İsrail’in tıbbi ayrımcılığına tepkiler büyüyor
İsrail’de 19 Aralık’ta başlayan aşı kampanyasında şimdiye kadar nüfusun yüzde 20’sine birinci doz aşı yapıldı. Türkiye dahil birçok ülke yurttaşlarını aşılamaya başlayamamışken, hatta bunu bulan ve üreten ülkelerin çoğu nüfuslarının yüzde birini aşılayamamışken, İsrail’de 19 Aralık’ta aşının ilk dozunu alanlar, dün (Cumartesi) ikinci doz ile aşılanmaya başladılar.
Ancak bu başarı öyküsü, İsrail’in Filistinlilere karşı yürüttüğü insanlık dışı bir “tıbbi ayrımcılık” uygulamasıyla gölgeleniyor:
Yahudileri aşılayan İsrail, Filistinlileri aşılamıyor!
TIBBİ AYRIMCILIK (APARTHEID)
İsrail geçtiğimiz hafta Batı Şeria’da yasadışı olarak yerleştirdiği 750 bin Yahudi’yi aşılarken, aynı bölgede yaşayan milyonlarca Filistinliyi yok saydı. Aynı şekilde İsrail hapishanelerinde görevli Yahudi gardiyanlar aşılanırken, bu hapishanelerde tutulan 5 bin kadar Filistinli tutuklu ve mahkum görmezden gelindi.
Filistinlilere neden aşı yapılmadığının sorulduğu İsrailli yetkililer, Oslo Barış Anlaşması’na göre Batı Şeria ve Gazze’de yaşayan Filistinlilere sağlık hizmeti sunulmasından Filistin yetkililerinin sorumlu olduğunu, bu nedenle onlara aşı yapılmadığını söylüyorlar. Oysa Filistinlilerin ne aşı alabilecek paralarının, ne de bu hacimde bir kampanyayı yürütebilecek sağlık altyapılarının olmadığı çok iyi biliniyor.
İsrail aşı kampanyasında soğuk zincir içinde eksi 70 derecede taşınması ve saklanması gereken Pfizer – BioNTech aşısı kullanıyor.
Batı Şeria ve Gazze’de Filistinlilerin bu zinciri sağlayabilecek altyapılarının olmaması bir yana, günde ortalama 12 saat elektrik verilmeyen Gazze’de, Filistinli yetkililerin aşı kampanyası örgütleyebilmesi mümkün mü?
Dahası Filistinliler bir şekilde para bulup yurt dışından aşı sipariş etmek isteseler dahi, buna önce İsrail yetkililerinin izin vermesi gerekli.
Filistin sınırlarını İsrail kontrol ediyor ve onlar izin vermedikçe Filistin’e yurt dışından hiçbir şeyin getirilebilmesi mümkün değil.
İSRAİL İNSANLIK SUÇU İŞLİYOR
Filistin Parlamentosu üyesi ve Filistin Tıbbi Yardım Cemiyeti başkanı Dr. Mustafa Barghouti, “İsrail, bir işgal gücü olarak sorumluluklarını inkar ederek, aslında uluslararası yasaları ihlal ediyor” diyor. Gerçekten de Cenevre Sözleşmesi’ne göre işgalci güç, işgal ettiği topraklarda yaşayanlara sağlık hizmeti sunmak zorunda.
Bu açıdan İsrail açıkça suç işliyor.
Diğer yandan soruna “bilimsel” açıdan yaklaşıldığında, İsrail’in “tıbbi ayrımcılık” politikasının bir bumerang gibi kendisine geri döneceği ortada.
Çünkü bu politika ile “sürü bağışıklığının” sağlanabilmesi olanaksız.
Bu da Batı Şeria’da aşılanan Yahudilerin asla güvenceye alınamayacağı anlamına geliyor. Ancak İsrail yönetimi kendi Yahudi yurttaşlarının yaşamını riske atmak pahasına ayrımcılıktan vazgeçmiyor.
Şimdiye kadar Batı Şeria ve Gazze’de 600 bin kadar Filistinli COVID 19 nedeniyle hastalandı bunlardan bin 500’ü yaşamını yitirdi.
Dünya Sağlık Örgütü, Filistin’in COVAX girişimi tarafından aşı satın alamayacak durumdaki ülkelere yapılacak yardıma önümüzdeki 4 – 5 ay içinde erişemeyeceğini söylüyor. Bu İsrail’in, tıbbi ayrımcılıkta ısrar etmesi halinde önümüzdeki aylarda birçok Filistinlinin daha hastalanacağı ve yaşamını yitireceği anlamına geliyor.
ULUSLARARASI İMZA KAMPANYASI BAŞLATILDI
Sydney Üniversitesi’nden Profesör Abbas El Zein, İsrail’in Filistinlilere karşı uyguladığı tıbbi ayrımcılığa karşı, Batı Şeria ve Gazze’de COVID 19 Aşı Programı başlatılması talebiyle uluslararası bir imza kampanyası başlattı.
İmzacılar İsrail hükumetini uluslararası hukuk çerçevesinde işgalci bir güç olarak sorumluluklarını üstlenmeye ve ayrımcılığa son vermeye çağırıyorlar:
- Batı Şeria’da işgal altındaki Filistinliler için hemen COVID-19 aşı programı başlatılmalıdır.
- Aşıların, aşıların saklanması ve uygulanması için gerekli araçların Gazze’ye erişimine gecikmeksizin izin verilmelidir.
- Aşı programının yürütülmesine olanak vermek üzere elektrik üretiminin eski durumuna getirilmesi için, Gazze’nin motorin ithalatına geçen yıl getirilmiş olan yasak kaldırılmalıdır.
İmzacılar ABD, diğer “batılı” hükumetler ve Birleşmiş Milletler’i, İsrail hükumetine uluslararası yasalardan kaynaklanana yükümlülüklerini yerine getirmesi için baskı yapmaya çağırıyorlar.
Kampanyaya https://www.change.org/p/israeli-government-launch-a-covid-19-vaccination-program-for-the-west-bank-and-the-gaza-strip?redirect=false linkinden erişilebilir.
Not: Bu haberi bize ileten Boğaziçi Üniversitesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Belgin Tekçe, durumu “süregelen haksızlıkların, eşitsizliklerin nasıl pandemi vasıtası ile daha da derinleştirildiğinin yeni bir veçhesi ve kanıtı” olarak niteliyor. Kendisine buradan duyarlılığı ve haberi bize ilettiği için çok teşekkür ediyoruz.
