29 Mart 2024 - Hoş geldiniz

DOÇ. DR. DENİZ TANSİ YAZDI- 2023’ÜN GÖLGESİNDEKİ 2022

Ana Sayfa » GÜNCEL » DOÇ. DR. DENİZ TANSİ YAZDI- 2023’ÜN GÖLGESİNDEKİ 2022

Eklenme : 27.12.2021 - 18:10

DOÇ. DR. DENİZ TANSİ YAZDI- 2023’ÜN GÖLGESİNDEKİ 2022

Doç. Dr. Deniz Tansi- Siyaset Bilimci

 

Yeni yıla, yeni umutlarla girmek, güzel dilekler dilemek, bir takvim yılının bitişiyle dertleri geride bırakmak, tazelenmek, insanlığın değişik inanç ve törelerinde, asırlardan beri sürdüre geldiği bir ritüelik davranışı niteliyor. 2020 yılından beri yaşantımızda Covid 19 virüsü var. Bütün bir siyasal, toplumsal, ekonomik, kültürel yaşam, bu virüsün salgınla ifade edilen pandemik etkisi ve sosyal dengeleri bozmasıyla çalkalandı. Kapanmalar, “online” eğitimler, işler, toplantılar, gelecek dünya vizyonu ile ilintilendirildi. 2021 geldiğinde, “2020’den daha kötü olamaz” deniliyordu, her şeye rağmen bir umut ifade edildi. Bu arada, eski/yeni yıldan ziyade bilim konuştu, aşılar üretildi, “yeniden normalleşme” her ne kadar hibrid bir tarzda olsa da, hayatı yeniden harmanladı.

Covid 19 pandemisinin siyasal açıdan en önemli sonuçlarından biri ABD’deki başkanlık seçimleri olmuştu. Dünya 2021’e girerken, 2020 Kasım’da neticelenen seçimlerle, Biden’ın başkanlığını karşıladı. Trump’ın yenilgisinde, hastalığın yarattığı hasar, sağlık sisteminin yeterli oranda cevap verememesi, Afrikalı Amerikalı Floyd’un ABD polisi tarafından “nefessiz bırakılarak” öldürülmesi, bunun yarattığı infialle Afro Amerikan seçmenin, Trump’a karşı sandığa gitmesinde rol oynadı. 2020’de sadece ABD’de değil, Avrupa’da da ırkçılık karşıtı gösteriler icra edildi, pandemi süreciyle koşut bir dalgalanma yaşanıldı. 2021’de tüm bu süreçler geride mi bırakıldı, elbette hayır. 6 Ocak 2021’de, bu sefer Trump giderayak, orta sınıfın altı, beyaz seçmeni, “ABD’nin gerçek sahibi” imalarıyla Kongre binasının önüne çağırdı, ABD tarihinde ilk kez, kitlesel bir Kongre baskını gerçekleştirildi. Her ne kadar Amerikan Senatosu’nda aklanmış gözükse de, durum ABD’yi derinden sarstı, Biden’ın 20 Ocak 2021 yemin töreni öncesi, tartışmalı bir miras devralması söz konusu oldu.

2021’de Almanya’da Merkel siyaseti bıraktı, Sosyal Demokrat-Yeşiller-Hür Demokrat koalisyonu Scholz’un başbakanlığında, sonbaharda kuruldu. Almanya, Fransa ve Britanya, şu an yine Covid mutasyonlarıyla uğraşmayı sürdürüyor. Fransa, Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la yakınlaşma, Türkiye ile ters düşen siyasalarıyla bir rekabete girerken,   AUKUS’la Pasifik’ten ABD ve Britanya’nın öncülüğünde dışlandı, 90 milyar $ kayıba uğradı, denizaltılarını satamadı, Avustralya açıklarında, pusulasını kaybetti. Britanya, Brexit sonrası, daha özerk bir dış politika ile hareket ediyor. Kıbrıs’tan Ortadoğu’ya Britanya’nın yeni politikalarının anlamı daha iyi anlaşılacak.  Rusya ise, Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’nun 2005 Bükreş zirvesinden beri, aday ülke yapılması olasılığına karşı, zaten 2008’de Kafkas Savaşı ile Güney Osetya ve Abhazya’daki fiili durumu kendince netleştirmiş, 2014’te ise Kırım’daki Rus donanması gerekçesi ile Donetsk ve Kırım’ı işgal etmişti. 2021’de NATO ve Biden’ın kışkırtması ile Ukrayna hareketlenirken, Rusya Ukrayna’nın geriye kalanında baskı potansiyelini arttırdı, 2022’de yeni bir Rusya-Ukrayna savaşı riski var. Bu arada Belarus-Polonya sınırındaki hareketlilik, NATO üyesi Baltık Cumhuriyetleri ve Polonya’nın üzerindeki Rus baskısı, yeni bir Soğuk Savaş varsayımını pekiştirdi. Tek kuşak, tek yol projesi ile “yeni İpek yolu”nun yapılanmasında, İran’dan İsrail’e bölgedeki tüm ülkelerle iyi ilişkiler kuran Çin, 2022’ye Pasifik’te ABD ile daha da sertleşen bir rekabetin eşiğinde giriyor.

Türkiye için 2021 adeta bir geçiş yılı oldu. Geçişten kastımız 2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçim kampanyası oldukça erken başladı. Dış politikada, özellikle yılın sonuna doğru, BAE, Mısır, İsrail ve Ermenistan’la açılımlar dikkat çekti. Doğu Akdeniz’den Kafkasya’ya uzanan coğrafyada, yeni açılımlar, acaba Batı ekseni açısından yeni zeminleri mi hazırlayacak, yoksa Ermenistan örneğinde olduğu gibi, Rusya ve Azerbaycan’ın da desteği ile, Zengezur koridorunda simgeleşen Avrasya siyasetinin, Batı ekseninin daha dışlandığı, bununla birlikte BAE, İsrail ve Mısır’da Batı ile işbirliğinin, bölgesel aktörlerle, farklı yönden yeniden inşa edildiği bir rotayı mı çizecek? Yeni dış politika, bir bakıma, çelişki ve işbirliklerinin eş zamanlı yürütüldüğü bir kompartıman siyasetini ön plana çıkarıyor. O yüzde Rusya’dan S- 400 alırken, Ukrayna’ya İHA-SİHA satmak, hatta fabrikasını kurmayı kararlaştırmak, bir çelişki olmaktan ziyade, kompartıman siyasetinin izdüşümünü ortaya koyuyor. AUKUS’tan dışlanan Fransa’nın, NATO’da Britanya birlikte müttefikliğinin devam etmesi ya da Brexit sonrası, Britanya’nın AB dışında, NATO’da diğer Avrupalı müttefikleriyle işbirliğini sürdürmesindeki gibi.

İç politika gündemine tekrar odaklanırsak, erken başlayan seçim rekabeti, Cumhur ve Millet ittifaklarında yoğunlaşan siyasal kamplaşma, bu ittifakların dışında bir siyaset alanının, söz konusu edilmesinin dahi, kurgulanan kamuoyu süreçlerinde dışlandığı bir siyaset iklimiyle karşı karşıyayız. Osmanlı-Türk modernleşme tarihine bakıldığında, siyasetin sert rekabetçi, kutuplaştırıcı, zaman zaman otoriter ve popülist zemininde, farklı seslerin çıkamaması, siyasal partilerin ancak ittifak çerçevesinde, ittifak dengeleri içinde hareket etmesi, siyasal partilerin özgünlüğünü zedeleyecek boyutlara getirmiştir. Ortak payda siyaseti, bugünkü cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bir gereği olarak ortaya çıkmıştır. Bu da, bugünkü uygulamanın ABD-Fransa karışımı bir yüzeyde ete kemiğe bürünmesinden kaynaklanmaktadır. Zira, iki tur, Fransa’da yarı başkanlıkta öne çıkan, ittifaka milletvekili seçimlerinde de izin veren bir çerçevededir, bununla birlikte başbakan vardır, başbakanın olmadığı, yürütmenin bizzat kendisinin cumhurbaşkanı/başkan olduğu sistem ABD patentlidir.

Mevcut anayasa zemininde, parlamenter sisteme geri dönme, ancak 360 milletvekilinin oyuyla, o da referandum şartıyla mümkün olabilecektir. Pandeminin ekonomideki etkisi Türkiye’de de görülmüş, sağlık sistemi, kendi içinde dengelerini bulmaya çalışmıştır. 2022’de siyasetin gündemi 2023 seçimleri olacaktır. 18 aylık bir seçim kampanyası ya da seçim ekonomisi, makro dengeler açısından da kolay gözükmemektedir. Burada asıl belirleyici, 2023 seçimlerinde ilk defa oy kullanacak 7 milyon civarındaki genç seçmendir. Mevcut ittifak ve partiler sistemi, bu seçmen kitlesinin “oyun değiştirici” oy verme davranışı ile karşılaşabilir. Bugünkü hesaplar bozulabilir, yeni seçmenin iradesi, 18 ay sonra, iktidarından muhalefetine kadar Türk siyasetini, sandıktaki değişik sürprizlerle muhatap kılabilir.

2022’de pandeminin tamamen ortadan kalkmasa da daha da zayıflamasını umuyoruz. Bu bağlamda, 2022, 2023’ün gölgesinde bir geçiş yılı olma özelliğini ortaya koyacaktır. Olası bir erken seçim, siyasal yetkililer tarafından, kesin bir dille reddedilmektedir. Ancak siyasette 24 saat bile uzun bir süredir.

Seçim ya da seçim olmasa da seçim polemiklerinin baskın olacağı 2022’de, siyasal açıdan sert bir rekabet ortamının kendisini ifade edeceği aşikar gözükmektedir.

2022 umarım bu tespitlerin dışında, sağlık, barış, ekonomik refah ve demokrasinin ülkemizde ve yerkürede hakim olacağı bir geleceğin tohumlarını taşır…

 

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları