.

Atatürk’ü anarken anlamaya da çalışmalıyız…

 

Cengiz Öksüz

Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği İstanbul Şubesi Başkanı

 

 

 

 

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları