SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- FİLİSTİNLİ OLMAK…

 

Günümüzde, Filistin’li olmanın ne anlama geldiğini anlamak için önce, bütün dünyada Filistin olarak bilinen topraklarda yaklaşık yetmiş yılda ortaya çıkan değişimleri sergileyen haritalara dikkatlice bakmak gerekiyor.

AsiaSentinel internet gazetesinin 11 aralık sayısında yayımlanan bu haritaları gördükten sonra şimdi de, ABD’nin Michigan Eyaletinde üniversite öğrencilerince, The Michigan Daily adıyla yayınlanan gazetede, 2021 yılı haziran ayında Reem Hassan adlı öğrencinin yazdığı  “Filistinli Olmak/ To be Palestinian” başlıklı “ağıt” gibi yazısının bazı satırlarına gelin birlikte bir göz atalım.

 

“Filistinli olmak;

73 yıllık işgali,

Filistinlilerin 73 yıldır topraklarından sürüldüğü,

onlara 73 yıldır, ölümlerden ölüm beğen dendiği,

topraklarını terketmek istemeyenlere  Apertheid uygulanıp

73 yıldır etnik temizliğe tabi tutulduğu;

gerçekliklerini bilmek, demektir”.

 

……..

 

“Filistinli olmak;

İsrail devletinden daha yaşlı olan büyükbabalarıma,

1948 Nakba’sında reva görülen insanlık dışı zulümleri,

elleriyle yaptıkları evlerden ve işledikleri topraklardan sürüldükleri,

kalanların kendi topraklarında sığınmacı hale getirildikleri,

acı ve ızdırap dolu sahneleri;

hiçbir zaman unutmamak demektir.”

 

…….

 

“Filistinli olmak;

1948’de Kudüs’ün Deir Yassin köyü katliamında,

250 Filistinli Arab’ın ağaçlara bağlanıp yakılarak katledilmesine,

yanmış cesetlerin üst üste yığılmasına tanık olan,

büyükannem Hatice Sadık’ın ömrü boyu çektiği azabı;

hep akılda tutmaktır”.

 

 

“Filistinli olmak;

Siyonizmin, Filistin için,  ‘insansız toprakların, topraksız

insanların hizmetine verildiği’ şeklindeki iğrenç propagandasıyla,

nesiller boyu o topraklarda yaşam sürmüş Filistinlileri yok saymasına;

karşı çıkmaktır”.

 

“Filistinli olmak;

Ağır baskıya karşı direnç göstermeyi,

Zulme karşı dayanıklılık sergilemeyi,

Haksızlığa karşı sabırlı olmayı,

Güçsüzlüğe mahkum edilmeye karşın güçlü kalmayı;

başarmak demektir”.

 

“Filistinli olmak;

Bu acı ve travmaların  sadece benim aileme değil,

Özgürlük isteyen her bir Filistinli’ye reva görüldüğünü,

unutmamak demektir”.

 

“Filistinli olmak;

Sığınmacı bir büyükbabanın torunu, göçmen bir babanın kızı,

Filistinli Amerikalı olan ben ve benim gibilerin, söylem ve eylemleriyle

anavatan topraklarında tutunmaya çalışan insanlarımızın haklarına;

sonuna kadar sahip çıkmaktır”.

 

“Filistinli olmak;

Tam da bu nedenle,

süreci iki taraflı çatışma, savaş vb sözlerle hafife almaya kalkanlara,

“bu işgaldir, kolonyalizmdir, etnik temizliktir, yasadışı yerleşimdir,

savaş suçudur, ‘iki taraf’ yoktur’, ‘zalim’ ve ‘mazlum’ vardır diyerek,

yorulmadan, usanmadan haykırmaktır”.

 

“Filistinli olmak;

orada binlerce yıldır derinlere kök salan zeytin ağaçları gibi

köklere sahip olduğunu unutmamaktır. Dünyanın dört bir yanında yaşamak

zorunda bırakılan Filistinlerin, atalarının yıllardır verdikleri savaşta kırılan

cam kırıkları gibi, yaşadıkları her yerden ışıltı vermeyi  sürdürüp,

73 yıl değil, 173 yıl da geçse, zalime direnç göstermektir”.

 

Dedelerinin on yıllar önce topraklarından  koparılarak sığındıkları çok sayıda ‘diaspora’ ülkelerinden, ABD’de büyümüş bu Filistinli genç kadının “ağıt” formundaki bu yazısı bana, kadim Yahudi tarihindeki bir mezmuru (Zebur ilahisi) hatırlattı

İ.Ö. 590’larda Babilli Nabukadnezzar Kudüs’ü işgal edip, Süleyman Mabedi’ni yıkmış  ve hahamlarıyla birlikte onbinlerce yahudiyi Babil’e sürgüne götürmüştü. Babil o zamanlarda Dicle kıyısında asma bahçeleriyle ünlü bir kentti.

Ancak topraklarından söküp götürülen o dönem Yahudilerin mezmurlarında yer alan, “Kudüs eyy Kudüs; seni unutursam sağ elim hünerini unutsun” vb ilahilerin, aradan geçen ikibin beşyüz yıl sonra, Filistinli Reem Hassan’ın yazdığı “ağıt” ile ilginç benzerliği düşündürücü değil mi?