29 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

NURSUN EREL YAZDI- ”YILDIZIN PARLADIĞI ANLAR” VE HENRY KİSSENGER’IN ÖLÜMÜ

Ana Sayfa » GÜNCEL » NURSUN EREL YAZDI- ”YILDIZIN PARLADIĞI ANLAR” VE HENRY KİSSENGER’IN ÖLÜMÜ

Eklenme : 02.12.2023 - 11:16

NURSUN EREL YAZDI- ”YILDIZIN PARLADIĞI ANLAR” VE HENRY KİSSENGER’IN ÖLÜMÜ

YILDIZIN PARLADIĞI ANLAR

 

Amerikan eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in ölümü, Türkiye’de yaşanan pek çok olayı çağrıştırdığı gibi benim için de özel önem taşıyor…

Hani Kıbrıs Harekatı sırasında kendi gemimizi kendi uçaklarımız “yanlışlıkla” bombalayıp batırıyor, oysa öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Kissinger, Başbakan Ecevit’i arayarak, “hata yaparsınız” diye uyarıyor…

Şimdi ise bu olayın yansımasıyla, aklıma gelen, tam deyimiyle “yıldızın parladığı anlardan birini” paylaşayım sizlerle…

Önce şunu söyleyeyim, 43 yılı bulan gazetecilik kariyerimde Tercüman ve Cumhuriyet gazetelerinde farklı zamanlarda çalışmış olmak bir onur vesilesidir benim için…

-Neden?

Diye soracak olursanız, bir dönem Güneri Civaoğlu’nun genel yayın müdürlüğü sırasında ülkede en çok okunan siyasi gazetelerden biriydi Tercüman, ama zaman zaman “bağnazlık” düzeyinde “sağ” ideolojinin sesi haline dönüşürdü… Ben o yıllarda ekonomi muhabiri olarak ve zaman zaman da araştırma yazıları hazırlamak için canla başla çalıştığımdan,  bu ideolojik yaklaşıma takılmaz, işimi yapmaya çabalardım. Gazete yöneticilerinin ise hakkını teslim etmek gerekir, yaptığımız haberleri kelimesine dokunmadan yayınlamışlardır…

Cumhuriyet ise bilinir, “sol”daki gazetelerimizdendir, sosyal demokrasiyi, bölüşümü, eşitliği, özgürlüğü savunur… Ne mutlu bana, haberciliğe “yorum bulaştırmadan” iki gazetede de çalışma heyecanını, keyfini yaşamışım…

İşte Henry Kissinger’in de yer aldığı blog yazımdan da anlaşılacağı gibi, Tercüman için 1988 yılındaTCG Kocatepe gemimizin Kıbrıs Harekatı sırasında kendi uçaklarımız tarafından nasıl bombalandığı ve 54 askere hazin biçimde nasıl mezar olduğu üzerinde bir araştırma dosyası hazırlamıştım, gazetede 7 günlük bir seri olarak yayınlanan bu dosya çok yankı yarattığı gibi bana bir de Gazeteciler Cemiyetinin “yılın gazetecisi” ödülünü kazandırdı…

 

 

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Beyhan Cenkçi ile dönemin Çalışma Bakanı İmren Aykut’un elinden ödülümü alırken resimde görüldüğü gibi! ne kadar mutluydum…

Yıllar sonra yine araştırma dosyaları hazırlamak üzere, efsane gazeteci Cüneyt Arcayürek tarafından Cumhuriyet’e çağrıldım. TCG Kocatepe dosyasını yeniden hazırlamak orada da kısmet oldu… Bu kez Genelkurmay tarafından kurulan soruşturma komisyonunun “gizli” belgelerinden yola çıkmıştım… Cüneyt Bey, iltifatta “cimri” oluşu ile bilinse de o gün beni tebrik etmiş, üstelik Hakkı Erdem ile birlikte ikimizi “biralamaya” Hilton’a davet etmişti.

Meğer parlayan yıldızlar hala sönmemiş!

Deniz subayı Özhan Bakkalbaşı tarafından kaleme alınan “TCG Kocatepe Nasıl Battı” kitabını aralarında değerli Bora Kutluhan’ın da yer aldığı bir kaç dosttan, meslektaşımdan duyup aldım, okurken benim bu dosyalardan alıntıya da  rastlayınca bir mutlu oldum ki, tarifi imkansız…

 

Size de dilerim, yıldızların parladığı günleriniz çok olsun…

VE HENRY KİSSİNGER’IN ÖLÜMÜ ÜZERİNE

Amerikan eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in 100 yaşında ölümü,bizleri çok yakından ilgilendiren bir konuyu çağrıştırdı.1974 Kıbrıs Harekatında “kendi uçaklarımız tarafından 5 saat süreyle yanlışlıkla! bombalanan”  TCG Kocatepe muhribi ve 54 askerimizin şehit olduğu olaydan söz ediyorum.

Kimi gerçekler yıllar sonra ortaya çıkar ya…Ne yazık ki bu olay da böyle yaşanmış ve tarihimizin en karanlık sayfalarında yer almıştır.

Çalıştığım gazetelerde, Tercüman ve Cumhuriyet’te “belgelere dayanarak” bu konuyu detaylı biçimde işlemiştim, “Yunan Konvoyu” sanılarak bombalanan gemilerin aslında Türk Deniz Kuvvetlerine ait olduğu ancak “seyir durumundaki” konumlarının tam olarak bilinmemesi, ya da aldatıcı istihbarat alınmış olması nedeniyle bu olayın yaşandığı epeyce sonra ortaya çıktı.

Genelkurmay Başkanlığı, yaşanan faciadan 2 yıl sonra kurduğu inceleme komisyonu ile olayın nasıl yaşandığına açıklık getirdi ama “kuvvetler arasında ayrıma yol açmamak için” hangi tarafın suçlu olduğu yargısına varmadan soruşturma raporunu tamamladı.

İşte Milli Güvenlik Kurulunun taarruz kararı aldığı 21 Temmuz 1974 günkü toplantı tutanağından bir özet:

“Milli Güvenlik Kurulunun 21 Temmuz 1974 günkü toplantısı devam ediyordu. Yunan Gemilerine Taarruz kararının alındığı tarihi oturumda Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Kemal Kayacan, Yunan Konvoyu ile ilgili istihbaratı, hükümet üyelerine aktarırken, konuşması yarıda kesildi.

Toplantıda bulunan Başbakan Bülent Ecevit’e acil olduğu gerekçesiyle telefon bağlandı. Arayan ABD Dışişleri Bakanı Dr. Henry Kissinger’di. Kissinger, Kıbrıs Harekatının -başlamadan durdurulması- için çaba gösteriyor, Türk Hükümetini harekatı sona erdirmesi için, çeşitli gerekçelerle ikna etmeye çalışıyordu.

Eldeki istihbarata göre BAF açıklarında bir Yunan Konvoyu vardı ve Kıbrıs’a doğru ilerliyordu.

Başbakan Ecevit, Kissinger’e Oramiral Kemal Kayacan’ın, Yunan filosu ile ilgili sözlerini, filo için alınan istihbaratı, aynen  nakletti…Başbakan, ABD Dışişleri Bakanının ısrarlı sözleri üzerine  şimdilik ateş-kes çağrısına uyulacağını, ancak bunun için Yunan Konvoyunun geri dönmesi gerektiğini bildirdi., –aksi halde konvoya, imha amacıyla taarruz edileceğini– de sözlerine ekledi.

Ecevit-Kissinger telefon görüşmesi böylece sona erdi…

Kısa bir süre sonra Kissinger Ecevit’i yeniden arayarak, Türk uçaklarının harekat hedefi olarak belirlediği noktada Yunan Konvoyu olmadığı bilgisini iletti, sözlerini “hata yaparsınız” diyerek  tamamladı.

Henry Kissinger’in yıllar sonra yayınlanan “Years of Renewal-Yenilenme Yılları” başlıklı hatıratında bu telefon konuşmasının tam metni yer alıyor. Gazeteci Murat Bardakçı kitaptan alıntıyı bir yazısında yayınlamıştı(*)

Kissinger’den gelen bu bilgi hükümet üyeleri ve komutanlar tarafından ciddiye alınmadı ve “konvoya taarruz planı” üzerindeki çalışmalar sürdürüldü. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, “35 derece kuzey enlem güneyinde  gemimiz olmadığını” belirterek, “yasak bölge” diye ilan edilen bölgedeki tüm gemilerin, “düşman gemilerinden” oluştuğu bilgisini verdi…

Oysa o noktadaki gemiler Türk Donanmasına ait gemilerdi.

Taarruz emri verildikten sonra aralıklarla yaklaşık olarak beş saat süren hava taarruzu sonucunda TCG Kocatepe muhribi battı, ayrıca konvoydaki TCG Mareşal Fevzi Çakmak ve TCG Adatepe muhripleri hasar aldı, gemilerde bulunan onlarca personel yaralandı ve 54 denizci şehit oldu.

 

 

Tercüman daki yazı dizisinden yıllar sonra olayın yıldönümünde bu kez  TCG Kocatepe’nin yanlışlıkla vurulmasını Cumhuriyet gazetesinde (**)belgelere dayalı olarak haberleştirmiş, genelkurmayın “gizli raporundan alıntılar” yapmış ve vardığı soruşturma sonucuna yer vermiştim, şöyleydi raporda varılan sonuç:

“TSK mahdut imkanla bu harekatı süratle sonuçlandırarak Türk harp tarihine yeni bir sayfa katmıştır. Bundan dolayı TSK’nın başarısına gölge düşürecek ve ilerisi için kötü örnek olabilecek olan hususların kamuoyu önünde tartışmasından elde edilecek kazanç, kaybedilecek maddi ve manevi değerler yanında ölçülemeyecek kadar azdır. Harplerde başarı kazanıp da hatası ve zayiatı olmayan taraf bulmak imkansızdır.

Sonuç olarak Kıbrıs’a karşı TSK’nın arz edilen faktörler ışığı altında ilgili makam ve şahısları sorumlu tutacak herhangi bir ihmal ve kusurun mevcut olmadığı düşüncesinin daha önde tutulması uygun olacaktır.”

Deniz Kuvvetleri mensuplarından, TCG Kocatepe muhribinde de görev yapmış olan Özhan Bakkalbaşıoğlu’nun “TCG Kocatepe Nasıl Battı” kitabında olay bütün yönleri ile ele alınmıştır, okumanızı öneririm… (***)

(*) https://www.hurriyet.com.tr/murat-bardakci-25-yildir-gizli-kalan-diyalog-39090573

(**) Nursun Erel, Belgelerin Işığında Kocatepe. Cumhuriyet 20 Temmuz 1993

(***)TCG Kocatepe Nasıl Battı- Kaynak Yayınları

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları