TİP Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
Baş, Boğaziçi’ne rektör ataması yapılmasını protesto eden öğrencilere yönelik başlatılan gözaltı dalgasına ilişkin, “İktidar tüm kanallarıyla öğrencileri provokatör ilan etti. Bir provokatör aranacaksa bu, üniversiteye kukla rektör atayan kişinin kendisidir” dedi.
İktidar mensuplarının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na yönelik suçlamalarına da değinen Baş, “Biz buradan açıkça söylüyoruz, Kılıçdaroğlu’nun “sözde cumhurbaşkanı” değerlendirmesine katılmıyoruz. Mahvettikleri ülkenin bugünkü koşullarında, böyle bir ülkede Erdoğan, cumhurbaşkanı sıfatı taşıyabilir. Bizim kabul etmediğimiz, ülkenin bu hale getirilmesi” şeklinde konuştu.
Ülkemizin en iyi üniversitelerinden Boğaziçi Üniversitesi’ne hem seçilmemiş hem de okul dışından bir kuklanın rektör olarak atanması, haklı olarak öğrenciler ve öğretim görevlileri başta olmak üzere tüm akademi dünyasında ve kamuoyunda geniş bir tepkiyle karşılandı. Üstelik, rektör olarak atanmaya çalışılan bu kuklanın aynı zamanda intihalci olduğu, akademik unvanlarını hırsızlıkla elde ettiği de ortaya çıktı. Doğal olarak, hem üniversite kurumunun özerklik ve demokratiklik ilkelerine hem de en temel ahlaki normlara aykırı olan bu atama Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri tarafından protesto edildi.
İktidar tüm kanallarıyla öğrencileri provokatör ilan etti. Bir provokatör aranacaksa bu, üniversiteye kukla rektör atayan kişinin kendisidir.
Boğaziçili ve onlara destek olmaya gelen üniversiteli öğrenciler, uzun namlulu silahlarla, şafak baskınlarıyla, kapıları zorla kırılarak gözaltına alındı. Emniyet, bütün bu gözaltı işlemlerini halka korku ve gözdağı vermek için yandaş medya aracılığıyla servis etti. Yani koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti, içişleri bakanlığı, valiliği, emniyeti, savcısı bu ülkenin en nitelikli okullarından bir tanesinin öğrencilerinin evini basmayı marifet bildi.
Cumhuriyet’te yer alan habere göre iktidar mensuplarının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na yönelik suçlamalarına da değinen Baş, şu ifadeleri kullandı:
AKP Genel Başkanı, ana muhalefet partisinin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na terörist dedi; bu yetmedi İçişleri Bakanı Kaftancıoğlu’nun 4-5 örgüte mensup olduğunu söyledi. Bu beyler Kaftancıoğlu’nun terör örgütü üyesi olduğunu o kadar sık tekrar eder oldular ki artık söylenecek tek söz kalıyor, yine halkımızın yüzlerce yılın deneyimiyle oluşmuş literatürüne başvuruyoruz, “Atma Recep” diyoruz.
Bu kadar hakaret, deyim yerindeyse ağzına gelen her şeyi söyleyen bir iktidara karşı “sözde Cumhurbaşkanı” dedi diye yine büyük bir koro mağdur edebiyatına başladı. Bunun bir “darbe çığırtkanlığı” olduğunu söylüyorlar.
Biz buradan açıkça söylüyoruz, Kılıçdaroğlu’nun “sözde cumhurbaşkanı” değerlendirmesine katılmıyoruz. Mahvettikleri ülkenin bugünkü koşullarında, böyle bir ülkede Erdoğan, cumhurbaşkanı sıfatı taşıyabilir. Bizim kabul etmediğimiz, ülkenin bu hale getirilmesi.”
“Bunun yanında bir de AKP iktidarının yarattığı bir skandal ile karşı karşıyayız” diyen Baş, “Hasdal’a taşınması planlanan Çapa Tıp Fakültesi’nin ihalesi özel davetle 5’li çetenin en müstesna kuruluşlarından birisi olan Kolin’e 2 milyar TL karşılığında verildi. Rekabetçi, şeffaf “açık” usul tercih edilmedi. İhale, kanunun olağanüstü ve önceden öngörülemeyen haller için istisna olarak belirlediği “pazarlık” usulünü düzenleyen 21b maddesine dayandırıldı.
Tüm yollar yine 5’li çeteye çıkmış. Dünyada en çok ihale alan 5. şirket olan Kolin, bunlara bir yenisini daha eklemiş” şeklinde konuştu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya da tepki gösteren Baş şöyle devam etti: “Bakın burada Sağlık Bakanı hiçbir sınır tanımıyor. Kamu-özel iş birliğiyle yapılan hastanelerin ödemelerinde hiçbir sıkıntı yok. Ancak aynı durum aşılamada geçerli değil. Sağlık Bakanı, 11 Aralık’ta aşılamanın başlayacağını söyledi. Bakın, insan sağlığı açısından tek bir saatin bile kıymetli olduğu bir salgın ortamında bir gün değil, bir hafta değil, tam bir ay geçti bu sözün üzerinden ve hala aşılar ülkemize gelmedi, öncelikle sağlık çalışanları olmak üzere yurttaşlarımızın aşılanmasına başlanmadı.
Ama bir de gördük ki, iktidarın sofrasından yiyenler, Saray’ın konserlerinden milyonlarca lira götürenler bir bir aşılanıyor, aşılandığı yetmezmiş gibi bir de utanmadan bunun fotoğraflarını paylaşıyorlar. Bu tablo, azıcık ar sahibi herhangi bir yönetici için istifa sebebi olmalıyken, Sağlık Bakanı pişkin pişkin görevine devam ediyor.
Binlerce sağlık emekçisi COVİD-19 hastalarıyla iç içe çalışmak durumundayken, yüzlerce sağlık emekçisi salgın sırasında hayatını kaybetmişken, bir Saray şarkıcısının aşılanması utançtır, arsızlıktır
Buradan açık bir çağrı yapıyoruz: Madem Saray’da yer tutanlar aşılanıyor, o zaman sağlık hizmetlerinde de o Saray’da yer tutanlar çalışsın.”
YAYIN İLKELERİ
———————-
YURTSEVERLİK.COM sitesi Türkiye’nin birlik ve beraberliğinden, hiçbir ayrım gözetmeksizin toplumsal barışın korunmasından, insanın en yüce varlık ve emeğin en yüce değer olduğu savından, demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden, sosyal adaletin hakim kılınması düşüncesinden hareketle yayıncılık yapar. Sınırları bu noktalardan geçen ilkeler çerçevesinde sitede yazılarına yer verilen herkesten aynı sorumluluğu eksiksiz göstermelerini bekler. Dolayısıyla YAYIMLANAN YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU TAMAMEN YAZARLARINA AİTTİR.
İLETİŞİM
———————-
f.sayliman@gmail.com