CHP Genel Başkanı’nın ‘’24 Haziran gecesi iyi bir sınav vermedik.’’ özeleştirisi iyi niyetle değerlendirildiğinde alkışlanacak bir itiraf gibi görünse de, o gün ve öncesinde yapılan diğer yanlışlar bakın nelere mal oldu:
Ülke tek adam rejimine geçti.
Cumhuriyet’in temel değerleri en az iki kuşak geriye dönmemecesine rafa kaldırıldı.
Çağdaş dünyanın insanı insan yapan, tartışılması bile ayıp sayılacak binlerce yılda oluşmuş ‘’Yurttaşlık kültürü’’ kul zihniyetine, ümmet anlayışına evrildi.
Ülkenin demografik yapısı, sayıları 5 milyona ulaşan, hayatları boyunca demokrasinin d’sini görmemiş, hep tek adamla yönetilmiş Suriyeli göçmenlerin önlenemez akınıyla bambaşka bir kimliğe büründü.
Ekonomik çöküntü ‘’Bugünler iyi günlerimiz, asıl dalga arkadan geliyor.’’ yorumları eşliğinde kitlelerin üzerine kapaklandı.
‘’24 Haziran gecesi iyi bir sınav veremedik.’’ diyen genel başkanının, ülkenin önüne birike birike gelen bu sorunlara yönelik hiçbir çözüm önerisinin olmamasının bedelini şimdi Türkiye ödüyor.
Yalnızca 24 haziran gecesi değil, genel başkanlığa geldiğinden bu yana 9 seçimdir kitlelerin umutlarını sandığa gömen partinin başarısız öğrencisinin, dersine hiç çalışmadığı halde bir şey olmamışçasına okula devam etmesinin anlamı nedir?
Eğitimin temel kuralıdır: Sınavda başarısız olan bedelini öder.
CHP’nin Genel Başkanı da kendi açıklamasıyla, ülke açısından kader sayılabilecek bir sınavda sorulara gereken yanıtları verememiştir.
Buna rağmen okula devam etme inadının akılla, mantıkla, vicdanla bağdaşır bir yanı var mıdır?
