Trump yönetiminin korona virüsü salgınını çok kötü yönetmesinin acı sonuçları, başta ABD olmak üzere birçok ülkede çaresizce yaşamın gerçeği olarak kabul edilip pek de üzerinde durulmayan ABD’deki eşitsizlik olgusunun boyutlarının geniş çerçevede sorgulanmasına neden olmaya başladı.
Bu sorgulamalardan biri de, San Fransisco kentinde bulunan GitHub Proje Yönetim kuruluşunun sitesinde ilginç bir animasyon çalışması ile yayınlandı. Bu yayında ortaya serilen bazı veriler ABD’deki eşitsizliğin ne kadar korkunç olduğunu sergilemesi açısından çok dikkat çekici, hatta ibretlik!
Bu yazımızın başında gelin o verilere ve değerlendirmelere kısaca bir göz atalım.
ABD’de hane halkı orta geliri 63179 $.
En zengin 400 kişinin servetlerinin toplamı yaklaşık 3 trilyon $.
En yüksek servete sahip kişi de 139 milyar $’lık servetiyle Jeff Bezos!
Onun ardından gelen Bill Gates’in serveti 100 milyar $’ın üzerinde.
Servetleri 100 milyar $’ın altında sıralanan tepedeki on süper zengin arasında, yatırımcı Warren Buffett ve ABD’nin en büyük pazarlama zinciri Wallmart’ın sahipleri Walton ailesi dışındakilerin hepsi teknoloji firma sahibi yeni yetmeler!
En zengin 400 kişinin 3 trilyon $’lık bu serveti, toplumun alttan % 60’ını oluşturan 200 milyon Amerikalı’nın yıllık toplam gelirinin üzerinde!
Sokaktaki Amerikalıların ülkelerindeki süper zenginlerin servetlerinin gerçek boyutlarını, belki anlamak istemediklerinden, belki de çaresizliklerinden genellikle dikkate almadıkları bilindiği için, GitHub uzmanları bu gerçekliği okuyucunun gözüne batırırcasına bir animasyonla sergileme yanında, bazı karşılaştırmalarla kolay anlaşılabilir hale getirmişler.
Bakın bu vahşi eşitsizliğin boyutlarını, , başta Amerikalılar olmak üzere bütün dünyanın kolayca anlayabileceği tarzda hangi karşılaştırmalar ile ortaya koymuşlar ?
* ABD’de toplam çalışan sayısı : Yaklaşık 160 milyon kişi.
Orta gelir düzeyindeki bir hane halkı reisinin otuz yıl boyunca çalışarak kazanacağı toplam gelir 1.8 milyon $.
Simdi de gelin % 60’lık büyük kesimin dışında kalan ABD’deki kariyer sahibi bazı popüler meslek sahiplerinin yaşam boyu elde edebilecekleri gelirlere bakalım.
Yaşam boyu çalışan doktorların toplam gelir ortalaması : Yaklaşık 7 milyon $.
Aynı şekilde avukatların toplam gelirlerinin ortalaması : Yaklaşık 4 milyon $.
Fon Yöneticilerinin toplam gelirlerinin ortalaması : Yaklaşık 80 milyon $.
İlginçtir ki; bu insanlar, kendilerini inanılmaz zenginliklere sahip olarak değerlendirdikleri için eşitsizliğin azaltılması taleplerine karşı çıkanların en başında geliyorlar. Bırakın süper zenginlerle halkın arasındaki büyük uçurumları, kendileriyle olanı bile umursamıyorlar.
Dünya ekonomisinin yarattığı toplam paranın inanılmaz boyuttaki bölümünün; mesela İngiliz Oxfam grubunun hazırladığı rapora göre 2017’ de üretilen küresel zenginliğin % 82’sinin, dünya nüfusunun sadece % 1’i olan süper zenginlerin eline geçmeden de, dünyada makul düzeylerde varlıklı insanlara yer olacağını akıllarına getirmek istemiyorlar.
Çünkü İngiliz düşünür David Harvey’in; Karl Marks’dan esinlenerek oluşturduğu “ zaman- mekan sıkışması” kuramının, kimine göre 1970’lerden, kimine göre de 1990’lardan bu yana geçerlilik kazanmaya başladığı “ post-modernizm “ olarak adlandırılan dönemin çocukları bunlar!
Halbuki onların sahip olduğu toplam servetin küçük oranlardaki bölümleriyle, başta Amerikalılar olmak üzere bütün insanlık için kolaylıkla yapılabilecek olanlara gelin birlikte göz atalım.
2019 yılı istatistikleri 38 milyon ABD yurttaşının fakirlik sınırında yaşadığını ortaya koydu. Eğer bunların hepsi bir eyalete toplanmış olsa, bu eyalet Kaliforniya’dan sonra ABD’nin en kalabalık ikinci eyaleti olmakla kalmaz, Kanada’dan daha büyük bir nüfusa sahip olurdu. Korona salgını sonrası bu sayıya, şu anda tahmin edilemeyen sayıda yeni fakirler ekleneceğine kesin gözle bakılıyor.
Aslında ABD bu karanlık tabloyu kısa sürede ortadan kaldıracak geniş olanaklara sahip bir ülke. Mesela ihtiyaç sahibi ailelere bir seferlik 10 bin $’lık bir yardım, ABD ekonomisinde etkin ve uzun dönemli yarar sağlayabilir. Bu konuda USAID ve Google’ın desteklediği bir araştırma grubunun yaptığı bir çalışmaya göre , bir seferlik nakdi yardımının yerel ekonomilerde sürekli bir dönüşüm oluşturabildiği belirlenmiş.
Çünkü beklenmedik zamanda ele geçen bu kaynağın, insanları rahatlatarak birikmiş bazı borçlarının ödenmesinde, çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılama ve kendi finansal koşullarını iyileştirmede kullanacakları öngörülmüş. Önceki deneyimlere göre herhangi bir yılda fakirlikten kurtulan insanların yarısının en az beş yıl boyunca tekrar fakirleşmediği, 1/3’ünün ise on yıl sonra tekrar fakirleştiği belirlenmiş.
Bu sonuçların elbette her fakir Amerikalıyı kapsadığı düşünülmemeli. Çünkü bazıları hızlıca tekrar fakirliğe dönerken, diğer bazılarının ise böyle bir olanaktan, ödenemez hale gelmiş borçları yüzünden pek bir yarar sağlamadığı da açıkça ortaya çıkmış. Ancak yine de on milyonlarca Amerikalı için bu olanağın yaşam dönüştürücü olduğunu ifade etmek mümkündür.
Süper zenginlerin bu inanılmaz servetlerinin biraz daha büyücek dilimleri ile ne yapılabilir, sorusunun izini sürüp % 8’i ile ne yapılabilir diye baktığımızda; şu anda dünyada temiz su ve hela olanaklarından mahrum yaklaşık 850 milyon insanın bu ihtiyaçları karşılanabilir.
Bu paranın daha büyük dilimleriyle insanlık yararına başka neler yapılabilir diye bakıldığında; mesela % 43’ü ile ABD’deki 128 milyon haneye 10 biner $ verilebilir.
Peki % 85’lik büyük dilimiyle neler yapılabilir? Yukarıda sayılanların tamamı yapıldıktan sonra, 400 süper zengine toplam 500 milyar $ kalır.
Görüldüğü gibi bu programlar uygulanarak dünyadaki ana olumsuzluklar büyük ölçüde ortadan kaldırılabilir. Açıkça bir başka sözle yerküre üzerinde yaşayan milyonlarca insan fakirlik ve hastalıklardan kurtarılabilir.
Dünyanın en zenginleri olmasına siyaseten izin verilmiş sadece 400 insanı çok değil, birazcık rahatsız edecek girişimlerle insanoğlu, daha öncesinde hiç tanık olmadığı bir kalkınma dönemine doğru yol alabilir.
Bütün bunlara karşın o süper zengin 400 kişi hala milyarder kalabilir.
Bazı insanların böylesi radikal bir program ve önerileri kabul edilemez bulup, gülümsemesi elbette doğaldır. Ancak yaklaşık son altı aydır yaşanmakta olan korona salgını sürecinde, ülke ve toplum ayırt etmeksizin yerkürede yaşayan bütün insanların karşı karşıya kaldığı açı gerçek şudur: Ya milyonlarca kişinin ölümüne hep birlikte seyirci kalınacak ; ya da sadece süper zengin 400 ABD’li üzerinden verilen örnekte olduğu gibi, bütün dünyada süper servet sahibi olmalarına izin verilmiş veya hangi yöntemle olursa olsun bütün insanlar üzerinden bu servetlere sahip olmuş kişilerden küçük fedakarlıklar beklenecek.
Umut edilir ki; yerküre üzerinde yaşayan bütün insanlar, böylesi bir eşitsizliğe daha fazla tahammül etmeye son vererek, daha sağlıklı, daha mutlu olacakları dünya arayışı ile eşitlikçi bir düzene doğru yol almak için bilinçlenirler.
Bu süreçte herkese görev düşüyor elbette.
Ancak haklı veya haksızca elde edilen büyük servetlere sahip kişilerden küçük de olsa gönüllü fedakarlık beklemek eşyanın doğasına aykırı olacağı için, görevin en büyüğünün bilinçli siyasetçilerden beklenmesi gerekir.
Çünkü son tahlilde bütün bu dönüşümlerin gerçekleştirilmesinin en önemli yolu ve yöntemi siyasettir. Unutmayalım ki; bütün insanlığı uyarması gereken korona salgını sürecinde bugün yaşanan her türlü olumsuzluğun baş nedeni, bütün dünyada siyasetçilerin çoğunun büyük ölçüde varoluş gerekçelerinden kopup, mevki, makam ve kişisel çıkarlarının peşinde koşmaktan vazgeçememeleridir.
Bu yazının sonunda karşılacağım her türlü eleştiriyi göze alarak; yerkürenin yeni bir siyasetçi türüne ihtiyacı olduğunu söylemenin, yerine getirilmesi gereken bir görev olduğunu düşünüyorum.
Benzer Haberler
Facebook'ta Biz
YAYIN İLKELERİ
———————-
YURTSEVERLİK.COM sitesi Türkiye’nin birlik ve beraberliğinden, hiçbir ayrım gözetmeksizin toplumsal barışın korunmasından, insanın en yüce varlık ve emeğin en yüce değer olduğu savından, demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerinden, sosyal adaletin hakim kılınması düşüncesinden hareketle yayıncılık yapar. Sınırları bu noktalardan geçen ilkeler çerçevesinde sitede yazılarına yer verilen herkesten aynı sorumluluğu eksiksiz göstermelerini bekler. Dolayısıyla YAYIMLANAN YAZILARIN HUKUKİ SORUMLULUĞU TAMAMEN YAZARLARINA AİTTİR.
İLETİŞİM
———————-
f.sayliman@gmail.com