29 Mart 2024 - Hoş geldiniz

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- 6’LI MASADAKİLER KENDİLERİNDEN BEKLENENLERİN FARKINDALAR MI?

Ana Sayfa » GÜNCEL » SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- 6’LI MASADAKİLER KENDİLERİNDEN BEKLENENLERİN FARKINDALAR MI?

Eklenme : 04.03.2023 - 14:30

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- 6’LI MASADAKİLER KENDİLERİNDEN  BEKLENENLERİN FARKINDALAR MI?

 

 

Türkiye Cumhuriyeti, ikinci yüzyılına girdiği şu günlerde, belki de, en derin siyasi açmazlarından biri ile karşı karşıya getirilmiş bulunuyor. Diğer bir yaklaşımla, yurttaşlar olarak, çok partili demokrasiye geçişin sekseninci yılına doğru, hayli arızalı da olsa, mevcut haliyle bile demokrasinin korunup, korunamayacağı kaygısına sürüklenmiş bulunuyoruz.

Daha önce yaşanan benzer niteliklerdeki üç  siyasi kriz hatırlanacak olursa; bunların hepsinde, o dönemlerde yürürlükte olan TSK İç Hizmet Kanunu’nun “meşhur” 35.maddesine göre asker “durumdan vazife çıkarır” sivil yönetimlere, ya “muhtıra” verir, ya da onları devirirdi. Sonuçta iktidara el koyar, bir süre ülkeyi “yönettikten” sonra kendi güdümlerinde ya bir hükümet kurdurur, ya da seçtikleri “kurucu meclis”e hazırlattıkları yeni anayasa ile demokrasi yeniden tesis edilmeye çalışılırdı.

Ancak 27 Mayıs 1960 darbesi ardından 1961’de yürürlüğe giren bir hayli özgürlükçü ve demokratik Anayasa hariç, ilki 12 Mart 1971, ikincisi 12 Eylül 1980’deki darbeler ardından yapılan her anayasa değişikliğinde, 1961 Anayasası ile tanınan özgürlükler birer birer budandı. Sonunda, 2013 yılında o 35.madde kaldırılarak askerin siyaset üzerindeki baskısının ortadan kaldırılması demokrasi adına önemli bir gelişme oldu.

 

AKP’nin ilk dönemindeki başarıları…

Ancak, 1990’lardaki “sol/sosyal demokrat” siyaset, son derece tutarsız,  öngörüsüz liderlik kadrolarının hataları nedeniyle üçe bölününce, büyük kentler belediye başkanlıklarını ve ardından genel seçimleri kazanan AKP tek başına iktidara geldi.

AKP hükümeti ilk döneminde, önceki koalisyon hükümetinin ülkeyi sürüklediği büyük ekonomik krizin ardından, IMF’nin talepleri doğrultusunda  yapılmak zorunda kalınan yasa değişiklikleriyle kamu yönetimindeki rasyonel düzenlemeleri sürdürerek toplumun desteğini kazandı.

AB üye adaylığı statüsünün sağladığı çıpa ile küresel finans piyasalarından uygun koşullarda temin edilen kredi olanaklarıyla ekonomi büyütülürken, başta sağlık olmak üzere kamu hizmetlerinde önemli iyileşmelere gidildi.

Ardından peş peşe seçimleri kazanan AKP liderliği, nihayet 2018 CB’lığı seçimlerini kazanınca “ülkedeki her şeyin sorumlusu benim” sözleriyle, 19.yüzyıl İngiliz devlet adamı Lord J.D.Acton’ın, “güç yozlaştırır, mutlak güç mutlaka yozlaştırır” sözlerinin ne denli isabetli bir siyaset dersi olduğunu kanıtladı.

 

6’lı Masa..

Nitekim, 2018 yılından bu yana CB’lığı rejimi ile yönetilen ülkede, peş peşe ortaya çıkan ekonomik krizler sürecinde  AKP liderliğinin agressif tutumu giderek daha da sertleşti. Buna karşı tepkili halk kesimlerinin temsilcisi olan partilerden CHP ve İYİ Parti “millet ittifakı” adıyla kurdukları birlikteliğe, ikisi eski AKP’li bakanın kurduğu parti yanında, iki küçük sağ partiyi de davet ederek “6’lı Masa” adını verdikleri bir örgütlenmeye gittiler.

Bu “masa”nın ilk amacı, ülkeyi hakimiyeti altına alan “tek adam” yönetimine karşı, bu yıl yapılacak seçimlerde “ortak aday” çıkarmak olarak belirlendi. Ayrıca, büyük ölçüde zayıflayan kamu yönetimini iyileştirmek adına,  ivedilikle bu rejimden kurtulup, “güçlendirilmiş parlamenter rejim” olarak adlandırdıkları düzene geçilmesi öngörülmekteydi. Nitekim bu amaçla bir araya getirilen uzman kadrolara adeta “devleti yeniden inşa etme”ye yönelik plan ve programlar hazırlattırıldı.

 

Peki şimdi ne oldu?

 Tarafların beyanlarından anlaşıldığı kadarıyla, masadaki her partinin seçtiği uzmanların son on ay içinde yaptıkları yoğun çalışmalar sonucunda, kamu yönetimini  baştan aşağı rasyonelleştirecek plan ve programlar hazırlanmış durumda. Ancak bir yandan uzmanlarca bunlar hazırlanırken, en önemli iş olan “ortak CB adayı” belirlenmesi işi, on ay gibi uzun bir süre boyunca “eveleme develeme” hesabı son güne bırakılınca, sonuçta özellikle iktidarın işine gelecek biçimde sonlanmış gibi görünüyor.

Bunun en açık nedeni, başta CHP liderliği olmak üzere tamamının, halkın kendilerinden beklediği “ülkeyi yeniden inşa etme” amaçlı kurucu meclis oluşturacak yol izlemeleri yerine, kişisel mevki, makam hırslarını yenememeleridir.

Daha açık bir ifadeyle, bir taraftan CHP liderlik kadrosu başta CB’lığını ele geçirerek, şimdiye değin hiç erişemedikleri kamu yönetimini paylaşma oportünizmi içindeyken, anketlere göre biri yüzde ikilik, diğerleri ise yüzde bir dolayında seçmen desteğine sahip olanların da, CHP listelerinin ön sıralarında seçilmeyi garantileme peşinde oldukları anlaşılıyor.

Anketlere göre ikinci sırada seçmen desteğine sahip İYİ Parti kadrolarındaki çoğu eski MHP’linin amacı ise, yirmi yıl öncesine kadar çok alışık oldukları siyasi mevkilere tekrar erişebilmek gibi görünüyor.

“Türk tipi yeni siyaset” olarak adlandırılabileceğim bu yoz “siyasi kültür”, 1968’den esinlenen yurtsever gençliğin siyaset yapmasına engel olmak için, 12 Eylül 1980 darbesi ile büyük ölçüde  tırpanlanmaları  sonucunda alanı boş bulan çoğu oportünist tiplerin siyasetin iki tarafında da yer bulabilmelerinin sonucudur.

 

Sonuç..

 6’lı Masadaki yılların siyaset esnafı muhteremlere, Atatürk’ün Osmanlı’yı çöküşten kurtarabilmek için yıllarca  cephelerde savaşmasının ardından, elde kalan topraklar için Kurtuluş Savaşı vererek kurduğu ve eşsiz Devrimleri ile güçlendirip, bilim ve akıl ile çağdaş uygarlıklar düzeyine taşınmasını beklediği Cumhuriyet’i, yüzüncü yılın sonunda ne hale getirdiklerine bir bakmalarını öneririm.

Gün, sinsice kişisel hırslarınız peşinde, Bizans entrikaları benzeri, yıllardır yapageldiğiniz yozlaşmış siyaset günü değil, “kendini bilme” yani, arif  olma günüdür.

Aksi takdirde tarih önünde sorumluluğunuz çok ağır olacaktır.

 

 

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları