26 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- DEPREM VE ÜLKEMİZDE YAPI MÜHENDİSLİĞİ BAĞLAMINDA MÜHENDİSLİK EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ SORUNUNA BİR BAKIŞ

Ana Sayfa » GÜNCEL » SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- DEPREM VE ÜLKEMİZDE YAPI MÜHENDİSLİĞİ BAĞLAMINDA MÜHENDİSLİK EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ SORUNUNA BİR BAKIŞ

Eklenme : 08.03.2023 - 10:53

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- DEPREM VE ÜLKEMİZDE YAPI MÜHENDİSLİĞİ BAĞLAMINDA MÜHENDİSLİK EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ SORUNUNA BİR BAKIŞ

 

 Altı Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinde  kaybettiğimiz onbinlerce yurttaşımızın yasını tutarken, geçen hafta siyaset arenasında, 6’lı Masa denilen partiler grubundaki çatlamanın girdabına kapıldık ve neredeyse deprem acımızı unuttuk. Öyle ki, siyasetin çirkin sahneleri gündeme oturup çoğumuzun zamanını alırken, deprem bölgesinde neler olup bittiğine dair haberler geri plana kaydı.

Halbuki bu felakette kaybettiklerimizin üç katı dolayında, enkazdan yaralı kurtulan yurttaşlarımızdan ayakta tedavi ile iyileşenlerin dışındakilerin kimileri uzuvlarını kaybetti, kimileri de hala  hastanelerde tedavi altındalar. Yaralanmadan kurtulanların ise ne kadarı çadır veya konteynerlerde barınıyor, ne yiyor, ne içiyor, sorgulamaları vicdanlı yurttaşlarımıza kaldı.

İnsanoğlunun doğası mı tuhaf, yoksa toplum olarak bizde mi bir sorun var, anlamak da, anlatmak da gerçekten çok güç. Acılar elbette biraz azaldı ama hem güne, hem de geleceğe ilişkin sorunlar katlanarak sürüyor.

Diğer yandan bu felaket ülkemizin, Japonya benzeri birkaç ülke gibi bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini yüzümüze iyice çarpmış olmalı ki, bilim insanları başta İstanbul olmak üzere, birçok kentimizin yakın gelecekte risk altında olduğuna ilişkin uyarıları kaygıları daha da büyüttü.

Yani açıkçası öyle görünüyor ki, bu defa depremden ders alınmışa benziyor. Ancak değerli deprem bilimcilerimizden Prof. Övgün Ahmet Ercan’ın işaret ettiği gibi yaşananlardan  ders çıkarması gerekenler, yurttaşlardan önce siyasetçiler ve kamu yöneticileridir.

Ben de bu yazımda, yirmi dört yıl önceki Gölcük ve Düzce depremlerinin üzerinden hayli  zaman geçmesine karşın, kamu yönetimince yeterli ders alınmamış olmasının sonuçlarından biri olarak ortaya çıkan inşaat mühendisliği eğitim ve öğretimi süreçlerindeki yanlışlıkları, makale boyutlarının kısıtlı çerçevesinde de olsa  ele almaya çalışacağım.

Mühendislik kavramının tanımları yerine, havacılık ve uzay mühendisliğinde çığır açmış, Macar asıllı Amerikalı Theodore Von Karman’ın, bilimci ve mühendis arasındaki bağlantı ve farkı ortaya koyan şu öz sözünü hatırlatmakla yetineceğim.

“Bilimciler var olan dünyayı keşfederken; mühendisler, öncesinde hiç olmayan bir dünya yaratırlar” (i)

Yani doğa bilimcilerinin bulguları üzerinden giderek “yeni dünyalar” yaratan mühendislerin, başta matematik olmak üzere uygulamalı temel bilimlerdeki birikimleri en temel araçlarıdır. Şimdilerde, daha hızlı ve doğruya yakın çözümlemeler için bilgisayar programcılığı konusunda bilgi sahibi olmanın da önemine vurgu yapmakta fayda var.

 

Ülkemizde yetişen mühendislerin durumu

Mühendislik eğitim ve öğretimine başladığı 1960’ların ortalarında, ülkede mühendislik okullarının sayısı bir elin parmakları,  üniversitelerin toplam sayısı da onun bir katı kadardı. Bazı teknik  üniversiteler kendi akademik ve yetenek sınavlarıyla öğrenci seçerken, diğerleri merkezi sistemle yapılan sınavlarla öğrenci almaya başlamıştı. Mühendislik, dönemin gözde meslekleri arasında geldiği için, özellikle matematik ve doğa bilimlerinde çok  başarılı öğrenciler bu okulları tercih etmekteydi.

1960’ların sonlarına gelindiğinde, başta dönemin başbakanının iş adamı kardeşi olmak üzere, Ankara ve İstanbul’da, sermayedarların bazı “akademisyen”ler ile ortaklık yaparak kurduğu okullara ücret karşılığı sınavsız öğrenci alınmaya başlandı.  Daha sonra bunlara, yine ancak çok yüksek puanla girilebilen devlet eczacılık ve dişçilik okulları yanında sınavsız girilen ücretli özel yüksek okullar eklendi. Bu okulların hepsine gece öğretim imkanları da sağlandı.

Böylece bir tarafta çok yüksek puanlarla girilen ve ağır ders programları uygulanan devlet mühendislik okulları, diğer yanda sınavsız, gece öğretimi de yapabilen özel mühendislik okulları orta çıktı. Bunların mezunlarına verilen diplomaların, devlet okulları mezunlarıyla yasa önünde eşdeğer sayılması büyük tartışmalara yol açtı. Yasal olarak bakıldığında, mesleki hak ve yetkiler açısından arada bir fark görünmese de, yaşamsal riskler taşıyan bazı noktalar söz konusuydu.

Özel okullardan mezun olanların sayısı birkaç yıl içinde hızla çoğaldı ve bunların büyük bölümü kamu sektöründe görevlendirilerek, kamunun ihaleye çıkardığı büyük tutarlı işlerde yetkili hale getirildi. Kamuda görev almayanların büyük bölümü piyasada “projeci” ve bir bölümü de “kamu işleri müteahhiti” oldu.

Bu durumun kamu sektörünü ilgilendiren bir küçük istisnası, 1977 genel seçimlerinde, %42 dolayında oy alan CHP’nin Genel Başkanı Ecevit’in kurduğu, ancak sadece iki yıl  süren hükümet döneminde yaşandı. O zamanki dille, Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) olarak adlandırılan kuruluşları restore etmeye çalışan Ecevit Hükümeti; örneğin, KİT’lerden sorumlu olmak üzere kurulan İşletmeler Bakanlığına, benim de içinde olduğum kurulca düzenlenen yazılı mesleki yeterlilik sınavlar ile mühendis alındı. Ancak ne yazık ki, 1979 ara seçimlerini kaybeden Ecevit’in ardından iktidara gelen Demirel bu bakanlığı kapattı ve o mesleki yeterlilik sınavları da iptal edildi.

 

 

1999 Depremleri ve 2002 Sonrası….

Diğer mühendislik branşları bir yana, yapı mühendisliği açısından bakıldığında, 1999 Gölcük ve Düzce depremlerinde, onbinlerce yurttaşın yaşamını yitirmesi sonrası yapılan incelemelerde, hem kamu, hem de özel binalarda, gerek zemin etüdü, gerekse yapı mühendisliği açılarından ciddi mühendislik hatalarının olduğu belirlendi.

O dönemde serbest çalışan proje mühendislerinin üyesi olduğu Türk Müşavir Mühendis ve Mimarlar Birliği (TMMMB) yönetim kurullarında görev yapmaktaydım. Başkanımız, yapı statiği projeleri üzerinde yüksek düzeyde deneyim kazanmış, rahmetli Taylan Karabey’di. TMMMB, Uluslararası Müşavir Mühendisler Federasyonunun  (FIDIC) ülkedeki tek temsilcisi olarak, FIDIC-1995 Genel Kurul toplantısına da, İstanbul’da ev sahipliği yapmıştı.

TMMMB Yönetim Kurulu’nun 1992 yılı toplantılarından birinde, ABD’nin bazı eyaletlerinde, özellikle inşaat mühendisleri için uygulanan, PE (Professional Engineer) benzeri, “Yetkin Mühendis” adıyla bir uygulamaya geçilip geçilemeyeceğinin incelenmesi kararı alınmıştı. Bu konudaki çalışmaları, sonrasında TMMMB’nin başkanlığına, ardından da, FIDIC  yönetim kurulu üyeliğine de seçilecek olan değerli projeci mühendis Fatma Çölaşan yürütmekteydi. 1999 Gölcük ve Düzce depremleri ardından bu konuda yasal düzenlemeler için Çölaşan, sorumluluğunu aldığı her işte olduğu gibi özveriyle çalışmalarını hızlandırdı.

Ancak ne oldu biliyor musunuz? En başta TMMMB üyesi mühendislerin büyük bir bölümü  bu girişime “ Yetkin Mühendislik belgesi alan kişi, ülkemizde daha önce yaşanan örneklerde olduğu gibi, belgesini başkasına kiralar ve beklenen sonuç elde edilemez” gerekçesiyle karşı çıktı.

Ardından, işin peşini bırakmayan Çölaşan, yine batılı gelişmiş ülkelerde  “professional liability insurance-mesleki sorumluluk sigortası” olarak adlandırılan sistemin ülkemizde de uygulanması için çok çaba harcadı

Böylece, sistemin kontrolü, projeyi yapacak mühendisin yeterliliğine göre belirlenecek sigorta priminin miktarı üzerinden, sigorta şirketlerine bırakılmış olacaktı. Ancak, kamu ihale şartnamelerinde bu koşulun aranması konusunda başarılı olunamadı ve sistem bir iki uygulama dışında süreklilik kazanamadı.

 

Türkiye’de üniversiteler…

 1973 yılında Türkiye’de 9 üniversite vardı. 1978’e kadar geçen sürede 10 yeni üniversite daha açıldı ve üniversiteler “gelişmiş ve gelişmekte olan üniversiteler” şeklinde sınıflandırıldı. 1981 yılında kurulan YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu) ile birlikte 8 yeni üniversite daha kurularak toplam üniversite sayısı 27’ye yükseltilirken, Eskişehir Anadolu Üniversitesinde iki dalda açık öğretim programı başlatıldı.(ii)

Böylece ülkedeki toplam yüksek öğrenim öğrencilerinin %35’inin okulu haline gelen bu üniversite, açık öğretim programındaki öğrencilerine, yaklaşık üç yıl önceki pandemi sürecinde  uygulanmaya başlanan online öğretimin çok gerisindeki bir teknoloji ile, çok da yüksek olmayan ücretler karşılığında yaygın “üniversite eğitim ve öğretimi” vermeye başladı. Öyle ki, Anadolu Üniversitesi sahip olduğu öğrenci sayısıyla dünyanın en yüksek öğrencisi olan mega üniversiteler arasında üçüncü sırada yer aldı. Açık öğretim öğrencilerinin diplomaları da, örgün yüksek öğretim kurumlarının diplomalarıyla eşdeğer kılındı.

 

2002 sonrası…

 2002 genel seçimleri ardından iktidara gelen hükümetler, “her ile üniversite” sloganı çerçevesinde bir politika ile, izleyen on yıl içinde 92 üniversite daha açarak, 103’ü devlet, 65’i de “vakıf” üniversiteleri olmak üzere, toplam üniversite sayısını 168’e ulaştırdılar. 2012’de, yarısına yakını “yaygın açık öğretimde” olmak üzere üniversite öğrenci sayısı 4.1 milyona çıktı. (iii)

İkinci on yılın sonunda 2022’de, 131’i devlet üniversitesi, 75’i vakıf üniversitesi, 3’ü de (Sahil Güvenlik Akademisi, Polis Akademisi, Milli Savunma Üniversitesi) devlete belirli alanlarda uzman yetiştiren kurumlar olmak üzere üniversite toplam sayısı 209’a yükseldi ve öğrenci sayısı da sekiz milyonun üzerine çıktı.

Deprem bağlamında yazının ana konusu İnşaat Mühendisliği alanına bakacak olunursa, ÖSYM sistemi içinde, Kıbrıs’takiler dahil halen 130 dolayında inşaat mühendisliği bölümü bulunmaktadır. Bunların %40’ına yakınında gece öğretimi (ikinci öğretim) de yapılmaktadır.

2022 sınav sonuçları çerçevesinde, inşaat mühendisliği bölümlerine alınan öğrencilere, puan sıralaması ve aldıkları sayısal puanlar açısından bakıldığında;  ilk 19714 öğrenci arasından yaklaşık 498 taban puanlı öğrenci alan Boğaziçi Üniversitesi ilk sırada iken, ilk 294356 öğrenci arasından yaklaşık 295 taban puanlı öğrenci alan Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi son sırada yer almaktadır..(iv)

Yine aynı kaynağa göre, yaklaşık 130 bölümün, doksanının 2022 yılı sınavları sonunda yeterli öğrenci başvurusu olmaması nedeniyle,  ayırdıkları bölüm kontenjanlarını dolduramadıkları anlaşılmaktadır.

Bunlara ek olarak, AYT (Alan Yeterlilik Sınavı) puanlarının kaç soruda, kaç net yanıta denk geldiği verisine bir göz atmak da anlamlı olabilir. 2022 sınavlarında matematik ve fen bilimleri sınavlarında 500 dolayında puan alan öğrenci, matematik ve temel bilimlerde toplam seksen sorudan 71 net, 300 dolayında puan alan ise aynı sorulardan 27 dolayında net çıkarmıştır. Daha da önemlisi, 500 dolayında puan alan öğrenci 40 matematik sorusundan 39 net,  300 dolayında puan alan ise, 20 net sonuç elde edebilmiştir.(v)

Adından da açıkça anlaşılacağı üzere, eski dilde “hesap/hendese”,yani “aritmetik/geometri” tabanlı mühendislik mesleğine adım atacak gençlerin, başta matematik olmak üzere, temel doğa bilimlerine yatkın olmaları esastır. Bütün dünyada olduğu gibi bizde de AYT (Alan Yeterlilik) sınavları bunun için yapılır. Ancak yukarıda verilen gerçeklikten anlaşılacağı gibi, mühendislik için öngörülen alanda mesleğe sahip olacak kişiler arasında, matematik ve doğa bilimlerinde bu denli fark kabul edilebilir değildir. Kaldı ki, bunların tümüne verilen diplomalarla,  “mesleği ilgilendiren konularda tam yetkili olma” hakkı, yasa ile tanınmış bulunmaktadır.

Böyle bir durumun pratik sonucu da, sadece inşaat mühendisliğinde olmayıp, diğer mühendislikleri de kapsayan her alanda, ne yazık ki, zaman zaman insan yaşamını tehdit eden irili ufaklı ciddi sorunlara yol açabilmesidir. Son büyük depremin felaket boyutlarını aşan sahnelerinin yaşanmış olmasında, ülkemizde son elli yıldan bu yana süren bu çarpıklığın gözardı edilemez nedenler arasında olduğu unutulmamalıdır.

 

 Sonuç..

Her büyük depremden sonra olduğu gibi, medyada, son depremlerin nedenleri ve sonuçları üzerinde uzmanların görüşlerini yansıtan çok sayıda program yapılmaya devam ediyor. Bu programlarda yer bilimleri ve yapı mühendisliği uzmanlarınca birçok açıdan çok önemli bilgiler veriliyor.

Bunların arasında en önemli olanlarından biri, “binaları depreme karşı en uygun şekilde güçlendirmek” için ODTÜ İnşaat Mühendisliği öğretim üyesi Prof.Güney Özcebe’nin, deprem mühendisliği  alanında yıllarını verdiği çalışmaları sonunda, meslekdaşları ile ürettiği  bir projeyi bir yüksek lisans öğrencisiyle birlikte pratiğe aktardığı Hatay’daki bir binanın, depremden hasarsız çıkmasının değerlendirildiği bir programdı.

Bu programda, şimdilerde TED Üniversitesi öğretim üyeliği yapan Güney Özcebe Hoca şu temel soruyu soruyor: “2019 yılı başında yürürlüğe giren son deprem şartnamesi teknik olarak çok iyi hazırlanmış; ancak inşaat mühendisliği bölümlerinin 4.sınıf öğrencilerine, bu şartnamedeki yapı yöntemleri ile tasarım (dizayn) dersini verebilecek hocaları kaç üniversitede bulabilirsiniz?” Sorunun yanıtını da kendisi veren Güney Hoca şu çok önemli tespitte bulunuyor: “Bir elin parmakları, bilemedin; iki elin parmakları kadar üniversitede ancak bulabilirsiniz”.

Dehşet verici bir durum gerçekten!

Üniversitelerimizin inşaat mühendisliği bölümlerindeki bu büyük eksikliğe değinen Güney Hoca’nın depremlerin sosyolojik neden ve sonuçları üzerinde yaşamsal önemde çok önemli saptamalarda da bulunduğu bu söyleşiyi merak edenler, YouTube kanallarında bulup izleyebilirler.

Gelin yazıyı, bir büyük mühendis/akademisyen ciddiyeti ve tevazuu yanında, yurtsever toplumcu kişiliği ile deprem sorununa yaklaşan Değerli Güney Hoca’nın şu sözleriyle bitirelim:

“Son iki büyük depremde kaybettiğimiz onbinlerce insanımız kalksa ve ‘sizler ne yaptınız bize’ diye sorsa, biz, hepimiz, bu yurttaşlarımıza nasıl cevap vereceğiz?”

 

 

(i)      Bucciarelli, L.L., “Engineering Philosophy”, https://dspace.mit.edu/

bitstream/handle/1721.1/112281/Book final 2017.pdf.sequence=1

(ii)     Hız,G., “1980 Sonrasında Türkiye’de Yüksek Öğretimde

Piyasalaştırma ve Özelleştirmedeki Gelişmeler”, dergipark.org.tr

(iii))   Dünya Gazetesi, 17 Ekim 2012.

(iv)    “İnşaat Mühendisliği 2023 Taban Puanları (Son 4 YIL) Başarı

Sıralamaları, KTO Karatay Üniversitesi.

(v)     Rehber Akın, YouTube, 20 Kasım 2022.

 

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları