20 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

DR. AKİF AKALIN YAZDI- KÖLE DOKTORLUĞUNA DÖNÜŞ

Ana Sayfa » GÜNCEL » DR. AKİF AKALIN YAZDI- KÖLE DOKTORLUĞUNA DÖNÜŞ

Eklenme : 18.06.2021 - 17:57

DR. AKİF AKALIN YAZDI- KÖLE DOKTORLUĞUNA DÖNÜŞ

 

Kadim Çin, Hindistan ve Mısır tıbbı, Eski Yunanistan tıbbından binlerce yıl daha gerilere uzanır. Buna rağmen, günümüzde tıp ve hekimlik kendisini Hipokrat’a dayandırır; çünkü tıp, Hipokrat’la “bilimselleşmiştir.”

Hipokrat öncesi doktorlar, sağlığı ve hastalıkları “doğaüstü” güçlerle açıklıyorlardı. Bu nedenle ilk hastaneler tapınaklar ve ilk doktorlar din adamları oldu. Hastalık tanrısal bir cezaysa, hastalanmamak veya hastalanınca iyileşmek için tanrıya yakarmaktan başka çare yoktu.

Hipokrat sağlığı ve hastalıkları “doğal” süreçlerle açıklayarak tıbbı “bilimselleştirdi.” Ancak Hipokrat tıbbı yalnızca “özgür” insanlar içindi, “köleler” için değil.”

 

2.500 YIL ÖNCE TIP VE HEKİMLİK

Eski Yunanistan’daki hekimlik uygulamalarına ilişkin bilgilerimizi Plato’ya borçluyuz. Bu dönemde “köleci üretim ilişkileri” temelinde örgütlenen sağlık hizmetinde özgür yurttaşlara “özgür doktorlar”, kölelere ise “köle doktorlar” sağlık hizmeti sunuyorlardı.

Özgür doktorlar, “doğuştan” doktor olmaya yetenekli, özgür insanlardı. Tıbbı usta – çırak eğitimi içinde öğrenirler ve mesleklerini icra ederken Hipokrat’ın “bilimsel yöntemini” kullanırlardı.

Hipokrat’ın “bilimsel yöntemi” kabaca şöyle özetlenebilir: Doktor önce hastanın yakınmasını öğrenir, hastanın öyküsünü aldıktan sonra tepeden tırnağa muayene eder, olası teşhisini doğrulamak için tetkikler yapar ve teşhis koyup, tedavi önerir.

Tıbbı özgür doktorları gözleyerek öğrenen “köle doktorlar” ise yalnızca hastalarının yakınmasını dinler ve özgür doktorun, benzer bir yakınması olan hastalarına önerdiği tedaviyi reçete ederlerdi. Hasta muayene etmeyi, tetkikler yapmayı bilmezlerdi.

Eski Yunanistan’da kölelere yönelik sağlık hizmetinin amacı, kölelerin daha “verimli” çalışmasını sağlamaktı. Hastalanıp çalışamayan köleye “kısa” bir tedavi uygulanarak kendi haline bırakılır, iyileşirse işinin başına döner, iyileşmezse ölümü büyük bir kayıp sayılmazdı. Çünkü çalışamayan bir kölenin topluma “faydası” yoktu.

 

ORTAÇAĞIN SONLARINDA TIP VE HEKİMLİK

Ortaçağda tıbbın bilimsellikten uzaklaşarak kilise egemenliğine girmesiyle gerileyen Hipokrat tıbbı, yaklaşık bin yıllık bir karanlık dönemden sonra yeniden canlanmaya başladığında, “feodal üretim ilişkileri” temelinde örgütlenmişti.

Bu dönemde ortaya çıkan tıp fakültelerinden mezun doktorlar, saraya, soylulara, zenginlere ve orduya hizmet sunarken, halk da sağlık sorunları için “geleneksel” yöntemlere sığınmış, köle doktorların yerini “geleneksel hekimler” almıştı.

Ortaçağın ünlü doktorlarından Moses ben Maimon, daha 1.100’lü yıllarda doktorun “hastalığı” değil, “hastayı” tedavi etmesi gerektiğini söyleyerek, “köle doktorların” hastalığı tedaviye yönelik mesleki uygulamalarını mahkûm etmişti. Sonraları bu yaklaşım, “hastalık yok, hasta vardır” halini alarak bilimsel tıbbın mottosu oldu.

 

MODERN DÖNEMDE HEKİMLİĞİN GERİYE DÖNÜŞÜ

Feodalizmin yerini kapitalist üretim ilişkilerinin almasıyla birlikte tıp ve hekimlik, emek – sermaye mücadelesi içinde şekillenmeye başladı.

Kapitalist toplumlarda sermayenin gereksinimleri doğrultusunda tedavi hekimliğine öncelik veren sağlık hizmeti, emeğin sağlık hakkı mücadelesi sonucunda işçi sınıfının bilinç ve örgütlülük düzeyine göre “sosyalleştirilirken”, sosyalist toplumlar toplumcu tıbba ağırlık verdiler.

Ancak yirminci yüzyılın son çeyreğinde sermayenin emek üzerinde tam bir egemenlik kurmasıyla birlikte tıp ve hekimlik, tamamen egemen sınıfların gereksinimleri doğrultusunda, yeniden Eski Yunanistan’dakine çok benzer bir tarzda örgütlenmeye başladı.

Bugün, Eski Yunanistan’dan farklı olarak dünyanın her yerinde sadece tıp fakültesi mezunu doktorlar hizmet sunuyor, fakat sunulan hizmet, aynen 2.500 yıl öncesindeki gibi “hizmetin sunulduğu” kesime göre farklılaşıyor.

Toplumun sağlık hizmetinin bedelini ödeme gücüne sahip olan varsıl kesimlerine hizmet sunan doktorlar, mesleklerini Hipokrat’ın öğrettiği “bilimsel yöntemi” kullanarak icra ederken, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) hizmet almak zorunda kalan toplum kesimlerine, aynı Eski Yunanistan’daki köleler gibi davranılıyor.

 

HASTA BAŞINA 10 DAKİKA

Artık hastalar doktora görünmek istediklerinde randevu alıyorlar ve genellikle her 10 dakikaya bir randevu veriliyor. Hastane yönetimleri doktorlara hastaların “işini” 10 dakika içinde bitirmeleri için baskı yapıyorlar. Uygulamada doktor hastasına en çok 5 dakika ayırabiliyor.

Oysa 5 dakika içinde bir doktorun hastasını Hipokrat’ın öğrettiği gibi muayene edebilmesi, yani mesleğini uygularken “bilimsel yöntem” kullanabilmesi olanaksız. Bu nedenle birçok doktor, aynen 2.500 yıl önce köle doktorların, köle hastalara yaptıkları gibi hastalarına sadece şikâyetini soruyor ve muayene etmeden reçete yazıyor.

Günümüzün doktorları da geçmişteki köle doktorlar gibi hastalarıyla hastalıkları üzerine konuşmuyor. Hatta çoğu kez ikinci bir şikâyetini daha söylemek isteyen hastalarına, “onun için de sonra gelirsin” demek zorunda kalıyorlar.

 

KÖLE DOKTORUN HASTA MUAYENESİ NASILDI?

Plato, Yasalar başlıklı eserinin dördüncü kitabında Eski Yunanistan’da köle doktorun, köle hastalarını nasıl muayene ettiklerini şu cümlelerle anlatıyordu:

“… (köle) hekimlerin hiçbiri kölelerden herhangi biri hakkında bir açıklama yapmaz, dinlemez de. Deneyimi kendisine ne gösteriyorsa sanki tam olarak biliyormuş gibi bunları tiranca bir buyurganlıkla sayıp döktükten sonra onu bırakıp bir başka köleye geçer.”

Ne kadar tanıdık, değil mi?

Eski Yunanistan’da kölelere yönelik sağlık hizmetinin amacının, kölelerin daha “verimli” çalışmasını sağlamak olduğunu belirtmiştik. Emekçilere yönelik sağlık hizmetinin amacı daha sonraki 2.400 yıl boyunca böyle kaldı ve emekçiler “nitelikli” bir sağlık hizmetinden sadece yirminci yüzyılda, bilinç ve örgütlülük düzeyleri oranında yararlanabildiler.

Artık toplumların geçimlerini emek güçlerini satarak sağlamak zorunda olan kesimleri Eski Yunanistan’daki köleler gibi muameleye maruz kalmak istemiyorlarsa, ya ellerini ceplerine atmaları, ya da yirminci yüzyıldaki gibi örgütlenip mücadele etmeleri gerekiyor.

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları