Son birkaç gündür ABD siyaset arenası Trump için kara bulutlar taşıyan sert fırtınalara sahne oluyor.
Demokrat Partililer açığa çıkan bu son olay nedeniyle Trump’ın artık göreve devamının mümkün olmadığı için azledilmeyi hak ettiğini iddia ederlerken, Cumhuriyetçiler ise muhalefetin girişiminin sonuçsuz kalmaya mahkum bir ‘siyasi tiyatro’ olduğunu ifade ediyorlar.
Bu konulara meraklı okuyucuların hatırlayacağı gibi söz konusu olay da, Trump’ın kampanya yöneticileri ve damadının 2016 seçimleri öncesi Rus ajanlar vasıtasıyla tezgahladığı iddia edilen oyun gündemdeki yerini koruyor.
Hatırlanacağı üzere 2016 seçimlerinde Rus hackerler, Demokrat Başkan Adayı Hillary Clinton’un hesaplarına girip, özel mesajlarına ulaşmışlardı.
Trump’ın Kurduğu İddia Edilen Yeni Oyun…….
Bu defaki “oyun” nedir diye kısaca bakıldığında, Trump’a göre 2020 seçimlerinde Demokratlar’ın adayı olması ihtimali giderek yükselen Joe Biden’ın, geçmişte Ukrayna ile kirli ilişkilere girmişti. Biden’ın oğlu Hunter Biden, Ukrayna’da kurulu bir enerji şirketinde göreve getirilmiş ve bu sırada karıştığı yasa dışı işler nedeniyle Ukrayna savcısı tarafından hakkında soruşturma açılmıştı. Ancak o dönemde Başkan Obama’nın Yardımcısı olan Joe Biden görevini kötüye kullanarak, Ukrayna Başkanı aracılığıyla soruşturmayı yapan savcının görevden uzaklaştırılmasını sağlamıştı.
Demokratlara göre şimdi Trump bu iddiasını seçim sürecinde Biden’a karşı kullanmak amacıyla Ukrayna üzerinden tezgah kurmayı planlıyor.
Demokratların iddiasına göre oyun şöyle kurgulanıyor:
Trump Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savunma gücünü arttırmaya yönelik, ABD’nin bu ülkeye yapacağı yaklaşık 400 milyon $’lık silah yardımını askıya aldı ve ülkenin yeni seçilen Başkan’ı Zelensky’yi defalarca arayarak ‘Bana bir iyilik yap ki, ben de sana yapayım.’ kozunu kullandı. Yani Biden’ın oğluyla ilgili soruşturmanın yeniden başlatmasını talep etti.
” Tezgah “İle İlgili Ayrıntılar Nasıl Ortaya Çıktı?……..
Son birkaç gündür ABD medyasının ağır topları yanında, dünya medyasının başlıca unsurları da Ukrayna’daki olayın ayrıntıları ile ilgili polisiye tadında öyküler yazıp duruyorlar.
Konumuza dönecek olursak ABD Anayasal Başkanlık Sisteminin ana sütunlarından biri olan ‘ checks and balances/ kontrol ve denge ‘ mekanizmasını hatırlatmak gerekir.
Bu mekanizmaya gör herhangi bir kamu yöneticisinin, bu Başkan bile olsa, anayasaya aykırı olduğu düşünülebilecek bir eylemini duyan veya öğrenen kamu istihbaratçısı bilgiyi anında çalıştığı birimin yöneticisine aktarmakla yükümlü kılınmış.
İhbar edenin çalıştığı kurumun yöneticisi de, bu eylem hakkında ihbarcının yazılı beyanını alır almaz, durumu doğrudan Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesine bildirmek ile sorumlu tutulmuş.
İhbar edenin CIA’nın Beyaz Saray’da görevlendirdiği ajan olduğu tahmin edilen bu olay da Temsilciler Meclisi’nin ilgili komitesine intikal etmiş.
Anlaşılan ihbarcı olaya bizzat tanık olmamış ama Trump’ın Zelensky ile yaptığı konuşmaların tuhaflığından telaşlanıp, konuşma metnini gizlemeye çalışan bazı Beyaz Saray çalışanlarının kendi aralarındaki konuşmalardan elde ettiği bilgileri, amirlerine aktarmak üzere kaydetmiş.
Demokratlar’ın Azil Girişimi Süreci…
Bilindiği gibi ABD iki meclisli başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Bu dönemin Senato’sunda çoğunluk Trump’ın partisi Cumhuriyetçilerde, Temsilciler Meclisi’nde ise Demokrat’larda. Dolayısıyla Temsilciler Meclis Başkanı da Demokrat Partili Nancy Pelosi.
Bayan Pelosi’yi yakın zamana kadar Trump’ın birçok tasarrufuna yönelttiği eleştirilerden ve bazen de bir araya geldiklerinde giriştiği sözlü tartışmalardan hatırlıyoruz.
Ancak Trump’ın başkanlık koltuğuna oturduğu 2017’den beri bazı Demokrat temsilcilerin, Başkan’ın tasarrufları hakkında ‘azil ‘ sürecini başlatma taleplerini şimdiye kadar hep geri çevirdiğini de biliyoruz.
Ancak anlaşılan bu defa ikna olmuş ki geçtiğimiz salı günü Capitol Hill’de yaptığı konuşma ile Azil Soruşturması sürecini başlattığını ilan etti.
Pelosi yaptığı bu konuşmada “Başkan’ın Ukrayna Başkan’ı ile yaptığı konuşmada ortaya koyduğu eylem ile ulusun Başkan’ı olarak ettiği yemine, ulusal güvenliğe, anayasaya ve seçimlerin dürüstçe yapılması ilkelerine ihanet ettiği.” şeklinde çok ağır ifadelerle Trump’ı suçladı.
Bu konuşmasında ‘Cumhuriyet’i koruma’ görevini kurucu babalarından devraldıklarını söyleyen Pelosi’nin ‘Başkan yaptıklarından sorumludur. Kimse kendisini yasaların üstünde göremez. ‘ şeklinde, ABD kamuoyunun çok hassas olduğu, ‘Cumhuriyet’ ve ‘Yasa’ kavramlarına ağırlıklı vurgu yapması dikkat çekiciydi.
İddialar Karşısında Trump Ne Dedi?………
Pelosi’nin bu konuşması tam da Trump’ın BM Genel Kurulu’na hitap ettiği güne denk geldi.
Demokratların azil sürecini başlatma kararı ile ilgili kendisine sorulan sorulara verdiği ilk yanıtlarında Trump ‘ Göreve geldiğimden bu yana yaptığım son derece olumlu işleri dikkate almayan, ülkenin önünde çözüm bekleyen büyük sorunların çözümününde katkı sağlamaktan kaçınan Demokratlar’ın yaptığı bu iş tam bir Cadı Avı ‘ dedi.
Bu ilk tepkisinden sonra başka ilginç şeyler de söyledi Trump! Hatta bu olayı yaratanları “casusluk ve ihanet ” ile suçladığı konuşmasında “Eski zamanlarda olsa, bu tür şeyleri yapanlara başka cezalar verilirdi.” sözleriyle bilinçaltını adeta ele verdi.
Yine bir başka konuşmasında “Bu Demokratları durdurmak gerek, ya yargı yoluyla ya da başka bir şekilde. ” sözleriyle, kendisini ” diktatörlük özlemi ” içinde olmakla suçlayanları haklı çıkaracak kadar kontrolunu kaybetmiş bir tablo sergiledi.
Bundan sonra ne olabilir?……….
Bu sorunun yanıtı, büyük ölçüde Demokratların çizecekleri yol haritasına bağlı! Pelosi’nin ‘ İşe başladık, aceleye gerek yok, en ince ayrıntısına kadar delilleri topluyoruz ve süreci en dikkatli şekilde yöneteceğiz, hata yapmak istemiyoruz.’ şeklindeki sözlerine bakılırsa, Demokratlar’ın konuyu mümkün olduğunca gündemde tutmaya kararlı oldukları söylenebilir.
Böylece bir taraftan bu olay çerçevesinde kendi tabanlarını konsolide etmeye çalışacakları anlaşılıyor. Diğer taraftan da, Senato’daki çoğunluk Cumhuriyetçi senatörler başta olmak üzere, önceki seçimlerde muhalefete oy veren seçmenlerin en azından bir kısmının desteğini de sağlamayı hedefliyorlar.
Demokratlar için bu süreçte en riskli iş süreci kovalarken yapacakları bir hata sonucu taleplerinin aleyhlerine dönmesi.
Nitekim bazı fanatik Cumhuriyetçilerin en büyük beklentisi de, sürecin bir şekilde geri teperek, Joe Biden’ın Başkan yardımcılığı görevi sırasında Ukrayna’da bulaştığı skandalların ortaya çıkarılmasına fırsat vermesi!
Bu arada ABD basınında yer alan son haberlerde, Trump’ın Başkana tanınan özel yetkisini kullanarak Rusya Başkanı Putin ve Suudi yetkililerle yaptığı telefon görüşmelerinin kamuoyuna aktarılmalarına kısıtlama kararı aldığı bildiriliyor.
Bu kısıtlama kararının alınmasında, Rusya Lideri Putin’in talebinin de etkili olduğunun bildirilmesi ayrıca dikkat çekici.
Öte yandan kendi partisi Cumhuriyetçiler arasında bile son olayı bahane ederek Trump hakkında yükselmeye başlayan eleştiriler, 2020 seçim sürecine girilirken, önümüzdeki günlerin Başkan için bir hayli zor geçeceğini gösteriyor. Nitekim son gelen haberlere göre Trump’ın Ukrayna Özel Temsilcisi olarak görev yapan, eski büyükelçi Kurt Volker’ın istifası “Acaba Beyaz Saray’da bir şeyler mi oluyor?” sorusunu akla getiriyor. Öyle anlaşılıyor ki bu süreç 2020 seçim kampanyasına girilen şu günlerden itibaren, hem ABD, hem de dünya basınını daha uzun süre meşgul edecek.
