KORONA DÜNYA MİLYONERLERİNİ NİHAYET UYARDI
“BİZDEN HEMEN DAHA ÇOK VE SÜREKLİ VERGİ ALIN!”
Korona salgını ile ilgili haber ve yorumları başından bu yana titizlikle inceleyip anında sitemiz okuyucularına aktaran GYY’imiz Ferhan Şaylıman son haberlerinden birinde, “ Dünya genelinde son 100 saatte 1 milyon korona vakası tesbit edildiğini, böylece vaka sayısının 14 milyona dayandığını “ duyurdu.
Bir gün önce de, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) resmi açıklamasında, küresel çerçevede günlük yeni bulaş sayısının 250 bin dolayına yükseldiği bildirmişti.
Bilindiği gibi, geçen mart ayından bu yana dünyayı etkisi altına alan salgının boyutları, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere birçok ülkede, bu salgına özel olarak kurulan “bilim kurulları” tarafından da yakından izlenip yorumlanıyor, alınması gereken önlemler konusunda hükümetlere önerilerde bulunuluyor.
Ancak salgının ilk günlerinden bu yana yaşanan deneyimler, başta ABD başkanı Trump olmak üzere, birçok ülke yöneticisinin, ekonomik gerekçeler ile bilim kurullarının önerilerini yeteri kadar ciddiye almadığını gösteriyor.
Nitekim başta ABD olmak üzere birçok ülkede salgına karşı “zafer” kazanıldığını “coşku” ile ilan eden Trump gibilere karşın, yerel yönetimler yeni karantina “lockdown” yöntemlerine başvurmak zorunda kalıyor.
Ancak virüsün geri dönüşü nedeniyle başvurulacak yeni kısıtlamalar, bir süredir başta ekonomi olmak üzere birçok açıdan bir hayli yorulup yıpranmış bazı ülkelerin geri dönülmesi imkansız değilse bile çok güç sosyo-ekonomik süreçlerle karşı karşıya kalması demek.
Süreç boyunca bazı ülke hükümetleri zor durumdaki şirketlere yardım elini uzatırken, bazıları işsizliğin önüne geçmek için yeni işler yaratma yoluna gitti. Bir kısım ülkede de durma aşamasına gelen harcamaları arttırmak ve bireysel borçları karşılamak için nakdi yardımlar yapıldı. Buna rağmen ABD gibi ülkelerde işsizliğin inanılmaz boyutlara ulaşmasının önüne geçilemedi.
Hatta salgının yavaşlaması şöyle dursun, bazı ülkelerde artan ivmesi yöneticileri şaşkına çevirdi. Yani, neresinden bakılırsa bakılsın, Covid-19 bütün dünyaya, adeta “Yerkürenin her yerindeyim, öyle kolay kolay benden kurtulamayacaksınız.” dercesine meydan okumayı sürdürüyor.
Aynen iklim değişikliği tehdidinin uzunca bir süredir uyardığı gibi “doğayı ve insanlığı, şimdiye değin olduğu gibi istismara devam edemezsiniz. Bu durum sürdürülebilir olmaktan çoktan çıktı” şeklinde sanki haykırıyor.
İklim değişikliği açısından olduğu gibi, korona salgınının başından bu yana gerçeği kavrayıp sorumlu davrananlar yanında, kavrayamayanlar veya kavramak istemeyenler de oldu. Kavramak istemeyenlerin başında da Trump ve onun gibi gibi bazı ülke liderleri, siyasetçiler ve ABD’den başlayarak yerkürenin dört bir yanındaki büyük maddi varlık sahipleri geliyor.
Ancak bu genel değerlendirmeye aykırı bazı olgular yok mu?
Varmış! Ben de tesadüfen öğrendim. Nasıl mı?
80 Dünya Milyonerinin Çağrısı
Yerküre üzerinde fakirlik ve eşitsizlikle mücadele için, farklı ülkelerden bir grup STK’nun 1995 yılında bir araya gelerek kurdukları OXFAM INTERNATIONAL adında bir kuruluşun web sitesini bir süredir izliyorum.
13 Temmuz günü söz konusu sitede ilginç bir yazıya rastladım. Yazının başlığı şöyleydi:
“ Covid-19’dan küresel kurtuluşa yardımcı olmak için, dünyanın 80 dolar milyonerinin, zenginlere daha yüksek vergi uygulanması çağrısı”.
Uzun sayılabilecek yaşamı boyunca böylesi bir olaya tanık olmamış bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak bu yazıyı görünce önce gözlerime inanamadım, şaka sandım. Çünkü ne de olsa, bırakın daha çok vergi ödemeyi talep eden milyonerleri, kamu ihalelerinden elde ettikleri kazançlar üzerinden tahakkuk eden yüz milyonlarca vergiyi iktidardaki siyasi yakınları vasıtasıyla sıfırlatan anlı şanlı “işadamı” kılıklıların ülkesiydi burası.
Neyse! Yazıyı merak ve dikkatle okudum.
Gerçekten de, dünyanın sekiz ülkesinden 83 milyoner bir araya gelip hükümetlere açık bir mektup yazıp yayınlamışlar. Bu mektup ile en zenginlere uygulanan vergi oranlarının geçici değil, sürekli olmak kaydıyla yükseltilmesini; elde edilecek kaynağın Covid-19 ve neden olduğu sorunlar ile küresel mücadelede kullanılmasını talep etmişler.
83 kişilik milyonerler grubunun bu açık mektubu, Covid sonrası dünya ekonomisini yeniden yapılandırma müzakereleri için bu hafta sonu Brüksel’de bir araya gelmeleri beklenen G20 Maliye Bakanları, Merkez Bankaları Guvernörleri ve Avrupa Konseyi özel toplantısı öncesine denk getirmesi bir hayli dikkat çekici.
Konu Aljazeera International kanalının geçen cuma gecesi yayınlanan Inside Story tartışma programında da ele alındı. “Yurtsever Milyonerler ve İnsanlık için Milyonerler” grubunun başkanı ABD’li Moris Pearl, Warwick Üniversitesi’nden Yardımcı Profesör Arun Advani ve Oxfam eşitsizlik kampanyası direktörü Ana Caistor Arender’in katıldığı programın tanıtıcı başlığı; “Bizi Vergilendir; Bizi Vergilendir; Bizi Vergilendir” sözleriydi.
Program yöneticisi Laura Kyle korona salgının neredeyse kontroldan çıkma sinyalleri verdiğinin dile getirerek programı başlattı. Bu süreçte çok az kişinin, milyonlar hatta milyarlarca dolarlık serveti her geçen gün artarken, milyonlarca insanın fakirlik sınırlarında olmalarının devamı halinde bu sorundan kurtulmanın mümkün olamayacağına vurgu yapıldı.
Örnek olarak da, 140 milyar $ dolayındaki servetiyle geçen yıl dünyanın en zengin iş insanı olarak gösterilen Amazon’un patronu Jeff Bezos’un, korona sürecinde artan iş hacmi ile aradan geçen altı ayda servetine 40 milyar $ daha eklediğine değinilerek, bu ve benzeri büyük servet artışlarının en yüksek düzeyde vergiye tabi tutulmasının zorunlu olduğu belirtildi.
Benzer şekilde arttırılacak vergi oranlarıyla, büyük servet sahiplerinden sağlanacak paranın milyonlarca işsizin gereksinimlerinin karşılanması için kullanılmasının, Covid-19 ile mücadelede en önemli kaynak olacağına vurgu yapıldı.
Program sonunda bu çerçevede varılan ana sonuçlar kısaca şöyle özetlenebilir:
Aslında birçoğu, emperyalizmin son aşaması olarak nitelendirilebilecek neo-liberalizm sayesinde dolar milyoneri veya milyarderi olmuş bu insanların böyle bir deklarasyonunu, olumlu/olumsuz yönleriyle değerlendirmek elbette mümkündür. Ancak bu değerlendirmeleri okurlara bırakarak, yazıyı bitirmeden belki de şu hususu vurgulamak yararlı olabilir.
Ricardo’nun “sermayenin fiyatı ve kıtlık ilkesi”ni 19.yy endüstriyel dinamikleri üzerinden ele alarak geliştirdiği “sonsuz birikim ilkesi” ile Marks, sermayenin hiçbir doğal sınır tanımaksızın birikmesi ve çok az kişinin elinde yoğunlaşacağını öngörmüştü. Hatta bu görüşü, kapitalizmin sonuna dair kıyamet öngörüsü olarak yorumlanmıştı.*
Fransız iktisatçı Thomas Piketty’e göre, 20.yy kapitalizminin iktisatçıları Marks’ın ileri sürdüğü “sonsuz birikim ilkesi”ni dikkate pek dikkate almadılar. Ancak, vahşi kapitalizm ve emperyalizmin son otuz yıl boyunca küresel neo-liberalizmi dayatarak ömrünü uzatma çabaları sonunda, şimdilik “kıyamet” boyutuna varmasa da, sistem nano boyuttaki bir virüsün saldırısına dayanamadı.
Vahşi kapitalizmin ürettiği dayanılmaz eşitsizliğin sürdürülebilir olmadığını yıllar öncesinden ortaya koyan T.Piketty, J.Stiglitz vb birçok iktisatçının açıklamalarına kulak vermeyen dolar milyoner ve milyarderlerini sonunda gözle görünmeyen Covid-19 adı verilen virüsün uyandırmış olması belki de çağın cilvesidir.
(*) Piketty, T., Çev: H.Koçak, Kapital, T.İş Bankası Kültür Yayınları, II.Basım, İstanbul, Ocak 2015, s.8/17,628/632.
Benzer Haberler
Facebook'ta Biz
YAYIN İLKELERİ
———————-
YURTSEVERLİK.COM sitesi Türkiye’nin birlik ve beraberliğinden, hiçbir ayrım gözetmeksizin toplumsal barışın korunmasından, insanın en yüce varlık ve emeğin en yüce değer olduğu savından, demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden, sosyal adaletin hakim kılınması düşüncesinden hareketle yayıncılık yapar. Sınırları bu noktalardan geçen ilkeler çerçevesinde sitede yazılarına yer verilen herkesten aynı sorumluluğu eksiksiz göstermelerini bekler. Dolayısıyla YAYIMLANAN YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU TAMAMEN YAZARLARINA AİTTİR.
İLETİŞİM
———————-
f.sayliman@gmail.com