4 Mayıs 2024 - Hoş geldiniz

DR. YASEMİN ALPTEKİN YAZDI- EDEBİYATSIZ DEMOKRASİ, KÜLTÜRSÜZ EKONOMİ, SANATSIZ EĞİTİM VE SORUMSUZ SİYASET(IV)

Ana Sayfa » GÜNCEL » DR. YASEMİN ALPTEKİN YAZDI- EDEBİYATSIZ DEMOKRASİ, KÜLTÜRSÜZ EKONOMİ, SANATSIZ EĞİTİM VE SORUMSUZ SİYASET(IV)

Eklenme : 07.03.2022 - 7:25

DR. YASEMİN ALPTEKİN YAZDI- EDEBİYATSIZ DEMOKRASİ, KÜLTÜRSÜZ EKONOMİ, SANATSIZ EĞİTİM VE SORUMSUZ SİYASET(IV)

 Siyasetin Sorumluluğu

 Dr. Yasemin Alptekin

 

 Her vatandaşın ilk sorumluluğu otoriteyi sorgulamaktır.

—   Benjamin Franklin

Dört bölümden oluşan bu yazı dizisine başladığımda sıralama konusunu uzun uzadıya düşünmüştüm. Sitemizin yeniden yapılanması sürecinde son bölüm gecikmeli olarak karşınızda. Ancak, yazının başlığını oluşturan sosyal ve siyasal öğeleri, daha doğru bir deyişle toplumsal yapı taşlarını irdelerken ‘sorumsuz siyaset’ bölümünün dünyayı alarma geçiren bir savaşa denk geleceği hiç aklıma gelmemişti. Neredeyse, fazla söze gerek kalmadan, ‘işte sorumsuz siyasetin sonuçları, dünya yine bir savaşla karşı karşıya’ demek yeterli gibiydi. Ancak, okuyucularımızı düşünerek, siyasetin sorumluluğunun nerede başladığını irdelemeyi daha doğru buldum.

Dünya yine yeniden ve tekrar savaş haberleriyle yatar kalkar oldu. Bu kez kaynayan Orta-Doğu’da değil, Ukrayna topraklarında alevlenen bir Amerika-Rusya çekişmesi. Savaş olur da ahkam kesenler, cepheden bildirenler, kim kazanır bu savaşı tahminleri yapanlar olmaz mı? Olur tabii hem de en hararetlisinden.

ABD ve Türkiye medyasının ağır topları maç anlatır gibi başladılar anlatmaya. Bir yanda, Rusya’yı NATO’nun kışkırttığını söyleyenler, Ukrayna’nın Rusya’nın ayrılmaz parçası olduğunu iddia edenler, diğer yanda Ukrayna’ya acıyanlar, taraf olanlar, taraf tutmayanlar, ilk günlerden savaşın sonucu kestirilemez diyenler, taktik savaşlarındaki stratejileri anlatanlar… Muhabirler, generaller, devlet erkanı, yorumcular… pek çok …ler ve …lar

Sonra yaptırımlar, hesaplara el koymalar, tehditler karşısında taviz vermeyenler, süper güçlerin—neredeyse–‘ben senden daha süperim’ düzeyinde bir liderlik (?) anlayışı sergileyen ‘üst düzey’ devlet erkânı. Lâflar havada uçuşurken yurt savunmasında ölüp giden gençler, kadınların hazırladığı Molotof kokteyllerinin isabet ettiği tankta yanan askerler…! Bir de sayılar var. Asker sayısı, top tüfek, füze, İHAlar/sihalar, bombalar, tanklar, halka dağıtılan otomatik silahlar. Tüm bunlardan hangisinin ne tarafta olduğu hiç önemli değil. Önemli olan, cephede, sahada ve topun ağzındakiler için savaş o çirkin ve acılarla dolu yüzünü göstere göstere masum hayatları alıp götürüyor, milyonlarca insanı yerinden yurdundan ediyor. İnsanlık için ne hazin bir tablo bu!

Herkes savaşı konuşurken, savaşı çıkaran tarafta ‘durdurun bu savaşı, daha fazla kan dökülmesin’ diyenler anında susturulup tutuklanıyor. Rus medyasının savaş haberlerini vermesi, zayiatın saptanması, kayıp canlardan bahsetmesi yasak!

Peki ya siyasetçiler? Onlar savaş hazırlığı ya da çıkacak bir savaş karşısında ne yapacaklarını düşündükleri kadar barış için neler yapabileceklerini düşünüyorlar mı? Sorumlu siyaset ya da sorumluluğunu bilen siyasetçi barıştan yana mı, siyasi çıkarlarından yana mı? Çıkan savaşlar neden çıkmadan ya da çıktıkları kadar hızla durdurulamıyor? Ok yaydan çıkınca kınına dönmez bir daha da ondan!

Şu anda siyasetin odağında, savaşın gidişatının sorumluluğunu üzerinde taşıyan dört devlet başkanı var: Biden, Putin, Zelenski ve Montrö Boğazlar Antlaşması nedeniyle dolaylı olarak Erdoğan.

Bu şahıslar bir ülkenin başkanı olmak gibi en üst makamdaki bu göreve başlarken yemin ediyor. Sorumlulukları o yeminlerde belirlenmiş. Gelin birlikte bakalım bu yeminlere.

Her dört yılda bir seçilen ve en fazla iki dönem (sekiz yıl) bu makamda kalabilecek olan 79 yaşındaki Joe Biden’ın yemini:

“ABD’nin başkanlık görevini sadakatle yürüteceğime ve elimden gelenin en iyisini yaparak ABD Anayasası’nı muhafaza edeceğime, koruyacağıma ve savunacağıma yemin ederim.

Yemin töreninde İncil’e el basan başkanlar oluyorsa da İncil’e el basmak anayasal bir  zorunluluk değil, ‘Tanrı yardımcım olsun’ da sonradan eklenmiş olup yeminde söylenmesi için yasal bir şart yok.

Amerikan başkanının tek sorumluluğu onayladığı yasaların, vereceği kararların Anayasaya uygun olması. Diğer hak ve özgürlüklerle ilgili ayrıntılar Anayasada var zaten. Bu ‘ayrıntılar’, fikir ve konuşma özgürlüğü, basın özgürlüğü, eleştiri özgürlüğü, seçme seçilme hakkı vb. Anayasayı koruduğu sürece sorumluluğunu yerine getirmiş oluyor Başkan. Özgürlükleri kısıtlama hakkı yok! Savaşa da tek başına karar veremiyor. Kongreye danışması gerek. En son savaş kararı II. Dünya Savaşı’nda alınmış. Daha sonrakiler savaş ilan edilmeden yapılan savaşlar. Olur mu olur, maksat kılıfına uydurmak!

Ömür boyu başkanlığını garantiye almış ve bu yıl Ekim ayında yetmiş yaşını kutlayacak olan Viladimir Putin’in başkanlık yemini ise şöyle:

Rus Federasyonu’nun bana verdiği yetkileri, insanların ve vatandaşların hak ve özgürlüklerine saygı gösterip korumak için, Rus Federasyonu’nun Anayasasını korumak için, devletin güvenlik ve bütünlüğü için, egemenlik ve bağımsızlığı için ve halkıma sadakatle hizmet etmek için kullanacağıma yemin ederim.”

 Bu yemindeki kilit sözcükler ‘insanların ve vatandaşların hak ve özgürlüklerine saygı göstermek.’

Gelelim konuştukları dil, paylaştıkları coğrafi bölge ve ilk isimlerinin benzerliğine bakarak Rusya ile dün kardeş gibi görünen ancak bugün düşmanı olan, beş yıllığına başkanlık görevini üstlenmiş 44 yaşındaki Volodimir Zelenski’nin 20 Mayıs 2019 yılında ettiği Ukrayna başkanlık yeminine:

Tüm gücümle Ukrayna’nın bağımsızlığını koruyacağıma, halkın özgürlük haklarını savunacağıma, kendi yükümlülüklerimi Ukrayna’nın söz sahibi olması adına kullanacağıma söz veriyorum.

Zelenski halkının özgürlük haklarını savunmayı seçerek ettiği yemine sadık kalıyor ama karşı taraftaki tek adam kendi yeminine aykırı hareket ettiğinden sonuç kıyım ve yıkım!

Bu dört başkandan sonuncusu ve ülkemiz için en önemli yemin, 68 yaşındaki Recep T. Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak ettiği yemin:

Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”

Görüldüğü gibi,  tarih huzurunda, milletin egemenliği, laiklik, insan hakları maddeleri, Atatürk ilke ve inkılapları, temel hürriyetler (yani, Din ve Vicdan Özgürlüğü, Düşünce Kanaat ve İfade Özgürlüğü, Basın Özgürlüğü, Haberleşme Özgürlüğü, Yerleşme ve Seyahat Özgürlüğü, Toplantı Hak ve Özgürlüğü, Bilim ve Sanat Özgürlüğü vb. özgürlükler de yine devlet tarafından anayasal güvence altına alınmıştır), tarafsızlık ilkesi, namus ve şeref üzerine edilen bir yemin.

Türkiye’deki toplam 57 milyon seçmenin 22 milyonu 18-25 yaş arasındaki genç nüfus. Bu genç nüfusun geleceğini belirleyen siyasi kararlar sadece siyasetçilere bırakılmayacak kadar önemli. Siyasetin sorumluluğu siyasetçileri seçerken seçmenin de omuzlarında. Siyasetçilerin ettikleri yemine sadık kalmaları seçmenin bilinciyle doğru orantılı. Bu gençler, sandığa giderken hangi beklentiler içinde? Onlara soran ya da sorumlulukları anlatan var mı? Bu soruların cevabı, ülkelerin demokrasi, ekonomi, eğitim ve siyasetinin, yani toplumların bugününü ve geleceğini belirleyen bu dört ana ekseninin kimin elinde ve ne tür bir zeminde bulunduğuna bağlı olarak değişebiliyor.

Bu arada medyanın sorumluluğunu unutmamak gerek. Putin’in ülkesinde susturduğu medya ve yasakladığı konuşma özgürlüğü kendi vatandaşını karanlığa sürüklüyor. Bu çılgın savaş karşısında tüm dünyanın bir araya gelip barış için atılacak adımları ivedilikle atması gerek.

Bugün sadece ve sadece barıştan yana olmak, bunun için örgütlenmek etik bir sorumluluk. Ülke içindeki zorlukları saldırgan politikalarla yok sayma aymazlığı ile çıkarılan savaşların kazananı yoktur. Yeminlerine sadık kalmayan başkanlar tüm dünyayı çıkışı olmayan bataklıklara sürükleyebiliyor. Sorumsuz siyasetin sonuçlarını masum halk, savaşlarla, kanla, yıkımla ödüyor. Tam da bu noktada ‘Yurtta Barış Dünyada Barış’ ilkesini, yerine getirilmesi gereken en büyük siyasi sorumluluk olarak akıldan çıkarmamak gerekiyor.

7 Mart 2022

Seattle, WA

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları