25 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

İSMAİL KEMANKAŞ YAZDI- BÜTÜN KRİTİK GELİŞMELERDE ”CUMA” GÜNLERİNE DİKKAT!

Ana Sayfa » GÜNCEL » İSMAİL KEMANKAŞ YAZDI- BÜTÜN KRİTİK GELİŞMELERDE ”CUMA” GÜNLERİNE DİKKAT!

Eklenme : 24.03.2021 - 12:02

İSMAİL KEMANKAŞ YAZDI- BÜTÜN KRİTİK GELİŞMELERDE ”CUMA” GÜNLERİNE DİKKAT!

 

27 Mayıs Cuma günüydü. Babam o güne kadar görmediğim şekilde eve öğle saatlerinde döndü.

Annem sorduğunda “ihtilal oldu” dedi.

Burası Türkiye, bir baba yaşadığını oğluna da hiç sektirmez yaşatır!

Yine bir cuma günündeydik. Bu kez servis otobüsü ile çalışmaya giden bendim. Takvimler 12 Eylül 1980’i gösteriyordu.

Bunu herkes biliyor sanırım, anlatmama gerek yok.

Yıl 2007… Cumhurbaşkanlığı seçiminden az önce, sanırım nisan ayının son günleriydi. Bir cuma akşamı hafta sonu eğlencesindeyim. Cep telefonlarımıza bir haber düştü. Genelkurmay Başkanı, cumhurbaşkanlığı seçimi ve adayına dair bir “muhtıra” vermiş. Cuma yine yapacağını yapmıştı! Mesajı yüksek sesle okumuş olmalıyım ki, sahnedeki halk ozanı türküyü durdurup ne olduğunu sormuştu. Kısaca “muhtıra” dedim ve gece devam etti!

Yetmedi, artık orta yaşı geçmekte olan bir faniyim… Aile büyüklerini ziyaret için yakınımızdaki bir evdeyiz. Çaylarımızı yudumlarken, televizyonda bir hareketlenme ve canlı yayın görüntüsü ortaya çıktı. Askerler Boğaz Köprüsü üzerindeydi ve bir tarafı trafiğe kapatmıştı. Acaba kaza mı oldu, terör operasyonu mu falan derken olay genişledi. Düşündüm günlerden yine cuma… Ama saat henüz 22-23 civarı… Bu saatte ihtilal olamaz, olsa olsa bir önlemdir diye kendimi avutuyordum ki, gerçek ortaya çıktı. Cuma günü yaşanan ilk kâbus sırasında 6 yaşındaydım. 15 Temmuz gecesi o anları düşünürken yaşımın 61 olduğunu hatırladım ve aynı sahne diye mırıldandım. Yıllar geçiyordu ama, ülkemin alışkanlıkları (!) hiç değişmiyordu. “Bunu da mı görecektik” derken sabaha karşı durum normale dönebildi de ülke ve toplum olarak bir felaketten, ihtilal girişiminden kurtulduk.

… Ve yıl 2021… Salgın nedeni ile gece yasağı 21 sularında başladığı için sakin bir cuma akşamını yaşıyoruz. Geç saatlerde haber kanallarına şöyle bir baktım ve eski cumalar aklıma geldi. Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, görevde kalma süresinde bir rekora imza atmış ve azledilmiş!

Herkes bu konuya odaklanmışken, “bize bir şey olmaz dövizimiz yok, bankadaki hesap da makul seviyede” diyerek uykuya daldım.

Sabah bir uyandım ki, bu cuma bir başkaymış.

Daha uzun olmuş ve adını imzaların atıldığı kentten alan “İstanbul Sözleşmesi” kaldırılmış.

Demek, bir cuma gününe tek bir sürpriz yetmiyormuş artık!

Neden fesih dendi, neden çekildik denmedi, sorum havada kaldı bu toz duman içinde… Aslında bu da bir ilkti. TBMM’nin aldığı bir karar, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ortadan kaldırılıyordu.

Sonra daha geriye giderek, soyadı uzunca olan HDP’linin vekilliğinin düşürüldüğünü ve de birkaç gün direnerek Meclis’te yorgan-döşek yattığını, ardından üzerinde pijaması ile göz altına alındığını bir kez daha hatırladım.

Acaba dedim; bunların hepsinin bir araya gelişi, bir cuma gününde birleşmesinin bir hayrı da mı var? Düşündüm, taşındım makul bir yanıt gelmedi aklıma… Sadece beynimin “şeytani” tarafı çalıştı! Tayyip Bey, pardon Sayın Cumhurbaşkanı, sıkıntılı durumlardan kolayca çıkabilme ustası… Damadının dediği gibi “uzayda beş şeritli yol yapacağız” dese bile buna inananların ülkesini yönetiyor! Yine bir çıkış yolu bulacak ama, nasıl diye kafa patlattım uzun süre ve buldum! Hani Ramazan’da davulcu mani söyler ya bu ayın ruhaniyetine uygun… “Besmele ile çıktım yola, selam verdim sağa sola…” der ve çalmaya devam eder. Acaba böyle bir selamlama mıydı bu olanlar?

Bir vekili yeni düşürülen HDP için, “kapatma davası” gündeme gelirken, selam gitse gitse, MHP’nin ezeli lideri Devlet Bahçeli’ye gider. Ona zaten sadece hediye gider, “gider” yapılamaz! İstanbul Sözleşmesi ile “aile bütünlüğü” gibi bir kavrama sığınarak, kadınları her türlü şartta yaşamaya mecbur kılmaya çalışan, çocuk evliliklerine makul olarak bakan tarikat ve cemaatlerin bazı mensuplarını ve de bazı “Milli Görüş” büyüklerini bundan daha güzel selamlamak olur mu? Bence olmaz gibi geliyor. Hem de ne selamlama… Bunun ardından da “şer-i hükümlerin” yola çıkışı ve 1921 Anayasası daha rahat konuşulabilir mi artık, ne dersiniz?

Ayasofya Camii’nin imamı faiz hakkında fetva verebiliyor. Galiba Yürütme erki içine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Ayasofya Camii fiilen girmiş gibi!

Bir  önemsiz gelişme daha vardı, onu arkaya sakladım. Münafıklar şimdiden ağzını açtı. Yeni atanan Merkez Bankası Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu,  AKP eski milletvekili imiş. O da Ağbal gibi Bayburt vekiliymiş geçmişte…  Yani bu anlamda da halef-selef ilişkisi varmış ikisi arasında! Üstelik bu zat aynı zamanda Yeni Şafak Gazetesi yazarıymış. Münefıklara göre neymiş efendim, Yeni Şafak demek Berat Albayrak demekmiş! Üstüne üstlük Albayrak ve yeni başkanın tez hocası da aynıymış, yani aynı hamurla yoğrulmuşlar. Bir de Ağbal ile Albayrak’ın külliyedeki tartışmasının rövanşı da olabilirmiş bu atma ve atama! Bu satırları yazarken bir de ne göreyim ekranda? Borsa yeni değişimler nedeni ile yükselen dolar üzerine hızla düşüşe geçmiş ve iki kez kapatılmış, yani işlemler durdurulmuş. Yani futbol takımlarının transfer tahtası gibi Borsa İstanbul’un da tahtası kapatılmış. Bizi resmen “tahtalı köye” götürecek bu gelişmeler!

Makalenin son satırına geliyordum ki, TV’de bir son dakika haberi… “Meclis bahçesine yıldırım düştü” Benim bildiğim önce şimşek çakar sonra yıldırım düşer. Ama bu kez tersi oldu! İstanbul Sözleşmesi Kararnamesi ile Meclis’e cuma akşamı yıldırım düştü aslında. Olsun, bu da doğanın bize cevabı olsun!

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları