26 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

FERYAL ÇEVİKÖZ YAZDI- SİZİ UNUTMADIM ÇOCUKLUĞUMUN AĞLAYAN KUZULARI

Ana Sayfa » GÜNCEL » FERYAL ÇEVİKÖZ YAZDI- SİZİ UNUTMADIM ÇOCUKLUĞUMUN AĞLAYAN KUZULARI

Eklenme : 20.07.2021 - 12:59

FERYAL ÇEVİKÖZ YAZDI- SİZİ UNUTMADIM ÇOCUKLUĞUMUN AĞLAYAN KUZULARI

 

 

Kafa kesmeye bayram adı vermeyeceğimiz günler dileğiyle;

Küçük oğlum bebekliğinden başlayarak et yemeği reddedince bitkisel ağırlıklı beslenen biri oldum. Fakat bunu kabullenmek bende hiç zor olmadı. Sanki çok uzun zamandır bu benim içselleştirdiğim bir durum gibiydi… Çocukluğumda kurban edilen kuzuları gördüğümde içselleştirdiğim bir durum…

İstanbul’un Göztepe’sinde, bahçesinde her türlü meyve ağaçlarının olduğu, cennet gibi bir evde yaşama şansını on bir yaşına kadar da olsa tatmıştım. O ev ve bahçe ile ilgili bütün güzel anıların yanı sıra; hatırladığımda, gözlerimin önünde canlandığında beni perişan eden tek şey, “Kurban” Bayramları’nın kurbanlık kuzularla ilgili olan “tarifsiz acılara garkoluşlar” bölümüdür. ”Bayram” ve ”Kurban” sözcüklerini yan yana düşünemeyişim taa o yıllara dayanır.

Her ne kadar çocuk gözünde bayramlar özellikle eskiden oldukça eğlenceli zaman dilimleri olsa da, ben, tüm yeni giysilere, rugan ayakkabılara, gezmelere, kumbaraları dolduran harçlıklara, dantelli çiçekli mendillere ve şekerlemelere, hatta bazen ucundan tattırılan nane likörlerine bile rağmen, eğlencemin ağlayan kuzuların melemeleriyle nasıl buruklaşıp, iç sıkıntısına dönüştüğünü hiç unutmuyorum.

Bir yaşımdan on bir yaşıma kadar her yıl tekrarlanan o zoraki tanıklık… Şu an kuşkusuz aklımda kalan on bir yaşımdaki son tanıklıktır… Bir daha bunu yaşamak zorunda kalmadım. Bahçeli evden apartman dairesine taşındık. Çocukluğumun güzelim bahçesi yerle bir oldu. Fakat ben de bir daha kuzuların ağlamalarıyla birlikte oluk oluk akan kanı görmedim.

Kurban için akan ve akıtılan bütün kanlar boşuna ey kanla yıkanan Dünya!

O malum sonun başlangıç anı gelene dek, uzun süre bahçede bağlı duran kuzuyla aramda oluşan iletişimin, değiştirmem tümüyle olanaksız bir kararla, bir bıçakla, ölümle kesilmesinin bende yarattığı, iki türlü “çaresizlik” duygusuydu.

Biri kuzunun çaresiz ve dehşet bakışlarının kesinliği, ikincisi arkadaş olduğum o gözlerden ayrılmaya engel olamayışımın bende yarattığı çaresizlik. Gözleri, ayakları bağlı kuzum yere yatardı ve şanslıysa tek bıçakla şah damarından kesilirdi boynu.

Melemesi susar, benim kulaklarım sağır olur çınlardı. Toprak kan kokardı. Yağmura duacıydım ağlarken. Beceriksizlerin eline düştüyse kafası kopmuş halde bahçede koştururdu o güzelim çocuk… Ta kii canı tümden bedeninden uçup gidene dek.

İşte benimse, bu kabus sahnesine dair, engel olabildiğim tek şey ne yapıp yapıp ağlayarak kaçıp saklanmak; o filmin sonunu görmemek ve adet gereği kurbanın kanın alnıma sürülmesinden kendimi kurtarabilmekti. Alnım ak olarak bu toplu kıyımdan ve güzel gözlü arkadaşımın kanına bulanmaktan kaçardım.

Çok sonra öğrendim ki insanoğlu sadece kuzuları değil çocukları da böyle kurban edebilen bir canlı türüymüş… İnsan türünün kendi dahil kurban etmediği canlı yok. Kendi egosu için kesip yok etmediği doğa parçası yok…

Oysa her insanın içinde daha fazla aydınlanmak için gereken potansiyel vardır…

Hayvan katliamları sürdükçe; insan katliamlarının, faşizmin, yok edişin, savaşların bitmesinin hayalini bile kuramayız.

Sözüm ona “Çağdaş” dönemde, hâlâ, hayvanların insanlar için yaratılmış olduğu türden algı bozukluğunun en temel sebebi kapitalist, emperyalist üretim ve tüketim biçimlerinin ve endüstri mafyalarının bu algı bozukluğundan beslenmekte olmasıdır.

Kendini ve hayatı anlamanın yolu, doğayı ve hayvanları anlamaktan geçer. Hayvanları yiyecek maddesi olarak gördüğün sürece yolun kapalıdır.

Kurban hem düşünce hem eylem olarak cinayettir. Bayramı olmaz. Kutlamadığınızda ileri bir adım atabilirsiniz belki de kendi gerçek varoluşunuzun farkına varırsınız. Türklerin Araplaşmasının da farkında varırsınız. Gelenek görenek dediğinizin ne olduğunu da idrak edersiniz. Belki. Kesin değil ama belki.

Dünyada beklenen barışın gelmesi için hemen şimdi şu an değişim için gerekeni yapmakta ve bilincimizi yanılgıdan kurtarmakta yarar var… Bu bayramı bilincimizle onurlandırıp; hayvanları tür ayırmaksızın sevelim, insanlara yardım edelim, ağaç dikelim… Kolektif bilince yapacağımız o katkı kuantum enerjisiyle Dünya’ya yansır.

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları