19 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- TRUMP İÇİN BİR KEZ DAHA “KRAL ÇIPLAK” DEDİRTEN CİNAYET

Ana Sayfa » GÜNCEL » SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- TRUMP İÇİN BİR KEZ DAHA “KRAL ÇIPLAK” DEDİRTEN CİNAYET

Eklenme : 01.06.2020 - 21:10

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- TRUMP İÇİN BİR KEZ DAHA “KRAL ÇIPLAK” DEDİRTEN CİNAYET

 

 

19.yy’da yaşamış Danimarka’lı yazar Hans Andersen’in çocuklar için yazdığı masalları hatırlarız. Bunların en  hoş ve anlamlılarından biri de “ Kralın Giysileri” adlı masaldır.

 

Çocuklar için yazılmış olan bu masalda, yönetenlerin kibir ve budalalığı yanında,  hem yönetenlerin hem de yönetilenlerin iki yüzlülüğü, bir çocuğun ağzından pek hoş anlatılmıştır.

 

Masalda çocuğun söylediği “Kral Çıplak” sözleri,  o zamandan beri, korkaklık ve çıkar yüzünden görmezden gelinen, hatta gizlenen gerçeklikleri açıkça ortaya koymanın simge (motto) sözcükleri olmuştur.

 

Korona salgınının ABD’yi hiç beklenmedik bir biçimde vurması ülkenin acı  gerçekliğinin bir yönünü çok kısa süre içinde ortaya çıkardı.  Geçen hafta başında da, Minnesota eyaletinde, polisin Siyah Amerikalı bir yurttaşının  boğularak ölmesine neden olması, ülkenin sistemik ırkçı yapısını bir kez daha gözler önüne serdi.

 

Yani, bu iki olay, bütün dünyaya “gelişmişlik”, “demokrasi” ve “insan hakları” masalları anlatan ABD için adeta “ Kral Çıplak” dedirtti.

 

Mikroskopla bile görülmeyen nano boyuttaki bir virüsün neden olduğu salgın, dünyanın her alanda en “gelişmiş ülkesi” zannedilen ABD’nin uluslararası prestijini yerle bir etti.

 

Yetmedi! Minnesota eyaletinin Minneapolis kentinde bir polisin işlediği cinayet, kendilerince, dünyaya “yüksek değerler” satıp duran ABD siyasetçilerini çok zor durumda bıraktı.

 

Minneapolis’de yaşanan vahşet bir hafta boyunca bizde olduğu gibi başka  birçok ülkede televizyon yayınlarına ve sosyal medyaya yansıdığı için bu yazıda ayrıntılarına girmeye gerek yok. Ancak olay üzerine bir taraftan Trump ve Cumhuriyetçi  taraftarlarının, diğer yandan bazı Demokrat siyasetçilerin yaklaşım tarzlarına kısaca değinmek, ABD’deki bölünmüşlüğü anlamak için yardımcı olabilir.

 

25 Mayıs pazartesi günü George Floyd’un polisin vahşi uygulaması sonucu boğularak ölmesinin ardından ertesi gün protesto gösterileri Minneapolis kentinde başladı. 27 Mayıs günü gösteriler sürerken bir rehinci dükkanı sahibi yağmacı bir göstericiye nişan alarak ateş etti; gösterici öldü. Bu arada çok katlı mağazalar yağma edildi, bazı binalar da yakıldı.

 

İzleyen günlerde Minneapolis kentinde işyerlerinin tahribi, yakılması ve yağmalanması sürdü. Nihayet 30 Mayıs cuma günü Trump attığı bir twitte “yağma başlarsa, kurşunlama da başlar” sözlerine yer verdi.

 

 

Twitter, Trump’ın bu sözlerini, “şiddeti övme” olarak etiketleyerek yayınladı. Twitter dışında birçok mecrada, Trump’ın bu sözlerinin polisin uyguladığı şiddeti desteklemek suretiyle daha çok Siyah Amerikalı’nın öldürülmesini azdıracağı kaygıları dile getirildi. Çünkü Trump’ın bu sözleri, 1967’de Miami Polis Şefi Walter Headley’in “serseri çeteleri” olarak adlandırdığı siyahları bastırmak için kullandığı sözlerin aynısıydı.

 

1960’lar,  ABD polisinin, gösterileri önlemek yerine baskıcı ve ötekileştirici ırkçı   tahriklerle olayları çıkardığı yıllardı. 1963-72 yılları arasında 525 kentte çıkan 750 kalkışmanın ardında polisin baskı, korkutma ve gücünü istismarı vardı. Bu olayların en şiddetlileri 1964’de Harlem, 1965’de Watts, 1967’de Newark ve Detroit kentlerinde ortaya çıkmıştı.  Dönemin ABD Başkanı Lyndon Jonhson’un kurdurduğu araştırma komisyonu, olayların arkasındaki ana nedenin, polisin siyah yurttaşlara karşı  ırkçı ve vahşi tutumu olduğu sonucuna varmıştı.

 

Son Minneapolis olayı karşısında izlediği yöntem ve söyleme bakılırsa, Trump’ın yarım yüzyıldan uzun süre sonra bile ABD’nin “sistemik ve yapısal ırkçılık” şeklindeki geleneksel siyasetine sahip çıkması, hem ülkesi, hem de diğer ülkeler açısından son derece kaygı verici.

 

Ancak unutulmamalı ki; ABD sadece Trump ve onun gibi düşünenlerden ibaret değil.

Olayların yaşandığı eyaletin halkın oyuyla seçilen en tepedeki yöneticisi, meslekten eğitimci Demokrat Tim Walz’ın olayların başından itibaren basını  bilgilendirirken söylediği şu sözler çok dikkat çekici:

 

“Ülkenin Kanada sınırında yaşayan biz Minnesotalı’lar yenilikçi ve tutkulu insanlarız. Sadece eğitimde değil, kişisel gelir, ev sahipliği ve yaşam beklentisi açısından en iyi durumda olan eyaletiz. Mutluluk endeksi açısından bakıldığında 50 eyalet arasında Hawai’den sonra ikinci sıradayız. Ancak bu durumun altını biraz kazıdığınızda, bütün bu istatistiklerin eyalette yaşayan beyazlar için geçerli olduğunu söylemeliyim. Eğer endekse eyaletimizde yaşayan siyahlar açısından bakacak olursak,  üzülerek söylemek isterim ki, en diplerdeyiz. Eğer komşunuz derisinin rengi nedeniyle sizinle aynı fırsatlara sahip değilse, bu sürdürülebilir değildir. Nitekim son olay bir polis bir siyah yurttaşı sorumsuzca öldürebildiğini gösterdi. Ne yazık ki, suçu işleyen polisin cinayet suçu ile tutuklanabilmesi günler sonra gerçekleşti. Başta adaletin sağlanması olmak üzere birçok şeyi ivedilikle değiştirmeliyiz”.

 

Bu arada geçen pazar gününe kadar muhtelif eyaletlerdeki yüz kentte benzer protesto gösterileri yapıldı. Detroit, Oakland, St.Louis, Omaha, İndianapolis kentlerinde yaşamını kaybedenlerle birlikte ölü sayısı sekize yükseldi. Oniki büyük kentte sıkı yönetim ilan edildi. Protestoların başından bu yana tümüne yakını siyah, dört binden fazla kişi tutuklandı.

 

Siyahlar ülkedeki yüzlerce yıllık varlıklarına karşın, yine de israrla yabancı görülüyorlar. Bu görüşün günümüzdeki baş temsilcisi ise Trump! Öyle ki, doğma büyüme Obama’nın “Kenya’lı Yabancı”; sadece yirmi yıl önce ülkeye göç etmiş, İngilizce’yi hala doğru dürüst konuşamayan Melania Trump’ın ise “öz Amerikalı” olduğunu söyleyebiliyor.

 

Amerikan halkının önemli bir bölümünün, siyahları sadece “zordan” anlayabilen, az gelişmiş bir insan türü olarak görüyor olması, ülkedeki ötekileştirmenin en açık göstergesi. Bu yüzden siyahlara yönelik ayrımcılık ve ağır polis baskısını olağan karşılayabiliyorlar.

 

Bir başka ifadeyle, köleliğin kaldırılmasından yüz elli beş yıl sonra, hala ne kadar eğitimli, sisteme ne kadar entegre olmuş olsalar da, siyahların istedikleri mahallede kolayca ev alamamaları, iş başvurusunda geriye düşmeleri, polisin her fırsatta şüpheli muamelesine maruz kalmaları ABD’de pek de yadsınmayan gerçeklikler.

 

Diğer yandan, yasal kılıfına uydurulmuş milyarlarca dolarlık Wall Street banka soygunları, trilyonlarca dolarlık vergi muafiyeti, vergi kaçırmaları ve  daha birçok kara tablonun sahibi olmayı “beceren” hep beyazlar olduğu halde, kimse onları katliamcı ve hırsızlığa meyyal karakterler olarak algılamıyor.

 

Ama gettolarda olanaksızlıklar içinde büyümüş bazı siyah gençlerin işlediği küçük hırsızlıklar, esrar satıcılığı veya bireysel şiddet olayları ırktan kaynaklanan davranış kalıpları olarak yorumlanabiliyor.

 

Korona yakalananların, hayatını kaybedenlerin, bu defa olduğu gibi girilen her krizde işsiz ve aç kalanların çoğunun fakir siyahlar olmasından hiç rahatsızlık duyulmadığı gibi, ülkedeki çok sayıda evsizin, aç, biilaç sokaklarda yaşam mücadelesi vermesi normal karşılanıyor.

 

En tuhafı da, en liberal, hatta kendilerini “solcu” sayan kesimlerin bile ırkçılığı önemli bir sorun olarak görmemesi!  “Başkan bile olabiliyorlar; daha ne olsun” söylemleriyle ırkçı olmadıklarına kendilerini inandıranların sayısı hiç de az değil.

 

Bu gerçeklikler ABD’de bilinmeyen olgular değil elbette. Normal zamanlarda başta Cumhuriyetçiler olmak üzere toplumun çoğu, masalda olduğu gibi “kralın çıplaklığını” görmemeyi tercih ediyor.

 

Ancak bir yandan, korona salgını nedeniyle, daha şimdiden yüz bin insanın yaşamını kaybetmesi, elli milyona yakın çalışanın işsizlik yüzünden neredeyse açlığa mahkum hale gelmesi;  diğer yandan  Minneapolis cinayetinin ülkenin dört bir yanında sert gösterilere yol açmasından ötürü birçok büyük kentte sıkıyönetim ilan edilmiş olması, Amerikalı’ların çoğunun “ kralın çıplak” olduğunu algılamasına yetip yetmeyeceğini en geç kasım ayındaki başkanlık seçimleri sonunda göreceğiz.

 

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları