25 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

E. BÜYÜKELÇİ DR. A. BÜLENT MERİÇ- UKRAYNA’DA SON DURUM: DÜNYA SOĞUK SAVAŞ SONRASI BİR NÜKLEER SAVAŞA HİÇ BU KADAR YAKIN OLMAMIŞTI

Ana Sayfa » DÜNYA » E. BÜYÜKELÇİ DR. A. BÜLENT MERİÇ- UKRAYNA’DA SON DURUM: DÜNYA SOĞUK SAVAŞ SONRASI BİR NÜKLEER SAVAŞA HİÇ BU KADAR YAKIN OLMAMIŞTI

Eklenme : 30.09.2022 - 20:15

E. BÜYÜKELÇİ DR. A. BÜLENT MERİÇ- UKRAYNA’DA SON DURUM: DÜNYA SOĞUK SAVAŞ SONRASI BİR NÜKLEER SAVAŞA HİÇ BU KADAR YAKIN OLMAMIŞTI

Dünya, Soğuk Savaş sonrası dönemde hiçbir zaman bir nükleer savaşa bu kadar yakın olmamıştır

Sayın Cumhurbaşkanı, Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı telefon görüşmesinde Ukrayna’da gerilimi düşürmeye yönelik adımlara ihtiyaç olduğunu, Rusya’dan, Ukrayna’daki bazı bölgelerin Rusya’ya katılımı konusu başta olmak üzere bu adımları atmasının beklendiğini, müzakerelere bir şans daha verilmesini belirterek, Türkiye’nin kolaylaştırıcı rol oynamaya hazır olduğunu söylemiş. Telefon görüşmesinin, Putin’in, Ukrayna’nın Herson ve Zaporija bölgelerinin sözde bağımsızlıklarını tanıyan kararnameleri imzaladığı gün gerçekleştiğine dikkat çekmeliyim.

Kolaylaştırıcılık için bundan kötü bir zaman seçilemezdi.

Zira, savaşın onurlu biçimde sona erdirilmesi, bundan sonra Rusya’nın arzusu ve beklentisi olacaktır. Bir diğer ifadeyle Putin, Ukrayna’da battığı bataklıktan daha fazla zarar görmeden kendisini kurtarmaya çabalayacaktır. Nitekim, Ukrayna Devlet Başkanı Zelinski, yine aynı günkü beyanatında, Rusya’nın Ukrayna topraklarına getirdiği felaketin Putin’in felaketi olacağını vurgulayarak, savaşın devam edeceğine işaret etmiştir. Cumhurbaşkanı Putin’e yaptığı teklifle, kendisini gereksiz yere Rusya Devlet Başkanı’nın kurtarıcısı rolüne getirmiştir. Konuyu daha iyi değerlendirebilmek için Ukrayna’daki savaşın gidişatını, Moskova’nın penceresinden kısaca özetleyelim.

Rusya yanlısı Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in Şubat 2014 devriminde görevden alınması üzerine, Moskova söz konusu ülkenin hem Kırım hem de Donbas bölgesinde, kendisine bağlı grupları kullanmak suretiyle anılan bölgeleri Ukrayna’dan koparmıştır. Rusya, 16 Mart 2014 günü, Kırım’ın statüsüne ilişkin bir sözde referandum düzenleyerek, bu bölgeyi ilhak etmiştir. Kırım’ın ilhakı Moskova’nın yanında duran birkaç devlet haricinde uluslararası toplum tarafından tanınmamıştır. Müteakiben, aynı yılın Mayıs ayında Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Lugansk bölgelerinde düzmece referandumlar yaparak, Donbas bölgesinde iki tane sözde bağımsız devlet ortaya çıkarmıştır. Rusya, “Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri”nin bağımsızlıklarını gecikmeli bir şekilde 21 Şubat 2022 günü tanımıştır. Böylece, uluslararası hukuk ayaklar altına alınarak, Ukrayna’nın bölünmesi ve Rus nüfuzu altına sokulması süreci başlamıştır. Uluslararası toplum anılan iki sözde devleti de tanımaktan kaçınmıştır.

Ukrayna Parlamentosu’nun, Haziran 2017’de NATO üyeliğini stratejik bir dış ve güvenlik politikası hedefi olarak belirlemesi ve 2019 yılında Ukrayna Anayasası’nda bu hedefi dikkate alan biçimde değişiklik yapılması Rusya’yı yeniden harekete geçirmiştir. Belarus, Kırgızistan ve Kazakistan’daki renkli devrim teşebbüslerinden sonra, Ukrayna’nın NATO üyeliği yoluyla Batı’nın kucağına düşeceği vehmine kapılan Moskova, 24 Şubat 2022 günü Ukrayna’nın işgali planını devreye sokmuştur. Rusya’nın bu reaksiyonu Moskova’da işbaşında bulunan Avrasyacıların mantığı ile uyumludur. Ünlü jeostrateji uzmanı Halford John Mackinder’in Kara Hakimiyeti Teorisi’nden hareket eden Rus Avrasyacılarına göre, Rusya’nın, bugün Doğu Avrupa’ya tekabül eden Kalpgah’daki tampon bölgesini kaybetmesi, imparatorluğun kaybedilmesine ve sonuçta küçük bir ulusal devlet haline gelinmesine yol açacaktır. Belarus ile Ukrayna ise, Kalpgah’daki son tamponları oluşturmaktadır.

İlk başta Nazi Almanyası’nın Bliztkreig modeli bir yıldırım harekatıyla birkaç günde Ukrayna’yı işgal ederek, Belarus gibi kendisine bağlı,  bağımsız bir devlet haline dönüştürmeyi hedefleyen Rusya; silahlı kuvvetlerinin gerek planlama ve harekat gerekse lojistik açılardan yetersizliği ortaya çıkınca savaş stratejisinde iki kez değişikliğe giderek hedefi küçültmüştür. Batı’nın yaptırımları ile birlikte, NATO’nun Ukrayna’nın arkasında kararlılıkla durarak son teknoloji silah ve teçhizatla destekli bir hibrid savaşı yürütmesi, Rusya’nın stratejisinin iki kez kırılmasında önemli rol oynamıştır. Böylece, savaş alanındaki halkın desteği kazanılmış, Rus ordusunun morali bozulmuş ve Rusya’da Putin’e yönelik kamuoyu desteği erimeye başlamıştır. Kısmi seferberlik sonrası, askerlik çağındaki gençlerin ülkeden kaçmaya çalışmaları bu gerçeği gözler önüne sermektedir.

Geçtiğimiz Nisan ayında gerçekleşen ilk strateji değişikliğinde Batı Ukrayna’dan vazgeçilerek, Dinyeper nehrinin doğusundaki toprakların işgali ile Ruslar ve Rusya yanlısı grupların çoğunlukta olduğu bu coğrafyada Moskova’ya bağlı bir bağımsız devletin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Ayrıca, Mykolayiv ve Odessa’nın düşürülmesi suretiyle Ukrayna’nın Karadeniz ile bağının koparılmasına çalışılmıştır. Böylece, yeni Ukrayna’nın, Batı camiasına katılsa bile, küresel ulaşım yolları dışında kalan, küçük bir tarım ülkesi haline getirilmesi hedeflenmiştir.

Gayrinizami harpte uzmanlaşmış Ukrayna silahlı kuvvetlerinin son iki ayda Dinyeper’in doğusunda elde ettiği kazanımlar ikinci stratejinin de çökmesine yol açmıştır. Ukrayna, Harkiv ve İzyum şehirlerini geri almış; Donetsk’i kuşatmak üzere doğuya doğru ilerlemiştir. Bunun üzerine Putin, 21 Eylül 2022 günü kısmi seferberlik ilan etmiştir. Rusya’nın, Kiev’i destekleyen Batılı güçler tarafından parçalanma tehdidi altında bulunduğunu öne süren Rusya Devlet Başkanı,anavatanı korumak için envanterdeki bütün silahları kullanabileceklerini, bunun bir blöf olmadığını söylemiştir. Rusya’nın, askeri doktrininde nükleer silahları ilk kullanan olmama taahhüdünde bulunmadığı dikkate alındığında, Putin’in bu sözleri, konvansiyonel silahlarla dahi olsa, Rusya’nın, anavatanın işgali durumu ortaya çıktığında, buna karşı doğrudan nükleer silah kullanabileceği anlamına gelmektedir.

Putin ayrıca, Rusya’nın işgalindeki Donetsk, Lugansk, Herson ve Zaporija bölgelerinde, 23 -27 Eylül tarihlerinde Rusya’ya bağlanıp bağlanmama konusunda referandumlar düzenleneceğini açıklamıştır.

Rusya “kısmi seferberlik”, “referandumlar” ve “her türlü imkanı kullanarak anavatanı koruma kararlılığı” şeklinde özetlenebilecek ikinci stratejik değişiklik ile hedefi yeniden küçültmüştür. Ayrıca savaşın parametrelerini de değiştirmiştir. Düzmece referandumlar, beklenildiği şekilde Rusya’ya bağlanma yönünde sonuçlanmış ve Putin, bugün, Ukrayna’nın 15%ini ülkesine bağlayan kararnameyi imzalamıştır. Rusya’nın batısındaki tampon çok daha küçük olacaktır.Moskova’nın bakış açısına göre, bundan sonra savaş Ukrayna’nın değil Rusya’nın ülkesinde cereyan edecektir. Dolayısıyla savaş artık çok riskli hale gelmiştir. Ayrıca, kısmi seferberlik ile, Rusya’nın, bundan sonra Ukrayna’nın gayrinizami harekatlarına gayri nizami karşılık vereceği anlaşılmaktadır. Savaşta başarısızlığa uğramış Moskova’nın bu aşamada, Putin’in belirlediği şartlarda Batı ile uzlaşıya gitmeyi beklemesi doğaldır. Ancak, bu, Batı için uluslararası hukuka dayalı dünya düzeninin bir diktatör tarafından kuvvet kullanılarak bozulmasını kabullenme olacaktır.

Dünya, Soğuk Savaş sonrası dönemde hiç bir zaman bir nükleer savaşa bu kadar yakın olmamıştır. Batılı devletler Rusya’nın ilhakını tanımadıklarını ve Ukrayna’yı desteklemeye devam edeceklerini teker teker açıklamaktadırlar. Ukrayna da topraklarını tamamen geri alıncaya kadar silahlı mücadeleye devam edeceğini duyurmuştur. Ukrayna savaşının bugün vardığı aşama bir Armageddon’a dönüşmesi ihtimalini kuvvetlendirmiştir.

 

 

 

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları