6 Mayıs 2024 - Hoş geldiniz

CENGİZ ÖKSÜZ YAZDI- KÖY ENSTİTÜLERİ NEDEN KAPATILDI?

Ana Sayfa » EĞİTİM » CENGİZ ÖKSÜZ YAZDI- KÖY ENSTİTÜLERİ NEDEN KAPATILDI?

Eklenme : 19.07.2022 - 10:29

CENGİZ ÖKSÜZ YAZDI- KÖY ENSTİTÜLERİ NEDEN KAPATILDI?

 

Köy Enstitüleri yasası Meclis’ten 17 Nisan 1940 tarihinde çıktı. Bu kurumların programları 1947 yılının başında değiştirildi. Enstitüler özgün programlarıyla ancak altı yıl ayakta kalabildi. 1954’te ise Öğretmen Okulları ile birleştirildi ve Köy Enstitüsü’nün adı da kalmadı.

Köy Enstitüleri köye yarayışlı eleman yetiştirmek için açılmıştı. Bu kurumlar sanıldığı gibi ‘öğretmen okulu’ değildir. O günkü koşullarda köye nasıl insan gerekiyorsa o insanı yetiştirmişlerdir. Adları o nedenle okul değil, enstitüdür. O gün köyde modern tarımcı yoktu, teknolojiyi kullanabilen insan yoktu; çünkü köyde teknoloji yoktu. Köylerde hayvancılık, meyvecilik, arıcılık, peynircilik ilkel usullerle yapılıyordu. Yapıcılık, marangozluk bilinmiyordu. Biçki dikiş bilen neredeyse hiç yoktu. Sağlık Allah’a emanetti…

1947 programıyla tarım ve teknik dersle azaltılarak enstitüler bir ölçüde öğretmen okulu olmuştur. 1954’ten sonra uygulanan programın Köy Enstitüsü ile hiçbir ilişkisi kalmamıştır. 1954 programı köye karatahta- tebeşir öğretmeni yetiştirmeyi amaçlıyordu, o öğretmeni yetiştirdi de.

Neden kapatıldılar?

Aslında günümüzde konuyla biraz ilgisi olan bile bu kurumların neden kapatıldıklarını biliyor. Bu yazımızda Enstitülerin neden kapatıldıklarını uzun uzun anlatmayacağız. 1945 yılında Enstitülerin çok yakın gelecekte kapatılacağını öngören bir kişinin değerlendirmelerine yer vereceğiz. Uzun bir alıntı olacak…

Çifteler Köy Enstitüsü ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü mezunu Ali Yılmaz anlatıyor.

Ali Yılmaz’ın dayısı Hasanoğlan Köy Enstitüsü’ne yeğenini görmeye gelir. Ali Yılmaz dayısını Enstitü’de gezdirir. İkinci gün akşamı yüksek bölüm profesörlerinden biri ‘Dayı’ya Enstitüyü nasıl bulduğunu sorar.

” …Buraya geleli iki gün oldu. İki gündür uygulama, deneme, meyve ve sebze bahçelerini, bağı, iş atölyelerini, orta ve yüksek kısmı, laboratuvarları, kitaplıkları, sağlık bölümünü, hastaneyi, mutfağı, yemekhaneyi, fırını, hamamı, açık hava tiyatrosunu, uygulama okulunu, küçük çocuklar için yapılan oyun evini hep gezdim, gördüm. Hasanoğlan köylüsünü gördüm. Köylülerle konuştum. Köydeki hamamı ve köy çamaşırlığını gördüm. Her gördüğüm yer ve her gördüğüm eser beni keyiflendirdi. Gezip gördükçe de merakım arttı. Burası nasıl bir okuldur? İki gündür kafamın içinde bu soru var. Sonucu ne olur ki diye düşünüp duruyorum. Mademki sordunuz, söyleyeyim. Sizin okullarınızı kısa bir süre sonra kapatırlar.”

Ali Yılmaz’ın dayısı bu değerlendirmesiyle herkesi şaşkına çevirmiştir. İnönü Cumhurbaşkanı, Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanı, İsmail Hakkı Tonguç İlköğretim Müdürü’dür. Köy Enstitülerini kim kapatabilir ki diye düşünürler. Yanlış değerlendirdin, derler.

Dayı konuşmasını ağır ağır sürdürür.

“ Benim yaşım 80. Ben görmem ama siz görürsünüz. Kısa zaman sonra buraları kapatırlar. Siz buraya öğrenciyi nereden alıyorsunuz? Köyden. Kimlerin çocukları gelenler? Köyün yoksul takımının çocukları. O yoksul çocuklar öğretmen olunca nereye gidecek? Kendi köylerine ya da o çevredeki bir köye. Çok iyi, çok uygun ve çok da güzel. Ama Topal Veli’nin, Bekçi Hasan’ın, Kör Hüseyin’in oğlu köye öğretmen ya da başöğretmen olarak gidince köyün ağası, mütegallibesi, eşrafı bunu nasıl karşılayacak? Onlar sizin o gencecik öğretmenlerinizin karşısına dağ gibi dikilir. Şurada yüksek bölümünüz, yukarı yanda sağlık bölümünüz var. Bir de orta bölüm var. Yarın yüksek bölümü bitirenler öteki enstitülere öğretmen olacak. Milli eğitim müdürü, müfettiş olacaklar. Zamanla kimi milletvekili, kimi bakan olacak. Sağlık bölümünü bitirenler de bölgelerine sağlık memuru olacak. 10 köyün başına bir sağlık memuru ve bir ebe verilecekmiş. Okulsuz köy bırakmayacakmışsınız. Buradaki öğrencilerden okuyamayan olursa, onları da köylerine ‘ iş erbabı usta’ olarak yollayacakmışsınız. Çok güzel, çok iyi düşünülmüş. Demek ki köylü çocukları her yerde söz sahibi olacak. Köylüler de hep okuryazar olacak. Böyle değil mi? Yanlış mı söyledim?”

Doğru söyledin Hoca Efendi derler.

“ Şehirli, eşraf, ağa, mütegallibe kısmı enayi değildir. Çocuklarının eline verecekleri ekmeği köylü çocuklarına kaptırıp da kendi çocukları ekmek aramaya gidecek! Siz hepsini köylüden yetiştireceksiniz de onların çocuğu demir b.ku mu yiyecek? Onlar da o kadar akılsız mı? Varın siz aklınıza selam söyleyin!”

Homurdanmalara aldırmadan Hoca dayı konuşmasını sürdürür.

“ Bakın ben Horasan’dan Yanya’ya, Arabistan ve Habeş’e kadar Osmanlı ülkesinin birçok yerini dolaştım. Gördüm ki dünyanın her yerinde köylü, köylüdür ve şehirlinin, ağanın, mütegallibenin eşeğidir. İniş- yokuş demeden, gidecekleri yere kadar köylünün sırtına binerler ve hiç inmeden giderler. İstedikleri yere ulaşınca da başına torbasını takmazlar. Eğer torbasını takmışlarsa bilesiniz ki yem koymamışlardır! Yemli, bakımlı hayvanın canı başında olur. Dizinin dermanı yerinde olur. Taşıyamayacağı yükü sırtından atar, örkünü alıp gider. Tutmaya çabalayanın da ağzının kaşıklığına bir tekme çıkartır, ondan sonra gider. Hiç kimse bindiği eşeğin bu kadar canı başında, güçlü olmasını istemez. Kimse kapıya bu kadar akıllı eşek bağlamaz. Benim yaşım 80. Ben görmem ama siz görürsünüz. İşte şuraya çizik!” ( Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü 70 Yaşında. Hazırlayan Kemal Kocabaş. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Yayını, s.68, 69)

Köy Enstitüleri’nin neden kapatıldığı bundan daha özlü anlatılamazdı. Anadolu köylüsü için cahildir ama ariftir, denmesi, onların seziş ve kavrama güçlerinin yüksek oluşundandır.

Enstitülerin kapatılma süreci başka bir yazının konusu olacak.

 

Cengiz Öksüz-  Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği İstanbul Şubesi Başkanı.

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları