26 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- 70.YILINDA NATO’YA “DÜŞMAN” ARANIYOR. PEKİ YENİ DÜŞMAN KİM ?

Ana Sayfa » GÜNCEL » SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- 70.YILINDA NATO’YA “DÜŞMAN” ARANIYOR. PEKİ YENİ DÜŞMAN KİM ?

Eklenme : 05.12.2019 - 20:29

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- 70.YILINDA NATO’YA “DÜŞMAN” ARANIYOR. PEKİ YENİ DÜŞMAN KİM ?

 

 

1949’da kurulan NATO’nun 70. yılı ” kutlama” buluşması için 29 üye ülke lideri  geçtiğimiz salı günü Londra’da bir araya geldi.

Zirveye damga vuran gelişmelere geçmeden önce NATO hakkında kısa bir hatırlatma ve zirve öncesi gelişmelere kısaca yer vermek yararlı olabilir.

Hatırlanacağı gibi NATO’nun kuruluş amaçlarından en önemlisi, İkinci Dünya Savaşı sonunda oluşan Sovyet Bloku’na karşı batı Avrupa ülkelerini korumaktı.

Ancak 1989’da Berlin Duvarının yıkılmasının ardından, iki yıl sonra 1991 yılında SSCB dağılınca, NATO’nun geleceği tartışılmaya başlandı. Hatta Varşova Paktı’nın çözülmesinin ardından NATO’yu da benzer bir akıbetin beklediği bile ifade edildi.

Fakat tam tersine, Varşova Paktı’nın çözülmesiyle boşta kalan eski demir perde üyelerinin de katılımıyla üye sayısı zaman içinde 12’den 29’a yükseldi.

Bu katılımlarla büyümesine rağmen, NATO’nun geleceğinin ne olacağı konusundaki spekülasyonlar hiç durmadı.

Ancak ABD, o süre boyunca, önce Afganistan’da, sonra da Başkan Bush’un Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın 2003’te duyurduğu BOP projesi ile başlatılan ” Arap Baharı ” sürecinde, Ortadoğu ülkelerindeki operasyonlarda NATO’daki ortaklarını desteğe zorlamaktan geri durmadı.

Nitekim ABD tarafından planlanan ve NATO üyesi bazı devletler tarafından desteklenen operasyonlarla Irak, Suriye ve Libya gibi petrol zengini ülkelerin halkları birbirine düşürülerek yaratılan iç savaşlarda, yüz binlerce insan katledildi, milyonlarcası da yurtlarını terke zorlanarak göç yollarında açlık, yokluk ve hastalıklara maruz bırakıldı.

Trump’ın ” NATO Demode Bir Örgüttür ” sözleri 2016 seçim kampanyası boyunca verdiği izlenimle, ABD’nin alışılmış başkan profilinden beklenenlerin dışında bir hayli farklı söylem ve eylemler sergileyeceği tahmin edilen Trump, başkanlık koltuğuna oturmasından itibaren bu beklentileri haklı çıkarmakta hiç gecikmedi.

Kampanyada kullandığı iki önemli slogandan biri “America First/Önce Amerika “, diğeri de NATO’nun modası geçmiş ” obsolete ” bir örgüt olduğuydu.

Trump’a göre, Avrupa’nın Sovyet tehdidinden korunması için kurulmuş olan bu örgütün masraflarının büyük bölümünün ABD tarafından ödenmesi artık söz konusu olamazdı.

Trump’ın zaman zaman ortaya çıkan bu tür saldırgan tavrı ve tutarsızlıkları karşısında, Macron ve Merkel yaklaşık bir yıl önce Aachen’de Elysee 2.0 adı verilen antlaşmayı imzaladılar.

Ana amacı, AB’nin ana eksenini korumak, ve popülist Euroseptiklerin genişlemesini önlemek olarak açıklanan bu antlaşmada her iki ülke de NATO’ya bağlılıklarını vurguladılar.

 

Macron’un ” NATO’nun Beyin Ölümü” Sözleri

Ancak Macron’un geçen ay Çin ziyareti dönüşünde Elysee Sarayında The Economist dergisine verdiği demecinde,

” NATO beyin ölümü aşamasında, Trump Avrupa’ya duyarsız, Avrupa’nın kendi ordusunu kurma zamanı geldi” şeklindeki şaşırtıcı sözleri büyük tepkiye neden oldu.

Macron’un bu çıkışına, Merkel ” Nato’suz olmaz ” derken, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, NATO’nun güçlü olduğunu vurguladı.

 

 

Erdoğan’ın Veto Tehdidi

Macron’un Londra’daki toplantıya sadece bir ay kala bu tuhaf çıkışının, 70.yıl kutlamaları vesilesiyle yapılacak liderler zirvesinde hangi yankılara neden olacağı düşünülürken, bir çıkış da Türkiye CB’ı Erdoğan’dan geldi.

Erdoğan Türkiye’nin Barış Pınar’ı harekatını eleştiren, başta Macron olmak üzere diğer NATO liderlerinden, Suriye’nin kuzeyindeki YPG’nin terörist örgüt olarak kabul edilmesini, aksi takdirde NATO’nun, Baltık Ülkeleri ve Polonya için tasarladığı yeni savunma düzenlemelerine ilişkin planını veto edeceğini bildirdi.

Yani özetlemek gerekirse, zirve NATO içi birçok sorunun gölgesinde başladı.

Ayrıca liderlerin kendi ülkelerindeki sorunlar da cabasıydı!

Zirvenin ilk gününde Trump’ın azil görüşmelerinin Temsilciler Meclisi Adalet Komitesi’ndeki soruşturma başlamıştı. Görüşlerine başvurulan ABD’nin en ünlü dört Anayasa Profesörünün üçü Trump’ın azledilmesi kararının yerinde olduğunu ifade ettiler.

Macron’un Fransa’sında ise yaygın grevler ve toplu gösteriler başlamak üzereydi.

Boris Johnson’ın Birleşik Krallığında ise Brexit nedeniyle yapılacak seçimlere sadece on gün kalmıştı.

Önde gelen bu liderlerin arasında belki de en rahatı Merkel’di. Yakında görevi bırakacağını söyleyen Merkel sakin ikili görüşmeler dışında pek görünmedi.

Diğer 20’den fazla ülkenin liderlerinin ” aile fotoğrafı”nda bulunmaktan öte sesi çıkmadı.

 

 

Zirvede Neler Oldu?

Beklendiği gibi ilk çatışma Macron ile Trump arasındaki ikili görüşme sırasında patlak verdi.

Trump üye ülkelerin GDP’lerinin % 2’sine kadar destek istediği ülkelerin sadece dokuzunun bu yükümlülüğünü yerine getirmiş olmasının iyi bir gelişme olmasına karşın, NATO’nun finansal yükünün hala ABD üzerinde olmasının haksızlık olduğunu vurguladı. Yani her zamanki gibi ” para da; para ” diye tutturdu.

Macron ise, sorunun sadece para olarak değerlendirilmesinin yanlışlığına değinerek, en önemli hususun NATO’nun askeri müdahalelerinde görev alan askerlerin güvenliği olduğunu vurguladı.

En önemlisi de, ” Bir askeri örgüt olarak NATO’nun düşmanı kimdir?” sorusunu sormasıydı. SSCB’nin Varşova Paktı’na karşı kurulmuş olan NATO için, Rusya’nın eskisi gibi düşman kabul edilemeyeceğini, birçok AB ülkesinin Rusya ile ikili iliskiler içinde olduğunu ifade etti.

Trump ise Rusya konusuna hiç değinmeden, İŞİD, El Kaide vb kökten İslamcı akımların en önemli hedefler olduğunu, hatta İran’daki son katliamlar nedeniyle İran’ın da bu hedefler arasında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Bu ikili görüşmede Trump’ın Macron’a karşı sarkastik ifadeler kullanması karşısında, Macron’un Trump’ı ciddiyete davet etmesi bir hayli dikkat çekiciydi.

 

 

Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatının Yansımaları

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki Barış Pınarı harekatı konusunda Trump’ın olumlu tavrı ve askerlerini sadece petrol alanlarını sahiplenmeye çektiklerini söylemesi üzerine; Macron’un Erdoğan hakkındaki söylemi dikkat çekiciydi.

Erdoğan ile terörizmin ve teröristlerin tanımı konusunda mutabık olmadıklarını ifade eden Macron, ” Erdoğan bizden, dün İŞİD’e karşı omuz omuza birlikte savaştığımız unsurları terörist ilan etmemizi bekliyor. Bu mümkün değil. Ayrıca Erdoğan’ın geçmişte İŞİD’in bazı unsurları ile işbirliği yaptığını  da unutmadık” sözleri ilginçti.

Macron’un bu sözlerine karşı Erdoğan’ın söylediği iddia edilen, ” sen NATO’nun beyin ölümünden söz edeceğine, git önce kendi beynini kontrol ettir!” sözleri, çatışmanın bir hayli ilginç bir boyutunu sergiledi.

Son ilginç gelişme Kanada Başbakanı Trudeau’nun, sosyal medyaya yansıyan görüntüleri oldu. Buckingham Sarayında Kraliçe’nin liderleri ağırladığı resepsiyonda, Trudeau’nun Macron, Boris Johnson ve Hollanda Başbakanı Rutte ile ayaküstü sohbetinde Trump ile ilgili alaycı sözleri sosyal medyada yer aldı.

Merkel ile ikili görüşmesi sırasında, Trudeau’nun bu davranışı hakkında görüşü sorulan Trump’ın Trudeau’yu iki yüzlülükle suçlaması da zirvenin ilginç anekdotlarından biri olarak kayıtlara geçti. Görüşmeler sonrası, Trump’ın basın toplantısı yapmadan Londra’yı terketmesinin nedeninin Trudeau’ya olan tepkisinden kaynaklandığına işaret edildi.

Sonuç olarak söylemek gerekirse; başta Trump ile Macron’un diyalogları ve Erdoğan’ın ‘ terörizm ‘in tanımı konusunda yalnız kalmasının ve özel görüşmelerle vazgeçtiği bildirilen  ” veto ” tehdidinden başka konunun pek gündeme gelmediği bir NATO zirvesi daha sona erdi.

Yazının başlığındaki soru, bana kalırsa havada kaldı!

Sonuç bildirisinde ne denirse densin; ” yeni düşman ” konusunda görüş birliğine varılamadı. Aslında pek ciddiye alındığı da söylenemez.

Ancak şu kadarının gündeme geldiğini söylemek faydalı olabilir.

Ukrayna’nın doğusu ve Kırım’ın ilhakından sonra Rusya’nın Baltık Ülkeleri için halen bir tehdit oluşturması; İŞİD ve El Kaide’nin tehdit olmayı sürdürmesi dışında kati bir  ” düşman ” bulunamadı.

Çin mi?

Başta askeri olmak üzere her alanda büyük gelişmeler kaydedildiğine değinildi ama Trump dahil hiçbir lider bu ülke için ” düşman ” sözcüğünü ağzına almadı.

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları