26 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

PROF. DR. AZİZ EKŞİ YAZDI- TÜSİAD TARIM VE GIDA RAPORU VE ALTERNATİF TARIM-GIDA POLİTİKALARI

Ana Sayfa » GÜNCEL » PROF. DR. AZİZ EKŞİ YAZDI- TÜSİAD TARIM VE GIDA RAPORU VE ALTERNATİF TARIM-GIDA POLİTİKALARI

Eklenme : 30.03.2020 - 16:59

PROF. DR. AZİZ EKŞİ YAZDI- TÜSİAD TARIM VE GIDA RAPORU VE ALTERNATİF TARIM-GIDA POLİTİKALARI

 

 

 

Bu günlerde içinde  KORONA olmayan bir yazının yadırganacağını biliyorum. Fakat bunun böyle gitmeyeceğini de… Fazla korona odaklı yaşamanın direncimizi kıracağı  açıktır.Bu nedenle    korana döngüsü dışına çıkmayı deneyerek gücümüzü artırmalıyız. Direncimizi artırmanın bir başka yolu dengeli ve yeterli gıda tüketimidir. Bu nedenle gıdaya ilişkin bir yazı ile korona döngüsü dışına çıkmaya çalıştım.

 

Korona sonrası tarım-gıda sektörünün daha da önemli olacağı anlaşılıyor. Çünkü  bu tip salgınların girdili tarım uygulaması ile dolaylı ilişkisi kuruluyor. Dengeli ve yeterli gıda tüketimi ile de ilişkisi açık.

Yazının  konusu TÜSİAD tarafından hazırlanan gıda ve tarım raporu. Rapor oldukça yeni. Bu yılın başında yayınlandı. İçeriğine katılmak veya katılmamak başka bir yana, bu tip çalışmaların yararlı ve değerli olduğu açıktır.Ayrıca; TZOB, ZMO gibi sektör ve meslek örgütleri varken  TÜSİAD tarafından hazırlanması  da anlamlıdır

 

Rapor; swot analiz sonuçları ile başlıyor ve beş bölümden oluşuyor. Farklı üniversitelerden(ODTÜ,Boğaziçi vd) bilim insanları ve başka uzmanların katkıda bulunduğu görülüyor. Sektör hakkında  önemli bilgiler içeriyor. Ayrıca TÜSİAD yaklaşımı açısından politika önerileri içeriyor. Bu bilgilerin sektörü tanıma ve alternatif  politika geliştirme açısından da önemli olduğu açıktır.

 

Raporun, ‘tarım’ yerine  ‘tarım ve gıda’  başlığını taşıması  olumlu bir gelişmedir. Çünkü bu iki sektörün  içiçeliği zamanla artmaktadır ve artık “tarım-gıda ekosistemi’’ nden söz edilmektedir.

 

Rapora göre Türkiye;  dünyada tarım katma değeri açısından ilk 10 içinde, arazi verimliliği açısından 20’li ve emek verimliliği açısından 30’lu sıralarda bulunmaktadır. Sektörde 2.2 milyon üretici, 13 000 üretici örgütü ve 30 binden fazla KOBİ bulunmaktadır.Ülkenin tarımsal potansiyeli yeterince kullanılmamaktadır.Bu nedenle stratejik konumlu ve öncelikli bir tarım-gıda sekörü yaratılması öneriliyor. Hem üreticinin hem de tüketicinin kazandığı tarım politikaları uygulanması vurgulanıyor.

 

Sektörün zayıf yanları sıralanırken  tarım işletmelerinin küçüklüğü,  sulama kapasitesinin düşüklüğü,üreticilerin örgütlenme yetersizliği, teşvik ve desteklerin etkilerinin bilinmezliği, tedarik zincirinin uzunluğu, girdinin dışa bağımlılığı,  kayıtsızlık oranının yüksekliği öne çıkıyor.

Gerçi bunlar her tarım raporunda tekrarlanan saptamalardır.Fakat daha sonraki bölümlerde işletme küçüklüğü ve değer zinciri uzunluğu gibi saptamaların gerçekçi bir analize dayanmadığı belirtilerek bu varsayımlar tartışmaya açılıyor.

 

Tartışmalı olmakla birlikte rapor  tarım-gıda değer  zincirine (girdi tedarikinden gıda  tüketimine)  bütüncül bakış iddiasını taşıyor.  Analiz ve öneriler   piyasa yapısı, katma değer, iklim değişikliği, lojistik ağı, destek ve teşvik gibi başlıklar altında toplanıyor. Bunlar özetle aşağıdaki gibidir:

 

Piyasa yapısı:  Değer zincirindeki en önemli problem üreticiye düşen payıın düşüklüğüdür.  Tokat örneğinde  tüketiciye düşen pay meyve-sebzede % 35, tahılda ise %32 dolayındadır. Başka  bir  deyişle  üreticiye düşen, satış fiyatının  ancak 1/3’idir. Ancak bu, değer zincirinin uzunluğu ile değil üretici örgütlenmesinin zayıflığı ile açıklanmaktadır.

 

Yeni hal yasası ile komisyoncu devreden çıkarılarak zincirin kısaltılması ve kayıt altına alınması  amaçlanıyor. Meyve ve sebzenin değer olarak ancak %32.2’si market ve bakkalda pazarlanıyor. Açık pazarların payı ise  % 68.8 ve  pazara ilişkin bir düzenleme yok.

Ayrıca, finansmana erişim  açısından  üretici örgütlerinin(şahıslara göre) yaşadığı kısıtlardan söz ediliyor ve  çözüm için  ‘kırsal kredi garanti fonu’ oluşturulması öneriliyor.

Katma değer: Türkiye tarımsal katma değer açısından oldukça geridir. Nedeni gelişen teknolojilerden ve yaratıcı çözümlerden uzak kalınmasıdır. Örneğin dekar başına ortalama tahıl  verimi  gelişmiş ülkelere göre 120 kg daha düşüktür. Çözüm artan talebin   verim artışı  ile sağlanmasıdır.

Öte yandan  tarım-gıda üretiminde  ithal içerik oranı oldukça  yüksektir. 2005’ten 2015’e bu oran birincil üretimde %4’ten %11’e, işlenmiş gıdada ise  %7’den %13’e çıkmıştır.

Kendi tarlamızda yetişen ürünün bile  tümüyle yerli ve milli olmadığı anlaşılıyor!…

Bu konuda; tarımsal üretim danışmanlığı, organik tarım, ithal girdi seçiciliği gibi poltika önerileri ile yetiniliyor.

Lojistik ağı: Değer zincirinde  gıda kaybı    %25-30 dolayındadır ve  bu oranın yüksekliği lojistik yetersizliği ile de ilgilidir. Maliyet düşüklüğü için, gıdanın üretildiği bölgede tüketilerek katettiği yolun kısaltılması yeni bir eğilimdir. Daha fazla küçük üreticinin  pazara ulaşımı da lojistik ağındaki yeni oluşumlara bağlıdır.

Yeni oluşum olarak; gıda vadileri ve gıda merkezleri  önerilmektedir. Gıda vadileri(gıda köyleri, gıda kümeleri) farklı paydaşların biraraya gelerek ölçek ekonomisine ulaşılmasını amaçlıyor. Gıda merkezleri ise  bir grup çiftçinin bir araya gelerek toplama, dağıtım, pazarlama gibi hizmetlerin  makul bir bedelle bir merkez tarafından  yerine getirilmesini öngörüyor. Bu örneklerin; ABD, Hollanda, Hindistan, Çin gibi ülkelerde uygulandığı biliniyor.Ancak bunların Türkiye’de uygulanabilirliğinin tartışılması gerekiyor.

 

İklim değişikliği: IPPC(2019) raporu çerçevesinde iklim değişikliği artık bir olgu olarak algılanıyor.Sıcaklık artışının 2050’de 3°C’ye ve yüzyılın sonunda da 6°C’ye çıkması zayıf bir olasılık değil.  Öncelikle tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından önem taşıyor.  Böyle giderse gelecek 10 yıl içerisinde %6-7 ve 20 yıl içinde ise %8-9  üretim kaybı bekleniyor.

Etkilenmenin minimum düzeyde kalması için ‘iklim değişikliği uyum fonu’ oluşturulması ve bir araştırma enstitüsü kurulması öneriliyor. Öneriler arasında %100 basınçlı sulamaya geçiş ve organik tarım payının %10’a çıkarılması da var.

 

Destek ve teşvik:Tarımsal desteklerin artık tarımın ötesine geçilerek ‘gıda sistemi’ kapsamında düşünülmesi gerekiyor. Destek ve teşvikler daha çok üretimi artırmaya yönelik veriliyor.Ancak bunların etkisi ölçülmüyor. Ayrıca kaynağın tüketiciden veya bütçeden transfer yolu ile karşılanması piyasayı bozucu etki yapıyor.

Destek ve teşviklerin etkili olması için; bir yıl önceden açıklanması öneriliyor, alttan başlayan üretici örgütlenmesine ağırlık verilmesi, devlet destekli tarım sigortasında subvansiyon oranının artırılması ve tarım sayımı yapılması öneriliyor.

 

Kısaca TÜSİAD  raporunda tarım-gıda sektörünü tanımlama açısından oldukça yeterli, fakat  politika önerileri açısından tutarlılığı tartışmalıdır:

  • Tarım-gıda değer zincirinde toprak en önemli girdidir. Raporda toprağın kullanımı ve mülkiyeti görmezden gelinmiştir.
  • Üretici ögütlenmesinin yetersizliğine değiniliyor, fakat bu açıdan kooperatifin önemine gereğince vurgu yapılmıyor.
  • Girdi dışa bağımlılığının vurgulanması oldukça olumludur. Fakat girdilerin yerli üretimi(kamu veya özel) konusunda somut bir talep ve öneri içermiyor.
  • Üretim planlamasından neredeyse hiç söz edilmiyor.Belli ki ya hala serbest piyasadan bekleniyor ya da tarımsal üretim danışmanlarına bırakılıyor.
  • Lojistik kuşkusuz önemli. Fakat gereğinden fazla vurgu yapılıyor. Bu açıdan gıda vadisi/gıda merkezi gibi Türkiye için yeni kavramların tartışmaya açılması olumludur. Fakat bunların  Türkiye’ye uyarlanabilirliği kuşkuludur.
  • İklim değişikliği duyarlılığı önemlidir ve bu açıdan ‘iklim değişikliği uyum fonu’ gerçekçi bir öneridir.
  • Dünyada organik tarımın yaygınlığı %1 dolayındadır ve ancak belirli bir tüketici grubu içindir. Oysa herkesin gıdası güvenli olmaldır. Bu nedenle organik tarıma sık vurgu yapılması yanlıştır. Doğru olanı güvenli tarım uygulamasının yaygınlaştırılmasıdır.
  • Rapordaki en önemli saptamalardan biri destek ve teşvik etkinliğinin ölçülmemesidir. Fakat bunun için bir mekanizma önerilmiyor. Çözüm yolu; teşvik ve desteklerin kooperatifler üzerinden verilmesidir.

 

Kısaca TÜSİAD tarım ve gıda raporu; alternatif tarım politikaları geliştirme bakımından dikkate alınması gereken  bir belgedir.

 

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları