20 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- TRUMP’IN BAĞDAT OPERASYONUNUN PERDE ARKASINDA HANGİ HESAPLAR VAR?

Ana Sayfa » GÜNCEL » SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- TRUMP’IN BAĞDAT OPERASYONUNUN PERDE ARKASINDA HANGİ HESAPLAR VAR?

Eklenme : 04.01.2020 - 8:43

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- TRUMP’IN BAĞDAT OPERASYONUNUN PERDE ARKASINDA HANGİ HESAPLAR VAR?

 

 

Aslında bugün Arap Baharı adı verilen ve neredeyse son on yıldır, bizim de Suriye krizinin başından beri içinde olduğumuz sürecin neden başladığını, asıl geliştiğini ve nereye doğru yol alabileceği sorularını Libya üzerinden anlatmaya çalışacaktım.

Ancak öğle saatlerinden itibaren gelen haberler gündemi hızla değiştirdi.

Ne de olsa burası Ortadoğu!

Olayların her an seyir değiştirmesi için 24 saat bile çok uzun bir süre.

Haber şuydu. Yıllardır Irak’ta savaşan, İran Ordusundan ayrı, doğrudan lider Ayetullah Khameni’nin  emrinde olan Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı dış operasyonlardan sorumlu birimi Kudüs Gücü adı verilen birliklerin komutanı  Kasım Süleymani, Bağdat hava alanından çıkışında ABD füzesi ile öldürüldü.

İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Khameni’nin en yakınındakilerden, hatta iç kabinesinin en önemli üyelerinden biri olan Süleymani’nin öldürülmesi, İran yönetimi tarafından ABD’ye ağır misilleme tehdidiyle karşılık buldu.

Başta Tahran olmak üzere İran kentlerinde halk sokaklara dökülüp ABD’yi protesto etti. Hatta Ayetullah düzeyindeki din adamlarından, ABD’nin bu saldırısının savaş nedeni olacağı sesleri yükseldi.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Rouhani de, attığı twitte ”Büyük İran milleti bu hain katliamı karşılıksız bırakmayacaktır. ” dedi.

Saldırıda ölenler arasında, Irak’ın önde gelen Şii liderlerinden Ayetullah Ali Sistani’nin, mezhepsel olmayan bir fetvası üzerine İŞİD ile mücadele için kurulan Haşdi Şabi Güçlerinin Başkan Yardımcısı El-Mühendis de vardı. El-Mühendis’in Tahran’ın Irak’taki adamı olarak görüldüğünü de eklemek gerekiyor.

Diğer taraftan ABD’nin Bağdat’ta Yeşil Bölge ( Green Zone ) olarak adlandırılan Büyükelçilik tesislerinin, İran’a bağlı protestocular tarafından geçen günlerde iki gün boyunca kuşatılmış olmasına ABD’nin nasıl yanıt vereceği de merakla bekleniyordu.

Aslında İran ile ABD arasında bölgedeki gerginlik uzunca bir süredir yükselmeye devam ediyordu. Nitekim bir süre önce ABD hava kuvvetlerine ait bir dronun düşürülmesi; İran’a ait bir petrol tankerine İngilizlerin Cebelitarık’ta el koyması üzerine İran’ın da Basra Körfez’inde misillemede bulunması; en önemlisi de Yemen iç savaşında İran’ın güdümündeki güçlerin Suudi petrol şirketi Aramco’nun rafinerisini vurarak, kapasitesini yarıya düşürmesi gibi olayları bunlar arasında saymak mümkün.

Bütün bu nedenlerle, bazı gözlemcilere göre ABD’nin bu saldırısı hiç de şaşırtıcı olmadı. Trump bu kararıyla, bölgede İran ve ABD arasında uzunca bir süredir yürürlükte olan angajman kurallarını değiştirmiş oldu.

Saldırının bir önemli nedeninin de, 2020 başkanlık seçim sürecinde Trump’ın İran karşısında zayıf görünmek istememesinin olduğu anlaşılıyor.

Peki süreç bundan sonra ne tür gelişmeler üretir sorusuna gözlemcilerin verdiği cevaplar bir hayli farklı.

En büyük risk olarak, ABD ile İran’ın şimdiye değin Irak ve Suriye topraklarında sürdürdükleri vekalet savaşının doğrudan çatışmaya dönüşmesi görülüyor. Nitekim akşam saatlerinde ABD’nin bölgeye üç bin kişiden oluşan yeni birlikler gönderdiği haberi geldi.

Diğer taraftan en üst düzeydeki İranlı yetkililerin, olayın hemen ardından verdikleri misilleme tehdidi nedeniyle, önümüzdeki günlerde ABD’ye ağır bir şekilde cevap verecekleri anlaşılıyor. Ancak bu cevabın nasıl olabileceği konusundaki görüşlerin arasında, İran’ın başta Lübnan olmak üzere çevre ülkelerdeki ABD diplomatik yerleşkelerine saldırıda bulunması en yüksek ihtimal olarak değerlendiriliyor.

Önemli sorulardan biri de, bu olayın Irak’ın tümünde, özellikle Bağdat’ta ne tür sonuçlar ortaya koyabileceği ile ilgili. Çünkü hükümetin istifası nedeniyle Irak’ta hükümet boşluğu var. Cumhurbaşkanı parlamentonun aday gösterdiği kişiyi Başbakan olarak görevlendirmeyi kabul etmedi. Bu nedenle istifa tehdidinde bile bulundu.

Bu durum, ABD ile İran arasında çıkacak çatışmanın Suriye’deki Rus varlığı nedeniyle, oradan çok Irak’ta olması olasılığını güçlendiriyor.

Olayın ABD iç siyasetine yansımasına gelince; Trump’ın saldırı kararını, ABD Parlamentosu’nun iki kanadındaki Demokrat grup başkanlarına haber vermeden vermiş olması eleştiriliyor. Temsilciler Meclisi Başkanı demokrat Nancy Pelosi verdiği beyanatta Trump’ın bu tavrını pervasızlık olarak değerlendirerek, kendilerine derhal bilgi verilmesini talep etti. Ayrıca risklerin giderek şiddeti arttırmasından kaygılı olduğunu söyledi.

Bu olay da bir kez daha gösterdi ki; bölgede yıllardır süren çatışmaların neden olduğu acı, gözyaşı, açlık, yokluk, yoksulluk daha uzunca bir süre sona ermeyecek.

14.yy’da Tunus’ta yaşamış büyük düşünür İbni Haldun’un ” coğrafya kaderdir ” sözünün gerçekliğini acı bir şekilde yıllardır yaşayan Ortadoğu halklarının emperyalistlerden çektiği çile ne yazık ki, bir türlü bitmek bilmiyor. Kim bilir daha ne kadar sürecek?

O yüzden Cumhuriyet’imizin kurucusu, Devrimler’in mimarı Büyük Atatürk’ün; ‘ Yurtta Barış, Dünya’da Barış ‘ sözlerinin değerini, özellikle son yıllarda güneyimizde ve doğumuzda oluşan kanlı sahneleri gördükçe daha iyi anlayıp gereğini yerine getirmemiz gerekiyor.

Umalım da; çok uzun olmayan bir süre önce Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılma hayalleri ile hesapsızca Suriye batağına girenlerden sonra, bugünlerde sürecin Libya ayağına bulaşma isterisi emareleri gösterenler bu son olaydan ders alıp, kararlarını bir an önce gözden geçirirler.

 

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları