28 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

NURAY BENSİMON YAZDI- KURU OTLAR ÜZERİNE

Ana Sayfa » GÜNCEL » NURAY BENSİMON YAZDI- KURU OTLAR ÜZERİNE

Eklenme : 18.06.2023 - 8:00

NURAY BENSİMON YAZDI- KURU OTLAR ÜZERİNE
Sevgili dostlar, Parisimizde ilk defa gösterilen ödüllü filmimiz “Kuru Otlar Üzerine”yi izledim.
Kendim ve ayarttığım sevgili arkadaşlarım için 3 buçuk saatlik bir sabır sınavı olsa da, bu, sonundan başına tam bir tanım vermeyen, soruları ve sorunları gösteren ama cevapların ucunu açık bırakan görsellik şöleni filmi, size de biraz anlatacağım dilimin bilgimin yettiğince.
Öncelikle Nuri Bilgi Ceylan’ın “Kuru Otlar Üstüne” filminin Cannes Film Festivali’nde kazandığı “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü üzerine bir iki kelam edeyim.
Filmde Nuray karakterine hayat veren Merve Dizdar’ın oyunculuğunu ilk kez görüyorum. Allah vergisi, her kalıba girebilecek yüzü ile sanırım birçok başka ödül de alacaktır gelecekteki kariyerinde. Hollywood’da, Mel Gibson’ın yönetmenleri en az yoran oyuncu olduğu söylenirmiş, çünkü bakışları ve yüz ifadesi ile her rolün hakkını kolayca verirmiş. Merve de bir bakıma öyle bir cevher, sadece bakarak bile oynayabilir. Ve elbette filmin diğer ana karakterleri de en az Merve Dizdar kadar takdiri hak ediyorlar. Böyle sözlü diyaloglar üzerine kurulu bir film ancak bu denli güçlü oyunculuklarla kotarılabilirdi çünkü. Oyuncuların her birinin gücü, duruş, bakış, kelimeler üzerinden ilerliyor.
Ülkemizin içinde bulunageldiği durumuna, uzak kırsaldan, insan ilişkileri ve onların birbiri ile olan güvensizlik – iktidar – kaybedenlik – gerideki aile yükleri üzerinden bakıyor film.
Kuru Otlar Üzerine, hepimizin hayatlarımızdaki en belirgin ilk travmalarımızın olduğu yerden, ‘okul sıralarından’ başlıyor.
Mağdur mu yoksa teşvik edici mi belirsiz tavırları ile suçlu mu değil mi pek tanımlayamadığımız erkek resim öğretmeni Samet ve onun ilgi odağındaki kız öğrenci Sevim. Sevim karakteri de, çocukluk-yetişkinlik arası ilgi-coşku-öfke ve belki öğretmenine olan platonik aşık olarak sahne alıyor filmde. Karaktere hayat veren oyuncu Deniz Celiloğlu’nun performansı mükemmel.
Okulun öğretmenlerinden Kenan ile Samet aynı zamanda ev arkadaşı. Öğretmen olarak atandıkları bu köyde sanki bir hayat molasındalar. Okuldaki diğer öğretmenler ve yöneticiler arasındaki ilişki, saldırgan tavırların ardındaki kırılgan zayıflıklarını gizleme çabalarını gösteriyor bize. Empati ve dayanışma olmadan sadece bireysellik ve savunmalar üzerinden oluşturulmuş karakterler herbiri.
İki kız öğrencinin, Samet ve Kenan’ı uygunsuz hareketlerle suçladıkları ihbarları, iki öğretmenin zaten çok da parlak olmayan kırsal mecburiyetlerini daha da ağırlaştırıyor. O sıralarda hayatlarına giren Nuray karakteri de olayların biraz daha karmaşık hale gelmesine sebep oluyor. Aktivist Nuray’ın, bir bombalı eylem sırasında bacağının birini kaybettiğini ve protezli bacağına rağmen kadınlığını var etmeye çalıştığını görüyoruz.
Samet ve Kenan’ın Nuray’a olan rekabetli ilgileri, Kenan’ın çekingen, Samet’in buyurgan yaklaşımı ile şekilleniyor. Samet’in Kenan’ı devre dışı bırakarak Nuray’a yaklaşması, Nuray’ın evinde yenen akşam yemeğinin ardından birlikte olmaları üçünün zaten hassas olan dengelerini iyice sarsıyor.
Bu arada, akşam yemeği sahnesi, hayatı ve birbirlerini sorgulayan varoluşçu bir sohbetin eşliğinde tam yarım saat sürüyor. (Sohbet diyalogları her ne kadar iyi olsa da bu kadar uzun bir sahne beni yordu ne yalan söyleyeyim) Hatta oyuncuları da yormuş olmalı ki bir ara ‘sahne’ dışarı açılarak platoda gezinip bir nefes aldırıyor aktöre de izleyiciye de.
Nuri Bilge Ceylan, sineması tarzı, bu filmle de devam ediyor. Çaresiz bir karanlık, insanın karamsarlığa yatkın karmaşık doğası, yer yer küçük ince mizahla harmanlanıyor.
Metaforik geçişlerle kullanılmış iç ve dış mekan estetiği yine göz kamaştırıcı.
Zaman zaman filmle bütünleşen gerçek manzara ve insan fotoğrafları hikayeyi akışkan yapıyor.
Neredeyse 3 buçuk saat süren bu film, kahramanlar arasındaki sözlü diyalog üzerinden başlıyor ve tamamlanıyor.
Filmin son dakikalarında Samet’i çorak bir manzarada yürürken görüyoruz. Cümlelerinde; mevsimin sadece kış ve yaz oluşu yüzünden yeşermeden kuruyan otları anlatırken, henüz yeşeremeden kuruyup giden hayatlara vurgu yapıyor.
Bir kez daha, Anadolu’nun bağrından süzülen bir Çehov ruhu görüyoruz Kuru Otlar Üzerine’de.
Biz, hiperaktif Türk izleyiciyi biraz yorsa da Fransızlardan pek takdir görüyor Nuri Bilge Ceylan filmleri.
Benden bu kadar olsun arkadaşlar. Korkmayın 3 buçuk saatlik filme bir o kadar sürelik yazı yazacak değilim. Daha üst okumayı sinema eleştirmeni arkadaşlara bırakayım.
Sinemasız kalmayın. Sevgiler selamlar Paris’ten.

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları