4 Mayıs 2024 - Hoş geldiniz

DR. YASEMİN ALPTEKİN YAZDI- KURUŞÇEV’İN TORUNUNUN KALEMİNDEN UKRAYNA -RUS SAVAŞININ GEÇMİŞİ VE BUGÜNÜ

Ana Sayfa » DÜNYA » DR. YASEMİN ALPTEKİN YAZDI- KURUŞÇEV’İN TORUNUNUN KALEMİNDEN UKRAYNA -RUS SAVAŞININ GEÇMİŞİ VE BUGÜNÜ

Eklenme : 17.03.2022 - 8:46

DR. YASEMİN ALPTEKİN YAZDI- KURUŞÇEV’İN TORUNUNUN KALEMİNDEN UKRAYNA -RUS SAVAŞININ GEÇMİŞİ VE BUGÜNÜ

 

 

Dr. Yasemin Alptekin

 

Nina Kruşçeva, Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi’nde 1953-1964 yılları arasında görev yapmış olan (Stalin’den sonra Brejnev’den önce) Birinci Sekreteri Nikita Kruşçev’in (1894-1971) torununun kızı. Halen New York’taki The New School’da Uluslararası İlişkiler Profesörü. Ukrayna-Rusya  Savaşı ile ilgili yazdığı 4 Mart 2022 tarihli makalenin Türkçesini kendi çevirimle aşağıda okuyucularımızla paylaşıyorum.

 

Putin’in Ukrayna-Rusya Savaşı 

Kibirli bir Tarihi Revizyonizm Sergiliyor (*)

“Rusya Başkanı Vladimir Putin’in emriyle ağır bir saldırı altındaki Kiyev halkının korunmak için sığındıkları metrolardaki yürekler acısı görüntülerini izlerken ağlıyorum. Perşembe akşamı, dünya, Avrupa’nın en büyük nükleer santralinin yanmasına şahit oluyor ve yetkililer tehlikenin yol açacağı felaket konusunda uyarıyor. Ancak Moskova füzelerinin Ukrayna başkentine yağmur gibi yağması, tarihin acımasız bir şakası gibi: Ruslar, II. Dünya Savaşı sırasında harabeye dönen ve Nazilerin işgalinden sonra büyükbabam Sovyet lideri Nikita Kruşçev’in titizlikle yeniden inşa ettiği şehri mahvediyor.

Askeri analistler şimdi de Rus ordusunun Kiyev’i kuşatacağını söylüyor. Bu tam bir ahlaksızlık- Putin, o askeri taktiklerin yarattığı korkuları iyi bilir. Kendisi St. Petersburgludur, orası da Leningrad gibi, Nazilerin neredeyse 900 gün süren zalim kuşatması altında kalmıştı. O kuşatmada 1,5 milyon Rus öldü ve Sovyetler Birliği, Adolf Hitler’le savaşırken 20 milyondan fazla insanını kaybetti. Rusya, o felakette Avrupa’nın savunuculuğunu yapmış olmasına rağmen, Putin şimdi kendi ulusunu kıtanın en insafsız tehdit unsuru haline getirdi.

Rus Cumhurbaşkanı’nın, geçmişi kasıtlı bir seçicilikle yorumlaması onun tarihi saplantılarını ortaya koyuyor. Putin geçen yaz ‘Ukraynalılar Neden Aslında Rustur’ konusunda kapsamlı bir tez yazmış—bu tezinde pek çok Rus liderinin, çarların ve  Sovyetlerin de çok sevdiği bir tarihi söylemi yeniden canlandırıyor. ‘Ukrayna’nın, ‘kenar’ (yani Rusya’nın kenarı) anlamına geldiğini ve Malorossiya yani “küçük Rusya” da dendiğini söyleyerek Ukrayna’nın neden Moskova’ya ait olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.

Bilindiği gibi, Moskova ve Kiyev arasındaki ilişkiler ciddi uyuşmazlıklar ve düşmanlıklarla doludur. Ukraynalıların Rusya’ya husumeti Putin’in Ukrayna’dan Kırım’ı alıp topraklarına kattığı ve ayrılıkçı Donbas ve Luhansk bölgelerinin de kendisini askeri ve diğer açıdan desteklediği 2014 yılından çok öncesine dayanır,

Tarihe baktığımızda yüzyıllar boyunca Ukraynalıların, büyük ve baskın bir Rusya’nın kontrolünden kaçmaya çalıştığını görüyoruz. Rus üstünlüğünden kurtulmak için büyük bir mücadele veren Ukraynalılar, Kiyev’in kuruluşunun Moskova’dan neredeyse 400 yıl önceye dayandığını söyleyerek haklı olduklarını savunurlar. Bu argümanın izlerini, 880 lerde hem Ruslar hem de Ukraynalılar için proto-Slav bir devlet olan Kiyev Rusyası (modern Rusya’nın selefi olan bir ortaçağ Slav devleti) döneminden bu yana, görebilirsiniz. Halkının özgürlük arzularına övgüler yağdıran Ukraynalı Şair Taras Şevçenko’nun 19. yüzyılda ulusal bir kahraman olduğunu da hatırlamak gerek.

Batı ve Doğu arasında yer alan Kiyev ilk dönemlerinde, bir prenslik olan Rus hanedanı Rurik’in iktidarı sırasında bağımsızlığını 1300’lere kadar sürdürdü denebilir. 1600’lerde, Zaporijya Siçi olarak bilinen topraklarda yarı özerk Kazak Mücahitlerden oluşan bir yönetim, Rus İmparatorluğu ile bir ‘birliktelik’ (association) anlaşması yaptı.

Bu anlaşma, Çariçe Büyük Katerina’nın, bağımsızlıklarına düşkün, asi ve gururlu Zaporijya Kazaklarının itaatsizliklerine daha fazla tahammül edemeyeceğine karar vermesine kadar sürdü. 1775 yılında, Siçi’nin tasfiye edilip, bölgenin resmen Novorossiya’nın (Rusya’nın Batısındaki bölgenin) bir parçası olduğunu bildirdi. Putin’in bugün yeniden yaratmayı amaçladığı işte bu Novorossiya— Katerina’nın  bıraktığı mirastır.

Moskova, 18. yüzyıldan bu yana , Ukrayna fiilen bir kolonisiymiş gibi davrandı, ham maddelerini ve tahılını merkezi iktidara hortumladı. Buna rağmen, bir zamanlar Sovyetler Birliği’nin ekmek sepeti olarak kabul edilen bölge, kendi farklı dilini ve kültürünü koruyabildi. Bu gelenekler, Çar rejimlerinden Komünistlere değin devam etti.

Ancak 1930’larda görevdeki Sovyet Lideri Josef Stalin’in Ukrayna üzerindeki baskısı had safhaya ulaştı. Çiftliklerin ortak kullanıma açılmasını kabul ettirmek için, Stalin, Ukrayna’nın özel mülkiyete ait tüm topraklarının ve mahsullerinin devlete verilmesi gerektiğini emretti. Stalin, herkesin iş başında olduğu sanayileşme çabaları sırasında Sovyet işçilerinin karınlarının doymasını istiyordu.

Sonuç, Holodomor –1930’ların başındaki büyük kıtlık – bu milyonlarca hayata mal oldu. Bu ölümcül felaket Ukraynalıların Ruslara olan güvensizliklerini daha da artırdı.

Bununla birlikte, o on yılın bitiminden önce, Stalin, Ukrayna’nın tarımının canlandırılmasına yardımcı olması için Kruşçev’i Kiyev’e gönderdi. Büyük- büyükbabamın bölge ile güçlü bir akrabalık bağı vardı. Orada, 1910’larda, Donbas’ta madenci olarak çalışmıştı ve genellikle renkli işlemeli geleneksel Ukrayna gömleklerini giyerdi. Karısı, büyük anneannem Nina, etnik olarak Batı Ukraynalıydı ve bununla da gurur duyardı.”

Ukrayna’nın ulusal gururunu zedelemek bugüne kadar Kremlin’in hedefi olmayı sürdürdü. Ekonomiyi yeniden inşa ederken bile, Kruşçev’in, milliyetçilik ve Sovyet-karşıtlığı gibi muhalif duyguları uzak tutması gerekiyordu. 1939’da, Batı Ukrayna’nın Polonya’dan acımasızca koparılıp alınması gibi zor bir süreci yöneten de oydu.

Ailemin yaşadığı evde bulduğum o günlere ait bir belgede, “Lviv’in büyük meydanında birkaç militan muhalifi asarsak, diğerleri isyan etmeye kolay kolay yeltenemez” yazıyordu. Ve bu sözler, Ukrayna’yı gerçekten seven ve savaştan sonra küllerinden yeniden yükselmesine yardım eden bir adamın sözleriydi.

Kendisi de yarı-Ukraynalı olan (2015 yılı) Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Svetlana Alexievich, bana bölgenin Ruslara olan husumetini içeren hikayelerini anlatmıştır. Yakınlarda konuştuğumuzda, “sadece büyük büyükbabanı değil, onun ardından gelen ve Ukrayna ile bağları olanlara da diş bileniyor. Leonid Brejnev ve Mikhail Gorbaçov her zaman merkezi iktidarı ön planda tutmuştur. Onların bu otoriter muktedir tutumlarından çok rahatsız olurduk” demişti.

Ukraynalılara, Rusçada, genel olarak küçümseyici bir sözcük olan, “Kokol” denir.  Zaporijya Siçi zamanlarından kalma bu terim kabaca “püskül” olarak çevrilebilir, yani, Kazakların traşlı kafasındaki bir tutam uzun saç. Buna karşılık Ukraynalılar da,  Ruslara “Moskof” der – bu sadece Moskova’dan olanlara değil Rusların tamamı için kullanılan itibarsızlaştırıcı bir terimdir.

Çocukluğumda yazları sık sık Kiyev’e gider, oradaki akrabalarımı ziyaret ederdim. Bana ‘kendini beğenmiş Moskovalı’ diye takıldıklarını bugün bile hatırlıyorum. Oysa hiç de üstünlük taslamazdım ama Rus olmam onların öyle düşünmesi için yeterliydi.

Bugün, Ukraynalılara yönelik üstünlük taslama duygusu, Ruslarda perçinlenmiş görünüyor. Putin, Kremlin’de dev bir salonda, büyük beyaz masanın bir ucunda tek başına otururken emrindekilere Ukrayna’ya “özel bir harekat” (savaş dememek için bu kelimeleri kullanıyor) emri veriyor.  Masanın diğer ucunda kümelenmiş olan maiyeti de uzaktan bu emirleri kabul ediyor. Stalin zamanlarına çok benzeyen bir manzara.

Aynı sıralarda, eski komedyen yeni Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, tıraşsız ve üzerinde askeri zeytin yeşili giysiler, ekibiyle birlikte Kiyev sokaklarında. Ezeli düşmana dönüşen komşusunun ölümcül saldırılarının ortasında, ülkesine yol göstermeye çalışırken beklenenden fazlasını sergiliyor.

Bu iki adamın görüntüleri – Ukrayna yollarındaki Rus tankları ve şehirlerin kömürleşmiş ve paramparça olmuş binaların görüntüleri gibi – Rusya’nın Ukrayna üzerindeki bin yıllık etki alanı trajik bir sona geldiğinin bir göstergesi.

Putin bu imperiyal macerada başarılı olsa bile, Kiyev Rusya’sını sonsuza dek kaybetti. Ukraynalılar böyle bir barbarlığı yapan bizleri asla affetmeyecektir.”

 

*Makalenin orijinal başlığı: “Putin’s Ukraine-Russia war exposes an arrogant historical revisionism”

 

Seattle-WA

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları