İsmailağa Cemaati’nin önde gelen isimlerinden Cübbeli Ahmet’in son dönemki çıkışları dikkat çekti. Yeni Akit ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na eleştirilerde bulunan Cübbeli, Tarikatın bir süre önce ölen lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yeğeni tarafından da kasetle tehdit edildi. Ustaosmanoğlu’nun yeğeni Saadeddin Ustaosmanoğlu, Cübbeli’ye “Kasetlerini patlatırız” diye seslendi. Bu sözlerin ardından Cübbeli Ahmet, Saadeddin Ustaosmanoğlu için suç duyurusunda bulundu. Cemaatler içinde yaşanan kavganın çıkar ilişkileriyle bağlantılı olduğunu söylemek mümkün. Elinde pek çok şirket ve üye bulunduran cemaatler AKP eliyle güçlendi. Akademisyen Yavuz Çobanoğlu, gelişmeleri BirGün’den Umut Serdaroğlu’na değerlendirdi.
GÜÇLENMELERİNİ AKP SAĞLIYOR
Çobanoğlu, AKP’nin yapısı gereği cemaatlerin güç kazandığını işaret ederken “Bazılarının “Batılı tarzda muhafazakâr bir parti” şeklinde ısrarlı değerlendirmeleri devam etse de esasen AKP, ideolojik olarak İslâmcı, ekonomik olarak neoliberal, politik olarak da pragmatist bir parti. Burada onun ideolojisini oluşturan İslâmcılık, sadece tarikatlar ile cemaatler üzerinden örgütlenme şekline sahip olduğu için başka bir toplumsal yapıyı ortaya çıkarması, üretmesi mümkün gözükmüyor” dedi. Çobanoğlu, özellikle ekonomik şartların sıkıştırması, gelecek kaygısı, uluslararası ilişkilerdeki sorunlar ve yardım ihtiyacı şeklinde ortaya çıkan birtakım etkenlerin de bu yapılara ilgiyi artırdığını dile getirdi.
Yavuz Çobanoğlu – Akademisyen
İsmailağa Cemaati içerisinde yaşanan kaset tehdidine değinen Çobanoğlu, “Sanırım şu artık anlaşılmalı, kasetler, ses kayıtları havada uçuşsa da böyle bir siyaset yapma biçimi bu kesimlerde mevcut. En dehşet görüntüler ortaya dökülse de buralardan beklenilen hiçbir tepki çıkmaz. Kafa karışıklıklarına da izin verilmez. ‘Düşmanın hainliklerine’ karşı ‘daha çok kenetlenme’ hissi ağır basacak, kol kırılsa da yen içinde kalacaktır diye düşünülecektir” şeklinde konuştu.
Öte yandan cemaatler arasındaki ‘şirketleşme’ durumunu anlatan Çobanoğlu, “Bu yapılanmalarda şirketleşme, devlet imkânlarından ‘daha resmî’ yollardan yararlanmanın kılıfına uydurulmuş halidir. Tabi burada kendileri açısından bir problem yok. Hatta ‘illegal iş yapmıyoruz, kayıtlıyız ve vergimizi veriyoruz’ bile diyorlar. Burada aslında bizlerin anladığı şekliyle toplumsal açıdan problemler var. Devletin şirket görünümlü bu yapılara birtakım avantajlar sağlaması adalet duygusunu zedeliyor” ifadelerini kullandı.
Özellikle cemaatlerin ‘laiklik karşıtlığı’ üzerinden örgütlendiğini belirten Çobanoğlu, “İdeoloji ve iç dinamiklerini bu “karşıtlık” üzerinden kurdular ve motivasyon topladılar. Burada ve bunu değiştirmek için laikliğin yapabileceği bir şey yok, zira bu yapıların laikliğin hiçbir tonuna tahammülü yok. Buradaki karşıtlık hâli esasen, hayal edilen, olması istenen dünya tahayyülünün farklılığından kaynaklanıyor. İslâmcılığın tahayyülünü kurduğu dünyada laikliğe yer bulunmuyor. Bu yüzden, bu konuda bir yeniliğin yaşanması zor” dedi.
Çobanoğlu, toplum içinde cemaatlerin artmasıyla ortak bir sosyal ahlâk oluşturulamamasına yönelik “Bu durum bitmez tükenmez siyasal çatışmalar, sürekli bir gerginlik hâli ve benzer tartışmaların tekrar tekrar yaşanması demektir. Buradan bir toplumsal mutabakat, ortak yaşama ideali çıkarmak zordur. Bu da toplulukları kaçınılmaz bir tarihsel dönemece doğru götürür” diye belirtti.
