26 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

E. BÜYÜKELÇİ DR. A. BÜLENT MERİÇ YAZDI- KRALİÇENİN ARDINDAN

Ana Sayfa » DÜNYA » E. BÜYÜKELÇİ DR. A. BÜLENT MERİÇ YAZDI- KRALİÇENİN ARDINDAN

Eklenme : 10.09.2022 - 18:49

E. BÜYÜKELÇİ DR. A. BÜLENT MERİÇ YAZDI- KRALİÇENİN ARDINDAN

 

Birleşik Krallık’ın kraliçesi II. Elizabeth’in vefatı “Londra Köprüsü Çöktü” diye kamuoyuna duyuruldu. Bu gizemli mesaj ne anlama gelmekteydi? Londra’nın merkezi ile Southwark semti arasında bulunan Londra Köprüsü, 1750 yılına kadar Thames üzerindeki tek köprü olmuştu. Önceleri ahşap mimaride yapılmış bulunan ve aristokratların haneleri ile çevrili köprü bir çok yangın geçirmişti. Acaba söz konusu mesaj kraliçenin hayatını kaybetmesiyle birlikte, Birleşik Krallık’ta aristokrasinin sonuna gelindiğine mi işaret etmekteydi?

Birleşik Krallık’ın tarihine bakıldığı zaman anılan devleti “ Üzerinde Güneşin Batmadığı Bir İmparatorluk” haline getiren gelişmelerin Krallardan çok Kraliçeler döneminde yaşanmış olduğu görülür. Örneğin Tudor Hanedanı’nın son hükümdarı I. Elizabeth (1558-1603) döneminde, devrin en büyük gücü İspanya’nın donanmasının yakılması suretiyle, İngiltere’nin küresel bir deniz gücü olmasının önü açılmıştır. Ayrıca babası VIII. Henry’nin çizgisinde koyu bir Anglikan olan I. Elizabeth, Püritenliğin doğuşuna ve böylece Amerika Birleşik Devletleri gibi zamanımızın yegane küresel gücünün tohumlarının atılmasına zemin hazırlamıştır. “Saflığı Aramak” olarak tanımlanan bir Protestan doktrinin müridleri olan Püritenler Anglikan Kilisesi ile uyum sağlayamadıklarından Yeni Dünya’ya ilk göç edenler arasında yer almışlar ve New England yerleşim yerini kurarak, kendi dünyalarını yaratmışlardır.

Stuart Hanedanı’nın son üyesi Kraliçe Anne (1702-1714) döneminde ise, İngiltere İspanya Veraset Savaşı’na (1701-1714) girmiş ve neticede Fransa ve İspanya’yı zayıflatarak Cebelitarık, Hindistan ve Güney Amerika’da önemli kazanımlar elde etmiştir. Bundan sonra İngiltere, dünyanın önde gelen denizcilik ve deniz ticareti gücü olarak Hollanda’nın yerini almıştır. Böylece, Fransa’nın denizaşırı sömürgelerinin ele geçirilmesinin önü açılmıştır. Yedi Yıl Savaşı’nın (1756-1763) sonunda bu hedef elde edilmiş ve Büyük Britanya küresel çapta deniz üstünlüğünü ve sömürgeciliğini pekiştirmiştir. Nitekim bu durum Fransız ihtilaline zemin hazırlamıştır.  Ayrıca, Anne döneminde  İngiltere ve İskoçya birleşerek, Büyük Britanya Krallığı ortaya çıkmıştır. 1800 yılında bu birliğe İrlanda da katılarak, Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı kurulmuştur. Stuartlardan sonra ise bugün Birleşik Krallık’ın başında bulunan Windsorların ataları olan Hannover Hanedanlığı işbaşına gelmiştir.

Kraliçe Victoria (1837-1901) döneminde ise sanayi devriminden geçen Birleşik Krallık, üzerinde güneşin batmadığı bir imparatorluk haline gelmiştir. 1921’e gelindiğinde bu imparatorluk Hindistan, Kuzey Amerika, Orta Doğu, Avustralya ve Afrika dahil 36.6 milyon kilometrekarelik bir alanı kapsıyor, 458 milyon kişilik bir nüfusa hükmediyordu. Alan ve nüfus bakımından dünyanın dörtte biri İmparatorluğun egemenliği altında bulunuyordu.

Kraliçe II. Elizabeth (1953-2022), 64 yıl hükmeden Victoria’nın rekorunu elinden almıştır. Ancak, son kraliçenin 70 yıllık hükümranlık dönemi büyüme ve genişleme değil; 2. Dünya Savaşı’ndan sonra, İmparatorluktan İngiliz Milletler Topluluğu’na (Commonwealth) geçildiği, yani imparatorluk kazanımlarının korunmaya ve konsolide edilmeye çalışıldığı bir zaman dilimi olmuştur. Birleşik Krallık, sert gücünün zayıflamasıyla birlikte önemli siyasi ve toplumsal değişimler yaşamıştır. Kraliçenin sessiz kabullenmesiyle  Kraliyet makamının siyasi ağırlığı ortadan kalkmış ve devlet adeta bir ulusal devletler konfederasyonu haline dönüşmüştür. İskoçya ve Kuzey İrlanda’da yükselen milliyetçilik bugün Birleşik Krallık’ın birleşmişliğini tehdit etmektedir. Kraliyet ailesi içerisindeki skandallar ise, Kraliyet kurumunun işlevselliğinin sorgulanmasına yol açmıştır. Artık İngiltere’nin tarihindeki dönemler kral ya da kraliçelerin isimleriyle değil, Başbakanların isimleriyle ( Thatcher dönemi, Blair dönemi gibi) anılır olmuştur.

Londra köprüsünün çökmesi bir çocuk şarkısının konusudur. Şarkıda köprünün demir profillerden yapılmış olduğundan, demirin bükülüp kırıldığından, dolayısıyla köprünün altın ve gümüşten yeniden inşa edilmesi gerektiğinden, altın ve gümüşün de elde olmadığından söz edilir. Gerçekten Birleşik Krallık’ın elinde altın ve gümüş kalmamıştır. Muhafazakar popülizm, diğer kapitalist Batı ülkelerinde olduğu gibi, 2008 küresel ekonomik krizinden sonra bu devleti de esareti altına almıştır. ABD ve Commonwealth’e güvenilerek Avrupa Birliği’nden ayrılınması büyük bir hesap hatası olmuştur. İmparatorluk reflekslerinin hala devam ettiğini gösteren Brexit, İskoçya’nın bağımsızlığına ve Kuzey İrlanda’nın ayrılmasına kapıyı aralamıştır. Ailesindeki skandallarla başı ağrıyan Kraliçe ise, ülkesinin böylesine yanlış bir yola sapmasını önleyebilmek için rol almaktan kaçınmıştır. Birleşik Krallık artık bir imparatorluk değildir, Milletler Topluluğu da dağılma eğilimindedir. Dominika, Guyana, Trinidad ve Tobago ve Barbados’tan sonra, Jamaika da 2025 yılına kadar Topluluk’tan koparak Cumhuriyet haline gelecektir.

II. Elizabeth’in vefatı Birleşik Krallık’ta zayıf krallar ve zayıf başbakanlar dönemini açmıştır. Bu eğilim geri döndürülemediği takdirde, söz konusu devlet siyasi bütünlüğü sürekli tehdit altında bulunan; uluslararası alanda ise ABD ile kıta Avrupası arasında savrulan vasat bir Avrupa devleti haline gelmeye mahkumdur.

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları