Genco Erkal Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli sanatçılardan biri. Çağının ve ülkesinin kanayan yaraya dönüşmüş birçok sorununu yakalayarak bunları sahnede sanatının gücüyle anlaşılır kılan, unutulanları günyüzüne çıkaran, insanı insanlığından utandıran her türlü ayrımcılığa, demokrasi dışı uygulamalara tiyatro aracılığıyla en sert eleştirileri getiren Erkal son oyunuyla yine gündemde. Yazar-gazeteci Ryszard Kapuscinski’nin Etiyopya’da gerçekleştirdiği, ölümsüz klasiğe dönüşen “Afrika Aslanı/İmparator” isimli kitabından duayen sanatçımızın oyunlaştırdığı bu yapıtı Cumhuriyet’ten Nilgün Cerrahoğlu kendine özgü diliyle anlatmış:
Reis güne “muhbir raporlarını” dinleyerek başlarmış: “Kim kiminle nerede buluşmuş?”, “Kime karşı ittifak kuruluyor?”, “Bu komplo olabilir mi?”
Reis hiç okumazmış. Diploması da yokmuş. Ama okumasa bile her şeyi bilirmiş. Tek enformasyon kaynağı siyasi polismiş. Dosya ve belgelerle işi olmazmış. Kafası zira bilgisayar gibiymiş. Her şeyi kafasında depolarmış.
Genco Erkal, son oyunu İmparator’u böyle açıyor.
Habeşçede “reis” anlamına gelen “ras” Haile Selassie…
“Yarım yüzyıl önce tahtını yitiren Selassie ile ilgili bir oyun nereden çıktı?” diyeceksiniz.
Selassie’nin serüveni tanınmış yazar-gazeteci Ryszard Kapuscinski’nin Etiyopya’da gerçekleştirdiği, ölümsüz klasiğe dönüşen “Afrika Aslanı/İmparator” isimli kitabından uyarlama.
İran şahını anlattığı Şahinşah’la birlikte iki büyük başyapıtından biri olan İmparator’da Kapuscinski sınırsız gücün anatomisini çiziyor. Bununla koşut giden yalakalık ve uşaklığın portresini tanımlıyor. Gerçeklik ve halktan kopuşun dinamiğini anlatıyor, otokrasilerin ruhunu betimliyor.
Günümüz gerçeği yükselen otokrasiler olunca, Kapuscinski’nin yapıtı da tekrardan gündem oldu, dünya sahnelerinde uyarlandı. Son olarak 2016’da İngiliz tiyatrosunun büyücülerinden Kathryn Hunter tarafından sahneye taşındı.
Bizde de Türk tiyatrosunun “büyücüsü” Genco Erkal yapıtı günyüzüne çıkarıyor, yönetiyor ve Enes Sarı ile birlikte canlandırıyor.
“Kim derdi ki her şey bitecek?” repliği ile giriyor Erkal oyuna, muktedirin gerçekten kopuş ve tükenişini anlatan temsili, kahramanın olanları kavramakta zorlandığı Kafkavari bir sonla noktalıyor.
Kıtlık ve isyanlarla devrilen Selassie’yi sonunda almaya geliyorlar.
Ayaklarının altına yastık koyması için zamanında beraberinden hiç eksik etmediği “yastık taşıyıcıları” ile dolaşmaya alışık olan imparator, saray merdivenlerinden bir başına iniyor ve iki kapılı bir Volkswagen’e bindiriliyor.
Rolls Royce sevdasıyla bilinen “efendilerin efendisi”, gördüklerine inanamıyor ve bu kritik anda tek bir soru soruyor:
“Bununla mı gideceğiz?”
Reis, tahtta kaldığı 44 yıl boyunca devasa araba filoları ve koruma orduları ile gezmiş, iki kapılı Vosvos’a girmeyi aklına sığdıramamıştır.
Erkal bu ibretlik öyküyü, büyük ironiyle “Ras”a vaktiyle hizmet eden saray efradının tanıklıkları üzerinden anlatıyor. Valesinden yastık taşıyıcısına, teşrifat memurundan şoförüne… Tek tek imparatorun sabık hizmetkârlarının kimliğine bürünüyor.
Bekçi kisvesiyle konuşurken misal “Kapıyı zamanında açmak en önemli şeydi” diyor. “Efendilerin efendisi” kapıdan girerken bekletilmeyecek ama baştan defedilmek istercesine de huzurunda kapılar aşırı telaş ve aceleyle açılmayacak…
Kapı açılırken bile reise yalakalıkta diğer deyişle sınır tanınmayacak.
“Büyücü oyuncu”nun teşrifatçı kimliği ile söyledikleri var bir de:
“Terfi ve tayinler kişinin becerisi, yeteneğine göre değil, yalnız sadakate göre yapılırdı. Yücelerin yücesi efendimiz zayıf bakanları yeğlerdi. Herkes akıllı olursa algıda karmaşa yaşanırdı. Bir güneş yerine 50 güneş birden parlardı. Olmaz! Tek güneş vardı. Doğanın düzeni budur. Başka türlüsü sapkınlıktır!”
Ayakta alkışlanan İmparator’u görmelisiniz.
Nilgün Cerrahoğlu’nun, Genco Erkal’ın ”İmparator” adlı oyunuyla ilgili yazısı burada bitiyor.
Şimdi önerimiz şu:
Millet İttifakı’nın 6 lideri bu oyunu o salonda yan yana izlemeli ve perde kapandığında ayağa kalkıp alkışlamalı hem de avuçları kızarıncaya kadar. Çünkü İmparator Türkiye’nin bütün kesimlerine çok açık mesajlar iletiyor. Tam da bu zamanda 6 liderin Erkal’ın ”Dostlar Tiyatrosu”nda ortaya koyacakları tavır gündeme farklı bir bakış açısı getirmez mi?
Ve işte aynı oyunu Cumhuriyet’ten Zeynep Oral şu cümlelerle özetlemiş:
“Kim derdi ki bir gün her şey bitecek, koca saray yetim kalacak. Bir vakitler saray halkıydık biz… Ama sonra…” Ah işte hep sonrası vardır bu sonsuz gücün ve de iktidarın ve de sarayların…
Sahnede iki oyuncu, mutlak güç olan padişahın, imparatorun hizmetkârlarıdır. Yastık taşıyıcısı, kapı açanı, köpeğinin çişini temizleyeni, secde edeni, hazine bakanı, ticaret bakanı, istihbarat bakanı, köpek, leopar besleyicisi, casus, ihbarcı, kese taşıyıcısı, kayyum atayıcısı vb. Bütün hizmetkârlar, bütün uşaklar ona taparlar. Hayranlıklarında, övgülerinde, onu yüceltmelerinde sınır, mantık yoktur.
Hizmetkârlarının anlatımıyla imparatoru tanımaya başlarız: Okumaz, yazmaz, ama her şeyi bilir. Eğitimi, diploması yoktur ama sabrede ede basamakları tırmanmıştır. Cahilleri sever, çünkü herkes eğitimli olsa kargaşa çıkar! En önemli kararları gece alır, çünkü gece tehlikeli komploları besler. Yolsuzluk yapan bakanları sever, çünkü sadık olurlar. Parası olanı sever çünkü onlar mutludur. Gençleri sevmez, çünkü karşı çıkarlar. Reformcuları sevmez çünkü baş reformcu kendisidir. İlk otomobil, ilk uçak, ilk fabrika hepsini o başlattı. Ondan önce ülkede ne matbaa, ne banka, ne elektrik… Ülkeyi geliştirir yani kendi saraylarıyla donatır.”
Eyvah, eyvah… Tehlikeli sulara giriyoruz… Neler diyor bunlar!
YAYIN İLKELERİ
———————-
YURTSEVERLİK.COM sitesi Türkiye’nin birlik ve beraberliğinden, hiçbir ayrım gözetmeksizin toplumsal barışın korunmasından, insanın en yüce varlık ve emeğin en yüce değer olduğu savından, demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden, sosyal adaletin hakim kılınması düşüncesinden hareketle yayıncılık yapar. Sınırları bu noktalardan geçen ilkeler çerçevesinde sitede yazılarına yer verilen herkesten aynı sorumluluğu eksiksiz göstermelerini bekler. Dolayısıyla YAYIMLANAN YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU TAMAMEN YAZARLARINA AİTTİR.
İLETİŞİM
———————-
f.sayliman@gmail.com