Soyut açıdan bakarsak, 20 yıldır bilfiil depremzede gibi yaşamakta olan binlerce insan var: Evsiz, barksız, işsiz, aç, fahiş kira tutsağı; temel gıda fiyatları, elektrik, doğalgaz ve tüm diğer faturalara yapılan zamlar altında kalmış insanlar, borcunu ödeyemeyip intihar edenler…
Kendi coğrafyasında, memleketinde, ”ülkesinde” mülteciden beter, yabancı durumuna düşmüş vatandaşlar, yaşam hakkı gasp edilmiş insanlar…
Somut deprem olunca daha fazla görünür olmadı mı?
Benliklerdeki faşizm ve göstermelik şöhretler daha çok ortaya saçılmadı mı?
Haa bu evsiz, barksız, kiralarla ve ekonomik krizle soyut açıdan zaten enkaz altında, ama somut olarak somut deprem yaşamadan, depremzededen beter hale gelmiş insanlar arasında, kendi aileleri tarafından bile görmezden gelinmiş olanlar da vardır…
Hiç kuşkum yok çoğu da kapsama alanındayken, hayatı deprem altında yaşayan yakınlarına yardımı esirgediği halde; (çünkü gerçekten ne sevgiyi ne de evrensel niyeti idrak edebilmişlerdir) şimdi kendi benliklerini şişirmek ve saygınlıklarını tescillemek için ”affada” vs yardımlarını esirgememişlerdir.
Soyutta yaşanan depremler görünür olunca ortaya çıkan tablo bu işte.
Benlikler. Ve benliklerinden başka her şeyleri vardır onların!
İnsanların sizi deli olarak tanımlamalarının ardında yatan gerçek, içinde bulunduğumuz dünya düzeninden, istilacı zihin yapılarından, sömürücü ve kölesever tutumlarından rahatsız olmanız ve sizi kendilerine benzetme çabalarına boyun eğmeyişinizdir.
İşte onlar aslında yazdıkları senaryoları bu yaşadığımız, bize sunulmuş şahane ama berbat dünya düzenine uydurarak, dişi enerjiye sanal bir fallus takıp sonra da onu iğdiş eden istilacı zihindir!..
İdraktaki beceriksizlik bir kusur değil ama öğrenmek için itici bir güç olmalı, öyle değil mi?
