5 Mayıs 2024 - Hoş geldiniz

ENİS TÜTÜNCÜ YAZDI- TÜRKİYE’NİN ASIL BEKA SORUNU NEDİR?

Ana Sayfa » GÜNCEL » ENİS TÜTÜNCÜ YAZDI- TÜRKİYE’NİN ASIL BEKA SORUNU NEDİR?

Eklenme : 04.06.2019 - 10:26

ENİS TÜTÜNCÜ YAZDI- TÜRKİYE’NİN ASIL BEKA SORUNU NEDİR?

 

 

 

Konuya girmeden önce, sorunun özü esası ile ilgili kimi gerçeklerin, bilinmesi gerekiyor:

 

Bu coğrafyada, bin yıldır yaşanan büyük acı ve felaketlere rağmen, toprağımızın insanı, 13. Yüzyıl Anadolu’sunun inanç, felsefe ve kültür değerleri sistemine dayanarak kardeşçe bir arada yaşama gücünü bulmuştur.  Söz konusu değerler sistemi, Anadolu İslam Felsefesi ve Hümanizması ile aklı ön planda tutan Anadolu Müslümanlığı (Günümüzde Türkiye Müslümanlığı) yorumudur.Bu yorum, Türklerin Trakya ve Balkanlara geçmesini takiben, bu coğrafyada İslamiyeti kabul eden halkların inanç, felsefe, hümanizma ve kültür değerleri ile bütünleştirilmiş, “Türkiye Müslümanlığı ve Hümanizması” Yorumuna dönüşmüştür.

 

Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı’ya göre “Kur’an-ı Kerim’’ yani “İslam”, insanlar aracılığı ile konuşur. Ona eğilen ve anlayan insana göre şekil kazanır. Onu konuşturan insandır, Müslüman’dır. O’nun ayetlerini anlama, yorumlama ve uygulama hususunda sayısız denebilecek  kadar çok ayrılık ve farklılıklar yaşanmıştır.

 

Bilebildiğimiz kadarıyla, söz konusu yorum ve uygulamaların sayısı günümüzde 110 dolayına ulaşmıştır.Bunlardan biri, Türkiye Müslümanlığı yorumudur. Bu yorum İran, Mısır ve Arabistan başta olmak üzere, günümüze değin yapılmış tüm İslamiyet yorumlarından, özü itibariyle farklıdır

 

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’e göre farklılığın temelinde, İslam’ın ilk gününden itibaren var olan fıkıh-tasavvuf tartışması ya da çekişmesi yatmaktadır.

 

Şekil ve kural kurumu (fıkıh) ile ruh ve sonsuzluk kurumu (tasavvuf)  arasındaki çekişmeler, genelde iki noktada düğümlenir. Birincisi şekil mi önemli, niyet mi; ikincisi din adına yalnız secde edenleri mi sevelim, yoksa bütün insanlığı mı? Yani kavga, kalıp ve öz kavgasıdır.

Öz adına uğraş veren tasavvuf, İslam tarihinde ikincisi olmayan bir sonsuzluk edebiyatı bırakmıştır. Bugün dünya kütüphanelerindeki İslami el yazması eserlerin yüzde 80’e yakını doğrudan veya dolaylı, tasavvufun ürünü olarak görülüyor. Bu demektir ki, tarihsel Müslüman kamu vicdanı, oyunu tasavvuf lehine kullanmıştır.Tasavvuf, bilindiği üzere, İslamın ruh ve sonsuzluk kurumudur ve  İslamiyet’in özü adına uğraş verir. (Y. Nuri Öztürk)

Türkiye Müslümanlığı Yorumu, İslam’ın ruh ve sonsuzluk kurumu olan tasavvuf ağırlıklıdır. Bu yorum, bize göre itikadi açıdan aklı ön planda tutan Maturidilik temelinde, Meşşailik (El Kındi’nin Aristo temelli akılcılığa dayanan İslam felsefesi), İşrakilik (Şehabettin Sühreverdi-Maktül’ün akıl ile sezgi birlikteliğine dayanan İslam felsefesi), Vahdet-i Mevcut (Plotinos’un Yeni Eflatunculuk felsefesi/Sudur-Meydana Çıkma/Panteizm),Vahdet-i Vücut (İbn-i Arabi’nin Varlık Birliği İslam felsefesi) felsefe akımlarından  harmanlanmış ve süzülmüştür. Kur’an ile felsefenin iç içe geçtiği ve tüm engellemelere rağmen bu topraklarda bin yıldır güncellenerek yaşanan, Dünya’daki tek İslamiyet yorumudur.

Bu yorumda “önce insan ve sevgi” tezi işlenmiştir.İnsanın yüceliği, aklın üstünlüğü, sevginin, bilginin, ahlakın ve özgürlüğün önemi, kadının saygınlığı, emeğin ve alınterinin değeri, hoşgörü ve dayanışmanın erdemi gibi konularda, çağını ve coğrafyasını çok aşan düşünceler üretilmiştir. İnsana yapılan hizmetin, Allah’a yapılan hizmet olduğu kabul edilmiştir. Ayrıca Devletin de insanın hizmetinde olması gerektiği öngörülmüştür. Bu bağlamda, yapılan haksızlık ve adaletsizlikler karşısında iktidarları sorgulayan ve hak aramaya yönelen eylemler, kimi zaman, halktan destek görmüştür. Söz konusu düşüncelerin önemli bir bölümü, bugün hala geçerliliğini korumaktadır.

Türkiye Müslümanlığı ve Hümanizması Yorumunun ana mesajları, Hoca Ahmet Yesevi, Mevlana, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Ahi Evran, Şeyh Edebali ve Şeyh Bedrettin gibi İslam felsefeci, mutasavvıf ve ozanları tarafından dile getirilmiş ve savunulmuştur.

Öte yandan Atatürk’ün, aklı ön planda tutan Türkiye Müslümanlığı ve Hümanizması yorumunu çok iyi özümsediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla O, söz konusu özümsemenin manevi değerleri temelinde, Anadolu ve Rumeli insanıyla kolayca bütünleşebilmiştir.

 

Yukarıdakikimi gerçeklerin ışığında,günümüz Türkiye’sinin asıl beka sorununun, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)olduğunu düşünmekteyiz.

Çünkü BOP’nin Türkiye ayağında, “Ilımlı İslam” politikasına öncelik tanınmıştır. Bu bağlamda, AKP iktidara getirilirken CIA’nin maşası Fethullah Cemaati de iktidara eklemlenmiştir.Bu politika, Türkiye’nin inanç ve kültür dünyasında,“Emevi İslam” yorumuna dayanan,Sünni Araplaşma tehlikesine yol açmıştır.Bu süreçte kamu kurumları, kimi cemaatler tarafından parsellenmiş ve belli yerlerde sanki cemaat derebeylikleri oluşturulmuştur. Gençlerimizin fırsat eşitliği ve yarışma özgürlüğü hakları açıkça gasp edilmiştir.

 

Netice itibariyle,Milletimizin çimentosundaki/harcındaki başlıca ögeleri oluşturan Türkiye Müslümanlığı ve hümanizması yorumu ile eğitim, kültür, sanat, eğlence, dinlence gibi  ortak paydalarımızda, demokrasi ve siyaset anlayışlarımızda ciddi farklılaşmalar oluşmuştur. Aynı zamanda Anadolu Felsefesi ve Hümanizmasından miras aldığımız sevgi, saygı, dayanışma, hoşgörü, alçakgönüllülük, adalet ve ahlak gibi manevi değerlerimiz önemli ölçüde zayıflatılmıştır. Yapılan yanlışlarla Milletimizin kafası öylesine karıştırılmıştır ki, kimi yurttaşlarımızda, “eğer Müslümanlık buysa, ben Müslüman değilim” kabilinden tepkiler doğmuş,yurttaşlarımız kamplara bölünmüştür.

 

Emperyal güçlerin Türk Milletini bugüne kadar bölmesi, parçalaması mümkün olamamıştır. Ancak Milletimizin çimentosunu/harcını oluşturan söz konusu ögelerdeki farklılaşmaları ve kamplaşmaları Türkiye daha ne kadar süre ve nasıl taşıyabilir?

İşte bize göre, Türkiye’nin asıl beka sorunu buradadır.

 

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları