25 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

PROF. DR. AZİZ EKŞİ YAZDI- TARIMSAL ÜRETİMDE GİRDİ BAĞIMLILIĞI

Ana Sayfa » EKONOMİ » PROF. DR. AZİZ EKŞİ YAZDI- TARIMSAL ÜRETİMDE GİRDİ BAĞIMLILIĞI

Eklenme : 22.05.2020 - 21:29

PROF. DR. AZİZ EKŞİ YAZDI-   TARIMSAL ÜRETİMDE GİRDİ BAĞIMLILIĞI

 

TARIMSAL ÜRETİMDE GİRDİ BAĞIMLILIĞI

PROF DR AZİZ EKŞİ

 

Son yıllarda, tarımsal üretim bağlamında “yerli” ve “milli”  kavramlarından çok sık söz ediliyor. Bu kavramlar, yerel kaynaklara dayalı bir tarım politikası uygulandığı izlenimini veriyor. Fakat bu izlenimin   gerçekliği tartışmalıdır ve bu nedenle verilere  dayalı olarak irdelenmesi gerekiyor. Özellikle girdi tedariki ve girdi kullanımına ilişkin  veriler bu açıdan oldukça belirleyicidir. Çünkü; girdi ne kadar yerli ise tarımsal üretim de o kadar yerlidir…

Dolayısı ile girdi kullanımı gıda egemenliği ile doğrudan ilişkilidir.  Girdi kullanımı ayrıca,  ürün verimi ve kalitesi açısından olduğu gibi çevre ve insan sağlığı açısından da önemlidir.BakalımTürkiye’nin tohum, gübre, pestisit, mazot, yem, su gibi  başlıca tarımsal girdiler bakımından durumu nedir?

(1)Türkiye’de tohum üretimi 1980 yılına kadar devletin tekelindedir. 1983 yılnda fiyatların, 1984 yılında iithalatın serbest bırakılması ve 1985 yılında sağlanan teşviklerle özel sektöre dayalı bir yapılanmaya gidilmiştir. Bu değişim, hibrit tohum kullanımının da yaygınlaştığı döneme rastlamaktadır. 2006 yılında üretim izni, sertifikasyon ve denetim görevi de tohumcular birliğine bırakılmıştır.

Sektörde faaliyet gösteren firma sayısı 892’dir.Bunların yaklaşık %93’ü yerli, %4’ü yabancı,%3’ü ise yerli-yabancı ortaklığıdır. Ancak pazar payı açısından durum farklıdır. Yerli şirketlerin payı %51 iken, yabancı şirketlerin payı %30, yerli-yabancı ortaklığının payı ise %19’dur(1)

2019 yılı verilerine göre; yurtiçi tohum üretimi 1 134 533 tondur. Bu üretimin   yaklaşık yarısı(448 882 tonu) buğday tohumudur. Aynı yıl dağıtılan tohum  miktarı ise 1 097 034 ton’dur. Türkiye, tohumu hem ithal hem de ihraç eden bir ülke konumundadır.  2019 yılında 37 200 ton tohum ithal ederken 74 700 ton tohum ihraç etrmiştir. Miktar olarak ihracat, ithalattan fazla olmakla birlikte değer açısından  durum tersinedir. 2019 yılında ithal edilen tohumun değeri 177 300 USD  iken ihraç edilenin değeri 155 400 USD’dır. Buna göre ihracatın ithalatı karşılama oranı %87’dir. Dolayısı ile %13 dolayında bir tohum açığı  vardır. Son 5 yılda bu oran %13-49 arasında değişmektedir ve giderek azalmaktadır(2).

Türkiye daha çok sebze tohumuna döviz ödemektedir.2019 yılında ithal edilen 1 598 ton sebze tohumuna ödenen 93 845 USD’dır.Bu değer o yılki toplam tohum ithal bedelinin %53’üdür.

(2)Gübre, hem verim düzeyini hem de ürün kalitesini beirleyen bir girdidir. Verim artışına yansıması %40 dolayıdadır. Bitkinin topraktan aldığı besin ögelerinin(azot,potasyum, fosfor gibi) gübre olarak geri verilmesi gereklidir. Yoksa tarımsal tarımsal üretimin sürdürülmesi zordur. Topraklarımızın %100’ünde azot, %55’inde fosfor ve %8’inde potasyum açığı olduğu belirtilmektedir. Ayırca %60’ının kireçlidir(3).

2015-19 döneminde yıllık gübre tüketimi 5.5- 6.7 milyon ton arasında değişmektedir. Bu dalgalanmanın nedeni gübre fiyatlarının döviz kuruna bağlı değişkenliğidir. Devlet 2005 yılında gübre sektöründen çekilmiştir ve üretim 7 firma tarafından gerçekleştirilmektedir. Yerli üretimin gübre tüketimindeki payı yaklaşık %65’tir. Geriye kalan %35’lik  pay   ithal yolu ile karşılanmaktadır. Ancak yerli üretim hammadde açısıdan  %80-85 dışa bağımlıdır. Dolayısı ile  gübrede dışa bağımlılık oranı  gerçekte %87  dolayındadır.

FAO(2019) verilerine göre(4); Türkiye’de gübre kullanımı AB (134.2 kg/ha) ve dünya ortalamasından (120.4 kg/ha) daha düşüktür(93.9 kg/ha). Kullanılması gereken miktarın i147 kg/ha olması gerektiği belirtilmektedir. Buna göre gübre kullanımında  bir aşırılık değil yetersizlik  söz konusudur. Gübre kullanımını kısıtlayan başlıca faktör dışa bağımlılık oranının yüksekliği ve döviz kurlarının değişkenliğidir. Çiftçiye verilen gübre desteği(2019), buğday için 8TL/da, diğer ürünler için ise 4 TL/da’dır.

(3)Tarımsal girdiler arasında pestisit de önemli bir yer tutmaktadır. Bu kavram, zararlılara ve  yabancı otlara karşı kullanılan  bitki ilaçlarını kapsamaktadır.Türkiye’de 644 bitki zararlısından söz edilmekte ve bunlara karşı 385 aktif madde kullanılmaktadır.

Pestist kullanımı yıldan yıla artmaktadır. 2014 yılında 39 bin ton dolayında olan tüketim 2018 yılında 60 bin tona ulaşmıştır(5).  Türkiye’de birim ekili alana düşen pestisit miktarı(kg/ha) diğer ülkelerle kıyaslandığında fazla değildir. Çin’de 13.1 kg/ha olan bu değer  İtalya’da 6.1 kg/ha, Portekiz’de 5.4 kg/ha, Fransa’da 3.6 kg/ha ve Türkiye’de 3.0 kg/ha dolayındadır.

Ancak pestisit kulanımının bazı bitkilerde ve bazı bölgelerde daha yoğun olduğu bir gerçektir.  İlk  sırayı bitkilerden pamuk, tahıl ve meyve;  bölgelerden ise  Akdeniz(%29), Güneydoğu(%19) ve Orta Anadolu(%18) almaktadır. Sera üretiminde pestist kullanımım yaygındır.

Kullanılan pestisidin ‘yaklaşık %70’i yerli üretimle, %30 ise ithal yolu ile karşılanmaktadır.Ancak yerli üretim için gerekli aktif maddelerin de %90’ı yurt dışından sağlanmaktadır. Bu da dikkate alındığı zaman pestisittte dışa bağımlılık oranı %85’i bulunmaktadır.

(4)Motorin,tarımda harcanan enerjinin başlıca kaynağıdır. Bu oranın  %70 olduğu belirtiliyor ve  motorin fiyatının  %60’ı vergiden oluşuyor.Motorin devlet deseği verilen tarımsal  girdilerden biridir. Destek miktarı ürüne göre değişiyor. Örneğin 2019 destek miktarı  TL/da olarak tahıl  için  19,baklagil için 22, patates için 27, çeltik için 62’dir. Bilindiği gibi motorinde dışa bağımlılık oranını n %100’dür.

(5)Su; ürüne göre değişmekle birlikte verimi ortalama 2.5 kat artırdığı bilinen bir girdidir.Türkiye’de sulamaya elverişli arazi toplamı 8.5 milyon hektardır. Bunun 6.6 milyon hektarı(%77) sulamaya açılmıştır.Dolayısı ile Türkiye’de sulamanın yaygılaşması ile de tarımsal üretimi artırma potansiyeli  vardır.

Sulama suyu bedeli;sulama sistemine(cazibeli veya pompajlı), bölgeye ve ürüne göre değişmektedi. Su bedeli ve hizmet bedeli olarak iki farklı ödeme söz konusudur. DSİ verilerine göre, 2020 yılı için minimal su bedeli cazibeli sistemlerde 0.061-0.105 TL/ton, pompajlı sistemlerde ise 0.137-0.273 TL/ton arasında değişirken, hizmet bedeli cazibeli sistemlerde 15-99 TL/da, pompajlı sistemlerde ise 31-196 TL/da arasında değişmektedir.

Ancak küresel ısınmaya bağlı iklim değişimi, sulama suyunun tasarruflu kullanılmasını ve  ayrıca doğal yağış suyu ile yetinebilen bitki çeşitlerine yönelmeyi gerektirmektedir.

(6)Yem, hayvansal üretimin başlıca girdisidir. Türkiye’de 2018 yılı karma yem üretimi 24.1 milyon ton,yem bitkisi üretimi ise 32.3 milyon tondur.Karma yem üretimi hammadde açısından dışa bağımlıdır. Bu amaçla soya, soya küspesi, mısır,  yağlı tohum ve yağlı tohum küspesi ithal edilmektedir. 2108 yılında  ithal edilen  hammadde miktarı 11 milyon tondur.Dolayısı  ile miktar açısından karma yem üretiminin dışa bağımlılığı %45 dolayondadır(1).

Kısaca; tarımsal girdilerde dışa bağımlılık oranı  oldukça yüksektir. Bu oran; tohumda %13 dolayında iken  karma yemde %45, pestisitte %85, gübrede %87 ve motorinde %100’dür.Giderek işgücü de göçmenlerle karşılanmaktadır. Girdi üzerinden başlayan dışa bağımlılık yıldan yıla artmıştır. Nerdeyse “montaj sanayi” gibi bir “montaj tarım” yapılanması söz konusudur. Bu nedenle  girdi bağımlılığı azaltılmadan Türkiye’de yerli tarımdan ve gıda egemenliğinden söz edilse bile bu doğru olmaz…

 

(1)ŞENGÜL,H.vd.2020.ZMO IX.Teknik Kongresi,2, 789-806. ZMO Yaynı.Ankara.

(2) https://www.tarimorman.gov.tr/konular/bitkisel-üretim/tohumculuk/tohumculuk-Istatistikleri

(3)TABAN,S.2019.Toprağımız yeterli besleniyor mu?Akın Özdemir’e Mektupar,147-157.ZMO yayını.

(4) Thegolabaleconomy.com/rankings/fertilizeruse

(5) https://arastirma.tarimorman.gov.tr/bzmai/link/2/Istatistikler-_tuik

 

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları