19 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

SEMRA PELEK: KIZIL ORDU’NUN ”GECE PİLOTLARI” DEDİĞİ KADIN PİLOTLAR VE CİNSİYETÇİ ROLLERİ ALTÜST EDENLERİN UNUTULMAZ BAŞARISI

Ana Sayfa » GÜNCEL » SEMRA PELEK: KIZIL ORDU’NUN ”GECE PİLOTLARI” DEDİĞİ KADIN PİLOTLAR VE CİNSİYETÇİ ROLLERİ ALTÜST EDENLERİN UNUTULMAZ BAŞARISI

Eklenme : 16.06.2022 - 10:37

SEMRA PELEK: KIZIL ORDU’NUN ”GECE PİLOTLARI” DEDİĞİ KADIN PİLOTLAR VE CİNSİYETÇİ ROLLERİ ALTÜST EDENLERİN UNUTULMAZ BAŞARISI

Kızıl Ordu’nun ‘gece cadıları’ dediği kadın pilotlar, karanlıkta hedefleri bombalıyordu. Bu sadece taktiksel bir başarı değildi, Nazilerin cinsiyet rollerini de alt üst etti. Birgün’den Semra Pelek yazdı:

 

Bombardıman uçakları motoru rölantiye alarak hedefe sessizce yaklaşıyor, gecenin zifiri karanlık örtüsü altında hedefleri bombalıyorlardı. Kızıl Ordu’nun kadın pilotları, faşist orduları gece baskınlarında peş peşe yenilgiye uğratıyordu. Mutlak sessizlikteki bu şaşırtıcı saldırıları nedeniyle, Nazi birlikleri onlara ‘Gece Cadıları’ (Die Nachthexen) adını verdi.

İkinci Dünya Savaşı sırasında, 1941’den 1945’e kadar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) Kızıl Ordu’sunda bir milyona yakın kadın savaştı. O zamana kadar “savaşçı kadınlar” modern dünya için efsaneler diyarına aitti. Amazonlar elbette biliniyordu, bazı Afrika kabilelerinde de kadınlar savaşmıştı. Daha yakın dönemde İspanya İç Savaşı’nda, partizanlar gibi düzensiz birliklerde savaşan kadınlar olmuştu. Kadınlar başka ülkelerde de savaşlarda önemli roller üstlenmişlerdi ama çoğu ya hemşire ya da aşçıydı, yani ya kahraman erkeklerin yaralarını sarıyor ya da yemeklerini pişiriyorlardı. İkinci Dünya Savaşı’nda Müttefik Devletler’in ordularında da kadınlar vardı ama lojistik görevler üstlenmişlerdi, savaşmak erkek işiydi ve kadınlar için tabuydu.

KADINLAR İŞGAL SONRASI SEFERBERLİK BAŞLATTI

Kızıl Ordu’da tamamen kadınlardan oluşan birliklerin kurulmasına SSCB’de profesyonel pilot diplomasını alan ilk kadın olan Marina Raskova öncülük etti. Kızıl Ordu, kadın birliklerine karşıydı. Raskova, yakın dostu Stalin’i ikna etti. Sonunda Stalin’in, 8 Ekim 1941 tarih ve 99 sayılı emriyle Kızıl Ordu içinde 586 Avcı Hava Alayı, 587. Bombardıman Hava Alayı ve 588. Gece Bombardıman Hava Alayı kuruldu. Üçü de tamamen kadınlardan oluşuyordu.

gece-cadilari-1029166-1.

‘Kadınlar savaşmaz’ tabusunu toplu olarak yıkanlar da yine Sovyet kadınlar oldu. Nazi ordusu, 1942 yılının baharında Volga Nehri kıyılarına ve Stalingrad’a çıkarak Sovyetleri işgal harekâtı başlattığında binlerce genç Sovyet erkeği ya hayatını kaybetti ya da yaralandı. Babalarını, erkek arkadaşlarını, sevgililerini veya kocalarını savaşta kaybeden Komünist Partisi ve Komsomol üyesi kadınlar, işgalin ardından tamamen gönüllülük esasıyla bir seferberlik başlattılar; Nazilere karşı savaşacaklardı. Kadınlar birliklere katıldı, Marina Raskova onları eğitiyordu.

SADECE BİR UĞULTU DUYULUYORDU

Kadınlardan oluşan hava birlikleri kurulmuştu ama birliklerin güçlü uçakları yoktu. Savaş sırasında yaptıkları baskınlarla ünlenecek 588. Gece Bombardıman Hava Alayı’na sadece Birinci Dünya Savaşı’ndan kalma eski çift kanatlı Polikarpov PO-2 bombardıman uçakları tahsis edildi. Aslında nakliye için kullanılan bu uçaklar, avcı uçağı değildi ve gece bombardımanlarında kullanılması güçtü. PO-2 alçak irtifalarda uçuyordu, hızları düşüktü; kadınlar uçağın dezavantajlarını avantaj haline getirecekler ve geliştirdikleri taktikle sonunda ‘Gece Cadıları’ adını alacaklardı.

Gece Bombardıman Hava Alayı’nda görevli kadın pilotlar, Nazilerin eline sağ geçmemek için paraşüt kullanmıyorlardı. Hitler’in orduları, esir düşen askerlerle ilgili düzenleme getiren 1929 Cenevre Sözleşmesi’ni şeytanlaştırdıkları kadın savaşçılara uygulamıyordu. Nazilerin eline düşen kadın savaşçılar, doğrudan Nazi toplama ve ölüm kamplarına gönderiliyordu. Gece Bombardıman Hava Alayı’nın kadın pilotları paraşüt kullanmayarak, aynı zamanda PO-2 uçaklarının 250 kilogramlık düşük bomba kapasitesini de artırmışlardı.

Gecenin kör karanlığında hedefe yaklaşırken PO-2’nin motorunu rölantiye alıyor, alçak irtifada düşman birliklere yaklaşıyorlardı, Hitler’in askerleri daha ne olduğunu bile anlamadan uçaklar bombalarını hedeflerin üzerine bırakıyordu. Alman askerler, saldırıdan önce kadın pilotlar havada sakince süzülürken sadece bir uğultu duyuyordu. Bu uğultuyu, ‘cadı süpürgesi sesine benzeten’ Naziler, Gece Bombardıman Hava Alayı pilotlarına ‘Gece Cadıları’ ismini taktılar. Hafif uğultu bir anda önce keskin bir sese, sonra büyük bir patlamaya dönüşüyordu. Bu Naziler için ölümün sesiydi.

KASLI VE SAĞLIKLI ALMAN ERKEĞİ İMGESİ SARSILMIŞTI

Bugün artık, kadın pilotlara neden “cadı” dendiğini biliyoruz. Hayır, sebep sadece uçaklarının çıkardığı o uğultu değildi. Tarih boyunca direnen, eşine veya efendisine itaat etmeyen, köleleri isyana teşvik eden her kadın gibi savaşçı kadınlar da cadılaştırılmıştı. Çünkü Kızıl Ordu’nun kadın savaşçıları, Nazilerin geleneksel cinsiyet rollerini alt üst etmişti; propaganda posterlerindeki güçlü, kaslı ve sağlıklı Alman erkeği imgesi çökmüştü, Hitler’in Ari Irk’ı temsil eden askerleri kadınlara yeniliyordu. Bu Nazileri güçsüz hissettirmişti ve nihayet kontrolden çıkmışlardı. Elbette bu kadınlar basit uçaklarla savaşıyor olamazlardı, tabii ki büyünün gücünü kullanıyor olmalıydılar. Hitler’in propaganda aygıtı psikolojik üstünlüğü ele geçirmek ve kadınlara karşı mücadeleyi meşrulaştırmak için, Kızıl Ordu’nun savaşçı kadınlarını soğuk, tavizsiz, duygusuz, zalim, yozlaşmış ve savaşın kurallarını çiğneyerek acımasızca öldürülen insanlık dışı yaratıklar olarak resmetmeye başladı. Sovyet kadın savaşçılar şeytanlaştırılmıştı.

Savaş ilerledikçe Sovyetler Birliği’nde de geleneksel cinsiyet rolleri bulanıklaştı. SSCB’nin posterlerinde Kızıl Ordu’nun kadın savaşçıları cinsiyetsiz olarak resmedilmeye başlamıştı. Ve savaş gibi zafer de “erkek işiydi.” Zaferden sonra Kızıl Ordu’da savaşan kadınlar, döndükleri toplumda erkekler gibi karşılanmadılar. Kutlamalar şöyle dursun, Kızıl Ordu’nun savaşçı kadınları, evli subayları baştan çıkarmakla suçlandılar. Erkeklerle birlikte faşizme karşı savaşmış ama hayat normale döndüğünde “hafif kadın” olmuşlardı. Savaştan kaynaklanan fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle, erkeklere “en uygun eş” ve anne de olmadılar. Haklarında kahramanlık hikâyeleri yazılmadı. Belaruslu yazar Svetlana Aleksiyeviç, ilk eseri ve kurduğu türün ilk örneği sayılan Kadın Yok Savaşın Yüzünde kitabında II. Dünya Savaşı’nın SSCB’de kadınlar ‘cephesinde’ nasıl yaşandığını, savaşan kadınlarla konuşarak belgeledi. Aleksiyeviç, 2015 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi oldu, Ödül Komitesi Aleksiyeviç’in eserlerinin, “zamanın acılarına ve yürekliliğine adanmış bir anıt olduğunu” açıkladı.

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları