24 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- AVRUPA’NIN, BİDEN YÖNETİMİNDEN ÖNCELİKLİ BEKLENTİLERİ NE?

Ana Sayfa » ÇOK OKUNANLAR » SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- AVRUPA’NIN, BİDEN YÖNETİMİNDEN ÖNCELİKLİ BEKLENTİLERİ NE?

Eklenme : 07.12.2020 - 10:42

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI-  AVRUPA’NIN, BİDEN YÖNETİMİNDEN ÖNCELİKLİ BEKLENTİLERİ NE?

 

 

ABD 2020 Başkanlık Seçimleri geçen ay başında yapıldı ve siyaset  yorumcularının  büyük çoğunluğu, Biden’ın Trump’a karşı  ezici olmasa da,  anlamlı bir farkla kazandığı seçimleri ‘zafer’  olarak ilan etmekten geri durmadı.

Seçimlerin sonuçları tam alınmadan sayılmakta olan oylara göre, kaybedeceğini sezen Trump, beklendiği gibi,  seçimin hileli olduğu iddiasıyla, bazı eyaletlerde tekrar tekrar saydırdığı oy sonuçlarını uzunca bir süre  kabul etmek istemedi. Durumu lehine çevirmek için önceden hazırlandığı belli olan dosyalarıyla yargı yoluna başvuru yöntemini birçok eyalette denedi ama başvuruları her seferinde red edildi.

Ancak geçen hafta, yakın çevresinden The NewYork Times’a sızdığı ifade edilen haberlere göre, Trump dört yıl kaldığı Beyaz Saray’dan ocak  ayında ayrılmaktan başka çaresi kalmadığını nihayet anlamış olmalı ki; Biden Yönetimi’nin, çocukları, damadı ve Özel Avukatı Gulliani haklarında başlatacağından korktuğu soruşturmaların önüne şimdiden set çekmek için, artık “topal ördek” konumunda olmasına karşın, Başkanlık yetkilerini kullanarak, onlar için “önleyici af” çıkarma amacıyla danışmanları ile çalışmalar yaptığı ortaya çıktı.

Seçimlerin ardından ABD’de olduğu kadar dünyanın birçok ülke basınında, Trump’ın başkanlık yaptığı 2016-2020 arasındaki dört yılın, dünya siyaset literatürüne, başta “küresel ısınma ve iklim değişikliği” olmak üzere birçok açıdan küresel barışı ve insanlığın geleceğini tehdit eden bir dönem olarak geçeceği yorumları geniş yer aldı.

Trump’ı özellikle son iki yıldır medyadan izlemeye çalışan birisi olarak, bundan böyle artık yakından izlemek zorunda kalmayacağım için inanın kendimi daha rahat hissediyorum. Çünkü adamın, son dört yılda söylediği binlerce yalan ve dolan ile dünyayı büyük ölçüde kaygıdan kaygıya sürüklediğini okuyucuya aktarırken, bazen eğlenmekle birlikte, bazen de cinlerimin başıma üşüştüğü günler oldu.

Hele “küresel ısınma ve iklim değişikliği” tehdidi karşısında, “America First-Önce Amerika” popülist sloganı ardına saklanarak, aslında büyük ölçüde kişisel siyasi çıkarı için, bu tehditlere karşı oluşturulan uluslararası anlaşma ve örgütlerden çekilme konusundaki akıl dışı tutumunun gelecek nesillere maliyetini düşündükçe içimde kabaran öfkeyi bastırmakta zorlandım.

Neyse ki, gitti!

Bana göre dünyanın önemli bölümü bir ölçüde de olsa rahatladı.

Artık kendisini bekleyen son derece önemli davalarla karşı karşıya kalacağı günler yaklaşırken, Trump’ı geçmişinin hesabını vereceği sürece  doğru yolcu etme zamanı!

Umarım, ABD adaleti gereken titizliği gösterir de, ona benzemeye çalışan diğer ülke liderlerine ders olacak sonuçlar yakın gelecekte ortaya çıkar.

 

Beklentiler ve muhtemel gelişmeler

Şimdi yeni ABD Başkanı Biden’ı bekleyen temel görev, dünyanın beklediklerine kulak vermesi.

Elbette ABD’nin en büyük ve güçlü ortağı Avrupa Birliği ülkeleri ile Trump döneminde baş aşağı giden ilişkileri onarmak için bu ülkelerin Biden’dan beklentilerini öncelikle ele almak isabetli olur. O yüzden bazı açılardan bizi de yakından ilgilendiren bu ayrıntılara gelin birlikte göz atalım.

Baştan ifade etmek gerekir ki, Avrupalı liderler için en önemli sorun, transatlantik ilişkileri Trump öncesi duruma geri döndürmekten çok, yakın geleceğin sorunları ile baş etmeye çalışırken, Washington’un yetersiz kalacağı durumlarda Avrupa’nın da  sorumluluk alacağı yeni bir vizyon tasarlamak.

Uzun siyasi geçmişine bakıldığında, Joe Biden’ın, ABD’nin Avrupa ile ilişkileri açısından olumlu düşünce ve tavır sahibi olduğu hatırlanacaktır. Nitekim kampanyası boyunca , AB’yi “ilk başvurulacak vazgeçilmez ortak” olarak tanımlaması da eski görüşlerini koruduğunu göstermektedir. Yani Trump’ın, AB’ye karşı dört uzun yıl boyunca takındığı kaba ve absürd tavırlardan sonra Biden yönetimin AB’nin güvenini kazanması için yüksek enerji harcamasına pek gerek duyulmayacak gibi görünüyor.

Bir Avrupalı diplomatın ifadesiyle, Biden’ın seçilmesiyle birlikte transatlantik gündem büyük ölçüde kendiliğinden rahatlamıştır. Çünkü Biden’ın , NATO Antlaşması’nın 5.maddesi ile öngörülen “kollektif savunma” konseptinin sürdürüleceği  konusunda ortaklarına yeniden güvence vereceğinden kuşku duyulmamaktadır.

Diğer taraftan, Trump’ın ABD’yi geri çektiği Paris İklim Sözleşmesine geri dönüş ve İran Nükleer Sorununa diplomatik olarak yeniden dahil olma gibi uluslararası çok taraflılık için sembolik değeri yüksek konularda Biden’ın olumlu katkı sağlayacağı beklentiler  arasındadır.

Bu iki ana başlığa ek olarak, Avrupalı diplomatların, Obama döneminde  kararlaştırılan, ancak Trump döneminde askıya alınan konuları yeniden gündeme taşıma yanında, Biden yönetimine yeni işbirliği alanları önermeleri beklenmektedir.  Bunlar arasında, yenilenebilir enerji, yeşil teknolojiler ve Covid-19’a karşı küresel işbirliği, Dünya Sağlık Örgütü’nün reforme edilmesi, demokrasi, insan hakları ve dijital vergilendirme gibi başlıklar sayılabilir.

Avrupalı diplomatların diğer bir önemli beklentisi de, ABD’nin Çin’e karşı doğrudan ideolojik siyaset izlemesinden çok, AB’li ortakları ile birlikte çalışmayı tercih etmesidir. Bu konuda Kongre’deki iki partinin de Çin’e karşı aynı sertlik anlayışını koruduklarının farkında olan Avrupalılar, yine de Biden’ın özellikle iklim değişikliği ve halk sağlığı konularında Pekin’i angaje etme konusunda rol oynayabileceğine inandıklarını ifade etmektedirler.

Ticaret konusuna gelince; Avrupalı diplomatların beklentilerinin daha alçak profilli olduğu düşünülebilir. Nitekim bu çerçevede Biden’ın en azından, Trump’ın koyduğu tek taraflı çelik ve alüminyum yanında,  binek araçları üzerindeki tarifeleri kaldırmasının normal bir beklenti olduğu anlaşılıyor.

Ayrıca Dünya Ticaret Örgütü kurallar manzumesinin modernize edilmesi ve Çin’in kuraldışı subvansiyonlarının ortadan kaldırılması konularında Biden yönetiminin AB ve Japonya ile birlikte çalışmaktan kaçınmayacağı da diğer bir beklenti olarak kaydedilmektedir.

 

Güçlük ve Belirsizlikler

 Biden yönetimi ile Avrupa ilişkilerinde kuşkusuz her konuda kolay ve rahat bir işbirliği beklemek de gerçekçi olmayacaktır. Birçok Avrupalı’ya göre, ABD’nin ortak savunma giderlerine AB ülkelerinin katkısının yetersizliğine dair şikayeti ortadan kalkmayacaktır. Hatta Biden yönetimi bu konuda en az Trump kadar istekli olabilir. ABD’nin savunma stratejisi tercihlerinin bir süredir Indo-Pasifik alanına kaymış olması nedeniyle, Trump’ın Almanya’daki ABD askerlerini çekme girişiminin Biden tarafından da sürdürülmesi sürpriz sayılmamalıdır.

Ayrıca, ABD’nin Trump öncesinden bu yana gelen, Avrupa bölgesi çevresinde gözetleme faaliyetlerinden vazgeçme veya bu faaliyetleri olabildiğince gevşetme stratejisi de unutulmamalıdır. Ancak bazı Avrupalı diplomatlar, bu durumun, Biden’ın Ortadoğu siyasetinin Avrupa ile aynı hatta olmayacağı anlamına gelmediğini vurgulamaktadırlar.

Diğer bölgeler arasında değerlendirilen Rusya ile ilişkiler açısından bakıldığında, Avrupalı diplomatlar, Biden Yönetiminin Trump kadar yumuşak bir tavır takınmamakla birlikte, silahların kontrolu konusunda Moskova ile işbirliğine istekli olabileceğini işaret etmektedirler. Bu ülkeye ambargolar konusunda, Kongre’nin bu enstrümanı kullanmakta kararlı olması beklenmekle birlikte, Biden Yönetiminin, tek taraflı baskı yerine daha geniş araçları devreye sokmayı deneyeceği de olasılıklar arasında görülmektedir.

Avrupalı liderlere göre, Biden Yönetiminin ilk yılındaki en önemli faaliyetleri, Covid-19 ile mücadele,  yetersiz olduğu iyice açığa çıkan sağlık sisteminin düzenlenmesi ve Trump tarafından fena halde tahrik edilen toplumsal ayrışmanın iyileştirilmesi konularına yoğunlaşacaktır.

 

 SONUÇ

 Sonuç olarak artık Beyaz Saray’da, Avrupalı liderlerin birlikte çalışabileceği bir ABD Başkanı bulunacaktır.

Yani onların zamanın kontrolunu ellerine alıp, Biden Yönetimini yeni yaratıcı teklifler ile bir an önce masaya çekmeleri önemlidir. Ancak bu arada, 2016’dan bu yana geçen sürede transatlantik ağırlık merkezinin bir hayli değiştiği de gözardı edilmemelidir.

Unutulmamalıdır ki, kendi yol haritasını çizebilecek denli kendine güvenli bir Avrupa, ABD için çok daha değerli bir ortaktır. O nedenle, gelecek yıllar boyunca transatlantik ortaklığını güçlendirecek bir yapıya doğru kendi stratejik otonomisini inşa etmiş bir Avrupa, Biden yönetimi tarafında güçlü bir kabul görecektir.

 

Türkiye’ye Gelince

 Trump göreve geldiği 2017 başından bu yana Türkiye’ye karşı bazen hakaret boyutuna  varan inişli çıkışlı siyaset izlemesine karşın, yine de S400 alımına karşı ABD Kongresi’nin aldığı ambargo kararlarını uygulamama yolunu seçmiştir. Öyle anlaşılıyor ki Biden, Kongre’deki iki partinin CAATSA konusunda ortaklaşa aldığı  yaptırım kararlarını devreye sokmakta pek duraksamayacaktır.

Diğer yandan, bu hafta 10/11 aralık günlerinde düzenlenecek Avrupa Liderler Zirvesi’nde, Akdeniz doğalgaz arama çalışmalarında işbirliğine yanaşmayıp agresif yol izleyen Türkiye için bir süredir masada olduğu söylenen yaptırımların uygulanması kararı alınmadan önce, Biden Yönetimi ile mutabakat sağlanmış olması büyük olasılıktır.

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları