29 Mart 2024 - Hoş geldiniz

GERÇEKÜSTÜ BİR FİLM GİBİ..İŞÇİLERİN SALGINLA BOĞUŞTUĞU ‘MODERN’ ŞİKAGO MEZBAHALARI

Ana Sayfa » GÜNCEL » GERÇEKÜSTÜ BİR FİLM GİBİ..İŞÇİLERİN SALGINLA BOĞUŞTUĞU ‘MODERN’ ŞİKAGO MEZBAHALARI

Eklenme : 06.07.2020 - 0:17

GERÇEKÜSTÜ BİR FİLM GİBİ..İŞÇİLERİN SALGINLA BOĞUŞTUĞU ‘MODERN’ ŞİKAGO MEZBAHALARI

 

Virüs riski altında tam gaz üretim. Virüse yakalanan işçinin üretimden ayıklandığı, kalan sağlarla üretimin kesintisiz devam ettiği bir proses yönetimi. Upton Sinclair’in romanından 100 yıl sonra bir kez daha ama bu sefer ‘modern’ Şikago Mezbahaları.

 

Solhaber’den Alpaslan Savaş yazdı:

Salgın günlerinde yaşadıklarımız bana Upton Sinclair’in Türkçe’ye “Şikago Mezbahaları” adıyla çevrilen romanını hatırlatıyor. Bunun nedeni sadece Amerika ve Almanya’nın et endüstrisinde normalin üzerinde seyreden Covid-19 vakaları değil. Romanı hatırlatan daha çok orijinal ismi olan “The Jungle”.

Jungle, sık-vahşi orman anlamında kullanılıyor. Sinclair’in kitabına verdiği bu isim Amerika’da kapitalizmin şahlandığı dönemde ortaya çıkan fabrikaları da tanımlıyor aslında. Binlerce işçinin son derece sağlıksız koşullarda çalıştığı ve başına her an bir kazanın gelebildiği tekinsiz bir orman!

Romanda anlatılan çalışma manzaraları iç kaldırır cinsten değil. Sonuçta “mezbaha” denilebilir ama 1900’lü yılların Amerikası’nda ne madenler ne metal fabrikaları, mezbahalar kadar olmasa bile işçiler açısından hiç de tekin yerler değildir.

Bugün salgın döneminde de işyerlerinin benzer durumda olduğunu söylemekte beis yok. İşçiler kalabalıklar halinde bir arada bulaş riski altında çalışıyorlar, daha ne olsun! Şu anda işyerlerinin işçiler için güvenli olduğunu kim söyleyebilir?

Bu arada hâlâ mezbahalar var. Şikago mezbahalarını aratır mı bilinmez ama burada çalışan işçilerin virüsten kırıldıkları anlaşılıyor.

Geçtiğimiz hafta BBC, ABD’nin en büyük et kombinasına sahip Tyson Foods’un Iowa eyaletindeki fabrikasında virüsün bulaştığı işçi sayısının 700’ü aştığını duyurdu. Aynı şirketin Indiana eyaletindeki fabrikasında ise 900 işçinin testi pozitif çıktı. Güney Dakota’da bir başka büyük et üreticisi Smithfield Foods fabrikasında virüs bulaşan işçi sayısı 738.

Amerika’nın et endüstrisini kontrol eden tekeller, salgın döneminde işçileri bu şekilde ölümüne çalıştırma cüretini en başta Trump’tan aldılar. ABD Başkanı et fabrikalarında her ne olursa olsun üretimin devam etmesi emri vermişti. Vakaların artmasını umursamadılar ama işçiler ölmeye başlayınca üretimin devamı mümkün olmadı. Ölümlerden sonra duran et kombinaları nedeniyle Amerika’da büyükbaş hayvan kesimi yapan mezbahalarda üretim yüzde 35 azalmış durumda.

Bu hafta Almanya’dan da benzer haberler geldi. Kuzey Ren Westfalya eyaletindeki bir mezbahada 250 işçiye virüsün bulaştığı ortaya çıktı. Diğer işletmelerde vaka sayısı arttı. Sektördeki patronlar işçiler arasında bulaşın fazla olmasını çalışma koşullarının kötü olmasına değil, gıda tedarikinin kesintiye uğramaması için bu sektörde üretime devam edilmesine bağladılar. Yani aslında “kaçınılmazdı” diyorlar.

Almanya’da et endüstrisinde ağırlıklı olarak Doğu Avrupalı göçmen işçiler çalıştırılıyor. İşçiler çoğunlukla ortak odalarda kalıyorlar ve ülke ortalamasının altında ücretler alıyorlar. Patronlar, işçilerin ayrı odalarda kalmasının maliyetleri arttıracağını, bunun kimi mezbahaların iflas etmesine yol açacağını ve üretimi Almanya dışındaki ülkelere kaydırmak zorunda kalacaklarını söylüyor. Bunlar işçiler için “kötü değil” dedikleri çalışma koşulları.

Türkiye’de ise tavuk üreten fabrikalarda benzer sonuçlar ortaya çıktı. Son örnek Uşak’ın Eşme ilçesindeki Gedik Piliç Fabrikası. Uşak Valisi, ilçede birkaç kişiyle sınırlı tutmayı başardıkları vaka sayısının fabrikada ortaya çıkan bulaş nedeniyle birdenbire ve önemli ölçüde arttığını itiraf etti. Tıpkı Amerika ve Almanya’da olduğu gibi bu tesislerde de üretim, virüs bulaşan işçi sayısı artmasına rağmen devam ettirildi.

Erdoğan’ın salgının başlarında “her hal ve şart altında üretim devam edecek, çarklar dönecek” sözleri patronlar için en büyük güvence. Zaten devlet kurumları da bu konuda patronların bir dediğini iki etmiyor. Son olarak SGK, Covid-19’un iş kazası veya meslek hastalığı kapsamında ele alınmayacağına dair bir genelge yayınladı. SGK’nın bu genelgesinin Ankara Sanayi Odası’nın talebi sonucu hazırlandığı ortaya çıktı.

Bir başka girişim MÜSİAD tarafından duyuruldu. Tekirdağ’da adı “izole üretim üssü” olan yeni bir organize sanayi bölgesi açılacağı, içinde fabrikalarla birlikte aileler için evlerin bulunacağı ve yaklaşık 5000 kişilik bir “yaşam alanı” tarif ediliyor. Bir nevi getto yani.

Fazlası var. Metal patronlarının örgütü MESS, fabrikalarda işçilere takacağı bir takip cihazıyla üretim alanında takip sistemi kurmayı, Kocaeli Sanayi bölgelerinin patronları ise tüm işçilere yaptırılacak testlerle virüslü işçileri tespit etmeyi planlıyor.

Virüs riski altında tam gaz üretim. Virüse yakalanan işçinin üretimden ayıklandığı, kalan sağlarla üretimin kesintisiz devam ettiği bir proses yönetimi. Upton Sinclair’in romanından 100 yıl sonra bir kez daha ama bu sefer “modern” Şikago Mezbahaları.

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları