20 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI – KÖRFEZ’DE NELER OLUYOR? KİMLER, HANGİ HESABIN PEŞİNDE?

Ana Sayfa » GÜNCEL » SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI – KÖRFEZ’DE NELER OLUYOR? KİMLER, HANGİ HESABIN PEŞİNDE?

Eklenme : 16.07.2019 - 10:55

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI – KÖRFEZ’DE NELER OLUYOR? KİMLER, HANGİ HESABIN PEŞİNDE?

 

Bizde Basra Körfezi diye bilinen, Batı’da önceleri Persian Gulf ( Pers Körfez’i ) olarak adlandırılan, son zamanlarda da sadece Gulf ( Körfez ) denen, kuzeybatısında Irak, kuzey ve doğusunda İran, batısı ve güneyinde de irili ufaklı çok sayıda Arap ülkesi tarafından çevrili deniz alanı yeniden dünya gündemine girmiş görünüyor.

Görüntüdeki nedeni, Akdeniz’in Atlas Okyanusuna açıldığı Gibraltar’daki ( Cebelitarık) İngiltere’ye bağlı yönetimin, İran petrolünü Suriye’ye taşıdığı iddia edilen bir tankere el koyması üzerine, İran yönetiminin de Körfeze girmek için Hürmüz boğazına gelen İngiliz tankerine blokaj uygulaması!

İran tarafı her ne kadar blokaj iddialarını reddetse de, olayın Körfez’in gergin olduğu bir zamana denk gelmesinin hangi sonuçları doğuracağı şimdilik bilinmiyor. Çünkü yaklaşık bir yıl önce Trump, İran’ın Obama döneminde bütün dünya güçleriyle yaptığı nükleer anlaşmadan ABD’yi çekmişti. 

Bunun üzerine kısa bir bir süre önce İran, söz konusu anlaşma ile kendisine tanınmış olan uranyum zenginleştirme limitini geçmeye başladığını duyurdu. Pratik sonuçları henüz yansımamış olsa da, İran’ın bu uygulaması diplomasiye sembolik bir karşı tavır olarak algılandı. 

Diğer taraftan dünya petrol naklinin en önemli su yollarından biri olan Hürmüz Boğazı’nın Umman tarafında, geçen aylarda birkaç tankere sabotaj yapılmıştı. Ardından ABD’ye ait bir insansız hava gözlem aracı İran tarafından düşürülünce, ABD’nin karşılık verme planlarını hazırladığından söz edilmişti.

İşte tam da bu günlerin ardından, 4 Temmuz’da İran’a ait bir süper tankere Cebelitarık boğazından geçişi sırasında el koyan yerel yönetime İngiliz askeri güçleri yardım etmişti. İngiliz tarafı el koyma nedeni olarak, tankerin AB’nin Suriye’ye yönelik uygulama kararını ihlal ederek oraya petrol taşıdığını ileri sürmüştü.

Washington Post’dan Adam Taylor’a göre; İngiltere ile İran arasındaki bu kriz, İran’a ambargo konusunda AB’yi ikna etmeye çalışan Trump yönetimini bir hayli memnun etmiş görünüyor. Taylor  bu düşüncesinin kanıtı olarak, İngilizlerin İran tankerine el koyduğu haberini alır almaz, Beyaz Saray Güvenlik Danışmanı John Bolton’un attığı ” Çok iyi haber” twitini gösteriyor.

Ancak kendi ülkelerindeki uzun krizin zor günlerinde ortaya çıkan İran nükleer anlaşmasındaki krizde AB ile birlikte hareket etmeyi tercih eden İngiltere’nin, bir de Ortadoğu petrollerine olan ihtiyacının azalmak şöyle dursun, daha da arttığı dikkate alınırsa, İran ile bu son gerginlikte bir hayli zor durumda kaldığı anlaşılıyor.

Ancak zor durumda kalan sadece İngiltere değil. İran’a düşman birçok Arap ülkesinde de kaygılar giderek yükseliyor.

Bunlar arasında gerek Suudi Arabistan, gerek Birleşik Arap Emirliği, Trump yönetiminin İran politikasını etkilemek için büyük paralar harcadılar. Çünkü sekiz yıllık Obama döneminde çektikleri sıkıntılardan Trump sayesinde kurtulacaklarını planladılar.

Fakat bu son dönemlerde iyice artan gerginlik, Körfez’deki İran düşmanı ülkeleri yeniden kaygılandırmaya başladı. Çünkü son zamanlarda Trump’ın; ” Körfez’de deniz trafiğinin güvenliğini sağlamayı neden ABD garanti etsin?” sorusunu açıkça yükseltmeye başlaması, bu ülkelerin kaygılarını iyice arttırdı. Öyle ki; Trump kendilerini desteklemeyi bırakıp gider korkusuyla ” Biz kendimizi koruruz” demeye bile çekiniyorlar.

Bir süre önce Umman limanında tankerlere sabotaj sonrası, Bloomberg Tv’ye demeç veren Emirlik Dışişleri Bakanı Anwar Gargash’ın şu sözleri kaygılarının boyutunu sergilemesi açısından çok ilginç! Demiş ki; ” İran’ın tutumunu açıkça ortaya koyarken, her hangi bir  krizin de kurbanı olmak istemiyoruz. Burası bizim bölgemiz ve bu krizi iyi yönetmek bize düşer”. 

Ayrıca geçen hafta Trump’ın İran’la iyi ilişkileri olan Katar Emir’i Sheikh Tamim’i Beyaz Saray’da kabulü de, Katar ile son birkaç yıldır araları bozuk olan Suud’ları ve Emirliği tedirgin eden bir başka unsur olarak görünüyor. 

Yani şu sıralarda Körfez’deki krizden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenecek birçok ülke var. Kısaca bakarsak; İran ambargoların kalkmasını istiyor. AB ülkeleri Nükleer Anlaşmasında kalarak, gerginliği düşürmek istiyor. Suud’lar ve Emirlikler bile İran’ın Körfez’deki etkisini savaşa girmeden azaltmak istiyorlar.

Ancak birçok dünya sorununda olduğu gibi, bu krizde de Trump’ın takındığı ” sırrına erilmez” tutum dolayısıyla, özellikle Suud’lar ile Emirlikler, tabir caizse elleri böğürlerinde bekliyorlar. İlgili diğer taraflar da, bu ikisi kadar olmasa da; İngilizler için risk, ilgili diğer ülkelere göre biraz daha yüksek görünüyor.

Nitekim, Cebelitarık’ta el konan tankerin birkaç gün önce tutuklanan kaptanları, yerel mahkeme tarafından serbest bırakılırken, İngiltere hükümet temsilcisinden, İran’ın tankerin nihai varış limanının Suriye limanları olmayacağını garanti etmesi halinde el koymanın kalkacağı açıklaması geldi.

İran ise tankerin zaten Suriye’ye gitmeyeceğini bildirdi ama sonuçta hangi limanda yükünü boşaltacağı konusunu gizli tuttu.

Ancak  Aljazeera’nın Tahran muhabiri; İran hükümetinin, iki milyon varilin üzerindeki ham petrol yüklü süper tankere uluslararası deniz hukukuna göre korsanca el koymak suretiyle ülkesine yaklaşık 200 milyon $’lık zarar veren İngiltere aleyhine uluslararası mahkemede dava açmak için harekete geçtiğini bildirdi. 

Uluslararası basında yer alan bazı yorumlara göre, bu krizin en talihsizi İngiltere! Brexit için bir taraftan yeni hükümet kurmaya çalışıyor; diğer yandan AB’den ayrılma sürecinde olduğu için tek destekçisi olarak, ilgisi olmadığı bir konuda ABD’nin vekili ( proxy ) olmak zorunda kalıyor. 

Bu acıklı durumu İngiltere’nin Independent Gazetesi’ den Kim Sengupta şöyle açıklıyor. “Durum İngiltere için çok riskli. Tankerleri taciz edildi. Bunları korumak için daha önce gönderdiği savaş gemilerine ilaveten bir gemi daha göndermek zorunda. Körfez’de böylesi bir silah birikmesi şiddet riskini daha da arttırıyor.”

Sengupta’ya göre İngiltere için durum, tam da ” İstemeden karşılaşılan sonuçlar yasası”nın işlemesi!

Yani İngiltere şu günlerde hiç karşılaşmak istemediği bir sorunla yüzleşmek durumda.

Yine Sengupta’ya göre İngiltere çatışma durumunu önlemeyi çok istese de, sonuçta başaramayabilir.

Bütün bu öyküye, olayın faili kim diye baktığımızda, kimi görüyoruz. Elbette Trump’ı! 

Olayın “asıl ” olsun, “yan unsurları” olsun bazılarının bir hayli yüksek kaygılarını gördük; diğerlerinin de daha az olmakla birlikte kaygılarını anlamaya çalıştık. 

Ama Trump’ın adını sadece söylemleriyle andık. 

Sonuç olarak işaret etmek isterim ki, ne zaman Trump hakkında yazsam gerçekten ” fenomen adam” demekten kendimi alamıyorum.

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları