Bir düşünürün şöyle bir sözü var: “Yaptığınız işin felsefesini bilmezseniz-yapmazsanız yalnızca teknisyen olarak kalırsınız”.
Dünyadaki bilimcilerin bir kesimi, ne yazık ki teknisyen.
Teknisyen olmayan bilimciler de var.
Değerli arkadaşım Meryem Koray, 2 Mayıs 2020 tarihinde “ Korona Günlerinde Ütopya İle Distopya Arasında” adlı yazı ile bu doğrultuda bir sorgulama yapmış. Yazının birinci paragrafında Koray şöyle diyor:
“Korona belası devam ediyor. Bugüne dek 220 binden fazla insan öldü; 100 yıldır böyle bir felaketin yaşanmadığı dünyada korona salgının hepimizi afallattığı açık. Hani, uzaya filan gidiyorduk, organlar yeniliyor, ömrü uzatıyorduk derken, küçücük bir virüs çoğumuzda distopik bir etki yarattı denilebilir. Yol açtığı ekonomik çöküntüye anlamlı çareler bulunamazsa, distopya daha da gerçek olacak gibi…”
Katılmamak olası değil.
Bilindiği üzere; “ütopya-olmayan iyi yer” anlamında üretilmiş ve olumluluk taşıyan bir kavram. Ütopyanın karşıtı ise “ distopya”. Distopya “yaşama geçirilemeyecek kadar kötü yer“ olarak nitelendirilebilir. Bu kavram olumsuzluk içeriyor.
Dünyanın Bu Durumu Distopyaya Yakın Değil Mi?
Birkaç tespit yapalım.
Dünya Bu Duruma Nasıl Getirildi?
Yaşamakta olduğumuz süreç,kapitalizmin ürünü olan endüstriyel sanayi,tarım ve hatta hizmet sektörlerinin ürünü değil mi?
Bunları elinde tutan, finans kapital ve büyük şirketler ve siyasi karar vericilerin doymaz bilmez uygulamaları ile bu durumu yaşamıyor muyuz?
Şimdi İki Temel Soru İle Karşı Karşıya Değil Miyiz?
Dünyanın Bilimsel Ütopyalara da Gereksinmesi Var
Şimdi şu söylenebilir.İnsanoğlunun kapitalizmin ürünü olan endüstriyel üretim sisteminin karşıtı olan yeni bir sistemle birlikte emek ekseninde yoğun bir akıl ve bilim seferberliği başlatmasına, bir başka deyişle bilimsel ütopyalara da gereksinmesi var.
Ancak hangi bilim diye soralım.
Bilim, çağlar boyu ve günümüzde de bir yandan insanlığın gereksinmesi için kullanılıyor, bir yandan da silah sanayisine yeni aygıt ve teknolojiler üreterek savaş/istila ve insanlık dışı eylemlerin emrinde de görev yapıyor.
Kimileri, dünya egemenlerinin istediği doğrultuda insanlık dışı ya da insanları yok etmek ve denetleme için kullanılan bilime “Kara Bilim (Black Science)” adını veriyor.
Bilimin savaş/istila ve insanlık dışı kullanılması yeni bir olay da değil.
Sözgelişi,Amerika’da yerlilerin yok edilmesinde ya da İkinci Paylaşım Savaşı’nda kullanılmadı mı?
Ve kimi bilimciler(!) de egemenlerin hizmetinde değil mi?
İzleyen yazılarımda önce “Kara Bilim” kapsamında “ Bilimin Savaş/İstila Ve İnsanlık Dışı Kullanılması Üzerine” duracağım.Daha sonra izleyen yazılarımda bilimin ütopyaları üzerinde görüşlerimi yansıtacağım.Çünkü,bilimin, insanlığın eşitsizliğine ve sefaletine çare bulmasını isteyenlerdenim.
Prof.Dr.Mustafa Kaymakçı
Benzer Haberler
Facebook'ta Biz
YAYIN İLKELERİ
———————-
YURTSEVERLİK.COM sitesi Türkiye’nin birlik ve beraberliğinden, hiçbir ayrım gözetmeksizin toplumsal barışın korunmasından, insanın en yüce varlık ve emeğin en yüce değer olduğu savından, demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden, sosyal adaletin hakim kılınması düşüncesinden hareketle yayıncılık yapar. Sınırları bu noktalardan geçen ilkeler çerçevesinde sitede yazılarına yer verilen herkesten aynı sorumluluğu eksiksiz göstermelerini bekler. Dolayısıyla YAYIMLANAN YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU TAMAMEN YAZARLARINA AİTTİR.
İLETİŞİM
———————-
f.sayliman@gmail.com