İkinci Dünya Savaşı’nı aratmayan görüntüler..
Sanki Hitler Almanya’sı ortalığı kasıp kavuruyor..
Afrika’daki herhangi bir ülkeden değil!
Afganistan’dan da değil!
Avrupa’nın doğusundaki Ukrayna’dan söz ediyorum.
İşgal altındaki ülkede anneler yollarda bebek arabaları koşturuyor, anneler çocuklarını ölümden kaçırabilmek için var güçleriyle direniyor.
21.Yüzyılın ilk çeyreğinin sonuna iki üç yıl kala, insanlık suçları işlemekten çekinmeyen Putin’in “şahsının” Rusya’sının, komşusu Ukrayna’ya saldırmasının neden olduğu vahşetin, yaşam alanlarımıza yansıyan bu dayanılmaz görüntüler pervasızca işlenmekte olan bir insanlık suçunun belgesi.
Bu görüntüler bana, 1960`ların sonunda Vietnam’da ABD bombardımanından kaçan çocukların korkunç görüntülerini de çağrıştırdı. Aradaki tek fark Vietnam’da, yapayalnız kaçmaya çalışan küçük kız çocuğunun çırılçıplak olması; Ukraynalı minikler ise giysileriyle annelerinin ellerine tutunarak kaçmaya çalışmaları!
Aradan geçen yarım yüzyıldan uzun sürenin ardından, başta zavallı çocuklar olmak üzere insanlığı bu durumlara düşürenlerden utanç duyuyorum.
Bu görüntülerden sonra şu aşamada, sorunun siyasi boyutlarıyla ilgili yazılan, çizilen, tartışılanların hiçbir anlamı kalmadı. Sadece o sahneleri yaşamak zorunda bırakılan kadınların, gençlerin, çocukların çektiği acılar bile bunların çok ötesine geçmiş durumda.
Aradan bir iki gün geçtikten sonra, süreci bir kez daha anlamaya çalışmak için, iki yıl önce yurtseverlik.com’da yer alan, “Ölünceye Kadar Tacını Bırakmak İstemeyen Son Rus Çarı:Putin” başlıklı yazımı tekrar okudum. Kişisel düşünce evreninde insani duygulardan bir hayli uzak olduğu anlaşılan bu eski “ajan”ın, kişisel ihtirasını tatmin için her türlü manipülasyona yatkın bir kişilik sergileyebileceğine dair yazdıklarımı hatırladım.
Putin’in 1980’lerde, eski Doğu Almanya’daki KGB Ajanlığı günlerinden bu yana biyografisini yazan Alman biyografi yazarı Boris Reitschuster’in yazdıklarına da bir kez daha göz gezdirince; yaklaşık son yirmi yılda, adeta “şahsının ülkesi” haline getirdiği Rusya için, her ne pahasına olursa olsun, eski Sovyet Emperyalizmi günlerinin, hatta Çarlık Rusya’sının hayallerini genç yaşlarından itibaren kurmaya başladığı anlaşılan bu “adam”dan, insanlık adına gerçekten ürktüm.
Geçen yüzyılda, kişisel hırslarını tatmin için, yalnız kendi halkına değil bütün insanlığa büyük acılar yaşatmış, başta Hitler olmak üzere, Mussolini, Franko, Stalin, Mao, ABD başkanı Johnson gibilere benzer tarzda, yüzyılın sonlarına doğru, ABD’li Bush vb’lerinin ardından, 21.yüzyılın ilk çeyreğinde, onlardan daha az olmayan saldırganlıkları sergileyebilen Putin gibi marazi kişilikli yöneticilerin ortaya çıkabilmiş olmasının, dünyamız adına çok büyük bir talihsizlik olduğunu düşündüm.
Umarım başta, derin bir kültürden gelen günümüz Rusları olmak üzere, bütün dünyada barışseverlerin tepkileri ile Putin’e haddi bildirilerek akan kan bir an önce durdurulur.
Benzer Haberler
Facebook'ta Biz