5 Mayıs 2024 - Hoş geldiniz

ENİS TÜTÜNCÜ YAZDI- YENİ BİR YAKLAŞIM: İNSAN YÜCELİĞİ-EMEK-LAİKLİK-DEMOKRASİ BÜTÜNSELLİĞİ

Ana Sayfa » GÜNCEL » ENİS TÜTÜNCÜ YAZDI- YENİ BİR YAKLAŞIM: İNSAN YÜCELİĞİ-EMEK-LAİKLİK-DEMOKRASİ BÜTÜNSELLİĞİ

Eklenme : 16.06.2019 - 12:13

ENİS TÜTÜNCÜ YAZDI- YENİ BİR YAKLAŞIM: İNSAN YÜCELİĞİ-EMEK-LAİKLİK-DEMOKRASİ BÜTÜNSELLİĞİ

 

Yeni Varlık Bilimince insan, “yaratıcılık melekesi” ile tanımlanmaktadır. Bu bağlamda insan, evrende mevcut tüm varlık kategorilerinin (inorganik, organik, psişik, ve tinsel varlık kategorileri),vücut yapısında bütünleştiği, çok boyutluluğa (bireyselliğe, toplumsallığa ve evrenselliğe), sahip en yüce varlıktır. Çok boyutluluk niteliği insanda, kurma/tasarlama etkinliği ve yaratıcılık melekesi olarak görünüşe çıkıyor. Burada insan, kendini belirleyen yani tamamen insansal bir yapıt, ya da bir sanat eseri meydana getiriyor. Kendi sınırlarını hatta evrenin boyutlarını aşıyor, evrenin değerlerini çoğaltıyor ve büyütüyor. Böylece her insan, kendisinde evrenin bir boyutunu yansıtmaya çalışıyor.

Bu itibarla, “yaratıcılık melekesi”, insan yüceliğinin gizemi/sırrı konumundadır. Söz konusu gizem, el emeği veya düşünsel emekle görünüşe çıkar. Bir diğer anlatımla emek, yaratıcılık melekesinin ortaya çıkmasını sağlayan ana güçtür ve en yüce değerdir.

İnsanın en yüce varlık, emeğin en yüce değer olarak görülmesi, Türkiye’deki inanç ve manevi değerler sistemi ve Anadolu felsefesi/hümanizması değerleriyle de tam örtüşmektedir.

En yüce değer olan emek, el veya düşünsel emek ayırımı yapılmaksızın bir bütündür. Bu bağlamda, emeğiyle çalışan ve değer yaratan tüm toplum kesimleri, yani çiftçi, işçi, memur ve bağımsız çalışanlarla, esnaf sanatkâr ve KOBİ girişimcilerinin tümü emekçi kesimi oluşturur. Emekçilerin, verimliliği ve geliri daha yüksek olan üretim süreçlerine katılmaları ve emeklerinin karşılığını almaları için devlet, gerekli her türlü önlemi almalıdır.

Yaratıcılık melekesi, insanın beyinsel gelişme düzeyi ile bağlantılıdır. Beyinsel gelişme, doğumdan önce anne karnında başlar, doğumdan itibaren ilk sekiz ay içinde hızlanır, on yaşında ise en yüksek düzeyine ulaşır. Bu nedenle, yaratıcılık melekesinin doğuş kaynağı olan ailenin korunması, emekçi kesimin çocuklarına eğitiminde fırsat eşitliğinin ve çalışma yaşamında yarışma özgürlüğünün sağlanması, devletin ve toplumun ortak sorumluluğunda olmalıdır.

İnsandaki yaratıcılık melekesinin tüm yönleriyle görünüşe çıkabilmesi açısından Türkiye, ne yazık ki büyük bir darboğaz içindedir. Bunun aşılabilmesi için öncelikle “Bilim ve Bilimsel Yöntem” ışığında hazırlanmış bir “Milli Eğitim Reformuna” ve aklın özgür kılınmasına ihtiyaç vardır.

Aklın özgür kılınması; insan yüceliği, emek, laiklik ve demokrasi bütünselliğini zorunlu kılar. Burada “laiklik”, kilit taşı konumundadır; hem insan yüceliği ve emek değerinin, hem de demokrasinin teminatıdır.

Böylesine yaşamsal bir öneme sahip laikliğin, Türkiye’de henüz tam olarak anlaşılamadığını üzülerek tespit etmekteyiz. Din istismarına ve Allah ile aldatmaya yönelik çabalara hala prim verilmektedir. Bu durumun, Türkiye’deki emsalsiz İslamiyet yorumuna, Anadolu felsefesi ve Hümanizmasının muhteşem değerlerine kesinlikle aykırı olduğunun artık farkına varmalıyız. Bilmeliyiz ki Türkiye’miz, laiklik ve çağdaşlık anlayışları bakımından ayıplanacak geri bir konuma düşürülmüştür. Bu nedenle, tüm yurttaşlarımızın gerekli özeleştirileri yapıp, Türkiye’nin geleceğine sahip çıkmaları  gerekmektedir.

Özeleştiride öncelik laiklik anlayışına verilmelidir. Geçmişte laikliğin, zaman zaman topluma yabancılaşmış bir grup seçkinin elinde, oldukça katı ve kimi Müslümanları rencide edici bir şekilde savunulduğu kabul edilmelidir. Yapılanlar kuşkusuz yanlıştı. Ne var ki buna karşılık, laikliği bir türlü kabul edemeyen kimi kesimler ise laikliği, Türkiye’ye dışarıdan dayatılan ve dindarlara dinlerinden uzaklaşmaya salık veren bir ideoloji olarak görmüşlerdir. Dindarların, sivil ve siyasi özgürlüklerini peşinen sınırlayan, bir devlet dayatması olduğunu savunmuşlardır. Bu arada, kötü siyasetçiler de bu sürece çanak tutup yoğun bir din istismarına koyulmuşlar, siyasi yararlar sağlamışlardır.

Laiklik karşıtlığı ve din istismarı olgusu, AKP iktidarıyla birlikte, Büyük Ortadoğu Projesi’nin “Ilımlı İslam stratejisi” ile de bütünleştirilmiş ve daha organize biçimde desteklenmiştir. Böylece din ile siyasetin iç içe geçirildiği ve yaratılan büyük rantların, hem yurt içinde hem de yurt dışında çılgınca paylaşıldığı, ahlaki değerlerin ayaklar altına alındığı çarpık bir siyaset anlayışıTürkiye’de egemen kılınmıştır.

Kilit taşı konumundaki laiklik adına yapılan yanlışların, hangi boyutta olduğunun anlaşılabilmesi açısından,Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün laiklik konusundaki öğretici yorumunun bilinmesini gerekli görmekteyiz. Değerli dostum rahmetli Öztürk şunları söylemişti:

“Kur’an, sekülarite (sekülarizm) yani dünyevileşme anlamında laikliği istediği gibi; laisite (laisizm) anlamında laikliği de, yani toplumun Allah’a vekaleten yönetilmesine izin verilmemesini de ister. Toplumu yönetenler Allah’ın değil, oy verenlerin vekili olacaklardır. Vekalet verenler, istediklerinde vekaleti geri alabileceklerdir. Oysa ki Allah’a vekaleten yönetenlerin görevlerine son verilemez. Siyaset ve saltanat dincileri bunu bildikleri için, yönetimin Allah’a vekaleten olmamasını esas alan laikliği, bir numaralı düşman ilan etmektedirler.”

Sonuç itibariyle; Türkiye’mizi, laiklik karşıtlığı ve Allah ile aldatmaya dayalı menfaat/rant paylaşımlarıyla geriye sürüklenen bir ülke olma konumundan bir an önce kurtarmak zorundayız. Bunun için, konuya duyarlı tüm siyasetçilerin, din bilginlerinin ve bilinçli yurttaşlarımızın, laiklik tarifi ve anlayışı bakımından, ortak bir noktada buluşmalarını kaçınılmaz görmekteyiz. Çünkü laiklik, hem insan yüceliği ve emek değerinin, hem de demokrasinin teminatıdır.

Şunu bilelim ki; insan en yüce varlık, emek en yüce değer, demokrasi en güzel yaşam biçimi olarak benimsendiğinde, Türkiye çok güçlü olacaktır.

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları