20 Ekim Salı
Karantinada 3. günümüz. Pozitif olduğunu/olduklarını saklayan, karantina kurallarını ihlal eden, başkalarının hayatını riske atanların aksine ailece ne Covid olduğumuzu gizledik ne de değil evden dışarı adım atmak; odamızdan bile zorunlu olmadıkça çıkmadık. Evet bir gün mutlaka herkes, hepiniz bu salgından etkilenecek Ama bunun nedeni ben ve çocuklarım olmayacak. Salgın zaten hızlı yayılıyor bir de biz buna katkı sağlamayacağız. Duyarsız birileri yüzünden biz çekiyoruz, başkaları bizden çekmeyecek. Belki aşı bulunacak, belki…
*****
Odadan da çıkmıyoruz dedim. Oğuz Kağan ve ben gece yatana kadar aynı odadayız. O odanın diğer bölümünde genelde ders çalışıyor, arada dinlenmek için yanıma geliyor. Yakınlaştığımızda konuşmamaya ve maskeli olmaya çalışıyoruz. Virüslerimizin etkisini arttırmayalım. Oda düzenli havalandırılıyor; neyseki havalar iyi gidiyor.
Odadan çıkmıyoruz cünkü evde negatif biri var. İpek kızım
onu korumak zorundayız. Tek başına koca evde çok sıkıldı, kapı arkasından konuşmaktan çok bıktı, bize annelik yapmaktan çok yoruldu, hatta bu deneyimden sonra evlenmemeye karar verdi
ama…
Hiç bir şeyimizi eksik etmiyor. Herkes onu arıyor, bitkisel ürün tarifleri veriyorlar, herkes ona malzeme yolluyor, “onu yap, bunu hazırla” diyor. Gün içinde bize hazırladığı yiyecek içeceklere her gün yenileri ekleniyor. Son takviyemiz ortanca dayısının dün İzmit’ten yolladığı anzer balı ile zencefil karışımı…
Covid’in ilk günkü semptomlarından çoğu yok. Ama tuhaftır grip oldum sanki. Burnum boğazım böyle tok tok. Sesim değişti, kalınlaşıp çatallastı. Covid’in belirtilerinden biri mi gerçekten üstüne bir de grip mi oldum bilmiyorum.
****
Sosyal medyadan ve telefonla 7-8 arkadaşımla şöyle diyaloglarım oldu;
“ben de Covid’im”
“aynı şeyleri yaşamışız”
“yazdıklarını okuyunca bir rahatlama geldi bana”
“Bak şöyle şöyle şeyler de yaşayacaksın meraklanma”
“şunları da ye iç…”
Garip bir Covid kardeşliği oluştu arka planda
bu sabah mesaj kutumda yeni bir Covid haberi daha aldım; 30 sene önce “minik kelebeğim” diye sevdiğim bir küçüğümden.
Birlikte yeneceğiz
*****
Oğuz Kağan ders, ben ofis işleri, İpek içerde ders ve bizim ihtiyaçlarımızı giderme derken gün, dört duvar arasında nasıl bu kadar hızlı geçiyor hayret ediyorum.
Benim ablam yok. Abim ve kardeşlerim var. Ama en zor zamanlarımda bana görümce değil ablalık, çocuklarıma ikinci annelik yapan biri var. Ayten ablam
Annem babam burada yok ama en zor zamanlarımda varlığını hep yanımda hissettiren, anne şefkatini kollarında hissettiğim, babamın yokluğunu aratmayan biri var. Aynur Halam
Biz bu haldeyken bu ikisi durur mu hiç. Dün bizim eve 28 torba yiyecek/içecek/takviye malzeme geldi
hani Covid olmasak arkadaşları eve yemeğe çağıracağım, o kadar abartmışlar
Canım halam dayanamamış, Doğukan’ın peşine takılıp bizi görmek için kendisi de gelmiş. Uzaktan birbirimize el salladık
Nihat abim 65 yaş üstü, onu hiç göremedim, ablamın malzemelerini bırakıp gitmiş
****
İpek negatif ama dünden beri öksürüp hapşuruyor, ateşi de 37.6’ya çıktı.. Acaba pozitife mi döndü diye içim içimi yiyor. Önceki hafta Koru Hastanesi’nde iki kardeş mini check-up’tan geçmişti. Ama sonuçları tam alamadan Covid olduk. İpek’in doktoru Prof. Hulusi Koçak hoca aradı. “İpek’in idrar yollarında enfeksiyon var, antibiyotik yazıyorum, eczaneye söyleyin getirsin hemen başlayın. Ama enfeksiyon sizi yanıltmasın. Ateş, Covid’den olabilir” dedi.
Ah ya !
Yaklaşık bir saat sonra da arkadaşım Dr. Rahime aradı. Akşam bize ilaç, vitamin ve çorba getirmişti. İpek ona boğazının ağrıdığını söylemiş.
“Yeşim, İpek Covid olabilir. Sabah hazırlansın, çift maske taksin, onu alıp teste götüreceğim!”
Hayırlı haberler olsun inşallah.
****
Akşam yemeğinde halamdan ve ablamdan gelen birbirinden şahane yemekleri yemeye koyulduk.
Oğuz hayatından o kadar memnun ki ! Yemeklerin dışında bir dünya abur cubur, bilgisayar tablet telefon oyunu, okul yok, daha ne olsun
biz onunla birlikte yemek yiyoruz ama bir tuhaflık var. Hangi yemeğe uzanıyorsam tat yok tuz yok. Hastane yemeği gibi.
“Oğlum sen bunun lezzetini nasıl buldun…”
“offf efsane anne…”
“Ama anneciğim bak bu da hiç kokmuyor…”
“Ay anne abartma, mis gibi kokuyor işte…”
Allah Allah…
Yedim kalktım ama saman gibi. Ardından fındık badem yedim, saman gibi. Limonu ağzıma götürdüm, aldım ekşiliği ama o güzelim parfümümü sıkıp da o keskin kokusunu alamadım ya, o an anladım. Koku ve tat alma duyumu kaybettim!
Sağlık olsun. Bu da sürecin bir parçası. Hatta hastalığın pik noktasında bile olabilirmişim.
Geçecek insallah.
Sabah ola hayrola…
21 Ekim Çarşamba (bugün)
Deliksiz rahat bir uyku, hafif nefes sorunuyla karantinada 4. gündeyiz. İpek erkenden kalkmış, bugün yeniden test yapılacak ona. Rahime teyzesi ile az önce tüm tedbirlerini alarak gitti. Rahime’m, güzel yürekli arkadaşım. Resmen ailemizin özel doktoru. Getir götür, ilaç/vitamin eksiklerini tamamla, sürekli ara-sor, akıl ver, yetmedi şimdi de kovid şüphesi olan çocuğu arabasıyla aldı götürdü test yapacak. Allah milyon kere razı olsun
sonuçlar akşam çıkar herhalde.
Hazır İpek evde yokken ben tulumu giyerek şöyle genel bir derleme toparlama yapayım bari.
Oğuz’un dersleri, benim ofis işleri devam… Allah hepimize sağlık huzur versin…
Gelişmeleri yazmaya devam edeceğim. Telefonla aramamanızı ama dualarınızı eksik etmemenizi rica ediyorum
22 Ekim 2020 Perşembe
Tam bir hafta önce bugündü. Akşam saatlerinde covid’in semptomları başlamıştı. İçimdeki düşmandan habersiz “ne oluyor bana, üşüttüm mü, grip mi oluyorum acaba?” deyip duruyordum. Halsizlik, kırgınlık, biraz ateş… Vücudumun ağrımayan bölgesi nerdeyse yoktu. Ama zaman o kadar hızlı geçti ki bunları hiç yaşamamış gibiyim, şükürler olsun.
Bir hafta içinde ilk kez bugün saat 09.00’a kadar uyudum. Hem de deliksiz. Nefes sorunu kısmen devam ediyor. Biraz da benim suçum… Niyesine gelirsek…
Dün sabah arkadaşım Rahime, covid semptomları nedeniyle İpek’i teste götürmüştü. Test sonucumuz akşam saatlerinde belli oldu. Sonucumuz tahmin ettiğimiz gibi pozitif
Rahime, İpek’in pozitif olduğunu telefonda söyleyince içim acıdı, ağlayacak gibi oldum, sesim filan gitti. Kızım çok narindir. Ben ve Oğuz Kağan gibi değil. Biz ikimiz ayı yavrusu gibi her şeyle baş ediyoruz. Ama İpek, adı gibi ipek, pamuklara sarılacak türden insan yavrusu…
Şimdi haberi kızıma verme zamanı. Oğuz’la ikimiz günlerdir odadayız. Evin geri kalanı İpek’indi. Pozitif haberini alınca Oğuz ile birlikte maskelerimizi taktık, odamızdan çıktık, İpek’in odasına aynı anda girerek, “Yaşasın özgürlük, hoşgeldin aramıza İpek’cik.” diye bağırdik
.
Kuzum şaşırsa mı üzülse mi sevinse mi bilemedi. Bence sevindi. Çünkü annelik görevi sona erdi. Çünkü koca evde artık tek başına olmayacak, iş güçle o ilgilenmeyecek.
Gerçek anne geri döndü!
Züğürt tesellisi mi desek
*****
Artık hepimiz özgürüz. Bir odada değil evin her yerindeyiz. Biz İpek ile durum değerlendirmesi yaparken arka arkaya önce Çankaya Sağlık Müdürlüğü’nden bir hemşire, sonra filyasyon ekibinden bir doktor aradı.
Kızım yaş olarak tam sınırda. Ne 18, ne 17… Yine de 18 yaş altı olduğu için ilaç başlanmayacağını, baş edilemez bir durumu olursa kendilerini aramamızı istediler.
Şu an baş edebildiğimiz şikayetleri var kızımın.
Örneğin baş ağrısı, burun tıkanıklığı, öksürük, burun tıkanıklığına bağlı nefes alamama vs. Yani normal gripken ne yaşıyorsak İpek de onları yaşıyor. Corona için bir tedavi başlanmadı ama idrar yolu enfeksiyonu için Hulusi Hoca’nın verdiği antibiyotik covid’e de iyi geliyormuş. Bilmeden aslında tedavi ediyormuşuz
*****
İpek pozitif çıkınca bizim izole olmamızın da gereği kalmadı demiştim. Odamızdan çıktık, hapisten çıkmış gibi mutlu, coşkuluyuz Oğuz’la.
Ben o heyecanla aldım süpürgeyi, viledayı, ağzımda çift maskeyle temizlik yapıyorum. Resmen gözüm dönmüş gibi. Aman çocuklar hijyenik ortamda olsun, aman toz kir olmasın… Tabi aynı hızla nefesim kesildi !
Maskeyi çıkardım, kan ter içindeyim. Nefes zor alıyorum. Büyük oranda temizliği bitirip geri kalanı bıraktım, duş aldım, çocuklarıma yemek hazırladım. Kızımı çok özlemişim, ona annelik etmeyi çok özlemişim, dokunmayı, ilgilenmeyi, her şeyi çok özlemişim. O da bizi özlemiş. Öyle özlemiş ki pozitif olduğuna seviniyor. “Anne aynı anda geçirip birlikte karantinadan çıkacağız. iki kez karantinaya girmeyeceğiz” diyor. Haklı…
******
Kendimizi böyle böyle teselli ediyoruz. Şimdi kuzularım kendi odasında, ben her yerde. Yemekler odalarda yeniliyor, zorunlu olmadıkça aynı anda aynı odada bulunmuyoruz. Ben gün boyu odalara sırayla yemek, ilaç, vitamin, su, meyve vs servisi yapıyorum. İpek baş ağrısı için Parol içiyor, burun tıkanıklığı için evde karbonatlı su hazırladık onu kullanıyor. Oğuz’un kendi astım ilacı dışında kullandığı herhangi bir ilaç yok, dilerim hiç olmaz. Benim nefes yavaş yavaş toparlanıyor.
Bu arada “yapmayın, etmeyin, getirmeyin” dememe rağmen eve yemek ve takviye yığını devam ediyor
bu sabah apartmandan canım Meral’im hem yemek koymuş kapıya hem de sirkeli pekmez; şifa niyetine
çocuklara zorla içirdiğim bir takviyemiz daha var artık.
*****
Karantinada 5. günüm, semptomlar başlayalı 7. gün. Bence iyiye gidiyoruz, başaracağız
Gelişmeleri yazmaya devam edeceğim. Hem bana hem size rehber olsun ! Telefonla aramamanızı ama dualarınızı eksik etmemenizi rica ediyorum
Covid için verilen ilacın sonuncusunu içince bir rahatlama geldi. Sanki tedavi bitmiş, iyileşmişim, her şey normale dönmüş gibi !
Ama işte öyle değil. Kendinizi iyi hissetseniz de, semptomlar azalsa da içinizde hep bir huzursuzluk, hep bir endişe, hep bir aksilik olacak hissi…
Mesela dün akşam başlayan bugün de ara ara devam eden bir sırt ağrım var. Ama tam sırt ağrısı da değil gibi. Böbrek veya ne bileyim akciğer ağrısı sanki; nefes aldıkça artan. Bu defa paniğe kapılıyor insan ister istemez, keyfi kaçıyor. Neyse; ağrı kesici ve bir saatlik uykuyla daha iyiyim.
İpek kızım da düne göre daha iyi. Gribal durumu azaldı, enerjisi yerine geldi. Oğuz Kağan’ın dün başlayan hafif ishali bugün normale döndü. Covid’li çocuklarda ishal görülebiliyormuş.
*****
Oğlumun ve kızımın hem okul hem dersanedeki öğretmenleri, idarecileri çok ilgililer sağolsunlar. Malum biri lise, diğeri üniversite adayı. Hocalar çocukların eksiği olmasın diye ellerinden geleni yapıyor. Bugün normalde dersanemiz vardı ama karantinada olduğumuz için hocalarımız bizim için zoom üzerinden bağlandı ve Oğuz derse katıldı. Oğuz Kağan’la temaslı olduğu için bizim gibi karantinada olan Alperen de zoom üzerinden derse girdi. Böyle böyle süreci tamamlayacağız inşallah…
Bizimle aynı anda kardeşim ve iki yeğenim, bizden birkaç gün sonra annem, babam, dedem, teyzem ve kuzenlerim de Covid oldu biliyor musunuz
Hepimiz ayrı şehirlerde ayrı hayatlar yaşarken bu kadar büyük bir tesadüf nasıl olabilir aklım almıyor.
İzmit’te yaşayan dedem 94 yaşında ve hastanede… Şükürler olsun ki ciddi bir semptomu yok. Eski toprak ne de olsa. Memleket Kars, temeller sağlam, atlatacak inşallah.
İzmit’te yaşayan annem ve babam evde tedavi görüyor. Annemin astım, şeker gibi kronik hastalıkları var fakat çok şükür fena gitmiyor. Kardeşim ve yeğenlerim, teyzem ve kuzenlerim de evde geçiriyor hastalığı. Allah’ın izni, sağlıkçılarımızın desteğiyle hepimiz kurtulacağız bu illetten!
Gün içinde telefonları pek açmıyorum, arayıp ulaşamayan dostlardan özür dilerim. Yorgunum haliyle ama güzel enerjilerinizi alıyorum, hissediyorum. Bazen de olup bitenleri sorguluyorum. Neden biz, bu kadar dikkat ederken, bu kadar özen gösterirken, titizlenirken nasıl bulaştı? Düşünüyorum, düşünüyorum, üzülüyorum sonra düşünmekten vazgeçiyorum
olan oldu değil mi
******
Bu sürecin en güzel yanı etrafınızdaki insanların sizi sarıp sarmalaması
Karantinada 6. günüm, semptomlar başlayalı 8. gün.
Bugünler de geçecek insallah. Tüm ailem için…
Gelişmeleri yazmaya devam edeceğim. Telefonla aramamanızı ama dualarınızı eksik etmemenizi rica ediyorum
Sağlıklı huzurlu günler…
25 Ekim Pazar
Şükretmek için ne çok nedenimiz var. Sahip olduklarımızn kıymetini hep mi kaybedince anlayacağız.
Halbuki hepi topu 8 gündür evdeyiz. Ama zor, çok zor. Allah kimseyi sağlığından, özgürlüğünden etmesin.
Yat yat nereye kadar…
******
Sırt ağrım kısmen geçti. Sık sık kendimi dinliyor, çocukları gözlemliyorum. Hafif nefes sorunu dışında genel durumum iyi.
İpek’in halsizlik, bitkinlik, biraz da nefes sorunu devam ediyor. Kızım Corona dışında bir de idrar yolu enfeksiyonu geçiriyordu, dün tüm gün yattı. Kendisinin böyle günlerde ayrılmaz bir parçası var, nerdeyse 10 yıldır. Sıcak su torbası.
****
Hastalıklar konusunda öteden beri kötü bir huyum var. Bir sorun mu yaşıyoruz, mutlaka hastaneye doktora başvurur ama deli gibi internette de araştırma yaparım. En basit gribi bile kansere bağladığını bile bile internette gezinirim, sorarım soruştururum. Ama ne olduysa covid’e yakalanınca bu kötü huyumdan birden vazgeçiverdim. Şaşırtıcı bir şekilde kurcalamıyorum, Covid geçirmişlerin gruplarına katıldım ama yorumları okumuyorum, araştırmıyorum vs.
Biliyorum ki duyacağım en küçük bir olumsuz bilgi moral ve motivasyonumu düşürecek. Böyle durumlarda üç maymunu oynamak, cahil olmak en iyisi. Çünkü süreçte moralin yüksek, stresin düşük olması iyileşmeyi hızlandırıyor.
******
Bizim covidzede İzmit ekibiyle de sürekli temas halindeyiz. Birbirimize vitamin, bitki çayı ve diğer takviyelerle ilgili tavsiyelerde bulunup duruyoruz. Ben 2-3 gün farkla daha kıdemliyim. Çevrede doktor hemşire de çok olunca İzmit ekibine tecrübelerimi aktarıyorum. “Yüksek doz c vitamini çok önemli, D vitamini aşırı mühim, coraspirin içmeyi unutmayın hayati önem taşıyor, devit 3 takviyesini unutmayın, kekik çayını her aksam içmeye gayret gösterin, ballı zencefil önemli unutmayın, günde 2 litreye yakın sıvı tüketin” ve daha bir sürü şey. Annem ve babamın şikayetleri biraz daha azaldı. Hastanede yatan dedem 94 yaşında doktorları şaşırtmaya devam ediyor. İnşallah sağsalım çıkacak oradan. Kardeşim ve yeğenlerim toparlıyor. Diğer yakınlarım evde geçiriyor, hepsi iyileşecek inşallah
Hemen her gün Hayat Eve Sığar uygulamasına giriyorum. Kesik kesik bir çizgi var, üzerinde insan figürü, sistem sizin yerinize karantina sürenizi geriye doğru sayıyor. Bugün 8. gün. Kırmızıyla (en yüksek risk) başlamıştık, sonra turuncuya döndü şimdi turuncu ile sarı arasında bir yerde. Karantinadan çıkmama iki gün kaldı. Ama çocuklarımı
n süresi dolmadan adımımı bile atmayacağım dışarı. Onların süresi dolacak, hep birlikte yeniden teste gideceğiz, her şeyden yüzde 100 emin olup sonra normal hayata döneceğiz inşallah. O nedenle kalan 2 gün sadece moralimi arttırıyor, onun dışında bir anlamı yok benim için.
*****
Sihirli bir el harekete geçmiş, bazıları birbirini bile tanımayan insanları organize etmiş de hepsi bizim için çırpınıyor sanki. “İhtiyacımız yok, yapmayın, gelmeyin” dememe rağmen yine kapımızda sevgi torbaları. Hem de gün boyu.
Dün de sevgili Yıldız’cığım, Nigar’cığım, ikinci kez Meral’cigim, Elif’cigim kapıya sevgileriyle birlikte yemek/takviye bırakmış. Bazıları çok cesur
kapıyı açıp uzaktan da olsa görmek istiyor, ben de hayır diyemiyorum. Çift maskeyle uzaktan gözlerle birbirimize sarılıyoruz
biraz ağlayabilir miyim
Bu duygu sağanağı altında mutlu olmamak, şükretmemek ne mümkün
Ha gayret, az kaldı !
Gelişmeleri yazmaya devam edeceğim. Merak etmeyin gönül koymam, telefonla aramamanızı ama dualarınızı eksik etmemenizi rica ediyorum
Sağlıklı huzurlu günler…
KARANTİNADA SON GÜN
27 Ekim 2020 Salı
Covid karantınasında son günüm.
Devlete göre herhangi bir semptom göstermiyorsam iyileşmişim ve yarından itibaren artık normal yaşama dönebilirim demek. Üstelik test yaptırmaya da gerek yok ! Düşünün bu durumda aramızda binlerce insan dolaşıyor. Negatife dönüp dönmediği, iyileşip iyileşmediği meçhul binlerce insan… Bir de Covid şüphesi olmasına rağmen test yaptırmadan aramızda dolaşan binler var. “Üşüttüm herhalde, grip oldum galiba, 1-2 güne geçer sanırım” diye diye ortalıkta gezinen, gezerken de virüsü yayanlar…
Bütün bu gerçekleri düşünerek kendinize dikkat etmenizi öneririm.
Biz ay sonuna kadar evden çıkmayacağız. Oğuz ve benim karantinam bitiyor ama ipek 31 Ekim’e kadar karantinada; onu bekleyeceğiz. Devletimiz gerek yok dese de hepimiz yeniden test yaptırıp sonuca göre hareket edeceğiz. Dilerim hepimiz negatife dönmüş, herhangi bir hasar almadan Covid’ten kurtulmuşuzdur.
******
Dünden beri benim koku ve tad alma sorunum dışında üçümüz de iyiyiz çok şükür. En çok sarsılan tahmin edeceğiniz üzere İpek kızım oldu; narin, kırılgan, nazlı kızım. Covid’e başka rahatsızlıklar da eklenince güzel çocuğum iki günde süzüldü, eridi resmen. O iri gözlerinden dökülen iki damla yaşa kurban olurum evladım
İçimden sürekli dua ettim “ona gelen bana gelsin, ben çekerim acıları…” Ama işte…
iki günlük kabus sonrası dün ve bugün normale döndü çocuğum. Dün dershanesi eve sınav sorularını gönderdi
gözünü açar açmaz üç saat sınav yaptık kuzuma
o ruh hali, o zayıf bedeniyle ne yaptıysa artık
Oğuz Kağan adamım, hayat ona güllük gülistanlık. Şükürler olsun ki öyle. Şikayeti, sıkıntısı yok masallah. Evde olmaya bayılan bir çocuk. Karantinanin keyfini çıkarıyor. Çok sevgi dolu bir evlat. Süreçte tek sorunu anneye sarılamamak, doya doya öpememek.
******
Dün bizim 19. evlilik yıldönümüzdü. Ayrı şehirlerde üstelik Covid’e yakalandığımız bir dönemde kutladık yıldönümümüzü. Sık sık “vay be 19 yil, inanılır gibi değil”, “onca yıl nasıl geçti”, “5-6 yıl bile çok fazla gelirken biz 19 yıl olduk” diye diye ama daha çok şükrederek ve 20. yıl için bir sürü kutlama planı yaparak geçirdik dünü.
Her şeyin başı sağlık. Yeter ki sağlık olsun gerisi olur nasılsa.
19. evlilik yıldönümüz kutlu olsun aşkım
Suat Kizilçelik
Post Views: 23