26 Nisan 2024 - Hoş geldiniz

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- ULUSLARARASI SİSTEM KIRILMA NOKTASINA MI GELDİ?

Ana Sayfa » DÜNYA » SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- ULUSLARARASI SİSTEM KIRILMA NOKTASINA MI GELDİ?

Eklenme : 27.03.2021 - 8:39

SÖNMEZ ÇETİNKAYA YAZDI- ULUSLARARASI SİSTEM KIRILMA NOKTASINA MI GELDİ?

 

 

 Başlığa iki soru daha ekleyerek yazıya girelim:

Önceki ABD başkanı ırkçı Trump’ın kaybedip, Biden’ın onun yerini almasından sonra, izleyeceği siyasetle,  uluslararası sistemi daha rasyonel ilişkilerle kısmen de olsa dengeye kavuşturabileceği  beklentisi içinde olanlar, hayal kırıklığı ile karşı karşıya kalabilirler mi?

Ve Biden’ın ”Yeni dönemde en büyük çatışma “demokrasi/otokrasi” kavgası şeklinde olacak” çıkışı ne ifade ediyor?

 

Anchorage Buluşması

Geçen yazımızda, “Asya-Pasifikte Çin’i Kuşatma Süreci-QUAD” başlığı altında ele aldığımız süreç, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ve Çin Komünist Partisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Yang Jiechi ile  ABD’nin Alaska eyaletinin Anchorage kentinde geçen hafta bir araya gelmesinin ardından dikkatler bu buluşmanın sonuçlarına çevrildi.

Bilindiği gibi Trump döneminde gerilen ilişkiler nedeniyle iki ülkenin üst düzey yöneticileri arasındaki müzakereler yaklaşık iki yıldır askıya alınmıştı.

O nedenle her iki ülkenin üst düzey yetkililerinin bir araya gelmesi açısından hayli önem taşıyan bu toplantı beklendiği üzere diplomatik olmayan karşılıklı atışmalarla başladı.

ABD tarafının, Çin’i dünya dengesini tehdit etmekle suçlamasına, Çin tarafı da, ABD yönetimlerinin kendi siyah yurttaşlarına karşı tutumundan ötürü insan hakları konusundaki söylemlerinin iki yüzlü olduğu gerekçesiyle suçladılar.

Sonunda, Çin Dışişleri Bakanı Wang’ın, “yapıcı diyalog” konusunda Pekin’in hazır olduğunun altını çizmesine karşın, ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ı şu açıklamayı yaptı:

“İran, Kuzey Kore, Afganistan gibi sorunlu bölgeler ve iklim değişikliği konusundaki kesişme noktalarının dışında hiç bir olumlu sonuca ulaşılamadı.”

Bizim gözlemimiz, bu buluşma da gösterdi ki, iki büyük güç arasında son birkaç on yıldır gerilimli seyreden ve özellikle Trump döneminde en düşük düzeye inen ilişkilerin ortak bir tabanda buluşması bir yana, rekabet ötesi karşılıklı düşmanlık aşamasına doğru yol aldığından bile söz edilebilir.

 

 Tarihi Kırılma mı?

 Nitekim Foreign Affairs dergisinde R.N.Haas ve C.A.Kupchan imzalı bir analiz-yorumda vurgulandığıgibi, uluslararası sistem “tarihi kırılma” olarak nitelendirilebilecek bir aşamaya ulaşmış olabilir mi?

Son yıllarda, başta  Çin olmak üzere Asya ülkelerindeki ekonomik yükselişe bakılırsa, iki yüz yıl önce Pax Britannica olarak başlayan, ardından Pax Americana olarak süren Batı hegomonyası sonuna gelmiş gibi görünüyor.

Yani Batı’nın hem maddi, hem de ideolojik açıdan hakimiyetini iyice yitirmeye başladığına ilişkin saptamamız hiç de abartı sayılmamalı.

Dünyada birçok ülke illiberalizm ve popülizme yenik düşerken, hırçın bir liderin yönetiminde Rusya’nın desteklediği Çin, Batı’nın hem yerelde, hem de küresel çaptaki otorite ve yönetim tarzına adeta meydan okuyor. Bu arada, Amerikan demokrasisini toparlayıp, ülkesinin dünya liderliğini korumak üzere başa geçen Biden’ın bu zaferi bile Atlantiğin iki kıyısındaki popülüst ve illiberallerin öfkesini dindirmişe benzemiyor.

Öyle anlaşılıyor ki; Batı demokrasileri kendi aralarındaki kutuplaşmayı aşıp, illiberaller ve popülistleri geri çekilmeye zorlasalar, hatta ekonomik sıçramayı yeniden başlatsalar bile, ideolojik olarak farklı kutuplaşmalara doğru yönelen yeni küresel düzeninin oluşumunun önüne geçemeyebilirler.

Tarih açıkça göstermiştir ki, büyük güçlerin hiyerarşik ve ideolojik kavgalara tutuştuğu kaotik dönemlerin ardından büyük savaşlar gelmiştir. Ancak 2.Dünya Savaşı ertesinde ortaya çıkan ve yarım yüzyıldır emperyalist güçlerin güdümünde süren küresel liberal düzen, geçen yüzyılın sonlarına doğru güçlenmeye başlayan Çin olgusu nedeniyle, 21.yüzyılın yeni koşullarında küresel dengeyi sağlamakta yetersiz kalabilir.

Eğer ABD liderliğindeki Batı’nın, Transatlantik’deki NATO gibi kurumsal yapılar ve  Asya-Pasifik’teki QUAD, PENTAD vb (ad hoc) girişimler ile Çin’i kuşatma stratejisi öne çıkarsa, dünya sonu nereye varacağı belli olmayan postmodern bir Soğuk Savaş’a doğru yol alabilir.

Biden’ın  geçen perşembe  günü ABD medya temsilcileriyle bir araya geldiği ilk basın buluşmasında söylediklerine bakılırsa, yeni dönemde en büyük çatışma “demokrasi/otokrasi” kavgası şeklinde olacak.

Böyle bir söylem 2.Savaş sonrası Nato/Varşova paktları arasındaki eski soğuk savaş günlerini hatırlatıyor.

Ancak unutmamalı ki; o dönemde soğuk savaşın liderlerinden biri olan SSCB ile günümüzde yaşanacak  soğuk savaşın benzer konumdaki ülkesi Çin’le karşılaştırılamayacak ölçüde büyük farklar var.

 

Büyük Uzlaşı mümkün mü?

Küresel açıdan böylesi kritik bir aşamada majör güçler arasında, başta karşılıklı ulusal egemenliğe saygı ve içişlerine müdahil olmama üzerine kurulu bir  topluluk (ensemble) oluşturulamaz mı?

Bu soruyu soran bazı uluslararası stratejistler, 19.yüzyılda Birleşik Krallık (İngiltere), Fransa, Rusya, Prusya ve Avusturya’nın oluşturdukları birlik aracılığı ile aralarındaki jeopolitik ve ideolojik rekabeti düzenledikleri çok kutuplu düzeni hatırlatarak, benzer bir küresel düzenin günümüzde de kurulabileceğini ifade ediyorlar.

Bu küresel yapı, başta ABD olmak üzere, Çin, AB, Hindistan, Japonya ve Rusya’dan oluşabilir.

Ülkelerin güç ve bölgelerindeki nüfuzları açısından bir araya gelecekleri bu yapıda, değerler veya rejimler dikkate alınmayıp, demokratik olanlar veya olmayanlar eşit ağırlığa sahip olacaktır.

Böylece bir araya gelecek ülkelerin toplam GSMH’sı ve toplam askeri harcamaları bütün dünyanın yaklaşık % 70’idir.

Böyle  bir yapının  küresel çıkar çelişmelerinin tamamını ortadan kaldırması elbette beklenemez. Ancak bu yapının içinde yer alan büyük güçler diplomasisi hızla devreye gireceği için çelişkiler daha kolay yönetilebilir ve çözümler üretilebilir  hale gelecektir.

Yani günümüzde en önemli soru, ABD ile Çin arasındaki çekişmenin küresel bir felaket boyutuna varmasının önüne geçilip, çok kutuplu yeni dengenin hakim olacağı bir düzenin kurulup kurulamayacağı, olarak ortada duruyor.

Bütün bu tartışmaların sonucunda Biden o sözü denge noktalarının üzerine gelip oturuyor:

”Yeni dönemde en büyük çatışma “demokrasi/otokrasi” kavgası şeklinde olacak.”

Benzer Haberler

Facebook'ta Biz

Çanakkale Rent a Car Banka Kredisi diş rehberi Bozcaada Otelleri Bozcaada Otelleri Bozcaada Pansiyonları