30 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

NİLAY ATEŞOĞULLARI YAZDI- DEMOKRASİLERDE ZORBALIĞA YER YOK: İŞTE MEKSİKA ESKİ DEVLET BAŞKANI GUSTAVO DİAZ ORDAZ ÖRNEĞİ

Ana Sayfa » DÜNYA » NİLAY ATEŞOĞULLARI YAZDI- DEMOKRASİLERDE ZORBALIĞA YER YOK: İŞTE MEKSİKA ESKİ DEVLET BAŞKANI GUSTAVO DİAZ ORDAZ ÖRNEĞİ

Eklenme : 27.04.2023 - 22:47

NİLAY ATEŞOĞULLARI YAZDI- DEMOKRASİLERDE ZORBALIĞA YER YOK: İŞTE MEKSİKA ESKİ DEVLET BAŞKANI GUSTAVO DİAZ ORDAZ ÖRNEĞİ

Gustavo Diaz Ordaz, 1964-1970 yılları arasında Meksika Devlet Başkanlığı yapmış bir siyasetçidir. Meksikalılar, Diaz Ordaz’ı ülkenin tarihi için oldukça tartışmalı bir figür olarak hatırlıyorlar. Diaz Ordaz’ın Devlet Başkanlığı dönemi, ülkede otoriter bir yönetim ve hükümet karşıtı muhaliflere karşı şiddet kullanımı ile doludur. Özellikle Tlatelolco katliamı, Meksikalılar için hala tarihi bir yara olarak kabul ediliyor ve hükümetin o dönemdeki baskıcı politikaları tartışılmaların odak noktasındaki yerini koruyor. Diaz Ordaz hükümetinin diktatöryal yönetimi, ülkedeki insan hakları mücadelesinin temel dönüm noktalarından biridir ve Meksikalıların hafızalarında silinmemek üzere yer etmiştir.

Gustavo Diaz Ordaz nasıl seçildi neler yaptı?
Meksika Devlet Başkanlığına 1964 yılında yapılan seçimlerde Partido Revolucionario Institucional (PRI) partisinden aday olarak seçildi. PRI, o dönem Meksika’da siyasi olarak baskın olan partiydi ve Diaz Ordaz, parti içi oylamayı kazanarak aday oldu. Diaz Ordaz, seçim kampanyasında Meksika’nın kalkınması ve modernleşmesi için vaatlerde bulundu ve halkın desteğini kazandı. Seçim sonrasında Diaz Ordaz, Meksika Devlet Başkanı olarak görev yapmak üzere yemin etti.

Gustavo Diaz Ordaz, 1964 yılında Meksika Devlet Başkanı olarak göreve başladıktan sonra ülke içinde ve dışında birçok politikada değişikliğe gitti.

İç politikada, ülkenin modernleştirilmesi ve kalkınması için çeşitli projeler başlattı. Bu projeler arasında Meksika’nın kırsal kesimlerinin kalkınması, tarımın modernleştirilmesi ve endüstriyel gelişimin hızlandırılması yer alıyordu. Bununla birlikte, Diaz Ordaz’ın iktidarı, ülkenin siyasi ve toplumsal hayatında büyük değişimlere de neden oldu.

Diaz Ordaz’ın dönemi, Meksika’da otoriter bir yönetim olarak hatırlanmaktadır. O dönem, ülkede özellikle üniversitelerde hükümet karşıtı muhalif hareketlerin artmasıyla birlikte hükümet, protestolara sert bir şekilde müdahale etmeye başladı. Aynı süreçte Tlatelolco katliamı da gerçekleşti ve hükümet, özellikle solcu öğrencileri ve aktivistleri hedef aldı. Ayrıca Diaz Ordaz döneminde gazeteciler, yazarlar ve eleştirmenler de hükümet tarafından sıkı bir şekilde denetlendi.

Dış politikada ise Diaz Ordaz, Meksika’nın Latin Amerika’daki liderliğini artırmayı hedefledi ve ülkeyi dünya sahnesinde daha aktif bir rol almaya teşvik etti. Diaz Ordaz, özellikle Amerika Birleşik Devletleri ile olan ilişkileri güçlendirmek için çaba sarf etti ve iki ülke arasında imzalanan bir dizi anlaşmayı hayata geçirdi.

 
Gustavo Diaz Ordaz hükümetinin otoriter yönetimi ve adaletsizliğine yönelik örnekler;
  1. Tlatelolco katliamı: Hükümetin emriyle askeri güçlerin öğrenci gösterilerine sert müdahalesi sonucunda yüzlerce insanın hayatını kaybettiği bir olaydır. O dönemde ülkede ekonomik ve siyasi krizler yaşanıyordu ve öğrenci hareketleri hükümet karşıtı gösteriler düzenliyordu. Hükümet, bu gösterileri bastırmak için sert önlemler almaya karar verdi ve Tlatelolco Meydanı’nda bulunan öğrencilerin bulunduğu binaya askerlerle saldırdı. Bu saldırı sonucunda birçok kişi hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi yaralandı. Tlatelolco katliamı, Meksika tarihinin en büyük insan hakları ihlallerinden biri olarak kabul edilir ve olayın sorumluları hala cezalandırılmamıştır.

  2. Basın ve ifade özgürlüğüne kısıtlamalar: Gustavo Diaz Ordaz hükümeti, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar getirerek, özellikle hükümet karşıtı görüşleri ifade eden gazetecileri ve yazarları hapsedip susturma yoluna gitmiştir. Hükümet, eleştirel yayınları sansürlemiş ve muhalif gazetecilere baskı uygulamıştır. Ayrıca, hükümet yanlısı medya organlarına özel imtiyazlar sağlayarak, devlet politikalarını eleştirmeyen yayınlar yapmalarını teşvik etmiştir.

  3. Muhaliflerin sindirilmesi: Hükümet, muhalifleri sindirerek, siyasi muhaliflerin tutuklanması ve işkence edilmesi gibi uygulamalara başvurmuştur. Bu dönemde ülkede çok sayıda siyasi tutuklu bulunmaktaydı ve insan hakları ihlalleri sık sık yaşanmaktaydı. Gustavo Diaz Ordaz döneminde siyasi muhaliflerden biri olan Lucio Cabañas, hükümet karşıtı eylemlerinden dolayı tutuklanmış ve işkence görmüştür. Ayrıca öğrenci hareketine liderlik edenler de hapse atılmış ve işkenceye maruz kalmıştır. Hükümetin muhaliflere karşı bu tür uygulamaları, Meksika tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olarak hatırlanmaktadır.

  4. Seçimlerin hileli yapılması: Diaz Ordaz hükümeti, seçimlerin hileli yapıldığı suçlamalarıyla karşı karşıya kalmıştır. 1970 yılında gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimleri, muhalefet adaylarının kampanyalarına müdahale edilmesi, oy sayımında hile yapıldığı iddiaları ve seçmenlerin korkutulması gibi yöntemlerle hükümetin lehine sonuçlandığı suçlamalarıyla karşı karşıya kalmıştı. Bu hileli seçimler, halk arasında Diaz Ordaz hükümetine olan güveni daha da azaltmıştır.

Diaz Ordaz, halk desteğinin büyük ölçüde kaybolduğu ve mevcut hükümetin eleştirileri nedeniyle aday olmaktan kaçındığı da söylenmektedir. 1970 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmayarak görevini sonlandırdı. Bu seçimde halk, Diaz Ordaz’ın otoriter yönetimine tepki olarak muhalefet partisi PRI’nin adayı Luis Echeverría Alvarez’a büyük bir destek verdi ve Echeverría Alvarez seçimi kazandı.

Dünya tarihi boyunca demokrasi ilerlemesi sürecinde pek çok diktatörlük örnekleri yaşanmıştır. Bu diktatörlükler, genellikle baskıcı yönetimleri, insan hakları ihlalleri, seçimlerde hile yapılması gibi uygulamalarıyla demokrasiye zarar vermişlerdir. Porfirio Diaz ve Gustavo Diaz Ordaz dönemleri de Meksika da bu örneklerden birini oluşturmaktadır. Ancak ülkede son yıllarda demokrasi ve insan hakları konusunda atılan adımlarla birlikte, demokratikleşme sürecinin yeniden canlandığını söyleyebiliriz.

Sonuç olarak dünyada kendini sonsuz bir güce sahip olarak gören hiçbir diktatörlük elindeki olanaklar ne olursa olsun tarihin çöp sepetine atılmaktan kurtulamıyor.

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları