Haberlerden, koronavirüs belasının sınıf ayrımı,daha doğrusu zengin-fakir ayrımı yapmadığı,ilk bakışta tüm insanlar arasında eşitlendiği sağladığını öğreniyoruz. Doğru gibi gözüküyor.
Ancak Eşitlik Olası mı?
Bu konuyu biraz kurcalamak ve birkaç soru sormak gerekiyor.
Bu tespitleri uzatmak olası.
Neden Bu Duruma Düşüldü?
Dünya ve Türkiye de başta sağlık, eğitim olmak üzere , temel ihtiyaç maddeleri üretiminin piyasa süreçlerine terk edilmesinin bedelini ödüyor. Bu bağlamda çevre ülkelerine dayatılan önemli konulardan birisi, belki de en önemlisi özelleştirme olmuştu. Bu doğrultuda, Türkiye’de de 1980’li yıllardan bu yana sanayi, tarım ve hizmet sektörlerinde görev yapan KİT’ler özelleştirildi.
Sağlık ve eğitim hizmetlerinde de özel sektör öne çıkarıldı.
Çözüm Yolları Konusunda Geleceği Şimdiden Nasıl Planlamalıyız?
Çözümün ön koşullarının ise; özelleştirme politikalarına karşı çıkmak, devletçiliği/kamuyu savunmak olduğu açıktır.
Kimileri devletçiliği;tepeden inme ve katı merkeziyetçilik olarak yorumlayabilir. Sözünü ettiğimiz “devletçilik,çalışanların denetiminde, planlı karma ekonomiye dayalı, demokratik katılımcı bir kamusal yaklaşımdır. Bir başka deyişle, yerel-merkez dengesi kurulmuş bir devletçiliktir.” Kısaca, kamu yatırımcılığı ile daha eşitlikçi bir kalkınmayı içeren büyümeyi ve sosyal adaleti sağlama olanağı vardır.Gerisi “lafügüzaf (anlamsız, gereksiz, boş söz)”dır .
Özetle Türkiye, iki seçenekle karşı karşıyadır. Birinci seçenekte-uygulanmakta olan budur-merkez ülkelerin izin ve uygun gördüğü ölçüde ekonomi-politika sürdürmeye devam edecektir. Ancak bu durum, şimdikinden daha yüksek düzeyde mal ve hizmetler üretiminde gerilemeyi ve gelir dağılımında bozukluğu gündeme getirecektir.
İkinci seçenekte, “bağımsızlık temelinde ve merkez ülkelerin denetiminden uzaklaşarak kendi gücüne dayalı, daha eşitlikçi bir kalkınma modelini(salt büyümeci değil) gerçekleştirmektir. Model, aynı zamanda insan-doğa eksenli çevreyi koruyan, insanın gereksinim duyduğu sağlıklı gıdayı doğal kaynaklarından sağlayan, kendisiyle barışık bir kalkınma modeli”dir.
Elbette,bu politikalar zaman süreci içinde gerçekleştirilebilir.
Acil Çözümler Ne?(*)
“Sağlığımızı Korumak İçin;
Gıda Egemenliği İçin ;
İş Güvencesi ve İşsizliği Önlemek İçin;
Hizmet Sektöründe:
Eğitim Hizmetinde:
Eğitim hizmetlerinin kamulaştırılması doğrultusunda adımlar atılmalı.” derim.
Şimdi kimileri sorabilir. Bütün bu önermelerin kaynağı kimden çıkacak ve kaynak var mı? Aslında devlet bütçesinin neredeyse tümü, çalışanlardan doğrudan ve dolaylı olarak elde edilmiyor mu?
(*)Günümüz için “Acil Önlemler” için daha ayrıntılı bir bildirge 27 Mart 2020 tarihinde , “Sosyal Bilimciler” tarafından kamu oyuna sunulmuştur.Yazımda bu önermelerden yararlandım.
mustafa.kaymakci68@gmail.com
Benzer Haberler
Facebook'ta Biz
YAYIN İLKELERİ
———————-
YURTSEVERLİK.COM sitesi Türkiye’nin birlik ve beraberliğinden, hiçbir ayrım gözetmeksizin toplumsal barışın korunmasından, insanın en yüce varlık ve emeğin en yüce değer olduğu savından, demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden, sosyal adaletin hakim kılınması düşüncesinden hareketle yayıncılık yapar. Sınırları bu noktalardan geçen ilkeler çerçevesinde sitede yazılarına yer verilen herkesten aynı sorumluluğu eksiksiz göstermelerini bekler. Dolayısıyla YAYIMLANAN YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU TAMAMEN YAZARLARINA AİTTİR.
İLETİŞİM
———————-
f.sayliman@gmail.com