8 Şubat 2021 tarihli Birgün Gazetesi’nde Ozan Gündoğdu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun “Adrese dayalı nüfus kayıt istatistikleri”nden yararlanarak “Genç çiftçi köyleri boşaltıyor” diye bir haber yapmış. Kendisini kutluyorum.
Haberin ana hatları şöyle:
Neden, köylüler giderek yaşlanıyor?
Köylülerin yaşlanması ve gençlerin kentlere göç etmesinin bir çok nedeni var.
Bunun dışşal nedeni şu:
Emperyal kapitalizm, 1980’li yılların sonlarından itibaren tarımda izlediği politikaları terk etmeye başladı. Bu dönüşümde iki önemli etken rol oynadı:
Bunlardan birincisi, reel sosyalist sistemin baskısının ortadan kalkmasıydı.
İkincisi de tarımda özellikle Batı’da endüstriyel tarımın geldiği noktaydı. 1980’li yıllara değin tarım ürünleri ithalatçısı olan Batı, ARGE(Araştırma-Geliştirme) ile geliştirdikleri yeni teknolojiler ve olağanüstü destekler aracılığıyla tarımda da gereksinimlerin çok üstünde tarımsal ürün ve girdi stoklarına ulaştılar. Anılan stokların eritilmesi, Batı için varlıklarının sürdürülmesi açısından yaşamsal bir zorunluluk durumuna geldi.
Ellerindeki ürün fazlalarını çok ucuz fiyatlarla ihraç ettiler. Bu nedenle çevre ülkelerinin pazarlarını ele geçirmek için neo-liberal politikaları zorlamalarla devreye soktular. Neo-liberal politikalara, emperyal yüzlerini saklamak için küreselleş(tir)me politikaları adı da verildi.
Neo-liberal politikalarla Türkiye gibi çevre ülkelerinde; Küçük üreticiliği destekleme politikaları terk edilmeye başlandı. Köylülük mülksüzleştirme sürecine sokuldu, işletmelerin dev kapitalist işletmelere dönüştürülmesi doğrultusunda girişimlere hız verildi. Bu yolla kırsal nüfusun azaltılması da gündeme sokuldu. Şimdi de timsah gözyaşları döküyorlar.
İç etmenlerde şöyle sıralanabilir:
1980’li yılların başından itibaren Amerika Birleşik Devletleri’vle Avrupa Birliği’nde tekelci şirketlerin güdümünde olan Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü gibi kuruluşlarının baskısı ve yönlendirmesiyle, tarımında da liberalleşme politikalarını uygulamaya başladı.
Bu politikalar için beyinler öyle yıkandı ki Tarımsal Kitler özelleştirilirken çok az bir topluluk dışında, muhalif partiler dahil kimse karşı ses çıkarmadı. Hatta, özelleştirme politikaları uygulanırken kimileri “Biz daha iyi özelleştirme yaparız” dediler. Arzu edenler gazete arşivlerine bakabilirler.
Bu süreçte beyinler şu argümanlar eşliğinde yıkandı:
Ancak bu tespitleri yaparken hiçbir bilimsel kanıt göstermek gereksinmesi de duyulmadı.
İnsanlarımıza cambaza bak denirken:
Tanıyı doğru koymak!
Şimdilerde herkes tarımcı oldu, bu güzel bir gelişme olarak yorumlanabilir. Ancak ortaya çıkan sorunları, kimileri tarımsal girdilerin yüksekliğine, kimileri pazarlama kanallarının uzunluğuna, kimileri de üretim planlanmasının olmamasına bağlıyorlar. Benzetme gerekirse kimileri, filin kulağından, kimileri hortumundan tutuyor.
Bununla birlikte yönlendiricilerin ve yorumcuların çoğu, bütünü görmüyorlar ya da görmek istemiyorlar.
Sorunun kaynağını açık olarak söylemek gerekiyor.
Sorun küçük üreticiliğin tasfiye edilerek köylülüğün mülksüzleştirme sürecine sokulmasından ve işletmelerin dev kapitalist işletmelere dönüştürülmesi yaklaşımlarından, kısaca neo-liberal politikalardan kaynaklanıyor.
YAYIN İLKELERİ
———————-
YURTSEVERLİK.COM sitesi Türkiye’nin birlik ve beraberliğinden, hiçbir ayrım gözetmeksizin toplumsal barışın korunmasından, insanın en yüce varlık ve emeğin en yüce değer olduğu savından, demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden, sosyal adaletin hakim kılınması düşüncesinden hareketle yayıncılık yapar. Sınırları bu noktalardan geçen ilkeler çerçevesinde sitede yazılarına yer verilen herkesten aynı sorumluluğu eksiksiz göstermelerini bekler. Dolayısıyla YAYIMLANAN YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU TAMAMEN YAZARLARINA AİTTİR.
İLETİŞİM
———————-
f.sayliman@gmail.com