Urfa’da Menzil tarikatı mensuplarının kurduğu Semerkand Vakfı’na ait olduğu belirtilen kaçak bir kursta okuyan 12 yaşındaki Abdülbaki Dakak, kursun yakınlarında bulunan bir ahırda ölü bulundu. Bu, kurslardaki ilk çocuk ölümü değildi. İki yıl önce 12 yaşındaki Mehmet Ali Yavuz da gittiği Kuran kursunun tuvaletinde, Abdülbaki gibi asılı olarak bulunmuştu.
Artı Gerçek’-ten Cengiz Anıl Bölükbaş’ın haberine göre baba Ethem Yavuz, “Geriye dönme şansım olsa oğlumu asla yollamazdım” dedi. Yetkililerin etkin bir soruşturma yürütmediğini söyleyen Yavuz, adalet istediğini dile getirdi.
Ailesi Diyarbakır’da bulunan ve Muş’taki Karşıyaka Kuran Kursu’na gönderilen 12 yaşındaki Mehmet Halit Yavuz, 3 Temmuz 2021’de kursun tuvaletinin kapısına kemerle asılı olarak bulundu.
Baba Ethem Yavuz’a “Oğlunuz trafik kazası geçirdi” denildi. Olayın ardından Muş Devlet Hastanesi’ne kaldırılan çocuk, burada kalbi tekrar çalıştırıldıktan sonra Elazığ Medical Park Hastanesi’ne sevk edildi. Ancak Yavuz, 10 gün sonra hastanede vefat etti.
Yavuz’un ölümünün ardından soruşturmaya gizlilik kararı getirildi. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi ve Muş Barosu Çocuk Hakları Komisyonu, soruşturmayı yürüten Muş Cumhuriyet Başsavcılığı’yla görüştü. Ancak gizlilik kararı gerekçesiyle kendilerine soruşturmayla ilgili bilgi verilmedi.
‘DOSYA KAPATILMAYA ÇALIŞILIYOR’
Oğlunun ölümünün ardından sadece bir kere ifadeye çağrıldığını ve o süreçten itibaren konu ile ilgili hiçbir bilgi alamadıklarını belirten Ethem Yavuz, “Şu an dosya kapatılmaya çalışılıyor. Biz de dosyanın genişletilmesi için mücadele veriyoruz” dedi.
Olayın ardından Kur’an kursunda yatılı kalan, 14 yaşındaki Y.Ç tutuklanmıştı.
Yavuz, tutuklunun ailesinin kendisini arayarak ‘uzlaşmak, barışmak’ istediğini söyledi. Tutuklu bulunan Y.Ç.’ye indirim uygulanarak 7 yıl hapis cezası verildi. Dosya şu an İstinaf Mahkemesi’nde.
ŞÜPHELERE RAĞMEN ETKİN SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ
Oğlunun boyu ile kapı kolu arasında fark olduğunu ve kapı kolunun 1 metre dahi olmadığını dile getiren Yavuz, aynı zamanda Muş’ta ilk müdahaleyi gerçekleştiren doktorun da “Bu intihara benzemiyor, el izleri ve morarma görüyorum’ dediğini hatırlattı.
Oğlunun kurstaki çocukların elektrikli süpürge ve sopalarla kameraların olmadığı yerlerde şiddete uğradığını söyleyen Yavuz, tüm bu şüphelere rağmen ise yargının gerekli ve etkin bir çalışma yürütmediğini vurguladı.
‘SORUMLULAR CEZALANDIRILMALI’
Abdulbaki Dakak’ın ölümünün ardından büyük bir üzüntü duyduğunu dile getiren Yavuz, “Ben de bir babayım. Abdülbaki de benim çocuğum gibi hayatta değil. Haberi duyunca şok oldum. Aklıma oğlum geldi. Diyecek tek bir kelime bulamıyorum. Sözler sanki boğazımda düğümleniyor” sözleriyle duygularını aktardı.
Kursun bir süre kapalı kaldıktan sonra yeniden açıldığını söyleyen Yavuz, oğlunun ölümünün ardından kursa gönderdiğini için pişmanlık duyduğunu belirtiyor: “Oğlumu dinini iyi öğrensin diye göndermiştik. Keşke göndermeseydim. Geriye dönme şansım olsa oğlumu asla yollamazdım.”
Ölümlerle ilgili bir cezasızlık politikası olduğunu ifade eden Yavuz, adalet çağrısında bulundu. Yetkililerin tüm sorumluları ortaya çıkarması gerektiğini vurguladı. Sorumlulara en ağır cezasının verilmesi gerektiğini ifade eden Yavuz, “Devlet bu işin peşini bırakmamalı. Sorumlusu kim olursa olsun cezalandırılmalı. Daha fazla çocuğumuz ölmemeli. Devlet çocuklarımızın ölmemesi için gereken adımları atmalı” diye konuştu.
NE OLMUŞTU?
Urfa’da Menzil tarikatı mensuplarının kurduğu Semerkand Vakfı’na ait olduğu belirtilen bir kaçak kursta okuyan 12 yaşındaki Abdülbaki Dakak, 13 Haziran’da kayboldu. Dakak, iki gün sonra kursun yakınlarında bulunan bir ahırda ölü bulundu. Konuya ilişkin açıklama yapan Şanlıurfa Valiliği, Dakak’ın ölümüne ‘intihar’ derken, Dakak’ın yakınları ve ailesi, intihar edecek biri olmadığını dile getirdi.
Olayın ardından medrese kapatılırken, soruşturma kapsamında gözaltına alınan ‘fahri imam’ A.P., ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Aile şikayetçi olmadı.
İLGİLİ HABER:
